Söylemleriyle amelleri tutarlı olmalı, söylediklerini kendisi bir yaşam biçimi yapmak, başkalarına bir şeyler söylerken önce bunları kendisi yaşıyor olmalı. Tıpkı Hz. Peygamber’in İslam öncesi Mekke döneminde sahip olduğu ahlak gibi çünkü o ahlak Allah’ın taktirini almıştır.
Kazım Şensaltık / İslam ve Hayat
Peygamber varislerinde aranması gereken vasıflar!
1. Kendi cahiliye toplumunuz da, kendiniz üstün bir ahlaka sahip olmanız gerekir. Tıpkı Hz. Peygamber’in kendi toplumunda emin kişi olduğu gibi. Bırakın düşmanlarınızı kendi cemaatinizde veya Müslümanların haklarını tıpkı Allah Resulü gibi teslim ediyor mu? yoksa kendi malıymış gibi üstüne mi çöküyor? Daha Müslümanların haklarını teslim edemeyen nasıl Allah Resulünün varisi olduğunu iddia edebilir, bunu sizlerin İslam ve Kur’an bilginize bırakıyorum.
2. Yaşam biçimi Allah Resul’ünün yaşam biçimi gibi olmalı. Yaşamında kimsenin hakkını, hukukunu ihlal etmemiş, kendisi hakkında böyle bir algının olmaması, çünkü Allah Resulü Mekke toplumunda böyle bir algıyı topluma vermişti. Toplum onun ister Müslüman olsun ister başka inanca sahip olsun, kimsenin hakkını hukukunu asla zedelemeyeceğini biliyor ve söylüyordu. Onun varisleri de kesinlikle böyle olmak zorundalar.
3. Söylemleriyle amelleri tutarlı olmalı, söylediklerini kendisi bir yaşam biçimi yapmak, başkalarına bir şeyler söylerken önce bunları kendisi yaşıyor olmalı. Tıpkı Hz. Peygamber’in İslam öncesi Mekke döneminde sahip olduğu ahlak gibi çünkü o ahlak Allah’ın taktirini almıştır. Söylemlerinde Allah Resulünü dilinden düşürmeyen ve onun varisi olduğunu söyleyen, önce kendisinin bu temel ahlaki değerlere sahip olalı. Söylemlerinde ahlaktan, haktan, hukuktan, vahdetten bahseden önce kendisi bu konuda kendisinin Allah’ın Resulünün ahlakına ne kadar benziyor diye sorgulamalı. Eğer kendisinde bunlara benzer zaaflar varsa en azından bunları sloganlaştırmamalı.
4. Yaptığı ticaretinde, hiç kimseye zarar vermemiş, kendisine teslim edilen emanetleri eksiksiz sahiplerine teslim etmiş olmalı. Tıpkı Hz. Peygamber’in hicret sırasında düşmanlarının bile emanetlerini teslim etmesi gibi. Medine de bir Yahudi ile bir Müslümanın anlaşmazlığını Allah Resulüne götürdüklerinde yahudiyi haklı görüp hakını teslim etmesi gibi. Eğer Müslümanların cemaat lideriyse, elinde olan imkanların birilerinin emanetleri olduğunu bilmeli ve hak sahiplerine eksiksiz teslim edilmelidir. Unutmamalı ki Allah onu bu imkanlarla imtihan ediyor, Allah’ın Peygamber’i bile olsanız bu imkanların sahibi olamazsınız, onları hak sahiplerine teslim etmekle yükümlü ve sorumlusunuz. Çünkü örnek aldığınız Peygamber aynen böyle yaptı. Eğer onun varisi iseniz sizde böyle yapmak zorundasınız. Cemaatinizde bir gurup insan veya bir dernek sizden ayrılıyorsa onların haklarını çağırıp eksiksiz teslim etmelisiniz. Bunu kendinizi yerine koyduğunuz Allah resulü olsaydı nasıl yapardı demelisiniz. Çünkü o bunların nasıl olacağını bize yaşayarak örnek olarak bıraktı.
5. Çevrenizde birilerinin ailevi sorunlarını çözmek istiyorsanız ve bu konuda öncülük yapıyorsanız, sizin aile hayatınız örnek aldığınız Hz. Peygamber’in aile hayatıyla uyumlu olmalıdır. Çünkü yaptığınız tavsiyeleri önce kendi aile hayatınızda yaşıyor olmalısınız. Yaşamadığınız şeyleri başkalarına tavsiye etmeniz tutarsızlık olur. Bir cemaatin lideriyseniz ve çevrenizde ailevi konularda size gelenler oluyorsa en azından Allah resulüne benzemelisiniz. Eğer hem lider hem uçkur düşkünüyseniz bu konulara asla girmemelisiniz. Çünkü toplum sizin her yönünüze bakacak ona göre değerlendirecektir, sizin durumunuz tıpkı Allah Resulü gibi bütün hayatınız topluma mal olacak ve bu konuda çok ama çok hassas olmalısınız. Eğer değilseniz o zaman bu konuma asla talip olmamalısınız, çünkü bu zaaflarınız Müslümanlara zarar verecektir.
6. Yanınızda çalışan, hizmetliniz bile olsa ona örnek aldığınız Hz. Peygamber’in davrandığı gibi davranmalısınız. Enes bin Malik bu konuda size model olarak sunulmuştur. Kaynaklarda yeterince bilgi mevcuttur. Bırakın hizmetçinizi yanınızda duran cemaat mensubu veya okullarınızda eğitim gören öğrencilerinizi kendinize hizmet ettirmemelisiniz. Çünkü örnek aldığınız Hz. Peygamber aynen böyle yapardı, bunlara zaafınız varsa sakın bu konumlara talip olmayın Müslümanları zor duruma düşürüp zarar vermeyin.
7. Eğer Müslümanların liderliğini yapmak istiyorsanız, dünyevi bütün rütbe, menfaat, şan ve şöhret gibi istek ve arzularınız olmamalıdır. Yani Müslümanların liderliğini kendiniz için bir basamak olarak kullanmamalısınız. Eğer böyle bir arzunuz varsa bu konuma asla soyunmamalısınız. Eğer bu konuda zaafınız varsa sizden günün sonunda Kral, Melik veya padişah olacaktır. Bugün içinde bulunduğumuz parçalanmışlık bunların sonucudur.
8. Eğer bir cemaatin lideriyseniz yakın çevremize buradan menfaat sağlamamalısınız. Müslümanların emanetçisi olduğunuzu bilmeli ve yakın çevrenize buradan iş, ticaret vb. Konuları asla yapmamalısınız. Hz. Ömer’in oğlunu Halifelik için önermelerini istediklerinde verdiği cevap bunun modelidir. “Bizim aileden bir kurban yeter” diyordu.
Bütün bunlarla beraber yukarda yazdığımız, ve yazmaya güç yetiremediğimiz konularda geçmişi sorunlu ve problemli şahsiyetler kesinlikle Müslümanların liderliğine soyunmamalılar. Kendilerine böyle bir teklif geldiğinde geçmişindeki problemlerin gelecekte, kendisi üzerinden Müslümanlara zarar vereceğini söyleyip elinin tersiyle itmelidir.
Eğer bütün bu problemleri olduğu halde bu konuma soyunuyorsa, ya kişisel hırsları ve ihtirasları için yapıyordur veya Müslümanların menfaatlerini kendi şahsi menfaatleri için kullanıyor demektir.
Değerli Müslümanlar siz de çevrenizde sizi cemaatine çağıran birilerini görürseniz işte Allah Resul’ünün vahiy öncesi Mekke dönemindeki ahlak’a sahip mi sizi davet eden kişiler bunlara dikkatli bakmanızı tavsiye ederim. Allah Resulünün varisleri olduğunu söyleyenlerin en asgari Mekke dönemindeki Muhammed’in ahlakına sahip olmaları gerektiğini bilmeliyiz. Eğer biz bu hassasiyeti gösterirsek bizim liderliğimize soyunanlar, bu temel ahlak’a sahip olmaları gerektiğini bilirler. Kendilerini böyle yetiştirirler.
Unutmayalım bütün bu değerlere sahip kişi Alim vasfını alır. Çünkü vahiy bu değeri barındıran kişiliğin üzerine inmiştir. Bu vasıfları barındırmayan kişiler hep birilerini kendine kalkan yaparlar meşrulaşmak için. Bunu ya bir meşhur tanınan kişinin yanında resim vererek yaparlar. Veya kendinden önce toplumda karşılığı olan bir hocanın adını kullanarak yaparlar. Bu tiplerin gözden kaçırdığı hakikat şu, bu yaptığını Allah resulü yapmadı, toplum bunları görecek ve neyin peşinde olduğunu anlayacaktır.
Asıl problem bu tür kişilerin günün sonunda Müslümanlara verdiği zararın onarılamaz yaralara sebebiyet verdiği hakikatidir. Bugün Müslümanların bölük pörçük olmasının en temel sebeplerinden biri işte budur.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *