Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, art arda yaptığı açıklamalarla, işgalci İsrail’e ve Filistinliler’e yönelik politikasının ne olduğu konusunda kafaları karıştırdı!
Voa Türkçe’den Arzu Çakır’ın haberi
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’de 1200’den fazla kişinin ölümüne yol açan saldırısından bu yana Emmanuel Macron’un, rotasını belirlemeden, bir pozisyondan diğerine gidip geliyor gibi görüntü çizmesi eleştirileri de beraberinde getirdi.
Macron, Hamas saldırısının ardından İsrail’e giderek tam destek verdi, Hamas’a karşı ‘IŞİD benzeri’ bir koalisyon kurulmasını içeren bir çağrı yaptı. Bu çağrı daha Macron Ortadoğu gezisini tamamlamadan karşılıksız kaldı.
Önce “insani ateşkes” çağrısında bulunan Macron, son günlerde birden bire BBC’ye bir röportaj vererek “ateşkes” çağrısı yapıp, İsrail’i “sivil nüfusa yönelik bombalamayı durdurmaya” çağırdı. Bunu yaparak, İsrail’in Hamas’ı yok edene kadar saldırılarını sürdürmesini savunan ABD ve Almanya’nın destek verdiği tutumdan ayrıldı.
Fransa’da Ulusal Meclis ve Senato’nun çağrısıyla Pazar günü düzenlenen ve tüm devlet erkanının katıldığı antisemitizme karşı yürüyüşe katılmayarak da önemli ve sembolik bir “tarafsızlık” mesajı verdi.
Bir taraftan Fransız diplomasisi, diğer taraftan Arap devletlerinde görev yapan Fransız büyükelçileri Macron’u İsrail devletinin yanında yer aldığı için eleştirirken, ardından gelen çelişkili açıklamalar, Fransa’nın İsrail ile ilişkilerini de olumsuz etkiledi.
Daha önce Rusya-Ukrayna krizinde de Macron, uzun süre Rusya lideri ile de temasta kalarak, Ukraynalılar’ın tepkisini çekmişti. Macron, her krizde, Fransa’nın tutumunun “dengeli” olması gerektiğini düşünüyor. Ancak, Macron’un “U dönüşleri” kafalarda büyük bir karmaşa yaratıyor ve “sonuç alınamayan etkisiz politikalar” olarak değerlendiriliyor.
“Ortadoğu politikası bir taraftan diğer tarafa savrulan bir kasırga”
Ülkenin iki büyük gazetesi manşetten yayınladıkları haberlerle “Macron’un dış politikasının hem içeride hem de dışarıda sorgulandığını” içeren haber ve analizlere yer verdi. Önce Le Monde, Fransız Dışişleri’nin Macron’un Gazze politikasından “çok rahatsız” olduğunu ve böyle giderse Arap ülkeleriyle ilişkilerin derin yara alacağı bilgilerini içeren “Macron’un eleştirilen dış politikası” manşetini attı.
Hafta sonu yaşanan “git gellerden” sonra bu sefer ülkenin sağ eğilimli gazetesi Le Figaro, bu sabah, “Ortadoğu: Macron’un diplomasisi sorgulanıyor” manşetiyle çıktı. Le Figaro, Macron’un dış politikasını, “Emmanuel Macron’un Ortadoğu politikası, 7 Ekim’den bu yana, uluslararası ve ulusal haberlerin yol açtığı duygu ve korkuların dikte ettiği, bir taraftan diğer tarafa savurduğu bir kasırgaya benziyor” diye tanımladı.
Art arda çelişkili açıklamalar
Macron, 7 Ekim saldırısından hemen sonra, herkes gibi Hamas’ın saldırılarını açıkça kınadı ve İsrail’in kendini savunma hakkını koşulsuz olarak destekledi. Hatta başlangıçta Fransa’da Filistin yanlısı gösterileri bile yasaklandı. Fransız Cumhurbaşkanı’nın bu kararlı açıklamalarını; ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve hatta Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin acil Tel Aviv ziyaretlerine rağmen, İsrail’e gitme konusunda bir kararsızlık izledi.
Gecikmeli yaptığı Tel Aviv ziyaretine, Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas’la Ürdün ve Mısır’ı da ekleyerek, geziyi, İsrail’e destekten çok bir Ortadoğu ziyaretine dönüştürdü.
İlk U dönüşü: Hamas’a karşı koalisyon
Tel Aviv’de, Netanyahu’nun yanında, 30 Fransız vatandaşının da Hamas saldırılarında yaşamını yitirdiğine dikkat çekerek, “terörü yenmenin bir öncelik olduğunu” söyledi ve Hamas’ı yok etmek için IŞİD’e karşı kurulan koalisyon benzeri bir uluslararası koalisyon oluşturulmasını istedi.
Bu U dönüşü hem bölgede, hem Fransız Dışişlerinde hem de iç politikada sert eleştirildi. VOA Türkçe’ye konuşan Ortadoğu uzmanı gazeteci Georges Malbrunot, “Ne yapacak, yani şimdi İsrail’in yaptığı gibi Hamas’ı yok etmek için Gazze’yi mi bombalayacak? IŞİD ve Hamas aynı yapıda örgütler değil. Ayrıca IŞİD’e karşı koalisyonda Arap ülkeleri de var. Hiçbir Arap ülkesi Gazze’yi bombalamayı kabul etmez” diyerek bu önerinin “ölü doğduğunu” açıkladı. Önerinin ömrü 24 saat bile sürmedi.
Hemen tüm Ortadoğu uzmanları tarafından bu öneri anında reddedildi. Macron ertesi gün Kahire’de, Cumhurbaşkanı El Sisi’nin yanında, “Hamas’a karşı koalisyon oluşturulması değil, bu koalisyonun deneyiminden faydalanarak Hamas ile mücadele edilmesini” önererek ilk geri adımını attı. Bu geri adım, Fransız medyasının gözünden kaçmadı. Le Monde ve Le Figaro, Macron’u eleştiren sert birer makale yayınladı.
İkinci U dönüşü: Ateşkes önerisi
İkinci boşluk, Macron’un geçtiğimiz Perşembe günü yapılan Gazze’ye İnsani Yardım Konferansı’ndaki konuşması ve hemen ardından BBC’ye verdiği dikkat çeken röportajla ortaya çıktı. Konferansta birçok Batılı lider gibi “insani ateşkes” çağrısında bulunan Macron, “yavaş yavaş, topyekün ateşkes için de zemin hazırlanması gerektiğini” söyleyerek fark yarattı.
Hemen ardından, Cuma günü BBC’ye verdiği söyleşide ise tüm dikkatleri üzerine çekti. Gazze’de “ateşkes ilan edilmesi” gerektiğini savundu, İsrail saldırılarının “mantığı ve meşruluğu” olmadığını söyledi. “Bugün fiili olarak siviller bombalanıyor. Bu bebekler, bu kadınlar, bu yaşlılar bombalanıyor, öldürülüyor” diyerek, İsrail’i sivil halka yönelik bombardımanları durdurmaya çağırdı.
Üstelik, konferans öncesi VOA Türkçe’nin de içinde olduğu bir grup gazeteciye brifing veren Elysee Sarayı, “ateşkes yanlısı bir açıklama” yapmadı.
Bu birkaç kelime İsrail’de büyük tepkilere yol açtı. Üstelik ateşkes yerine “insani duraklamalar” isteyen yakın müttefikleri ABD ve Almanya’nın savunduğu pozisyonlardan da ayrıldı.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Fransa Cumhurbaşkanı’nın “gerçek ve ahlaki hatasını” kınadı ve “Kimse bize ahlak dersi vermeye kalkmasın” dedi. Kriz derinleşince Macron, Pazar günü Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u arayarak telefonda konuştu ve ona İsrail’in kendisini savunma hakkını yeniden teyit etti ve Fransa’nın terörle mücadeledeki dayanışmasını açıkladı. Ancak bu açıklamalar da kafa karışıklıklarının giderilmesine yetmedi.
Bunların üstüne Macron, Gazze’deki artan ölümlerin Fransız kamuoyunda yarattığı rahatsızlık ve Yahudi kökenli vatandaşlara yönelik saldırılar artarken, Meclis ve Senato Başkanlarının çağrısı üzerine düzenlenen “Antisemitizme karşı yürüyüşe” katılmadı. Taraflar üstü bir pozisyon almayı tercih eden Macron, bu davranışıyla yine risk alarak, Yahudi dernekleri ve sağ muhalefet tarafından eleştirildi.
Macron neden U dönüşü yaptı?
Emmanuel Macron, Fransa’nın tüm büyük krizlerdeki tutumunun dengeli olması gerektiğini düşünüyor. Savaşın başında İsrail’i kayıtsız şartsız destekledikten sonra, İsrail ordusunun sivilleri hedef alan bombardımanları karşısında “Fransa’nın Ortadoğu’daki geleneksel denge politikasına” dönüş yaptı. Mitterand’dan Chirac’a, Irak’a operasyonun reddedilmesiyle taçlanan ve Arap dünyasında Fransa’nın özel bir yere sahip olmasını sağlayan bir denge politikasına dönmek istedi. Bunda her birinin merkezi Fransa’da bulunan, Sınır Tanımayan Doktorlar, Medecins du Monde, Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün aktardığı raporlar ve hükümetin “sivil ölümlerinin durması için yaptığı baskı” da önemli rol oynadı.
Üstelik Fransız Dışişleri teşkilatı ve Arap başkentlerindeki Fransız büyükelçiler de sürekli olarak Elysee’yi “sivil ölümlerinin durması ve insani yardımın ulaşması” yönünde politika izleme konusunda uyardı.
Fransız büyükelçilerden Elysee’ye ortak mektup
Le Figaro tarafından bugün ortaya çıkarılan bir mektup da bunu doğruluyor. Fransız diplomasisinde ilk kez görülen bir davranış sergileyen Arap ülkeleri büyükelçileri, Dışişleri ve Elysee’ye ortak bir mektup göndererek, “Macron’un, İsrail yanlısı politikasından endişe duyduklarını, bu politikaların Fransa’nın itibarını ve nüfuzunu yitirmesine, Arap dünyasında kötü imaj edinmesine yol açtığına” dikkat çekiyor.
Mektubu yazan büyükelçiler, Fransa ile Ortadoğu arasındaki güven krizinin “ciddi” olduğu ve “uzun süreli” olma riski taşıdığı konusunda uyarıyor.
Fransız toplumundaki kırılma ve AB içindeki bölünme de Macron’u iki tarafı da gözeten bir politika izlemeye zorluyor. Macron ve Fransız güvenlik birimleri, başından beri Gazze’deki çatışmaların Fransa’ya yansımasından ve kimlik kırılmalarından endişe ediyor.
Le Figaro gazetesi, “bu iç politik baskının, Macron’un başından beri seçtiği pozisyonunu sürdürmesini engellediğini” belirterek, iç politik gelişmeler nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın birbiriyle çelişen pozisyonları savunduğunu ifade ediyor.
Bütün bunları göz önünde bulunduran Macron ve Elysee’de Emmanuel Bonne başkanlığındaki diplomasi ekibi, Gazze’de ateşkes isteyen Arap ülkeleriyle de yakınlaşarak, Fransa’ya savaş sonrası çözüm için bir yer hazırlamayı planlıyor.
Ancak iç politikada iki kez Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan “en meme temps/aynı zamanda” yani taraf tutmadan denge arayışını ifade eden politikasının, uluslararası politikada etkisiz olduğu, Rusya-Ukrayna krizinin ardından İsrail-Filistin krizinde de ortaya çıkıyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *