Enis Doko’dan “Deist Skolastikler”

Enis Doko’dan “Deist Skolastikler”

Doç. Dr. Enis Doko, Twitter hesabında “Deist Skolastikler” başlığı ile yayımladığı bilgiseli’nde, her fırsatta İslam dini ve medeniyetini aşağılamaya çalışan bir grup “eskiden Müslüman/İslamcı bazı akademisyen ve entelektüellerin” aslında skolastik düşünceye sahip olduklarını savunuyor.

X sosyal medya hesabından yayınladığı mesajında Enis Doko, bu grubun özelliklerini maddeler halinde analiz ederken, skolastik bakış açısı bir düşünce modu olduğunu ve dindar olmak ya da olmamakla ilgili olmadığını vurguluyor.

Doko’nun mesajı şöyle:

Deist Skolastikler (Bilgiseli)

1. Bir süredir eskiden Müslüman/İslamcı bazı akademisyen ve entelektüellerin her fırsatta İslam dini ve medeniyetini aşağılamaya çalıştıklarını görüyoruz. Eleştiri iyidir, ama ben eleştiri yaptıkları kanaatinde değilim. Kullandıkları yaklaşım ve söylemleri birkaç açıdan ilginç. Bunu analiz etmek istiyorum.

2. Ben bu kişilere deist skolastikler diyorum. Çünkü deist/ateist olmuş olabilirler ama dünya görüşleri skolastik seviyede, ve din eleştirileri de bunun izlerini taşıyor. Bu iddiamı açayım.

2.1. Bu kişiler mantıktan orta çağ mantığını anlarlar. Bazısı (mesela Dücane) mantık dersleri verir ve bir orta çağ Aristocu mantık metni olan Isagoci okuturlar. Ne düşünce, ne argüman, ne de söylemlerinde çağdaş düşünce araçları kullanmazlar. Bilimsel düşünce hiç yoktur.

2.2. Bu kişiler bilimle dini karşı karşıya getirir. Bilime atıf yaparlar. Ama hiçbirinin bilim formasyonu olmadığı gibi, düşünce ve yazılarında görelilik ya da kuantum gibi çağdaş bilimsel teorilerin etkisi yoktur. Bir kısmı konuşmalarında bilim diye Tales ya da Anaksimander gibi bence bilim öncesi düşünürlere bilim insanı muamelesi yaparak skolastik dünyalarını açığa verirler.

2.3. Bilimsel ve akademik tarz konuşmalarında da, hatta bazılarının kitaplarında bile yoktur. Üniversiteden çok skolastik kültürü yansıtır tarzları.

2.4. Çağdaş felsefeciler alçak gönüllüdür. Çoğu konuda birden fazla görüş olduğunu ve konuların karmaşık olduğunu bilirler. Bu kişiler çok keskin, hakikati çözmüş, net gerçeği görmüş bir şekilde konuşurlar. Alternatif görüşleri küçümserler. Okuyanlar bilir bu kesinlik skolastik dönemin tarzıdır.

2.5. Görüşlerini akademik çalışmalara atıf ya da argümanla desteklemezler. Görüşlerini sadece keskin bir dille belirtir ya da en iyi ihtimalle cedel/diyalektik yaparlar. Bu skolastik dönem teolog özelliğidir.

2.6. Çağdaş dünyanın birincil entelektüel tartışma alanı akademik dergilerdir. Bu grup görüşlerini akademik ortamda yayınlamadığı gibi (yayınlayamazlar çünkü akademik dakikliğe sahip değiller söylemleri); entelektüel münazaralara da çıkmazlar. Sevdikleri şey vaaz vermektir. Sadece vaaz verip hiç münazaraya çıkmamak zayıf skolastik teolog özelliğidir. (İyileri münazaraya çıkar.)

2.7. Çoğu din ve İslam düşüncesi ile ilgili 1950’lerden sonra yazılmış çalışmaları bilmezler. En iyisi Kant ya da Spinoza’ya atıf yapar. Onları okumaları bile çağdaş bakış açısını yansıtmaz. Literatür diye bir kavram sözlüklerinde yoktur. İslam felsefesi ile medeniyet tarihi ile ilgili görüşleri için de bu geçerli.

3. Skolastik bakış açısı bir düşünce modudur. Dindar olmak ya da olmamakla ilgili değildir. Çağdaş çoğu dindar akademisyenlerinde skolastik emare yokken, bu arkadaşlar dindar olmasa da dünyayı skolastik bir mod ile okuyorlar. Araçları, söylemleri, yorumları din aleyhinde yapılsa da başka bir zamana aittir ve çağdaş dakiklikten yoksundur.

4. Dinsiz olmak sizi otomatik felsefeci, entelektüel, ya da çağdaş medeniyet içindeki tartışmaların parçası yapmaz.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *