Amerikan-İsrail güvenlik planı, Amerikan Güvenlik Koordinatörü General Mike Wenzel tarafından hazırlandı ve ayrıntıları formüle edildi. Omurgası, eğitilecek ve silahlandırılacak en az 5 bin kişilik özel bir Filistin kuvvetinin kurulması ve ardından mümkün olan en kısa sürede Cenin ve Nablus’a gönderilmesidir.
Rai al Youm Gazetesi (Başyazı)
Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat, 2000 yılında Camp David müzakerelerinden şok içinde dönüşünden sonra ikinci silahlı intifadayı başlatarak ve şehitliği seçerek günahlarının çoğunu, özellikle de Oslo Anlaşmalarındakini sildi. Halefi Mahmud Abbas da aynı yolu izleyecek mi? Güvenlik koordinasyonunu tamamen terk edip şehit olarak mı ölecek; yoksa ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın kendisiyle iki gün önce Ramallah’ta yaptığı görüşmede kendisine verdiği zehirli yemi mi yutacak? Üçüncü silahlı Filistin ayaklanmasını durdurmak ve bir hain olarak ölmek için güvenlik güçlerini mi kullanacak?
İsrail medyasında dolaşan haberden, Blinken’ın Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin ve Nablus şehirlerini kontrol etmek için Amerikan güvenlik planını Başkan Abbas’ın önüne koyduğu haberinden sonra bu soruları soruyoruz. Aktif silahlı direniş taburlarını, özellikle Aslan Yuvası taburunu, Nablus’taki Balata’yı ve kamptaki Cenin taburunu kökünden mi sökecek? Bu taburları büyük örgütlerin ve bağımsızların çoğunun gençliğinin bir karışımını oluşturmaktadır.
Amerikan-İsrail güvenlik planı, Amerikan Güvenlik Koordinatörü General Mike Wenzel tarafından hazırlandı ve ayrıntıları formüle edildi. Omurgası, eğitilecek ve silahlandırılacak en az 5 bin kişilik özel bir Filistin kuvvetinin kurulması ve ardından mümkün olan en kısa sürede iki şehre gönderilmesidir.
Bu gücün (belki Ürdün’de) oluşumu ve eğitimi, belki de sayısı 50 bini geçen Filistin güvenlik güçlerine olan güven eksikliğinden dolayı, muhtemelen “Dayton” adı verilen muadillerine benziyor (Amerikalı bir General olan Keith Dayton, Hamas iktidara geldikten sonra göreve çağrılmıştı. Görevi Filistin güçlerini güvenliği kontrol etmeleri ve Filistin hükümetinin toprakları üzerindeki kontrolünü genişletmeleri için eğitmek)
İşgal altındaki Filistin’e koşan Blinken, Filistin Devlet Başkanına Cenin şehitleri için hükümeti adına başsağlığı diledi. Fırtınaları hızla çıkmaya başlayan bu ayaklanmanın işgalci devlet için en büyük varoluşsal tehdidi oluşturduğunu fark etmesiyle geldi. Çünkü Arap ya da Arap olmayan herhangi bir Filistin fraksiyonu ya da yabancı hükümetle doğrudan bağlantılı değiller. Filistinlilerin ve Arap ve İslam halklarının çoğunun iç ve dış desteğini alıyorlar.
İşgalci devlet; mevcut ayaklanma, hızla ırkçı bir diktatör devlete dönüşmesi ve yargıya müdahale etmesi nedeniyle güvenilirliğini kaybettiğinden, istikrarı ve ekonomik refahını da yitirmiştir. Bu, iş adamlarının bankalardan bakiyelerini çektikten sonra şimdi sermayeleriyle birlikte Avrupa ve Amerika’ya kitlesel kaçışını açıklıyor. Bunlardan en öne çıkanı, kişisel servetinin yaklaşık iki milyar dolar olduğu tahmin edilen ve vergi ödemekten vazgeçeceğini açıklayan teknoloji şirketi sahibi milyarder Tom Livni’dir. Şirketinin ofislerini kapatıp Amerika’ya göç etmeye karar verdi ve onun gibi onlarca kişi var.
Akla gelen ve bir an önce yanıt bekleyen soru, Başkan Abbas’ın, bazı maddelerine çekince koyduğu söylenen bu Amerikan güvenlik planına ilişkin tavrıdır. Blinken’ın baskılarına boyun eğecek, kabul edecek ve uygulamaya başlayacak mı? Eğer hâlâ mevcutsa güvenlik koordinasyonuna geri mi dönecek?
Henüz herhangi bir cevaba sahip değiliz. Başkan Abbas’ın etrafındaki herkes, bilgisizlikten ya da talimatları uyguladıkları için dillerini yuttu. Çünkü olumlu ya da olumsuz cevap, silahlı isyancıların elinde olumlu, İsrailliler ve Amerikalıların elinde olumsuz olarak gücünün sonu olabilir.
(Kaynak: Günlük Evrensel)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *