ABD’nin küresel medya kuruluşlarından CNN International’a konuk olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Becky Anderson’ın sorularını yanıtladı, seçim sürecinden dış politikaya birçok başlıkta değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, seçim sürecinden dış politikaya birçok başlıkta değerlendirmelerde bulundu.
Faiz sorunu
Amerikalı sunucu Anderson’ın, yeniden seçilmesi durumunda ekonomi politikasında bir değişiklik olup olmayacağına ilişkin soruyu cevaplandıran Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ekonomi politikasında biz dünyaya göre çok farklı bir yol izliyoruz. Benim bir tezim var; faiz ile enflasyon doğru orantılıdır. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da o kadar düşer. Burada benim tezim şu; faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Benim alanım ekonomi, bir ekonomist olarak da bunu başbakanlığım döneminde gerçekleştirdim ve ciddi manada faizle beraber enflasyon da düştü.” dedi.
Erdoğan, faiz düşürüldüğü için enflasyonun düşmeye başladığını ifade ederken, “Şimdi faiz 8,5’te ve enflasyon da düşüyor, daha da düşecek. Enflasyon bu ülkede kesinlikle faizle beraber inerek halkımın çok daha rahat edebileceği bir konuma gelecek. Bunu bir ekonomist olarak konuşuyorum, yani hayali değil. Eğer böyle bir durum olmamış olsa zaten bu inmezdi.” dedi.
ABD’de faiz artırılırken enflasyonun da yükseldiğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa’da aynı şekilde faizi yükseltiyorlar, enflasyon nerede, o da yüksek. Biz ise tam tersini yapıyoruz. Çünkü ben başbakanlığım döneminde bu uygulamayı yaparak netice aldım. Şimdi de yine bunun neticesini alacağım. Ama bunlar tersini yaparak netice almadıkları halde buna aynı şekilde devam ediyorlar. Rusya da mesela şu anda faizi yükselterek değil, düşürerek enflasyonda netice alacağına inandı ve Rusya’da da bu noktada netice alma gayretleri devam ediyor. Biz neticeyi alacağız. Seçim sonrası bunun düştüğünü, bu neticeyi aldığımızı göreceksin. Beni takip et.”
Enflasyonun kısa vadede Türk ekonomisine etkisine ilişkin bir soruya yanıt veren Erdoğan “Türkiye bu işi aştı. Bu noktada Türkiye olarak güçlü bir konumdayız ve satın alma gücü itibarıyla Türkiye şu anda ilk 10’u zorluyor. Türkiye’de kişi başı milli gelir 3 bin 600 dolardı ama şu anda 10 bin 650 dolara yükseldi. Bu da bir şeyi gösteriyor. Demek ki vatandaşın kişi başı milli geliri buraya geldiğine göre önümüzdeki dönemde biz bu rakamı kesinlikle 15 binin üzerine çıkaracağız ve çok daha güçlü bir konuma yürüyeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk demokrasisi vurgusu
“Geçen 20 yılda girdiğiniz her seçimi rahatlıkla kazandınız, seçimlerde rekorlar kırdınız. Türkiye’nin tarihinde ilk kez bir seçim ikinci tura kaldı. Şu an kendinizi ne kadar rahat hissediyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye kadar 15 seçimde büyük galibiyetler aldığını hatırlattı.
Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçerek sistemi değiştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu Türk demokrasisinde yeni bir deneyim olacak. Önümüzdeki pazar yapılacak seçimlerde de ben inanıyorum ki halkım güçlü Türk demokrasisini gösterecek. (İlk turda) yüzde 90’a varan güçlü bir seçmen katılımı oldu. Bu çok çok önemli bir katılım. Dünyada pek benzeri yok. Bu seçimlerden de temennim odur ki inşallah milletim bizi yanıltmayacak.” diye konuştu.
Sinan Oğan’ın durumu
“İlk turdaki adaylardan Sinan Oğan’ın ikinci turda kendisine destek verip vermemesinin ne kadar önemli olduğu ve destek durumunda karşılık olarak bir teklifte bulunup bulunmayacağı” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
“Ben bu tür pazarlıkları hiç sevmem. Bugüne kadar da hiç bu tür pazarlıklara girmiş birisi değilim. Kaldı ki bu seçim bitmiş bir seçim. Bu seçimden sonra da artık bu işin kaderini belirleyecek olan halkımın bizzat kendisidir. Halkım burada bu işin kaderini belirlerken, 21 senedir Türkiye’ye hizmette kim nasıl başarılı olduysa, inanıyorum ki onun yanında yer alacaktır. Şu anda bir tarafta Erdoğan var, bir tarafta Kılıçdaroğlu var. Erdoğan’ın referansı eser ve hizmetlerdir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun referansı nedir? Benim vatandaşım bunu soracak. Senin referansın ne, ne yaptın, bu ülkeye hizmetiniz nedir diye benim vatandaşım soracak. Erdoğan’ın referansı belli. Seninse hiçbir şeyin yok. Bunun neticesinde de benim vatandaşım istikrar ve güvenden yana oyunu kullanacaktır.”
Erdoğan, Sinan Oğan’ın seçimin ikinci turuna girmediğini ve ona oy verenlerin ikinci turda farklı dağılımları olabileceğini dile getirerek, “Şimdi Kılıçdaroğlu ve Erdoğan var.” dedi.
‘Fikir suçu nedeniyle kimse cezaevinde değil’
Muhalefetin “medya mensuplarının ve siyasi muhaliflerin parmaklıklar arkasında tutulduğu” iddiaları üzerinden yaptığı eleştirilere dair bir soruya ise Erdoğan, “Türkiye’de bir defa fikir suçu itibarıyla kimse cezaevinde değil. Ben şiir okuduğum için cezaevinde yatmış birisiyim. Bunu yaşamış birisi olarak da fikrinden dolayı, düşüncesinden dolayı kimsenin cezaevinde olmadığını, olmayacağını da iddia eden birisiyim.” diye cevap verdi.
‘Ben gelince Suriyelileri ülkelerine göndereceğim’ prim yapmaz!
Muhalefetin sürekli olarak “Biz gelince Türkiye’deki mültecileri tekrar Suriye’ye göndereceğiz” dediğini belirten Erdoğan, “Tabii buna katılmak mümkün değil. Ama ben şunu söyleyeyim, Türkiye’deki STK’ler şu an itibarıyla Suriye’nin kuzeyinde ciddi manada konutlar yaptılar, yapıyorlar. Peki, bu konutları niye yapıyorlar? Bu konutları Türkiye’deki mültecilerin tekrar kendi topraklarına, kendi yurtlarına dönmesi için yapıyorlar ve bu süreç başladı. Şimdi biz yeni bir adım daha atıyoruz. Hatta 1 milyona yakın mültecinin kendi topraklarına dönmesi için Suriye’de konut yapımıyla ilgili bazı projeler de hazırladık. Bunlar gayet güzel projeler. Bu projelerle birlikte de Suriyeli mültecilerin kendi ülkelerine, kendi topraklarına dönmesini sağlayacağız.” diye konuştu.
“Yeniden seçilirseniz gönüllü olan mültecilerin en azından 1 milyonunun belli bir dönemde dönebileceğini mi söylüyorsunuz?” sorusunu ise Erdoğan, “Belki daha da fazla olacak. Çünkü şu anda orada yaptığımız altyapı yatırımları bundan daha fazlasını alabilecek konumda. Projeyi o şekilde yönlendirdik, o şekilde adımları attık ve o insanlar seve seve kendi topraklarına, kendi ülkelerine dönecektir.” diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı , “Ben gelince bütün Suriyelileri ülkelerine göndereceğim” yaklaşımının Türkiye’de prim yapmayacağını belirterek, “Çünkü bu insanların içerisinde çok kalite insanlar var; doktorlar var, mühendisler var, hukukçular var, hemşireler var. Böyle ‘Ben bunları kovacağım, topraklarına göndereceğim’ gibi bir politika olmaz. Her şeyden önce insan endeksli bir yaşamı, insan endeksli bir yönetim biçimini kabulleneceksiniz. Aynı durum sizin başınıza da gelebilir. Geldiği zaman ne yaparsın diye sorarlar. Bunun için de Batı’ya bak, Amerika’ya bak, bu insanlar nasıl dünyadan, değişik yerlerden bu tür mültecileri almışlar, bunlara bakacağız. Bir dünya ülkesiysek, bir dünya devletiysek bu konuda hassasiyeti de çok iyi gütmeliyiz.” diye konuştu.
Esad’la ilişkiler
“Beşar Esad ile ilişkinin toparlanması söz konusu mu?” sorusu üzerine Erdoğan şunları söyledi:
“Bu konuyla ilgili benim bazı açıklamalarım oldu. Esed ailesiyle hukukum vardı. Ailece görüşürdük. Bu denli bir konumdaydık. Daha sonraki bazı gelişmeler sebebiyle maalesef bu yakın ilişkilerimizde bir kopma oldu. Bu kopma bizi de üzdü. Son dönemde ise Sayın Putin’le olan dostluğum sebebiyle biz bu kapıyı açabiliriz dedik. Tüm mesele özellikle Suriye’nin kuzeyindeki terör mücadelesinde dayanışma içerisinde olmamız lazım. Eğer bunu başarabilirsek burada bizim barışmamıza yönelik herhangi bir engel göremiyoruz dedik.”
Türk askeri Suriye’den çekilecek mi?
Amerikalı sunucunun, birkaç ay önce Esad’ın “Eğer Türkiye askerini Suriye’nin kuzeyinden çekerse kendisiyle görüşürüm” dediğini ifade etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “900 küsur kilometre bir sınır var ve bu sınırlardan sürekli benim ülkeme terör tehdidi var. Eğer biz orada askerimizi bulunduruyorsak bunun tek sebebi terörle mücadeledir.” dedi.
Sunucunun “Yani Türk askerini oradan çekmeyeceksiniz” demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır, şimdi öyle bir düşüncemiz yok. Çünkü terör tehdidi devam ediyor.” diye konuştu.
Biden Erdoğan’ı devirme talimatı mı verdi?
“Joe Biden’ın sizi devirmek için talimat verdiği konusuna ne diyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Biden’ın seçilmeden önce böyle bir açıklaması maalesef televizyon kayıtlarına düşmüştür. Televizyon kayıtlarında da biz bu açıklamayı dinledik. Üzüldük. Daha sonra kendisiyle uluslararası bir toplantıda bunu görüştük. ‘Sizden böyle bir şey beklemezdim, bu bizi üzdü’ dedim.” ifadelerini kullandı.
“Biden’ın seçim kampanyasında kendisine otokrat dediği için onu kınadığının” hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Birinci tur değil, ikinci tura çıkan bir insandan diktatör olur mu? Şimdi gerçek de bu. Cumhur İttifakı 322 milletvekiliyle parlamentoya girecek ve bunun başındaki insan da ikinci tura birinci olarak çıkacak. Bu nasıl bir diktatörlük? Buyurun şimdi biz ikinci tura gideceğiz.” diye konuştu.
‘Biden’la da çalışırım, yerine gelenle de’
“Yeniden seçilirseniz Biden yönetimiyle çalışır mısınız?” sorusuna ise Suriyelileri ülkelerine göndereceğim “Onda hiç şüphe yok. Sayın Biden’la da çalışırım. Eğer Biden değişirse onun yerine gelecek olan kim olursa olsun onunla da çalışırım.” dedi.
Sunucu “Washington, Türkiye’den Rusya’ya karşı daha sert durmasını istiyor. Amerika’nın, Rusya’ya uyguladığı müeyyidelere siz de uyacak mısınız?” sorusunu yöneltti. Erdoğan soruyu şöyle yanıtladı:
“Bir defa biz şu anda Rusya’yla ilişkilerimizde herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz ve Batı gibi bir yaptırım uygulamaya katiyen gitmeyiz. Batı’nın yaptırımları bizi bağlamaz. Biz Türkiye olarak güçlü bir devletiz. Rusya’yla ilişkilerimizde de şu anda dış ticaret hacmi itibarıyla çok çok ideal bir konumdayız. Şu anda turizm rakamlarına baktığımızda Rusya birinci konumda. Ama bu son gelişmelerde, ana muhalefetin yaptığı açıklamalar sebebiyle birçok turistin farklı ülkelere kayma durumu oldu. Yani ben Rusya’dan veya Ukrayna’dan gelecek turisti elimden kaçırma gibi bir yanlışa düşen lider olmam.”
“Batı’nın Ukrayna ihtilafı konusunda Rusya’ya karşı tavrına katılmadığı ve bu konuda Batı’nın daha çok provokasyona dayalı bir politika izlediği” yönündeki sözleri hatırlatılarak “Ukrayna’ya büyük kapsamlı askeri ve finansal yardımın gönderilmesi bir provokasyon anlamına mı gelir? Batı burada yanlış mı yapıyor?” sorusu yöneltildi.
Erdoğan, şöyle devam etti: “Şu anda Batı bu noktada dengeli bir yaklaşım sergilememiştir. Yani Rusya gibi bir ülkeye dengeli bir yaklaşım çok daha isabetli olabilirdi. Yani ben Sayın (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’le bu münasebetlerimi nasıl geliştiriyorsam veya yapıyorsam aynı durumu Batı da yapmalıydı. Çünkü dünyada birbirimize ihtiyacımız var. Yani ben Batı’nın her ülkesiyle nasıl görüşüyorsam, bu noktada Sayın Putin’le de o şekilde görüşüyorum. Aynı şekilde mesela şu Karadeniz Tahıl Koridoru’nda biz, sadece Batı’nın değil Afrika ülkelerinin de ihtiyacını karşılar duruma geldik. Bakın şu anda tahıl sürecini 18 Mayıs’tan itibaren iki ay daha uzattık. Nasıl oldu bu iş? Sayın Putin’le olan bu özel münasebetlerimiz sayesinde oldu.”
Sunucunun, “Tahıl koridoru gerçekten çok önemli bir karar oldu. Burada aracılık yapmanız da Türkiye’nin kendine özgü bir konumu olduğunu gerçekten gösteriyor. Siz ayrıca çok ince bir çizgiyi takip ettiniz. Bir taraftan Ukrayna’ya insansız hava aracı satıyorsunuz ki bunlar çok önemli savaş sahasında. Bir taraftan da Rusya’yla ilişkinizi muhafaza ettiniz.” sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, röportajın gerçekleştirildiği Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki salona işaret ederek “Şu anda bulunduğumuz yer, oturduğumuz yer çok önemli. İstanbul (Tahıl Koridoru) Anlaşmasını bu salonda imzaladık. Senin ve benim oturduğum yerde imza masaları kurduk, buralarda imzalar atıldı. Ve buradan dünyaya mesajı verdik. Tekrarı yine burada oldu ve buradan izlemeye devam ediyoruz.” diye konuştu.
S400’ler ve F35 sorunu
Türkiye’nin, S400’leri aldığı için F-35 savaş uçakları programının dışında tutulmasına ilişkin soruyu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı:
“Bir defa S400 konusunda Amerika’nın yaklaşımı Sayın (eski ABD Başkanı Donald) Trump döneminde yanlış bir yaklaşımdı. Niye yanlış bir yaklaşımdı? Çünkü biz bununla ilgili olarak eğer hür, demokrat ve serbest piyasada yeri olan bir ülke isek, Amerika’dan almam gereken savunma sistemini alamıyorsam, o zaman muadili olanı bir başka ülkeden alma noktasına bizi yine Amerika sevk etti. Tabii biz bunları alamayınca ne yaptık? Bundan dolayı onun muadili olan bir başka savunma sistemini Rusya’dan aldık. Ve Rusya’dan S400’leri aldık. Tabii bu F-35’leri maalesef vermeyince bu bizi ciddi manada üzdü. Niye? Biz seninle NATO müttefikiyiz ve NATO’da en önemli ülkelerden bir tanesiyiz. Biz de bu sefer tabii dedik ki öyleyse biz de alternatiflere bakacağız. Tabii burada bir şey var. F-35’lerde Amerika bu tavrını koyunca o zaman dedik ki ‘F-16’larla ilgili atacağınız adımları atın. Hiç olmazsa F-16 ve onun parçalarını bize vermek suretiyle biz bu münasebetlerimizi aynı kararlılıkla devam ettirelim.’ O konuda bazı olumlu gelişmeler var. Temenni ediyorum ki bu olumlu gelişmeleri devam ettiririz.”
İsveç’in NATO üyeliği
İsveç’in NATO üyeliğini desteklemeye hazır olup olmadıklarına ilişkin soruya, Erdoğan “İsveç için şu anda hazır değiliz. İsveç, terör örgütlerinin İsveç’teki uzantılarına, Stockholm caddelerindeki uzantılarına, bu şekilde müsaade ettiği müddetçe biz İsveç’in NATO üyeliğine olumlu bakmayız. Önce bu işi halletmesi lazım. Çünkü bir NATO ülkesinin terörle mücadelede dik durması lazım. NATO’nun herhangi bir üyesine karşı teröristlerin bu şekilde boy göstermesine asla müsaade etmemesi lazım. Çünkü NATO’nun böyle de bir özelliği var.” cevabını verdi.
“Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerinizde bir iyileşme var. Türkiye’nin Orta Doğu ve Körfez bölgesiyle ileriye doğru ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?” sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
“Beni üzen bir dönem oldu ama o dönemi artık geride bıraktık. Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, tüm Körfez ülkeleri bizim kardeş ülkelerimiz. Bunlarla bizim dargın, küskün olmamız doğru bir durum değil ve o durumu aştık. Ve şimdi bizim hepsiyle gidiş gelişlerimiz başladı. İnşallah seçim sonrası bunu çok daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Körfez ülkeleriyle gerek siyasi gerek askeri gerek ekonomik, kültürel, ticari her yönden ciddi adımları inşallah atacağız.”
“Mümkün olsa 2033’e kadar bu ülkeyi yönetir misiniz?” sorusuna da Erdoğan “Şu andaki yapıya göre cumhurbaşkanının iki dönem seçilme hakkı var. Birinci dönemi zaten kullandık. Şimdi bu ikinci dönem. İkinci dönemin seçimiyle birlikte bu iş zaten hayırlısıyla sona ermiş olacaktır.” yanıtını verdi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *