Siyonist rejimin Gazze’de, Batı Şeria’da ya da Lübnan’da uyguladığı şiddeti ‘hoşgören’ batılı demokratik devletler, gasp edilen Filistin topraklarında yahudi yerleşimcilerin uyguladığı şiddeti de görmezden geliyor. İsrail hem resmi olarak hem yahudi yerleşimciler eliyle Filistin topraklarındaki işgalini genişletmeye devam ediyor.
Uluslararası Kriz Grubu, “İsrailli Yerleşimcilerin Şiddetini Kökünden Durdurmak” başlığıyla yayınladığı raporda, İsrail’in devlet eliyle yürüttüğü Filistinlilerin topraklarının gasbedilmesi siyasetinin Filistinlilere ciddi zarar verdiği ele alındı.
Raporda, Batı Şeria’da Filistin topraklarını gasp eden yahudilerin, Filistinlilere yönelik saldırılarının, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin 2022’de göreve gelmesinden ve Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim’den bu yana artarak devam ettiği dile getirildi.
Batı Şeria’da Filistin topraklarını gasp eden yahudiler eliyle işgal politikasını sürdüren siyonist İsrail rejimi, resmi kararlar dışında dolaylı yollarla da yeni toprak gasplarını ilerletiyor.
Rejimin Gazze’ye saldırılarının, dikkatleri Filistin topraklarını gasp eden yahudilerin Batı Şeria’da Filistinlilere karşı uyguladığı “sistematik” ve “giderek artan” şiddetten uzaklaştırdığı kaydedilen raporda, Filistin topraklarını gasp eden yahudilerin giderek ordu ile birlikte hareket edip askeri üniforma giydiği, İsrail hükümetinin aşırı sağcı bakanlarının da aktif desteğini aldığı bildirildi.
Yıllardır devam eden şiddetin, siyonist rejimin Filistin topraklarını gasp siyasetinin “hem bir tezahürü hem de itici gücü” olduğu vurgulanan raporda, İsrail-Filistin sorunu konusunda çözüm arayışındaki ülkelerin, Filistin topraklarını gasp eden yahudilere ve bu politikayı destekleyen yetkililere yaptırım uygulayan bazı Batılı ülkelere katılması gerektiği belirtildi.
Batılı demokratik devletlerin, ayrıca İsrail’e silah satışını engellemesi ve İsrail hükümetine “yerleşimci şiddeti” ve Filistin topraklarını gasp projesi için daha fazla bedel ödetmesi gerektiğine işaret edildi.
Gaspçı yahudilerin şiddeti “tüm zamanların en yüksek” seviyesinde
Raporda, Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasp eden yahudilerin Filistinlilere uyguladığı şiddetin “tüm zamanların en yüksek seviyesinde” olduğu belirtildi.
Şiddetin yanı sıra toprak gasbının da arttığı bildirilen raporda, geçen yıl Batı Şeria topraklarında yaklaşık 13 bin konut için verilen inşaat izni onaylanmasının rekor seviyede olduğu kaydedildi.
Siyonist rejimin resmi kararlar yoluyla Batı Şeria’da toprak gasp ederek yahudileri yerleştirdiği alanlar dışında, sözde kaçak yerleşim olarak nitelendirdiği işgal alanlarına da değinilen raporda, sadece geçen yıl Batı Şeria’da 26 işgal alanının kurulduğu bilgisine yer verildi.
Öte yandan, siyonist rejimin 2024’ün başından itibaren Batı Şeria’da Filistinlilerin yaklaşık 24 bin dönüm arazisine el koyduğu da anımsatıldı.
Zorba siyonist hükümetin yerleşimci şiddetine “göz yumduğu” bildirilen raporda, Başbakan Netanyahu’nun iktidara gelmesiyle bunun tırmanışa geçtiği, 7 Ekim’den sonra ise daha da arttığı kaydedildi.
Raporda, ABD ve Avrupa’nın, Filistin topraklarını gasp eden yahudilere sembolik yaptırımlar uygulamasına rağmen, bu konuda asıl sorumlunun siyonist rejim olduğunu görmezden geldiğine işaret edilerek, “Batılı ülkeler, İsrail’e yaptıkları askeri yardımları ve bu ülkeyle ekonomik ilişkilerini kullanarak, kendi politikalarıyla doğrudan çelişen ve Batı Şeria’nın pek çok bölgesini Filistinliler için giderek yaşanmaz hale getiren yerleşimlerin genişletilmesi ve yerleşimci şiddeti nedeniyle İsrail’e daha fazla bedel ödetmelidir.” ifadelerine yer verildi.
Siyonist rejimin Batı Şeria’yı işgal ettiği 1967’den bu yana Filistinlilere askeri bir yönetim uyguladığı ve giderek daha fazla Filistin toprağını gasp ettiği anlatılan raporda, bugün 230 bin yahudinin Doğu Kudüs’te, yaklaşık 500 bin yahudinin de Batı Şeria’nın geri kalanında yaşadığı ve her iki bölgenin de uluslararası alanda “işgal altındaki topraklar” olarak tanımlandığı hatırlatıldı.
Şiddet eylemleri, “Filistin devletine dair her türlü umudu” söndürmeyi amaçlıyor
Raporda, zaman zaman siyonist hükümetlerinin Filistin topraklarındaki gasp faaliyetlerini engelleyen göstermelik kararlar alsa da “büyük resmin net” olduğu, on yıllar boyunca Tel Aviv yönetimlerinin “köklü bir işgali” mümkün kıldığı vurgulandı.
Saldırıların, genellikle silahlı yahudi genç erkeklerden oluşan “çeteler” tarafından yapıldığı bildirilen raporda, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin tacizde bulunduğu, hayvanlarını çaldığı ve toprağa ve suya erişimlerini engellediği Filistinlilere yönelik saldırılara kadar uzandığı ifade edildi.
Raporda, şiddet eylemlerinin çoğunun Filistinlileri evlerinden etmeyi, gasp edilen toprakları genişletmeyi ve “Filistin devletine dair her türlü umudu” söndürmeyi amaçladığına işaret edildi.
Raporda, siyonist mahkemelerinin de Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinin yahudi sorumlularını görmezden geldiğinin altı çizildi.
Siyonist siyasilerin Filistin topraklarını işgal eden yahudi şiddetinin birkaç “çürük elmanın” işi olduğu yönündeki sözlerinin tekzip edildiği raporda, gaspçı yahudi yerleşimcilerin İsrail askerleriyle birlikte hareket ettiğine değinildi.
Batılı ülkeler yerleşimci sorununun çözümünde “isteksiz”
Filistin topraklarının gaspının, uluslararası hukukun ihlali olduğu konusunda hemfikir olan Batılı ülkelerin daha gerçekçi adımlar atması gerektiğine işaret edilen raporda, ABD’nin İsrail ordusuna yardımı kesmesi, Avrupa hükümetlerinin de gasp edilen Filistin topraklarında üretilen malların ticaretini tamamen yasaklaması gibi atılabilecek örnek adımlara yer verildi.
Raporda, ABD ve Avrupa’nın, “siyasi açıdan zor bir hamle olsa da” bu şiddeti destekleyen siyonist aşırı sağcı kabine üyelerine yaptırım uygulayabileceği ifade edilerek, “Bu tür girişimler, İsrail’e, politikasında geri adım attıramayacak ancak yerleşimci şiddetini engellemeyen Tel Aviv’e daha fazla maliyet doğuracak.” denildi.
Öte yandan, Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria’nın Gazze’deki insani felaketten dolayı arka planda kaldığı belirtilen raporda, gasp edilen Filistin topraklarının genişlemesi nedeniyle artan gerilimin “patlama noktasına” gelme olasılığını artırdığı kaydedildi.
Raporda bu kapsamda Batılı ülkelerin daha güçlü adımlar atma konusunda “isteksiz” göründüğüne de yer verildi.
Batılı laik demokratik ülkeler, bugüne kadar İsrail’in ihtiyaç duyduğu her tür desteği sağlamaya devam ederken, bu siyonist oluşuma karşı herhangi bir girişim gerçekleşmedi. Tepkiler protesto ve boykot düzeyinde kaldı. Uluslararası Mahkemelerde İsrail aleyhine hiçbir dava açılamazken, komşusu Arap ülkelerinden oluşabilecek tepkiler de kendi yönetimleri eliyle bertaraf edildi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *