The Washington Post gazetesinin haberinde, Bangladeş’te 7 Ocak’ta yapılan genel seçim öncesinde Hint yetkililerin ülkede seçime bağlı baskının artmasının ardından, ABD’li yetkililerle bir araya geldiği belirtildi.

Habere göre, Hindistanlı ve ABD’li yetkililer 1 yıl önce bir araya geldi. Hint yetkililer, Bangladeş’teki seçimlere ilişkin endişeli olduklarını belirterek Hasina’nın yerine muhalefetin kazanması durumunda Hindistan’ın güvenliğinin tehlikeye gireceği görüşünü bildirdi.

Başkan Joe Biden yönetiminin, 2021’de Bangladeş polisi ve yetkililerine insan haklarını ihlal etmesini gerekçe gösterip yaptırım kararı alması ve Bangladeş’teki seçim öncesinde yaptığı eleştirilere rağmen ABD’li yetkililerle bir araya gelen Hindistan hükümeti danışmanlarının birinin, “Siz (ABD) bu meseleyi demokrasi açısından değerlendiriyorsunuz ancak bizim için sorun çok daha ciddi.” ifadelerini kullandı.

Hindistan ve ABD arasında Hasina tartışması

Hasina’nın galibiyetiyle sona eren genel seçimin ardından temmuzda yaşanan şiddetli protestoların ardından ülkesinden ayrılıp Hindistan’a gitmesi, ABD ve Hindistan’ın Bangladeş’teki politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden oldu.

ABD’de bazı yetkililer Hasina’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi gerektiğini savunurken bazıları da Hasina’yı daha da yabancılaştırmanın tehlikeli olabileceğini öne sürdü.

Hindistan ise Hasina’nın güçlü kalması için ABD’ye çağrıda bulundu.

Hindistan’da bazı yetkililer Hindistan’ın Bangladeş’teki durumu yanlış değerlendirdiğini ve bu yüzden Hasina’yı uzun süre desteklediklerini kabul ederken,

ABD’li yetkililer, ABD’nin Hasina’nın ülkeyi terk etmesinde rol oynadığına dair iddiaları kesin dille reddetti.

Bangladeş’teki protestolar

Hasina’ya karşı protestolarda öğrenciler ve Cemaat-i İslami sokağa dökülmüştü. Hasina’nın kaçması ile sonuçlanan protestolar sonrası, öğrenciler hem Cumhurbaşkanı ile hem de General uz Zaman ile görüştürülmüş, taleplerinin Muhammed Yunus olduğu belirtilerek, başbakan statüsündü başdanışmanlık görevi bu isme verilmişti. Cemaat-i İslami ise protestolar sonrasında başbakan atanması esnasında bir varlık gösteremedi.