Yusuf Dikeç’in pozundan, kolektif bilinçaltına dair çıkarım yapılabilir mi?

Yusuf Dikeç’in pozundan, kolektif bilinçaltına dair çıkarım yapılabilir mi?

Sporcu Yusuf Dikeç’in, atıcılık yarışmasındaki rahat tavrının dünyanın birçok yerinde karşılık bulması, akademisyen Ahmet Sunal’ın da dikkatini çekti. Sunal’a göre, “Yaşanılabilir bir dünya için merkez politikacıların fotoğraflardaki mesajı iyi okuması gerekiyor.”

Akademisyen Ahmet Sunal, sporcu Yusuf Dikeç’in verdiği pozun yansımaları üzerinden hareket ederek, bunun toplumsal bir okumayı sağlayabileceği görüşünde. Sunal, “Kısaca, neoliberal paradigmanın getirdiği zorluklarda çözümsüz kalan detaylı arayışlara karşı Yusuf Dikeç duruşuna ihtiyaç olduğu anlamı çıkarılabilir.” düşüncesine sahip.

Independent Türkçe için kaleme aldığı “Yusuf Dikeç’in küresel belirsizliğe anlam veren pozu” başlıklı yazısında Ahmet Sunal, bu düşüncesini şöyle savunuyor:

Bazı pozların uluslararası alanda ciddi etkileşim almasının arka planında bireysel ve toplumsal yaşanan duygusal süreçler yer almaktadır. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda Yusuf Dikeç’in atıcılık kategorisinde bir eli cepte hedefe odaklanarak başarıya ulaşması göstergebilimsel açıdan değerlendirildiğinde, küresel belirsizlik çağında insanların duygu dünyalarıyla rezonans gösterdiği şeklinde yorumlanabilir.

Kolektif bilinçaltına hitap eden bu poz, dönemimiz insanların öne çıkan ihtiyacını da belirginleştirmiştir. Covid-19 pandemisi, finansal krizler, bölgesel savaşlar, nükleer tehdit, iklim krizi vb. sorunlar karşısında insanlar belirsizlik içerisinde kalmışlardır. Küresel merkez veya liberal politikaların çözümsüz kaldığı, çok boyutlu uluslararası modelin tıkandığı bu sistemde, belirsizlikleri azaltacak rahatlatıcı bir formül ihtiyacı bulunmaktadır.

Tıpkı merkez politikacıların uzun süren ve çözüm getirmeyen diplomatik girişimleri gibi atıcılık kategorisindeki diğer yarışmacıların üst düzey ekipmanlarıyla mücadele etmeleri, olaylara fazlasıyla komplike bakmanın artık insanlarda bir bıkkınlık yaşattırdığı düşüncesini oluşturmaktadır. Kısaca neoliberal paradigmanın getirdiği zorluklarda çözümsüz kalan detaylı arayışlara karşı Yusuf Dikeç duruşuna ihtiyaç olduğu anlamı çıkarılabilir. Bu duruş, gerginliğin sürekli yüksek nabız attığı global düzenin normalleşebilmesi için başarı formülünü temsil etmektedir.

Merkez politikacılar eğer bu pozu iyi okuyabilirlerse kolektif bilinçaltının neye ihtiyaç duyduğuna dair bir çıkarım yapabilirler. Belirsizlik çağında insanlar artık kriz dönemini rahat bir şekilde kontrol edebilecek ve güven sağlayarak hedefe ulaşabilecek liderlere ihtiyaç duymaktadır. Ancak buradaki tehlike aşırılıkçı ve popülist liderlerin ortaya çıkmasıdır. Çünkü popülist liderler basit çözümleriyle toplumların duygularına hitap etmekte fakat irrasyonel yöntemleriyle krizleri daha da derinleştirmektedirler.

Dikeç, kontrollü rahatlığıyla hedefe ulaşmanın uygulanabilir bir metot olduğunu göstererek insanların endişelerini azaltacak bir duruş sergilemiştir. Ancak politik bağlamda bu yöntemi uygulamak için insanlara o güven duygusunu vermek öncelikli şarttır. Şu anki mevcut düzende ise liberal demokratik politikalara karşı güven zafiyeti yaşanmaktadır. Bunu en basitinden Batı’daki sağ popülist partilerin yükselişinden anlamak mümkündür. Bu yüzden sağ popülizmin kontrolsüz çığırtkanlıklarına karşı kontrollü ve akılcı bir şekilde hedefe odaklanmak realist bir paradigma sunmaktadır.

Fakat öncelikle Batı cephesinde liberal ideolojinin teorik özüne dönülerek küresel değerler sisteminin revize edilmesi gerekmektedir. Örneğin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı işgalci tutumunda sert yaptırımlar uygulayan ABD-AB cephesi, buna karşılık Netanyahu iktidarının Filistin halkına uyguladığı zulümde pasif kalması, liberal demokratik değerler sisteminin sorgulanmasını güçlendirmiştir. Böylece Netanyahu, aşırılıkçı radikal eğilimlerin önünün açılmasında önemli bir rol alarak çok kutuplu dünya sisteminin problemlerini derinleştirmiş, kutuplaşan toplumların barışçıl bir anlayışla yaşamalarının önüne engel koymuştur. İşte tam da burada bu gerginliği azaltabilecek Yusuf Dikeç duruşunu temsil eden akılcı, rahatlatıcı ve yenilikçi çözümlerin uygulanması toplumlar tarafından beklenmektedir. Yoksa bu fotoğraf dünya gündeminde bu kadar yer edip insanlar tarafından kolay kolay benimsenmezdi.

Özetle bir fotoğraf sadece o anın ölümsüzleşmesini sağlamıyor, toplumların duygu dünyasına ulaşarak hislerinin dışavurumunu gösterebiliyor. Yaşanılabilir bir dünya için merkez politikacıların fotoğraflardaki mesajı iyi okuması gerekiyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *