Suudi Arabistan yönetimi, uyuşturucu belasının toplumlar için oluşturduğu tehlike ve ülkedeki toplumsal bileşen üzerindeki yıkıcı etkileri nedeniyle, uyuşturucunun özendirilmesine karşı sürekli bir savaş yürütüyor.
Şarku’l Avsat Riyad muhabiri İbrahim ebu Zayed’in haberi
Devlet bununla mücadelede dikkate değer başarılar elde etti ve kaçakçılara ölüm cezasına varan ağır cezalar verdi.
Suudi Arabistan’da uyuşturucu kaçakçılarına idam cezası nasıl uygulandı? Cezayı ilk uygulayan kimdi?
Şarku’l Avsat adına Suudi yazar ve araştırmacı Bender bin Abdurrahman bin Muammer ile röportaj yapan emekli Tuğgeneral Said bin Ahmed el-Esmeri, Hakkı Cadu Muhammed’in (idam cezasının uygulandığı ilk kişi) nasıl tutuklandığıyla ilgili şunları söyledi: “Cidde’den bir şahıs bana gelip ticari sicilinin olduğunu söyledi. Kurumu aracılığıyla 11 milyon riyale “mal alması” teklif edilmişti. “Malın” ne olduğunu bilmiyordum. O günlerde İran’dan Suudi Arabistan’a silah gireceğini düşündüğümüz için görev bana verildi ve ben de müessese sahibinin çalışanı olduğumu söyleyerek sorumlularla görüştüm. “Mallar” Cidde limanına geldi, biz de gümrük işlemlerine göre çıkışlarını kolaylaştırdık. Daha sonra benden malları almamı isteyen şahsınmış gibi bir depo kiraladım. “Mallar”, yalnızca vinçle taşınabilen birçok büyük kutu grubundan oluşan bir arabaya (kamyona) alındı. Her kutuda 25 milyon narkotik hap, bir oda büyüklüğünde sarhoş edici maddeler ve aynı miktarda esrar dolu psişik haplar (uyuşturucular) bulunuyordu. Bunun yanında milyonlarca dolarlık silahlar ve çeşitli haplar da ele geçirildi.
Emekli Suudi Tuğgeneral açıklamalarına şöyle devam etti: Bir video raporu yapıldı ve Tümgeneral Mahmud’a teslim edildi, o da onu Prens Mecid bin Abdulaziz’e (Mekke bölgesi eski valisi) götürdü, o da onu Kral Fahd’a (Allah rahmet eylesin) götürüp ona sundu. Raporlar arasında, teşvikçilere ve kaçakçılara idam cezası uygulamam için bir teklif vardı ve Kral Fahd bu fikri onayladı ve Prens Macid’e, yanımıza gelmesini ve ofisimde bana Cesaret Madalyası vermesini emretti.
Esmeri, açıklamalarına şöyle devam etti: “Merhum Kral Fahd, Tümgeneral Cemil el-Meyman’a, (Suudi Arabistan’daki Uyuşturucu Kontrolü Genel İdaresi eski Başkanı) benim ofisime gelmesini emretti ve ben de ona olayı anlattım ve bana, ‘Bu suçta (uyuşturucu kaçakçılığı ve teşviki) bir kişi için idam cezası yok. Biz bunu daha önemsiz görerek suçun ağırlığına göre beş, on veya on beş yıl hapis cezası öngörüyoruz.’ dedi. Ben de, ‘Şu an tecrübe ediyoruz. Sen ne düşünüyorsun?’ diyerek falancanın, falancanın… hikayesini anlattım. “Bu yeryüzündeki fesat çıkartmak değil mi? Bence ölüm ceza uygulanmalı neden Singapur gibi davranmıyoruz?’ dedim. O günlerde gazetelerde Singapur’un İngiliz müverriçleri (piyasaya süren) Singapur’da ölüme mahkum edeceğini okuyordum.”
Sonunda öneri kabul edildi ve Kıdemli Alimler Konseyi, haklarında ölüm cezasının uygulanmasına karar verdi. Bundan sonra cezanın onaylanması için emir çıkarıldı ve idam edilecek ilk kişi “Hakkı Cadu Muhammed” oldu.
Esmeri, Hakkı Cadu’nun nasıl tutuklandığı konusuna geri dönerek şunları söyledi: “Bir finans kuruluşundan veya bir bankadan, bir Afrika ülkesinin büyükelçiliğine bağlı falanca konsolosun haftalık olarak milyonlarca riyal transfer ettiğinin belirtildiği bir işlem aldım. Ben de bankada çalışan bir postacı kılığına büründüm ve bankaya gidip onlarla görüştüm. Daha sonra elçilikteki adama ulaştırmak için onlardan bir mektup aldım ve amaç onu elçilikte tanımaktı. Ayrıca onun hakkında bilgi toplarken kimlerden faydalanabileceğimi bulmaktı. Ben de elçiliğe gittim ve Asya uyruklu bir kişiyi gözüme kestirdim ve aradığım şahsı sorarak ondan yararlanmaya karar verdim. Hakkı Cadu Muhammed’i sordum ve orada olmadığını söylediler.”
Sürekli izleme ve incelemelerin ardından yaşadığı villa tespit edildi ve kaçmaya çalışması üzerine tutuklanarak evi arandı. Londra’daki bir bankada 44 milyon doları olduğunu gösteren dosyalar, bir Suudi bankasında 10 milyon doları olduğunu gösteren dosyalar ve bir başka bankada altın olarak 11 milyon doları bulunduğunu gösteren dosyalar bulundu. Bunun yanında toprağı kazıp buraya gömdüğü “Sanduka”ya gizlediği 10 milyon riyale, değeri 25 milyonu bulan üç kamyon uyuşturucuya ve iki karton içinde 629 bin kapsüle ulaşıldı.
Suudi Arabistan’daki “uyuşturucuyla mücadele”nin toplumları tehdit eden bu belayla mücadelede eşsiz bir model teşkil etmesi dikkat çekiyor. Çünkü burada mücadelenin alanı ülkenin tüm geniş bölgelerini kapsayacak şekilde genişlemiş ve mücadele güvenlik, hukuk, sosyal ve hatta siyasi yönlerden çeşitli şekillerde gerçekleştirilmiş. Bu durum, Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Abdulaziz bin Suud bin Nayef’in uyuşturucu tacirleri ve kaçakçıları ile toplumu ve milleti hedef gösterenlere yönelik uyarısının somutlaşmış hali.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *