Seçim sürecinden önce başlayan “muhafazakâr seçmen CHP’ye oy verir mi” tartışması Saadet Partisi açısından büyük oranda bitti. Sahada herhangi bir tepkiyle karşılaşmadıklarını belirten Saadet Partisi Teşkilat Başkanı Mahmut Arıkan, “Ne CHP’liler Milli Görüş’e tepkili ne de Saadet Partililerin CHP’lilere yönelik bir tepkisi var.” diyor.
Independent Türkçe’den Cihat Arpacık’ın haberi
Millet İttifakı’nı oluşturan Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ile Demokrasi ve Atılım Partisi’nin adaylarını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) listelerinden göstermesi “Muhafazakâr seçmen CHP’ye oy verir mi” sorusunu da beraberinde getirdi.
Ancak bu algının Saadet Partisi açısından kırıldığı ifade ediliyor.
Saadet Partisi yöneticileri, hem teşkilatın hem de tabanın “6 Ok”la simgeleşen CHP’ye ve cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini belirtiyor.
Saadet Partililerin tercihlerini CHP ve Kılıçdaroğlu’ndan yana kullanacaklarını belirttiği sokak röportajları sosyal medyada yaygınlık kazanıyor.
Peki, Saadet Partililer açısından “CHP’ye oy verilir mi, verilmez mi” tartışması var mı?
İktidar çevrelerine göre var ancak Saadet Partililer kendi aralarında böyle bir tartışmanın olmadığını dile getiriyor.
Saadet Partisi Teşkilat Başkanı Mahmut Arıkan, CHP’nin Kayseri Milletvekili adayı.
Arıkan’ın, Milli Gençlik Vakfı’nda başlayan bir politik yaşamı var.
Saadet Partisi’nin gençlik kollarından itibaren hemen hemen her kademesinde çalışmış bir isim.
2019’daki yerel seçimlerde Saadet Partisi’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan adayıydı ve CHP’nin aday çıkarmadığı şehirde yüzde 3’e yakın oy aldı.
“İkna için özel bir gayret gösterilmedi”
Genel merkezin tabanı “ikna” için özel bir gayret göstermediğini belirten Arıkan, “1973 yılında bugünkü gibi dağınık bir görüntü vardı. Tam da böyle bir ortamda rahmetli Erbakan Hocamız ile rahmetli Ecevit bir koalisyon kurdu. Kıbrıs Barış Harekatı bu koalisyon sırasında yapıldı. Cumhuriyet tarihindeki tek toprak kazanımı bu harekat sayesinde oldu. Artından ABD’nin ambargosu başladı. MSP-CHP hükümet ABD’ye rest çekince ABD geri adım atmak zorunda kaldı. İşte birlikteliğin ilk nüveleri o zaman atılmış oldu” dedi.
2017 Anayasa referandumunda da Saadet Partisi’nin CHP ile “hayır” bloğunda yer aldığını hatırlatan Arıkan, “Millet İttifakı sürecinde, problemler karşısında partilerin sivri uçlarını törpüleyip fedakarlıklar yapması, parti menfaatini değil memleket menfaatini öncelemesi bu doğal birlikteliği perçinledi” ifadelerini kullandı.
“Seçmenimiz bilinçli”
Sahada herhangi bir tepkiyle karşılaşmadıklarını da belirten Arıkan, “Ne CHP’liler Milli Görüş’e tepkili ne de Saadet Partililerin CHP’lilere yönelik bir tepkisi var. Hatta ‘Keşke bu birliktelik daha önce olsaydı’ diye hayıflananları gördük. Seçmenimiz son derece bilinçli. 20 yıldır hazineden tek kuruş yardım almadan siyaset yapan bir partiden bahsediyoruz” diye konuştu.
Kendisinin aday olduğu Kayseri’nin yüzde 70’lerin üzerinde muhafazakâr-milliyetçi bir seçmen kitlesi olduğuna dikkati çeken Arıkan, “İlk önce bizim de bu konuda endişemiz vardı. Ama sahaya çıkınca kaygılarımızın yersiz olduğunu gördük. Milliyetçi-muhafazakâr taban beklenenin çok üzerinde bir destek verecek” dedi.
Saadet Partisi, 14 Mayıs’ta yapılacak parlamento seçimlerine 24 adayla katılıyor.
Adayların tamamı CHP listelerinden gösterildi. 9 Saadet Partili adayın, 2018 seçimlerine göre “kesin kazanacak sıradan” gösterildi. Oyların artışına göre bu sayı daha da artabilir.
Eğer Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu (ittifakın diğer liderleri gibi) cumhurbaşkanı yardımcısı olacak ve Saadet Partisi, kabinede bakanlık da kazanmış olacak.
Milli Görüş hareketini iyi bilen bir isim olan gazeteci Mustafa Yılmaz da bu duruma dikkati çekiyor.
“Saadet Partililer, kendilerine oy veriyor”
“Saadet Partililer aslında kendi iktidar işbirliğine, kendi hükümet programına oy vermiş olacaklar” diyen Yılmaz, Saadet Partililerin tercihlerini şekillendiren motivasyonu şu sözlerle anlattı:
“Milli Görüş hareketinde, Necmettin Erbakan’dan beri devam eden genel merkez ve teşkilat disiplini var. Bir karar verilmeden istişare edilir ama karar ortaya çıktıktan sonra herkesin buna uyacağı bilinir. Bu, çok önemli bir motivasyon. İktidar çevreleri bu durumu olağanüstü bir şey olarak göstermeye çalışsa da hem CHP-MSP koalisyonu hem de rahmetli Erbakan Hoca’nın daha agresif bir kimlik olan Muhsin Batur’un cumhurbaşkanlığını desteklemiş olması kurumsal hafızada hala güçlü. Milli Görüş partileri geçmişte Ecevit ve Çiller’le yaptığı koalisyonda da rahmetli Türkeş’le yaptığı seçim birlikteliğinde de sözüne sadık kaldı, sözünün arkasında durdu. Saadet Partisi tabanı bunu gayet iyi biliyor.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *