ABD’nin BMGK’daki vetosunu değerlendiren Rus uzman Konstantin Blohin, ABD için Gazze diye bir şey olmadığını, bu ülkeden hümanizm adına herhangi bir şey beklenmemesi gerektiğini vurguladı, “Buradaki mesele İsrail bile değil, onlarca yıldır barışa katkıda bulunmayan Batılı ülkelerin konumuyla ilgili” dedi.
Rusya Bilimler Akademisi Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin önde gelen araştırmacısı Konstantin Blohin, Sputnik’ten Tatiana Şuvalova’ya demecinde ABD’nin Ortadoğu politikasının özelliklerini anlattı.
Konstantin Blohin şöyle konuştu:
“Batılı ülkelerden adalete dayalı barış çağrıları yükseliyor, ancak fiilen herhangi bir adalet yok. Bugün tüm Batı açıkça İsrail’in yanında yer alıyor, kolektif Batı’nın ve NATO’nun potansiyeli ise kesinlikle Filistin’in potansiyelini aşıyor. Teorik olarak barışın, Filistin’e topraklarının geri verilmesiyle geleceği herkes için açık olmalı. Ancak İsrail anlaşma yapmaya hazır değil. Gerçi buradaki mesele İsrail bile değil, onlarca yıldır barışa katkıda bulunmayan Batılı ülkelerin konumuyla ilgili. ABD geri adım atmayacak, onlar için öncelik Gazze’deki ölen sivil halk değil, İsrail’dir. ABD için Gazze diye bir şey yok, hümanizm adına herhangi bir şey beklenmemeli” diye konuştu.
İki partili çok katı bir fikir birliğinin var olduğu ABD’nin söyleminde yakın gelecekte değişiklik olmayacağına dikkat çeken Blohin, “Cumhuriyetçi Parti daha çok İsrail yanlısı, Demokrat Parti ise daha az. Ancak bu ‘daha az’ bile İsrail’e yüzde 100 değil, yüzde 1.000 destek anlamına geliyor. Her iki parti de kesinlikle İsrail yanlısıdır. İsrailli politikacılar bazen (ABD Başkanı Joe) Biden’ı İran ile ‘nükleer anlaşma’ müzakerelerine devam etmek istediği için eleştiriyor. Bu kişiler daha önce Obama’yı bu ‘nükleer anlaşmayı’ yaptığı için eleştirmişti. Ancak şöyle ya da böyle Washington’daki mevcut hükümet İsrail’i aktif olarak destekliyor” vurgusunu yaptı.
İsrail-Filistin çatışmasının henüz bir çözümü olamadığının altını çizen Konstantin Blohin, şunları söyledi:
“Barış, Batı birdenbire Ortadoğu politikasını gözden geçirirse gelebilir. Ama böyle bir şey ancak ABD’nin jeopolitik bir oyuncu olarak tamamen ortadan kalkmasıyla gerçekleşecek. En ilginç olan şey ise ilk başlarda, 20. yüzyılın 50’li yıllarının ortasında İsrail’in hiçbir şekilde Amerikan müttefiki olmamasıdır. Zaman içinde ABD, özellikle SSCB’nin etkisini göz önünde bulundurarak, İsrail’i Ortadoğu’da kendi nüfuzunu korumanın ve bölgedeki müttefikini güçlendirmenin bir yolu olarak görmeye başladı.”
Rus siyaset bilimci, ABD’nin işgalciye yönelik bu desteğinin, işgal rejiminin ana ticaret ortağının özellikle ABD’nin olduğuna ve ikili arasındaki ticaretin son yıllarda daha da arttığına dikkat edildiği taktirde anlaşılabileceğini kaydetti.
Konstantin Blohin, “İkili ticaret hacmi yılda milyarlarca doları buluyor ve ABD, İsrail ekonomisinin önemli bir yatırımcısı oldu. Birçok Amerikan şirketi İsrail’de iş yapıyor, istihdam yaratıyor, sermaye yatırıyor. İsrail’deki bu ekonomik büyüme, Amerikan şirketlerine İsrail’de geliştirilen teknolojilere ve yeniliklere erişim olanağı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *