Batıdaki üniversitelerde siyonist lobilerin baskısıyla araçsallaştırılan antisemitizm kavramı, İsrail barbarlığının eleştirilmesini ve Filistin’e destek çıkışlarının yaygınlaşmasını engellemek için kullanılıyor.
“Basın mensupları katlediliyor, tarih yok ediliyor ama siz bunları eleştiremezsiniz. Niye? Çünkü ‘Biz 1930’lardan beri çok acı çektik’ diyorlar”
Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi ve İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği (AYBİR) Genel Başkanı Prof. Dr. Fatih Savaşan, AA muhabirine, AYBİR tarafından yayımlanan “Antisemitizm Suçlamasının Araçsallığı ve Batı’daki Akademik Özgürlüğe Etkisi” başlıklı raporu değerlendirdi.
Savaşan, Batı’nın insanlığa vadettiği değerlerin siyonizm söz konusu olduğunda askıya alındığını kaydederek, “Batı’da sınırları belirlenen savaş hukuku var, insan hakları var. Bunlarla ilgili ihlalleri cezalandıran mekanizmalar var. Gazze’de siviller toplu cezalandırmaya tabi tutularak şehit ediliyor. Siyonizm söz konusu olduğunda bahsettiğimiz tüm medeni ölçülerin, değerlerin çok da kıymetli olmadığını görüyoruz.” dedi.
Filistin konusunda ifade özgürlüğünün de ihlal edilen değerlerden olduğuna dikkati çeken Savaşan, ABD’deki üniversitelerde rektörlere yönelik baskıların medyaya yansımasının ardından bu konuyu raporlaştırmaya karar verdiklerini söyledi.
Savaşan, üniversitelerin özgür düşünce alanları olduğunu öne sürerek şöyle devam etti:
“İsrail’in uyguladığı vahşet, politika açısından, uluslararası savaş hukuku açısından, insan hakları açısından ve daha birçok açıdan değerlendirilmeye muhtaç. Bunlara yönelik söz söylendiğinde veya eleştiri geliştirildiğinde eleştirilerin hemen antisemitizm olarak işaretlendiğini görüyoruz. Antisiyonizmin, İsrail’in politikalarını eleştirilmesini engellemek için antisemitizmle eşitlenmesinin ele alınması gerekiyordu. Antisemitizm suçlamasının araçsallığı kavramı buradan doğdu ve gördük ki bu suçlama üzerinden üniversiteler, özellikle üniversitelerin yönetimleri ağır baskı görüyor.”
Bizim acımız tüm acıların üzerinde iddiası
Savaşan, tarih boyunca yahudilerin yaşadığı acıların, işgal rejimine yönelik eleştirileri engellemek için kullanıldığına işaret ederek, “Aslında ‘Bizim acımız tüm acıların üzerinde’ demiş oluyorlar. Halbuki ortada terör örgütü gibi hareket eden, soykırım yapan bir devlet var. Basın mensupları katlediliyor, tarih yok ediliyor ama siz bunları eleştirmezsiniz. Niye? Çünkü ‘Biz 1930’lardan beri çok acı çektik’ diyorlar.” görüşünü paylaştı.
Batı medyasının antisemitizmi “nefret suçlarının en büyüğü”, Holokost’u da “acıların en büyüğü” olarak kodladığını vurgulayan Savaşan, işgalcinin de tüm insanlık suçlarını bu kodlama üzerinden meşrulaştırmaya çalıştığını söyledi.
Savaşan, siyonist lobiler ve sermayenin çeşitli fonlarla batıdaki pek çok üniversiteyi baskı altında tuttuğunu belirterek, “Üniversiteler istenmeyen şekilde kamuoyu oluşması için kontrol altında tutulması elzem olan merkezler. Üniversitede öğrenci ve akademisyenlerin İsrail karşıtı veya Filistin yanlısı açıklamaları antisemitizm suçlamasıyla hemen düşünce ve ifade hürriyeti kapsamı dışına çıkarılıyor.” diye konuştu.
Gazze’deki akademisyenlere Türkiye’de imkan sağlansın
Körfez sermayesinin bu kapsamda lobi faaliyetlerine alternatif oluşturmak için kullanılabileceğinin altını çizen Savaşan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Körfez ülkelerinden birçok sermaye başta ABD, İngiltere olmak üzere Batı’daki üniversitelere büyük fonlar sağlıyor. Bu fonların da ülkelerin küçük sınırlı çıkarları için değil İslam dünyasının toplam iyiliği için etkin şekilde kullanılmasının yolları araştırılmalı. Türkiye, Avrupa’daki Nazi dehşetinden kaçan, özellikle yahudi bilim insanlarının sığındığı yer oldu. Şimdi de Batı ülkelerinde ve Filistin coğrafyasında baskı gören, işini yapamaz durumdakilere çağrı yapılabilir. Gazze’deki akademisyenlere yönelik seyahat bursları, post doktora ve araştırma bursları Türkiye yüksek öğretiminin öncülüğüne yakışır. Gazze’deki akademisyenlerin, ülkemizde kamu ve vakıf üniversitelerinde araştırma ve eğitim faaliyetlerini sürdürebilmeleri için en az bir yıllığına istihdam edilmesi için çağrı yapılmalı, proje ve fon oluşturulmalı.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *