‘Avrupa’da iktidarlarla halk arasında ciddi görüş farklılığı var’

‘Avrupa’da iktidarlarla halk arasında ciddi görüş farklılığı var’

Avusturya’da Filistin halkının sesini duyurmak için çeşitli mecralarda yaptığı konuşma ve açıklamalarla tanınan hukukçu Dr. Astrid Wagner, siyonist propagandanın Avusturya’da kabul gördüğünü belirtirken, “Kesinlikle (iktidarın) paylaştığı görüşle, halkın görüşü aynı değil. Çünkü insanlar gerçekten korkuyorlar. Çoğunlukla düşüncelerini dile getirmeye cesaret edemiyorlar.” vurgusunda bulundu.

Avusturyalı hukukçu Dr. Astrid Wagner, Filistin’de desteği nedeniyle karşılaştığı sorunları AA muhabirine anlattı.

Başörtüsü yasağına başörtüsü takarak tavır aldı

Avusturya’da ilkokul öğrencilerine yönelik başörtüsü yasağının getirilmek istendiği süreçte başörtüsü takarak dönemin hükümetine tepki gösteren Astrid Wagner, Gazze’de yaşananların büyük bir insani felaket olduğunu belirterek, halihazırda soykırıma ilişkin bir suç duyurusunun bulunduğunu, temkinli olmakla beraber mevcut veriler ışığında bunun gerçekleşmiş olabileceğini ifade etti.

Siyonist rejimin kendisini eleştiren herkesi “antisemitizmle” damgalamasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Astrid Wagner, “İsrail’i eleştirmek, hiçbir şekilde antisemitizmle bağdaştırılamaz. Şunu da belirtmek gerekir, çok sayıda Yahudi, Avusturya’da gösterilere katıldı. Museviler, Filistinlilerle beraber yürüyerek, ‘bizim adımıza değil’ sloganları atıyorlar. Yahudilik ve Siyonizm birbirinden çok farklı, kıyaslanamaz.” dedi.

‘Siyonistler bana saldırıya geçti’

Astrid Wagner, ırkçı ve sömürgeci bir yaklaşım olan siyonizmin, bütün yahudilerin aynı görüşü paylaştığı söylemini yaymaya çalıştığını, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını anlattı.

Ülke kamuoyunun yakından tanıdığı bir kişi olarak Filistin halkının sesini duyurmak için çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalar nedeniyle linç edildiğini ifade eden Astrid Wagner, “Bir yandan aleni bir şekilde saldırıya maruz kaldım. Ciddi bir şekilde teröristlerin görüşünde olduğum iftirasında bulunuldu. Bunu yapanlar tanınan siyonistlerdi, X platformu üzerinden yaptılar. Ama üzülerek söylemem gerekirse, kendi çevremde de oldu. Lise arkadaşım benimle arasına mesafe koydu. Daha önce yanında çalıştığım işverenim, bir avukat hemen benimle arkadaşlık ilişkisini sonlandırdı.” diye konuştu.

Astrid Wagner, bu süreçte ana akım basın ve yayıncıların kendisiyle çalışmak istemediğini belirtti.

‘Siyonist propaganda Avusturya’da kabul görüyor’

Astrid Wagner, siyonist rejimin “Hamas’ın sivilleri kalkan olarak kullandığı” söyleminin Avusturya’da bir şekilde kabul görmesini anlamlandıramadığını dile getirerek, “Örneğin, yakın zamanda bir cenaze töreni esnasında çadır bombalandı, büyük ihtimalle bilinçli olarak yapıldı, orada hiçbir şekilde Hamas bulunmuyordu. Bu ‘sivillerin kalkan olarak kullanılma hikayesi’ benim için hiçbir şekilde inandırıcı değil. Burada aralıksız sivillere yönelik bir bombardıman söz konusu, İsrail’in kendisi de daha evvel tam hedefin tutturulamadığını, tabiri caizse kitlelere isabet ettiğini açıklamıştı.” şeklinde konuştu.

Siyonist tarafının kullandığı dilin, yok etmeye yönelik olduğunu, tarihte benzerine az rastlanır bir kıyımın Gazze’de yaşandığını kaydeden Astrid Wagner, “Benim için bu anlaşılabilir bir durum değil. Bu görüntüleri gördükten sonra bir şekilde bunu kendini savunma ile haklı göstermeye çalışmak, bu akıl almaz bir durum.” ifadesini kullandı.

Viyana Belediye Sarayında Ukrayna ve İsrail bayrağı

Astrid Wagner, Avusturya başta olmak üzere Batılı ülkelerin Ukrayna’ya yaklaşımıyla Filistin’e yönelik tutumu arasındaki farka dikkati çekerek, Ukrayna’ya yönelik art arda dayanışma açıklamaları yapıldığını, ancak halihazırda Viyana Belediye Sarayı’nda Ukrayna bayrağının yanı sıra işgalci İsrail’in bayrağının dalgalandığını söyledi.

“Filistin halkı, Yahudi soykırımıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir halk, yakınından geçmemiş. Aksine o dönemde Avrupa’dan gelen Yahudileri kurtarmış, onları kabul etmiş. Şimdi Avrupalılar kolayca sırtlarındaki ağır yükün bedelini bir başka halkın ödemesini istiyorlar. Bundan farklı bir durum söz konusu değil.” değerlendirmesinde bulunan Astrid Wagner, Yahudi soykırımının bir başka kitlesel katliam, soykırım için kötüye kullanılmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Astrid Wagner, Nazilerin uyguladığı Yahudi soykırımı sonrasında Batı’da kullanılan “bir daha asla” sloganının herkes için geçerli olması gerektiğini söyledi.

‘Avrupa’da iktidarın görüşü halkı yansıtmıyor’

Gazze’deki duruma ilişkin Avrupa’da iktidarlarla halk arasında ciddi görüş farklılığının olduğuna işaret eden Astrid Wagner, “Ben avukatım ve birçok kişiyle görüşüyorum. Ve çoğu insan benim gibi düşünüyor. Kesinlikle (iktidarın) paylaştığı görüşle, halkın görüşü aynı değil. Çünkü insanlar gerçekten korkuyorlar. Çoğunlukla düşüncelerini dile getirmeye cesaret edemiyorlar. Çünkü baskılardan korkuyorlar.” ifadelerini kullandı.

Astrid Wagner, ülkedeki bu hususa yönelik baskılardan ötürü göçmen kökenli, henüz vatandaşlığı bulunmayan kişilerin oturum izinlerini kaybetme korkusuyla düşüncelerini dile getiremediğini, yapılan gösterilere katılamadığını kaydetti.

Astrid Wagner, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Gazze’ye acil insani ateşkes karar tasarısına yönelik her iki oylamada da “hayır” oyu veren iktidarın yaklaşımını “utanç verici” olarak nitelendirdiğini, hükümetin bu kararı alırken konunun parlamentoda görüşülmediğini aktardı.

İktidarın bu tek taraflı tutumuna rağmen eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer örneğinde olduğu gibi artık kamuoyunun tanıdığı isimler tarafından siyonist rejimin kendisini savunma hakkının bir sınırı olması gerektiğine yönelik eleştirilerin yapılmaya başladığını kaydeden Astrid Wagner, Gazze’de yaşananların savunmayla alakasının olmadığını, gözü, kulağı olan herkesin ne yaşandığını gayet iyi görebildiğini söyledi.

‘Öldürülen gazeteciler gerçekleri yansıtıyordu’

Astrid Wagner, siyonistlerin barbar saldırıları sonucunda hayatını kaybeden gazetecilere de değinerek, şöyle konuştu:

“Bu gazetecilerin paylaştığı görüntüler, hakikaten saldırgan taraf İsrail için çok tehlikeli. Çünkü gerçekleri gösteriyorlar. Çünkü bu görüntüler efsaneleştirilen kendini savunma yaklaşımını ve her yerde Hamas’ın saklandığı algısını çürütüyor. Onlar doğal olarak görünen şahitler, bu şahitler, bu gazeteciler, bu idealist genç insanlar büyük bir tehlike içerisindeler. 100 gazetecinin ölmesi, bu alışılmışın çok üstünde bir sayı.”

Güney Afrika’nın siyonist rejime yönelik soykırım şüphesiyle dava açtığını anımsatan Astrid Wagner, bu ülkede çok üst düzey hukukçunun bulunduğunu ve suçlamaya ilişkin çok sayıda kanıtın mahkemeye sunulduğunu anlattı.

Astrid Wagner, bu davanın her şeyden evvel sembolik bir hukuki süreç olduğunu belirterek, “Eğer bağımsız mahkeme burada soykırım yapıldığını söylerse, o zaman tabi ki (bu karar) siyasi bir rol oynar. O zaman İsrail’in (Gazze’ye yönelik) eylemleri (Batı’da) koşulsuz bir şekilde olumlu değerlendirilemez. Bu nedenle, Uluslararası Adalet Divanı’nın soykırım yapıldığına ilişkin karar alması çok önemli.” şeklinde konuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *