Kur’an bize kıssalarını hikâye olsun diye anlatmıyor. Bugün bu kıssaların gerçekliği kapımızı çalmış durumda ve bizden safımızı belirlememizi istiyor. Önemli olan, şer ve ihanet odaklarını görüp hakkın ve haklının yanında olup gücümüzün yettiği kadar İslam ümmetinin haklı davasına omuz vermektir…
Yedi Ekim iki bin yirmi üçten, yani yaklaşık iki aydan beri devam eden Aksa Tufanı adlı cihat hareketi ümmetin umudu ve onuru olarak gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Ateşkes ve barış naraları atan kukla devlet başkanlarına ve ihanet çetelerine rağmen Hamas ve mücahitler onurlu ve ilkeli bir şekilde sürdürdükleri savaş sayesinde dünya halklarının takdirini toplamış durumdalar. Bundan dolayı Allah’a ne kadar hamdetsek az. Ama Kur’an, Gazze aslanları, şehit ve şahitleri tarafından yeniden tefsir edilirken, tüm dünya kafirleri ve düşman cephesinde olduğu gibi onların münafık taraftarlarında da ciddi bir hazımsızlık yaptı. Tüm dünya Siyonistlerini karşısına alan bu büyük Aksa Direniş Hareketi ümmetin umutlarını yeşertirken, halkı Müslüman olan ulus devletleri ve savunucularını da ciddi şekilde endişelendirmektedir.
Aslında İslam’a ve Filistin direnişine düşman olan çevrelerin içindeki bu endişe ve korkuyu bir anlamda anlayışla karşılamak lazım. Çünkü dünya bir değişime gebe ve bu değişim kaçınılmaz gözükmektedir. Yani bu değişim ateşi ilerleyen zamanlarda tüm Ulus devletleri, seküler yapıları ve buradan beslenen çıkar odaklarını yakabilir. Dolayısıyla asıl korku bu. Ve bu korku bir bilincin ürünü olmaktan daha çok bir önyargının ürünü, yani çıkar odaklı bir hesap meselesi. Buradan hareketle diyebiliriz ki tüm dünya kafirleri ve özellikle de içimizdeki yerli işbirlikçi Siyonistlerin attığı çığlıklar boşuna değil. Çünkü küresel sistemin değişmesini çıkarlarına aykırı buluyorlar.
Bu Aksa Tufanı adlı Filistin direnişimiz aslında acılar yaşatsa da safları belirleme açısından Müslümanlara hayır getireceğine bütün kalbimizle inanıyoruz. Yaşananlar ve olup biten gelişmeler bunun açık bir kanıtı. Bizim bu inancımıza rağmen, ülkemizdeki laik kesimin de bir inancı ve bir tavrı var elbette. Bu kesim dillerinin ucuyla İsrail’in yaptığı katliamı kınasa da, Hamas’ın yaptığının da bir terör eylemi olduğunu söylemekten hiç çekinmiyor. Ve sokaktaki insan üzerinde de etkili oluyorlar işin doğrusu. Hatta bazı illerde sokaklara çıkarak Türkiye laiktir laik kalacak sloganları bile attılar/attırdılar. Demek ki dediğimiz anlamda laik çevrelerde ciddi bir korku ve endişe oluşmuş durumda. Biz tevhidi düşünen Müslümanlar olarak daha ilk andan beri nasıl ki Allah’ın dinini dava edinmiş ve Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te ve Hayber’de nasıl heyecan duyup kalp atışlarımız hızlanmışsa bugün de aynı heyecanla Filistin’den yana taraf olup kalp atışlarımız hızlanmış durumda. Doğru söylemek gerekirse bu davranış biçimleri işin doğası gereği her iki taraf için de normal gözüküyor.
Normal olmayan şey iki milyar Müslüman nüfusun izzet ve şerefini savunan bir avuç mücahidin içimizdeki Batı ve İsrail yanlısı uşaklarına, işbirlikçilerine ve tuzu kuru, oportünist ve laik kesime de aynı korkuyu yaşatmaktadır. İşin daha da acı tarafı bu korkuyu yaşayanların çoğu da alnı secdeli insanlardan oluşmaktadır. Yukarıda da değindiğimiz gibi bu kesimin korkusunu anlamak bizim için zor değil. Çünkü kurdukları çarkın dişlilerine çomak sokmak onların çıkarlarını sekteye uğratır.
Fakat öyle bir kesim daha var ki içimizde, bunlar hasımların en yamanı. Bu kesim yıllarca Müslümanlara öncülük yapmış, kitaplar yazıp dergiler neşretmiş, hala da Kur’an dersleri ve konferanslar vermekten geri durmayanlar. Ama ağızlarından bir kez olsun Filistin, Hamas veya Kassam tugaylarıyla alakalı hayırlı bir kelime veya cümle çıkmadı. Bu nasıl bir zihniyet Allahım demekten kendimizi alamıyoruz. Bu insanların kör ve sağır kesilmelerine karşı yıllarca bize yutturdukları düşünceleri içimizden çıkarmak için parmak verip kusmamız gerekiyor. İşin belki de en acı tarafı hala hiç sorgulamadan bu insanların derslerini ve sohbetlerini dinlemeye giden Müslümanlar var. Unutmayın ey Müslümanlar! Tarih Siyonist çetelerin zulümlerini yazdığı gibi sizi de yazacak. Bugün geriye dönüp Haşhaşiler veya Fetöcüler gibi şer odaklarına küfretmek, hakaret yağdırmak kolay. Önemli olan bugün ve hemen şimdi şer ve ihanet odaklarını görüp hakkın ve haklının yanında olup gücümüzün yettiği kadar İslam ümmetinin haklı olan Kudüs/Gazze/Filistin davasına omuz vermek. Bu öyle bir ayrışma ki inanın Kur’an’ın yaklaşık on beş asır önce yaptığı bir ayrışmaya benzer.
Son olarak eğer malımızla, canımızla, eylem ve düşüncelerimizle Aksa tufanını desteklemezsek ve bu davayı gündemimizin en başına almazsak bunun bedelini dünyada değilse bile ahirette ağır öderiz. Kur’an bize kıssalarını hikâye olsun diye anlatmıyor. Bugün bu kıssaların gerçekliği kapımızı çalmış durumda ve bizden safımızı belirlememizi istiyor. Modern insanın aklını zorlasa bile. Zaten imtihan akılla verilmez. İmtihan ancak imanla verilebilir. Çünkü şeytan aklı karıştırabiliyor ve insanı aldatabiliyor. Onun için diyoruz ki sakın ola şeytana aldanmayın. Ve sakın ola Filistin ve Aksa Tufanını gündeminizden çıkarmayın.
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *