Bataryaların patlayabildiğini belirten Dr. Mehmet Nurullah Ateş, “Bu şiddette patlar mı?” sorusunu ise cihazların içerisindeki lityum bataryaların ısındırılarak patlatılmış olabilir şeklinde yanıtladı. Ayrıca, “İsrail bu ürünleri kendi portundan kendi kalite ve güvenlik koridorundan geçirirken bazı müdahalelerde bulunmuş olabilir” dedi.
Terör devleti İsrail, Lübnan’da Hizbullah üyelerinin taşıdığı çağrı cihazlarına siber saldırı düzenledi. Cihazların aynı anda patlamasıyla, 2 bin 800’den fazla kişi yaralandı 10 kişi hayatını kaybetti. Cihazların içerisindeki lityum bataryaların ısındırılarak patlatıldığı iddia edildi.
Lityum batarya alanında uzman isim Dr. Mehmet Nurullah Ateş, söz konusu olaya dair Yeni Şafak’ın sorularını yanıtladı.
“Batarya da olabilir cihaza yerleştirilmiş bir patlayıcı da”
Ateş, telsizlerdeki patlamaya hem bataryaların hem de cihazlara yerleştirilmiş patlayıcıların sebep olabileceğini belirterek, “Gizli bir şekilde farklı kimyasal patlayıcı da konulmuş olabilir, bunun tespiti gerçekten çok zor. Ancak ilk akla gelen, lityum iyon bataryaların patlaması. Bataryalar neden patlar? Bataryalar aşırı ısındıkları zaman, aşırı derecede şarj edildikleri zaman, BMS dediğimiz batarya yönetim sisteminde bir arıza meydana geldiği zaman ya da devreden çıktığı zaman aşırı şarj ettiğiniz zaman bir batarya patlar mı? Patlar. “Bu şiddette patlar mı?” sorusunun cevabı bataryanın kapasitesine bataryanın türüne bağlı olarak değişebilir. Lityum iyon bataryalar muhtevası gereği içerisinde aslında bulunan lityum metal oksit dediğimiz bu yapılar, kararsız yapılar, aşırı şarj edildiği zaman oksijen açığa çıkarabiliyorlar. Bu oksijen de yanıcı bir malzeme olan aslında elektronik gibi organik sıvılarla beraber birleşince ve ortaya da ısı açığa çıkınca patlama buna da Thermal Runaway dediğimiz bir reaksiyon oluşabiliyor. Bu imkansız bir şey değil. Lityum iyon bataryaların genel patlama mekanizması bunlar. Esas faktörler bunlar” dedi.
Dr. Nurullah Ateş, telsizleri İsrail’in kendi portundan geçirmiş olma ihtimaline de değinerek, “İlk fotoğraflarda bataryaların da patladığını gözlemleme fırsatım oldu, tabii çok dar resimler çok dar resim sayısı ve görüntü sayısı çok az. Bu noktada çok net bilgi vermek çok kolay değil ama belli bir bataryaya dair şüpheden ziyade, benim burada şüphelendiğim nokta İsrail bu ürünleri kendi portundan kendi kalite ve güvenlik koridorundan geçirirken bazı müdahalelerde bulunmuş olabilir. Bunların en kestirme yolu, bunu anlayabilmeniz için gerçekten yurt dışından gümrükten geçen bataryalarda bazı kalite kontrol süreçleri geçirmeniz lazım. Bu noktada Lübnan en fazla bunu yapabilirdi diye düşünüyorum. Bütün bu elektronik cihazların aynı anda patlatılması kesinlikle içeride bir kontrol elemanı olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayisinde bataryalar ve yönetim sistemleri en kritik noktalar”
Savunma sanayisinde yerli ve milliliğe de işaret eden eden Ateş, “Mesele hem burada yazılım, hem batarya. Bu noktada ben şunu söyleyebilirim bizim ülkemizdeki savunma sanayi teknolojilerinde özellikle savunma sanayisinde kullandığımız birçok bataryada bunlar telsizler de olabilir, torpidolar da olur füzelerimiz yine bataryayla çalışıyor, birçok kullandığımız aslında kritik cihazlarımız kritik envanterlerimiz bataryayla çalışıyor. Bugün bir füzenin içerisinde çok ciddi anlamda batarya var. Bunların batarya yönetim sistemi var ve batarya yönetim sistemini sizin tedarik ettiğiniz firmaya bağımlı kalıyorsunuz, bu anlamda kritik teknoloji olarak görüyorum ben bataryayı. Hem SİHA’larımızdan hem İHA’larımızdan hem uçak sistemlerimiz Milli Muharip uçağımız Kaan’dan tutun denizaltı torpidolarına kadar birçok sistemde bataryalar çok kritik öneme sahip. O yüzden bunların yerlileştirilmesi ve millileştirilmesi özellikle ASPİLSAN gibi savunma sanayi şirketlerimizden biri olan ASPİLSAN gibi firmalar tarafından yürütülmesini ben arzu ediyorum zaten bu noktada da birçok projede de bizler rol alıyoruz ama bu noktada gerçekten savunma sanayi şirketlerinin özellikle savunma sanayi ürünlerinin batarya, lityum iyon batarya tedariğinin yurt dışından değil yurt içinden milli ve yerli olarak yapılmasını ümit ediyorum” diyerek devletin savunma sanayisinde attığı yerli ve milli adımları arttırmasına vurgu yaptı.
Röportajın ardından Dr. Mehmet Nurullah Ateş, bir bilgilendirme notunu daha paylaştı:
“Olay anına dair görüntüler arttıkça bazı noktalar netleşiyor. Patlamalarda herhangi bir alev görünmüyor. Lityum iyon patlamalarını genelde alev takip eder. Organik elektronik kullanıldığı için. Ancak videolarda çok ciddi bir basınç ile patlama var alev göremedim. Hala lityum iyon değil diyemem. Zaten bu patlama sonucu lityum iyon kök neden olmasa da patlamıştır.”
Mehmet Nurullah Ateş kimdir?
Erciyes Üniversitesi’nde Kimya Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde 2010’dan 2020 yılına kadar eğitimine ve kariyerine devam etti. Ateş, Boston’da Northesstern Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamladı, 1990’lı yıllarda lityum hava bataryalarını icat eden Profesör Kuzhikalail M. Abraham ile birlikte çalışmalarını sürdürdü. Dr. Ateş; Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi. ASPİLSAN Yönetim Kurulu Üyesi, TÜBİTAK RUTE Enerji Depolama Sistemleri Başuzman Araştırmacı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *