Müslümanların çoğunlukta olduğu Tacikistan neden başörtüsünü yasakladı?

Müslümanların çoğunlukta olduğu Tacikistan neden başörtüsünü yasakladı?

Tacikistan’da başörtüsü yasağı, ömür boyu başkan İmamali Rahman hükümetinin 1997’den bu yana izlediği siyasi çizginin bir yansıması olarak görülmekle birlikte, bir halkın asli değerlerine karşı topyekün bir sıkıştırmanın siyasi büyük amaçlar taşıdığı da muhakkak.

Tacikistan’daki durum üzerine, Euronews’ten Ramazan Dengiz & Emre Başaran’ın konuya ilişkin haberi şöyle:

Tacikistan hükümeti, “ulusal kültürel değerleri korumak” ve “batıl inançları ve aşırıcılığı önlemek” olarak tanımladığı bir hareketle, dinle ilgili 35 geniş kapsamlı yasa dizisinin sonuncusu olan başörtüsünü yasaklayan bir yasayı kabul etti.

Geçtiğimiz Perşembe günü parlamentonun üst kanadı Majlisi Milli tarafından onaylanan yasa, Müslüman kadınlar tarafından giyilen başörtüsü de dahil olmak üzere “yabancı kıyafetlerin” kullanımını yasaklıyor.

Bunun yerine Tacikistan vatandaşları Tacik ulusal kıyafetlerini giymeye teşvik ediliyor.

Yasayı ihlal edenler, sıradan vatandaşlar için 7,920 Tacikistan somonu (yaklaşık 700 Avro), hükümet yetkilileri için 54,000 somoni (4,694 Avro) ve dini bir figür ise 57,600 somoni (yaklaşık 5,000 Avro) arasında değişen bir ölçekte para cezasına çarptırılacak.

Bu ayın başlarında kabul edilen benzer yasalar, Tacikistan’da “iydgardak” olarak bilinen ve çocukların bayramlarda harçlık toplamak için kapı kapı dolaştığı asırlık gelenek gibi çeşitli dini uygulamaları etkiliyor.

Yaklaşık 10 milyon nüfuslu Orta Asya ülkesinin 2020’deki son nüfus sayımına göre %96’sı Müslüman olduğu için bu karar şaşırtıcı olarak görüldü.

Ancak bu karar, hükümetin 1997’den bu yana izlediği siyasi çizginin bir yansıması.

Camileri çay evlerine dönüştürmek

Tacikistan’da, ömür boyu devlet başkanı olan Emomali Rahmon’un hükümeti uzun süredir aşırıcılık olarak tanımladıkları şeye gözünü dikmiş durumda.

Beş yıl süren iç savaşı 1997’de sona erdiren barış anlaşmasının ardından, 1994’ten beri iktidarda olan Rahmon, önce muhalefetteki Tacikistan İslami Diriliş Partisi (TIRP) ile bir arada yaşamanın bir yolunu buldu ve bu partiye bir dizi imtiyaz tanındı.

BM arabuluculuğunda yapılan anlaşmaya göre Şeriat yanlısı TIRP temsilcileri hükümetin %30’unu paylaşacaktı ve TIRP, Orta Asya’da İslami değerler üzerine kurulan ilk Sovyet sonrası siyasi parti olarak tanındı.

Ancak Rahmon, partinin zaman içinde daha seküler hale gelmesine rağmen TIRP’yi iktidardan uzaklaştırmayı başardı. Ardından 2015 yılında, partinin kilit bir hükümet bürokratı olan General Abdulhalim Nazarzoda’nın hayatını kaybettiği başarısız darbe girişiminde yer aldığı iddiasının ardından TIRP’yi terör örgütü ilan ederek tamamen kapatmayı başardı.

Bu arada dikkatini, hükümetinin vatandaşlar arasında “aşırılık yanlısı” olarak tanımladığı etkilere çevirdi.

İlk olarak 2009 yılında üniversiteler ve hükümet binaları da dahil olmak üzere kamu kurumlarında başörtüsünü yasaklayan Duşanbe’deki rejim, komşu ülkelerin nüfuzunu engellemek ve aynı zamanda ülke üzerindeki kontrolünü güçlendirmek amacıyla bir dizi resmi ve gayri resmi kural getirdi.

Tacikistan’da sakal konusunda herhangi bir yasal kısıtlama bulunmamakla birlikte, birçok raporda kolluk kuvvetlerinin, bir kişinin aşırı dini görüşlerinin potansiyel bir işareti olarak görülen gür sakallı erkekleri zorla tıraş ettiği belirtilmektedir.

2011’de yürürlüğe giren Ebeveyn Sorumluluğu Yasası, çocuklarını yurtdışında dini eğitime gönderen ebeveynleri cezalandırırken, aynı yasaya göre 18 yaşından küçüklerin izinsiz olarak ibadet yerlerine girmesi yasaklanmıştır.

Tacikistan Din İşleri Komitesi tarafından 2017 yılında yapılan bir açıklamada, sadece bir yıl içinde 1.938 caminin kapatıldığı ve ibadet yerlerinin örneğin çay ocaklarına ve tıp merkezlerine dönüştürüldüğü belirtilmiştir.

Son yasa setinin, Nisan ayında Moskova’da meydana gelen ölümcül Crocus Belediye Binası saldırısından kaynaklandığı söyleniyor. Rus yetkililere göre, Rus kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan ve İslam Devleti ya da IŞİD-K olarak adlandırılan örgütün Horasan koluna mensup oldukları söylenen saldırganlardan dördünün Tacikistan pasaportu vardı.

Tacikistan’ı “demokratik, egemen, hukuka dayalı ve laik” bir ülke haline getirmeyi hedeflediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Rahmon – 2016 Anayasasının açılış satırından alıntı yaparak – halka “Tanrı’yı (kalpleriyle) sevmelerini” tavsiye etti.

“Kendi kültürünüzü unutmayın” dedi.

ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) 2023 raporunda Tacikistan’ı “özel endişe kaynağı ülke” olarak tanımladı.

Başörtüsü başka nerelerde yasak?

Avrupa’da başörtüsü birçok ülkede tartışma konusu olmuştur.

Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders -ki partisi genel seçimlerde benzeri görülmemiş bir galibiyet elde ettikten sonra kısa süre önce bir hükümet kurdu- Müslümanların kutsal kitabı Kuran’ın ve Batılı olmayan her türlü göçün yasaklanmasını da içeren çok daha geniş bir İslam karşıtı önlemler dizisinin bir parçası olarak uzun süredir başörtüsü yasağı önermektedir.

2004 yılında Fransa, başörtüsü de dahil olmak üzere “öğrencilerin dini aidiyetlerini belirgin bir şekilde ortaya koydukları sembol veya kıyafetlerin” devlet ilkokullarında, ortaokullarında ve liselerinde giyilmesini yasaklayan ancak üniversitelerinde yasaklamayan bir yasa çıkarmıştır.

Benzer bir yasa 2017 yılında Avusturya’da da kabul edilmiş ve 10 yaşına kadar olan çocukların okullarda başörtüsü takması yasaklanmış, buna rağmen çocuklarını başörtüsüyle okula göndermeyi tercih eden ebeveynler 440 Avro para cezasına çarptırılmıştı.

İtalya, “burkini” olarak da bilinen başörtüsü benzeri mayoyu 2009 yılından bu yana havuz ve plajlarında yasaklamıştır. Son yıllarda, özellikle ülkenin kuzeyinde, kadınların para cezasına çarptırıldığı ya da kamusal alanda yüzmelerinin veya güneşlenmelerinin yasaklandığı birçok vaka kargaşaya neden olmuştur.

Ayrıca Almanya, Belçika, Norveç ve Bulgaristan’da burka olarak bilinen yüzü kapatan giysilerin okullarda veya kamu kurumlarında kullanılmasını yasaklayan yasalar bulunmaktadır.

Bu tür yasalara karşı çıkanlar, özellikle laik ülkelerde başörtüsünün yasaklanmasının, Avrupa’daki Müslüman toplumların ileride haklarından mahrum bırakılmasına yol açabilecek kaygan bir zemin oluşturduğunu savunmaktadır.

Tartışmanın her iki tarafında da bunun bir kadın hakları meselesi olduğunu iddia edenler var: başörtüsü ve burkaya karşı çıkanlar bunların bir kadının nasıl giyineceğine dair tercihini kısıtladığını söylerken, yasağa karşı çıkanlar ise kadınların kimliklerinin bir parçası olduğunu düşündükleri takdirde her ikisini de giymeyi seçme hakkına sahip olmaları gerektiğine inanıyor.

2013 yılında David Cameron liderliğindeki Muhafazakar hükümet, “kadınların ne giyeceklerini seçme özgürlüğüne sahip olmaları gerektiğini” belirterek burkanın kamusal alanda yasaklanması çağrılarını reddetmiştir.

İrlanda’da dönemin Taoiseach’ı Leo Varadkar da 2018’de burkanın yasaklanması ihtimalini reddetmiş ve “Her dinin ya da herhangi bir dinin doktrinine katılmıyorum ama din özgürlüğüne inanıyorum” demişti.

Tunus (1981’den beri, 2011’de kısmen kaldırıldı), Kosova (2009’dan beri), Azerbaycan (2010’dan beri), Kazakistan ve Kırgızistan dahil olmak üzere, çoğunluğu Müslüman olan birçok ülke devlet okullarında, üniversitelerde veya hükümet binalarında burka ve başörtüsünü yasakladı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *