Filistinli girişimci, iş insanı ve siyasi danışman Adnan Mjalli, İstanbul’daydı. Filistin’de hala seçimlerin olmamasını eleştiren Mjalli, seçimlerin yapılması ve doğru yatırımların Filistin’in kurtuluşu olduğu kanaatini taşıyor. Filistin’de tüm taraflara temas edebilen Mjalli, 2018’de “Mahmud Abbas’ın yerini alacak kişi” olarak anılmıştı.
Independent Türkçe’den Dora Mengüç’ün haberi
“Demokratik hakkımızı kullanıp oy kullanabileceğimiz tek yer burası. Başkanlık veya genel seçimlerimiz yok.” Daha doğru ifadeyle, doğduğundan bu yana bu sandık dışında başka sandık görmediğini söylüyor, 20 yaşındaki grafik tasarım öğrencisi Anan Safi. Genç Filistinlinin bahsettiği seçim, 51 kişilik Birzeit Üniversitesi öğrenci konseyini belirledi. Dünya Türkiye’deki seçimleri konuşurken 24 Mayıs’ta Batı Şeria’da kurulan sandıkta o ve arkadaşları hayatlarında ilk kez oy kullandı.
Gazze’deki üniversitelerde seçime izin vermeyen Hamas, Batı Şeria’da ortaya çıktı. Kendisine bağlı listeyle Mahmud Abbas’ın partisi El Fetih’e bağlı grubu geride bıraktı. Hem coğrafi hem siyasi anlamda bölünmüş olan bu topraklar Abbas’ı 2005’te seçmişti.
Filistin’de 2006’dan bu yana ise parlamento seçimleri yapılamıyor. 90’ına merdiven dayayan Abbas, görev süresinin sona ermesinden bu yana, yaklaşık 14 yıldır ülkeyi kararnamelerle yönetiyor. Son anketler, Filistinlilerin neredeyse yüzde 80’inin Abbas’ın istifa etmesini istediğini ve silahlı gruplara desteğin arttığını ortaya koyuyor.
Filistin sorunu hala öylece ortada duruyor.
İsrail’in Altı Gün Savaşı’nda işgal ettiği topraklarda 56 yıl geride kaldı. Filistinlilerin “Nekse” (Toprak Kaybetme Günü) diye andığı 1967’deki Altı Gün Savaşı sonrası İsrail’in işgali sürüyor. İsrail, Haziran 1967’de başlattığı savaş sonunda Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etmişti.
Bir nevi açık hava hapishanesine dönen Gazze Şeridi’ndeki hava, kara ve deniz ablukası ise 17 yıldır devam ediyor.
Devam eden sadece işgaller değil aynı zamanda ölümler. Batı Şeria’da başından vurulup hayatını kaybeden Filistinli Muhammed et-Temimi sadece 2 yaşındaydı. Muhammed bebek için geçtiğimiz günlerde Ramallah kentinde cenaze töreni düzenlendi.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre İsrail, bu yılın başından mayıs ayı sonuna kadar işgal altındaki Doğu Kudüs’te Filistinlilerin en az 104 yapısını yıktı. Gerekçe ruhsatsız olmalarıydı.
İşsizlik oranının 2021’den bu yana en yüksek seviyeye çıkıp yüzde 25,2’yi bulduğu Filistin’de gıda ve enerji fiyatlarındaki artış genel ekonomik görünümdeki kasveti pekiştiriyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) fon yetersizliği sebebiyle Filistinli ihtiyaç sahiplerine yönelik yardımları durdurdu.
Fakirlik ve açlık virüs gibi yayılmaya devam ediyor.
Başta Gazze Şeridi olmak üzere işgal altındaki bölgelerde ilaç ve tıbbi ekipman girişi zorlaştırılıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İsrail’i, “Filistinli hastaların tedavisi için buna son verin” çağrısı yapıyor.
Dr. Adnan Mjalli: İki devletli çözüm 20 yıl önce ihtimal dahilindeydi ama…
Independent Türkçe, herkesin ismine çok aşina olmadığı, bilenlerin ise hakkında onlarca senaryo ürettiği Filistinli iş insanı ve siyasi danışman Dr. Adnan Mjalli ile tüm bunları ve ötesini konuştu.
Mjalli, röportaj boyunca sürekli adil ve bağımsız seçimler ile ekonominin önemine vurgu yaptı. Dr. Mjalli, ilaç keşfi ve ilaç ve biyoteknoloji endüstrisinde yeni ilaçların geliştirilmesi işinde uluslararası kabul görmüş bir girişimci.
Mjalli 40’tan fazla bilimsel makale, dört kitap ve 700’den fazla patentin altında imzası olan, büyük küresel ilaç şirketleriyle milyarlarca dolarlık anlaşmalar yapan; eğitim, enerji, tarım, inşaat, emlak, ticaret ve finans dahil 20’den fazla şirketin kurucusu aynı zamanda.
Filistin’de tüm taraflara temas edebilen Mjalli, 2018’de “Mahmud Abbas’ın yerini alacak kişi” olarak anılmıştı.
Bir yıl sonra İstanbul’daki görüşmemizde siyasete dair ısrarla sorduğum soruların yanından bir politikacı kıvraklığıyla sıyrılan Mjalli, yine aynı yolu tercih etti. Ancak bu kez açıktan ve daha yüksek sesle hem Filistin’in seçimsiz bırakılmasına hem Abbas iktidarına “Artık yeter” dedi. Kurduğu Eğitim Topluluğu ile Batı Şeria’da geçtiğimiz günlerde sandığın kurulduğu Birzeit Üniversitesi dahil seçkin Filistinli üniversite öğrencilerinin burslarını üstlenen Mjalli, “Seçim bir an önce yapılmalı” diyor.
Filistin siyasi rejiminin ulusal ortaklığa dayalı yeniden inşasına savunan Mjalli ile demokrasi ve liderlik, ekonomi, İsrail ile ilişkiler ve daha fazlasını konuştuk.
Filistin’de iki devlet olasılığı nedir? Bir anlaşma yapılması gerekiyorsa bu kiminle yapılacak?
İsrail-Filistin meselesi tarihin en çetrefilli meselelerinden biri ve bunu çözmenin yolu da son 25-30 yıldır müzakere edilen iki devletli çözümdü. Ne yazık ki; bunun gerçekleşme ihtimali 20 yıl önce bugüne kıyasla çok daha fazlaydı. Çünkü bildiğiniz gibi Oslo’dan önce yerleşimcilerin sayısı yaklaşık 16 bin civarlarındayken şimdi neredeyse 1 buçuk milyona çıktı ve bu sayı artıyor. Bu yüzden 2024 yılı sonunda yaklaşık 2 milyona kişiye kadar yükselmesini bekliyorum. Filistin kasaba ve şehirlerinden oluşuyor. Bağlantılı bile değiller. İsrail’in Batı Şeria’yı Oslo’dan önceki haline geri getirmek için almaya istekli olduğu biliniyor. Bazı büyük tavizler ve köklü değişiklikler olmadığı sürece iki devlet neredeyse imkânsız, bunun çok zor olacağını düşünüyorum. Araplar ve İsraillilerin yanı sıra hem İsrailliler hem de Filistin halkı, bölge ve uluslararası toplum için bu çatışmayı bir kazan-kazan durumuna göre çözmek için daha yenilikçi yolları düşünmeye başlaması gerçekten gerekli.
Abbas’a tepki: Kaderime 50 yıl önce seçilmiş birinin karar vermesini istemiyorum
Filistin liderliğine bakıldığında hayatlarının çoğunu hapishanelerde geçirmiş insanlar görüyoruz. Liderleri belki de coğrafyanın doğası gereği bir nevi cezaevlerinden mezun olanlar diye nitelendirmek mümkün. Peki bu değişebilir mi? Filistin liderliğinin bir değişikliğe ihtiyacı var mı?
Ne yazık ki, sahip olduğumuz Filistin kurumları şu anda 50-60 yaşında. Filistin halkının yüzde 70’inden fazlasının hiç seçim deneyimi yaşamadıklarını söyleyebilirim. Filistin’de kitlelerinin ufku (liderlikten) çok farklı. İsrail liderliğini değiştirdi. Üç yılda beş seçim yaptılar. Ama kazanıyorlar ve güçlü devletlerini inşa ediyorlar. Ve ne yazık ki; bizden daha fazla toprak alıyorlar. Size şunu söyleyeyim, eğer İsrail liderliği 1948 veya 1967’den beri aynı İsrail liderliği olsaydı, çok daha kötü bir durumda olacaktı. Bu yüzden İsraillilerden daha akıllı olmamız gerekiyor. Genç Filistin liderliğinin gerçekten devreye girmesine izin vermek için gerçekten seçimlere ihtiyacımız var. Seçim eksikliği var. İşte bu yüzden Filistin halkının seçimler için baskı yapması gerektiğini düşünüyorum. Buradan Ebu Mazen’e (Mahmud Abbas) Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde taze kan sağlamak ve insanların kendi kaderlerini seçmelerine izin vermek için adil ve özgür seçimler düzenlemesi için çağrıda bulunarak Filistin meselesi faslındaki mirasını artık kapatmaya davet ediyorum.
Kaderime 50 yıl önce seçilmiş birinin karar vermesini istemiyorum. Bu tamamen kabul edilemez. Ve tarih bunu unutmayacak. Bu bir parça toprak satmak ya da ticari bir işlem değil. Bahsettiğimiz yer Filistin. Bu Batı Şeria’da, Gazze’de, İsrail’de, Arap bölgesinde ve dünya çapında yaşayan 20 milyon Filistinli demek. Neden bu insanların geleceği ve tarihi onların elinde? Dolayısıyla Filistinlilerin İsrail’e, bölgeye, uluslararası topluma ve şu anda içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin inançlarını ve geleceğini belirleyecek, halk tarafından seçilmiş tam meşruiyete sahip insanlara ihtiyacımız var. 25 yıl önce ya da 50 yıl önce yaşadığımız dünyaya değil. Sizi temin ederim ki; bundan beş yıl sonra dünya daha farklı olacak.
2019’da Independent Türkçe adına sizinle yaptığım röportajda da Filistinlilerin güçlü bir liderlikten yoksun olduğunu söylemiştiniz, yine aynı kanaattesiniz. Filistinlilerin yüzde 70’inin seçimin nasıl olduğunu bilmediğini söylüyorsunuz. O halde bu ikisi arasında derin bir bağlantı olduğu kanaatindesiniz?
Evet, demek istediğim, mevcut liderlikle ilgili bir sorunumuz var. Yani seçimleri yönetemediler. Aslında seçim olmasını istemiyorlar. Biliyorsunuz bahane Kudüs ama biz yine de Kudüs’te de seçim yapardık diye düşünüyorum.
İsrail kabul etsin ya da etmesin, bunu çoğu ülkenin yaptığı gibi elektronik olarak yapabiliriz. Sonuç olarak Filistinlilerin çoğu ulusal seçimin neye benzediğini görecek kadar uzun yaşamadı. Dolayısıyla hem Hamas’ın hem de El Fetih’in bunu gerçekten ciddi bir şekilde düşünmesi ve kendi kişisel geleceklerini değil, Filistin ve Filistinlilerin geleceğini düşünmesi zorunlu.
El Fetih, Hamas ve federalizm
Gazze ve Batı Şeria’daki liderlikten bahsettiniz, peki bu bağlamda bir gün Filistin’de federal bir yapı çözümü olacak mı?
Ne yazık ki; Hamas’ın başını çektiği Gazze ile El Fetih’in başını çektiği Batı Şeria arasındaki bölünme 2008’den bu yana çok uzun bir süredir devam etmekte. Kişisel olarak bu boşluğu kapatmak için çok zaman ve çaba harcadım. Ama Hamas ve El Fetih’i, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne geri getirmenin neredeyse imkânsız olacağına ikna oldum. Seçimlerden sonra yeni Filistin liderliği gerçekten bunu yapmanın yeni bir yolunu bulabilir. Hamas şimdilik hep Gazze’yi kontrol etmek isteyecek, El Fetih her zaman Batı Şeria’yı kontrol etmek isteyecek. Hamas asla El Fetih’in Gazze’yi yönetmesine izin vermeyecek ve El Fetih asla Hamas’ın kurallarına göre yaşamasına izin vermeyecek. Sanırım bunu tekrar tekrar gördük. Bu yüzden biri, diğerini yönetmek zorunda kalmadan Filistin birliğini yerinde tutmanın yeni bir yolunu düşünmek zorundalar.
“İsrail’de radikalizm zaten hep vardı”
Batı Şeria 6 Gün Savaşlarıyla 56 yıl önce işgal edildi. İsrail tarihinin en ırkçı hükümetine sahip. Kudüs’te “La Familia” gibi bazı aşırı sağcı, aşırı milliyetçi söylemleriyle bilinen radikal gruplar Filistinlilerin yakılması yönünde dahi çağrılarda bulunuyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Radikal hükümetler her zaman radikalleşmeye yol açar ve/ya radikalleri fikirlerini gerçekten dile getirmeye teşvik eder. Ama İsrail’de radikalizmin 1948’den bugüne var olduğunu düşünüyorum. Filistin halkına yönelik ırkçılık farklı renk, şekil ve biçimlerde karşımıza çıkıyor. Daha önce de vardı, Şimdi medya, sosyal medya sayesinde daha çok görüyoruz. Yani bu durum söz konusu söylemlerin daha önce olmadığı anlamına gelmiyor. Yahudi yerleşim yerleri Oslo Anlaşması sonrası ilk günden itibaren yükselişe geçti.
Yerleşimler devam etti ve kimse bunu durduramadı. Bazı noktalarda, (İsrail) uluslararası topluma yeni yerleşim yerlerinin inşa edilmesini durduracaklarını beyan etmesine rağmen… Biliyorsunuz, zaten var olan yerleşim yerlerini zenginleştiriyor ve büyütüyorlardı. Bu nedenle İsrail, Yahudileri Filistin topraklarına getirmekten bir gün, bir dakika olsun gerçekten vazgeçmedi.
Bir diğer soru da İsrail hükümetinin üyesi olan Ben Gvir hakkında. Ben Gvir ve kimi fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’nın mevcut statükosunu değiştirmek istiyor. Sürekli saldırılar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu saldırılar tipik, yani her zaman vardı. Mescid-i Aksa bir hedefti ve hep bir hedef olmaya devam edecek. Filistinliler önemli bir şey yapmadıkça, yani Hamas Gazze’de El Fetih yönetimini kabul etmedikçe ve El Fetih de Batı Şeria veya başka herhangi bir yerde Hamas yönetimini kabul etmedikçe Filistin halkı acı çekmeye devam edecek. Sürekli tekrarladığım gibi çıkış yolu seçimlerin yapılması. Batı Şeria’nın El Fetih tarafından ve Gazze’nin Hamas tarafından gerçekten yönetilmesini sağlamak gerekiyor.
Finansal anlamda, Gazze’nin altyapı açısından ihtiyaçları -projeler ve büyüme bağlamında- Batı Şeria’dan farklı olabilir. Yani Gazze’de yerel seçimler olabilir, Batı Şeria’da yerel seçimler olabilir, kendi bütçelerine kurucu konsey tarafından verilir. Bu, Filistin’in istikrar kazanmasına gerçekten yardımcı olabilir. FKÖ kendi seçimlerini yapıp liderliğini yenilerken, 6 ay/2 yıl boyunca durumu gerçekten istikrara kavuşturmak, muhtemelen ileride Batı Şeria ve Gazze’de idari/yasal olarak seçimler yapılmasına yardımcı olmak, uluslararası topluluğun karşısına çıkmak ve Filistin devletinin bağımsızlığını müzakere etmek için…
“Yeni nesil demokrasiye daha yatkın”
Gazze’de mahsur kalan Hamas ve İslami Cihad gibi gruplar ile Abbas liderliğindeki Filistin Otoritesi arasındaki iletişim ve tansiyon nasıl?
Çok fazla gerilim var. Demek istediğim Hamas, Abu Mazen’in Gazze Şeridi’ne ve Gazzelilere olması gerektiği gibi yardım etmediğine inanıyor ve bunun tersi de geçerli. Gazze ve Batı Şeria’nın ayrılmasından bu yana bu durum böyle… Muhalefete sahip olmanın sorun olmadığını biliyorsunuz. Demek istediğim muhalefet sağlıklı bir olgu olmalı.
Ne yazık ki; Filistinliler, Filistin liderliği muhalefete alışkın değil. El Fetih’in kuruluşundan beri ve temel olarak ana akıma karşıysanız, uzaklaşıp kendi kuruluşunuzu kuruyorsunuz. Sonuç olarak, FKÖ’nün 13 veya 14 farklı örgütten oluştuğunu malumunuz. Ama o eski nesildi. Yeni nesil bence demokrasiye daha yatkın, seçimlere daha yatkın.
İşte bu yüzden geçmişteki hatalarımızdan ders almalı ve korkmamalıyız. Batı Şeria’da adil bir seçim yapmak gerekiyor. Filistinliler ülkelerine sadıktır, Filistin’i seviyorlar ve hayatlarıyla bedel ödüyorlar. Filistin’i geri getirmek ve Filistin devletini kurmak için mümkün olan her bedeli ödediler.
“Filistin zengin bir ülke olabilir”
Filistin sorununda doğalgaz nerede duruyor?
Zengin bir ülke olabilir Filistin. Ne yazık ki; şu anda Filistin halkı işgal nedeniyle bu doğal kaynakları kullanmaktan veya bunlardan yararlanmaktan mahrum edilmiş durumda. Sadece gaz değil, petrol de var. Filistinlilerin daha büyük faydalar elde edeceğini umuyorum. Türkiye ve Arap ülkeleri Gazze’de ve diğerlerinde var olan doğal kaynakları Filistin halkının ve dostlarının refahı ve çıkarları için kullanmaya yardımcı olmak için gerçekten çabalıyor.
Mjalli Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Türkiye’yi Filistinlilerin stratejik ortağı olarak niteliyor musunuz?
Kesinlikle. Yani, Türkiye tarihsel olarak ve çatışma dönemlerinde her zaman stratejik bir ortak ve oyuncu olmuştur. Ve şimdi ve bence gelecekte, Filistin meselesinde Türkiye istikrara gerçekten yardımcı olmak için daha da büyük bir rol oynayabilir.
Peki ya Tel Aviv ile Ankara arasındaki yumuşama politikası?
Türkiye ile İsrail arasındaki iletişim ve iş birliklerini destekliyorum. Türkiye ve İsrail arasındaki ortaklık Filistin meselesine ancak yardımcı olacaktır. Filistinlilerin menfaati için Bay Arafat, büyük bir sorunu olduğunda Ürdün’e uçar, kralla buluşur ve ardından Mısır’a giderdi. Suudi Arabistan, Türkler, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer ülkelerin desteğinin İsrail üzerinde baskı oluşturduğuna inanıyorum. Siyasi baskı, ekonomik baskı ve sosyokültürel baskı, Filistin çatışmasını ve Filistin halkını istikrara kavuşturmaya, yardımcı olacaktır. Mutlak istikrar, şu anda ihtiyacımız olan şey.
Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye’ye özel bir sevgim var. Türkiye’nin Filistin halkı ve Filistin meselesi için sadece iyi günde değil kötü günde de Filistinlilerin dostu olduğunu görüyor, Gazellilerin gıda kriziyle mücadele ettiği dönemde yaptıklarını takdirle karşılıyoruz. Bence Türkiye büyük bir liderlik gösterdi ve aslında dünyaya meydan okudular. Filistinlilerin ihtiyaçlarını sağlamaya çalışarak imkansızı başardılar.
Bunu başka ülkeler özelinde görmedik. Dolayısıyla Türk hükümetinin, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve gerçekten Türk halkının Filistinliler için her zaman özel bir yeri vardır. Türk halkı ve hükümeti ile gerçekten birlikte çalışarak, başta gıda tedarik zinciri olmak üzere stratejik projelere gerçekten yatırım yapabilmek isterim. Çünkü Türkiye’nin hem bölgede hem küresel ölçekte Avrupa’da ve dünyanın geri kalanında kıyaslanabilen bir ülke olmasını gerçekten istiyorum.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *