Kalıp düşünceler, sabit fikirler, ön yargılar bir bir iflas ediyor. Uluslararası normlar, hukuk, adalet, değer yargıları, itibarlarını yitirdiler. Batıl batının/Avrupa’nın kendi eliyle inşa edip dünyaya dayattığı sistem çatırdıyor.
Gazze, dünyada her şeyi sorgulatıyor, yerinden ediyor, oynatıyor. İnanılagelen düşünceler, disiplinler, izm’ler, değerler, fikirler.. hepsini altüst ediyor. Kavramların yeniden düşünülmesi, tekrar edilmesi, içinin boşaltılıp hakikatle doldurulmasının fırsatını sunuyor. İnsan, ahir ömründe böyle bir fırsatı yakalayabilir mi bilinmez ama bu nuru görebilenlerin sayısı da git gide artıyor.
Direniş her geçen gün dünyaya öğütler veriyor, ibretler bahşediyor, hakkı haykırıyor. Zihinlerdeki dogmalar yıkılıyor. Kalıp düşünceler, sabit fikirler, ön yargılar bir bir iflas ediyor. Uluslararası normlar, hukuk, adalet, değer yargıları, itibarlarını yitirdiler. Batıl batının/Avrupa’nın kendi eliyle inşa edip dünyaya dayattığı sistem çatırdıyor.
Batı’nın maskesi düştü. Medeniyet denilenin, tek dişi kalmış canavar olduğunun tekrarını yaşıyoruz. Batıldan başka bir amel de beklenemezdi zaten. Yakıp yıkan, talan eden, kan ve göz yaşından beslenip sonra da viran eylediği beldeleri fesat fikirleriyle, dünya görüşüyle, felsefesi ve sistemiyle güya ihya ediyordu. Özgürlük götürüyor, demokrasi getiriyor ve sonra zihinsel işgale başlıyordu.
Artık başarılı olabilmesi zor görünüyor. Ama imkansız değil, zira bizim gibi ülkelerde kemiksi bir yapı halinde mevcudiyetini koruyorlar. Yapılan boykotlar ve eylemler demokratik çerçevede kalıyor. Sistemi sarsacak, az sayıda ciddi direnişlere kalkışılsa da önü hamasetle, mukavemetle kesiliveriyor.
Dünyada sosyolog, psikolog, toplum bilimci, felsefeci, fikir adamı olanlar; kitaplarında ve söylemlerinde eşitlikten, adaletten, çoğulculuktan dem vuranların, hümanistlerin, şiddete, kıyıma, katliama, soykırıma karşı çıkanların bugünlerde gücün, işgalcilerin yanında yer aldıklarına şahit oluyoruz.
Hitler’in soykırımına karşı kurulan düşünce okulunun temsilcilerinden, Gazze’de yapılanları haklı bulan açıklamaları okuduk. Kendi ülkesi işgal edilen, insanları öldürülen Ukrayna başkanının, işgalci İsrail’in zulmünü desteklediğini gördük.
Ama hiçbirine şaşırmadık.
Asıl dikkat kesilmemiz gereken nokta, bizdenmiş gibi görünenlerin hâlâ küfrün değer yargılarıyla hareket etmeleridir. BM öncülüğünde iki devletli çözüm, müzakere, diplomasi, ateşkes, savaş suçu, insani yardım, gibi kavramlarla küffardan medet umulması, direnişin izzeti kadar büyük bir zillet halidir. Ve bu tüm İslam ülkeleri(!)nin ortak paydasıdır.
Yıllardır komplo teorisi denilen projelerin, planların, oyunların da gerçekliğine şahit olduğumuz günlerdeyiz. Dünyayı istediği gibi yöneten, elinde oynatan şer odaklarının varlığını kabule yanaşmayan TV uzmanları, akademisyenler artık kendileri söylemeye, itiraf etmeye başladılar.
Teknoloji ve sonrası için kurulan sanal ve insansız, yapay zekalarla robotların, insanımsıların yaşayacağı bir dünya isteyenler bir yanda; kendilerine vadedildiğine inandıkları topraklara sahip olmak isteyenler, ‘tanrıyı kıyamete zorlayanlar’, melhemei kübra, armagedon, mesih ve mehdi inanışlarıyla insanlığa savaş açanlar bir yandalar. Seküler, dünyacı, maddeci tarafla; ezoterik, dini, kabalacı, paganist taraf. Toptan batılın, şeytanın taraftarları.
Bu şeytani odakların gün yüzüne çıkması Aksa Tufanı’nın esmesiyle oldu ve estikçe de bunları savurup küle, çer çöpe çevirecektir. Gazze tüm insanlığa bir çağrıda bulunmaktadır: “Şimdiye kadar bildiğiniz, inandığınız, düşündüğünüz, taptığınız, uğruna hayatınızı feda ettiğiniz her şey bir aldatmacadır, unutun onları. Rabbinize koşun. O ne güzel mevladır. Unutmayın ki hayat, iman ve cihattır!”
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *