Eğer açlık ve fakirlik korkusu ile Gazze halkının direnişini hiçe sayıp, İsrail ile olan ticaretimizin kesâda uğramasından korkarak, bir takım icraatlar yapılıyorsa durum vahim demektir…
Az çok Gazze’de yaşananları ve bu mübarek beldedeki Müslümanların ahvalini kendisine dert edinen tüm Müslümanların bildiği üzere Yemen’deki Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim 2023’te Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koymaya, bazılarına da dron ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başladı. Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı aldı.
ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık 2023’te bir grup ülkenin katılımıyla Husi güçlere karşı “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu deniz görev gücü oluşturulduğunu açıkladı. Refah Muhafızı Operasyonu, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avustralya, Almanya, Güney Kore, Bahreyn, Kanada, Danimarka, Yeni Zelenda, Hollanda, Sri Lanka, Norveç, Seyşeller, Singapur ve Yunanistan gibi birçok ülkeyi bir araya getirerek, Güney Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki güvenlik sorunlarına güya ortaklaşa çözüm getireceklermiş. Mısır ve Suudi Arabistan’ın ismi geçmese de, muhtemelen operasyona gizlice katılan 10 ek ülkenin arasında onlar da var. Bu gizli 10 ülkenin varlığını aklımızda tutalım.
Devamında Kızıldeniz’de 31 Aralık 2023’te İsrail ile bağlantılı gemiyi ele geçirmeye çalışan Husilere ait 3 sürat teknesi, ABD helikopterleri tarafından ateş altına alındı. Husiler, 10 Ocak’ta da İsrail’e destek olduğu gerekçesiyle Kızıldeniz’de ABD’ye ait bir gemiye saldırı düzenledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 11 Ocak’ta ABD ve Japonya tarafından sunulan, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının acilen sonlandırılmasının talep edildiği karar jet hızıyla kabul edildi. İsrail’in yaklaşık 85 gündür yaptığı vahşi katliamı durdurmak için hiçbir ilerleme sağlayamayan BMGK, nasıl oluyorsa yoksul Yemenlilerden oluşan bir grup mücahidin kesâda uğrattığı ticaretlerini hal yoluna sokmak için anında karar alabiliyordu. Bu arada, Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı üzerinden yapıldığını düşündüğünüzde, Husilerin bu kararının ne kadar stratejik bir hamle olduğunu anlayabilirsiniz.
Husilerin Gazze’deki saldırılara tepki olarak başlattığı saldırılara karşılık olarak 10 Ocak tarihinden itibaren ABD ve İngiltere güçleri, Yemen’e (sonuncusu 06 Şubat 2024’te düzenlenmiş olan) yirmiye yakın saldırı düzenledi. Bu saldırılara tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nden sadra şifa bir tepki beklenemezdi. Öyle de oldu. 12 Ocak 2024 tarihinde ülkenin reisi, İngiltere ve ABD’nin Yemen’de “orantısız güç” kullandığını vurguladıktan sonra gayet seçerek söylenmiş ve kimseyi ürkütmeyecek ayarda şöyle demişti; “Yemen Husilerle şu anda bütün güçlerini kullanmak suretiyle bölgede ister Amerika olsun ister İngiltere olsun, onlara karşı gereken cevabı verdiğini ve vereceğini söylüyor. Şimdi bu konuda en ufak bir rehavete yer olmadığını da ifade ediyorlar. Şu anda çok değişik kanallardan değişik haberler alıyoruz. Husilerin gerek Amerika’ya karşı gerek İngiltere’ye karşı çok başarılı savunmalar yaptığını, başarılı cevaplar verdiğini farklı kanallardan alıyoruz.” Dolayısı ile açık açık Yemen direnişini destekleme minvalinde bir açıklama gelmedi. Belki de esas söylenmek istenenler aynı gün yakın saatlerde Ülke tv’de canlı yayına çıkan Afyonkarahisar milletvekili Ali Özkaya tarafından söylenmişti. Özkaya; “Eğer siz uluslararası seyrüsefer kurallarına aykırı bir fiil işlerseniz, elbette ki Birleşmiş Milletler yasaları kapsamında bütün devletler buna müdahale eder. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Durduk yere ticaret gemilerini vurursanız, kendi ülkenizde ağır yıkımlara sebebiyet veriyorsanız, siz size bu zulmü yapanların maalesef amaçları doğrultusunda hareket ediyorsunuz demektir.” demişti.
Esasında biraz geriye gidecek olursak, Türkiye’nin İsrail’le yaptığı ticarete dair ilk tepkiler, meşhur bir tekstil firmasının İsrailli askerlere gönderdiği termal içliklere ve yine meşhur bir kahve firmasının gönderdiği Türk(!) kahvelerine dair görüntüler ortaya çıktığında verilmişti. “Av tüfeğinin çeşitli aksam ve parçalarına” dair ticaret ise hâlâ taşmayan bardağın son damlalarından oldu. Malezya gibi ülkelerin limanlarına girişini yasakladığı İsrail bayraklı gemiler, Ekim ayından Aralık ayı sonuna kadar 86 kez Türk limanlarına giriş yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Yaşanan bütün bu gelişmelere son olarak bir yenisi daha eklendi. Ulaştırma Bakanı’nın 06 Şubat 2024 tarihinde Cibuti’ye yaptığı sürpriz ziyaretten ve orada sarf ettiği sözlerden bahsediyoruz. Bakan’ın ülkeye karşı – “kendimi burada evimde gibi hissediyorum” diyecek derecede yakınlık beslemesi gayet güzel – diyebilirsiniz. Cibuti Ticaret Odası’nın bir etkinliğine katılan Ulaştırma Bakanı; “Bugün Kızıldeniz’de ve Süveyş Kanalı’nda yaşanan sıkıntılar var. Onun için alternatifler üzerinde mutlaka beraber çalışmamız gerekir.” demiş. Bayram ve seyranın olmadığı ve Kızıldeniz’de Yemenli Husilerin ortaya bir şahitlik koymaya çabaladığı şu günlerde yapılan Cibuti ziyaretinin maksadını, illâ ki mercek altına yatırmak istiyor insan. Eğer açlık ve fakirlik korkusu ile Gazze halkının direnişini hiçe sayıp İsrail ile olan ticaretimizin kesâda uğramasından korkarak bunlar yapılıyorsa durum vahim. Ama daha da vahim olanı, Türkiye’nin yukarıda saydığımız “gizli 10 ülke”den biri olarak İsrail’in ticaretinin kesada uğramasının önüne geçmesi çabalarıdır. Acaba Cibuti’den kara yolu ile (Kızıldeniz pas geçilerek) malların Suudi Arabistan üzerinden İsrail ve Batı ülkelerine taşınması ihtimal midir?
Yeri gelmişken Tevbe Suresi 24. Ayeti bir kez daha hatırla(t)makta fayda var. Ne diyordu Yaradan; “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım ve akrabanız, kazandığınız mallar, kaybolmasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Peygamber’inden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini yerine getirinceye kadar bekleyiniz. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola erdirmez.”
Rabbimizden, mazlum Müslüman coğrafyasının kaderini değiştirecek azim ve imanı başta bizlere ve tüm İslam dünyasına vermesini niyaz ediyoruz. Selam ile…
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *