Sudan ordusunun Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK)’ne 15 Nisan’da saldırması ile başlayan çatışmalar Sudan’ı ve bölgeyi büyük bir kaosa sürüklüyor. Batılılar hızlıca vatandaşlarını tahliye ederken, başta Mısır’ın Nil nehri nedeniyle Sudan’daki krizden en çok tedirgin olan devletlerin başında geldiği vurgulanıyor.
Uzmanlar, krizin büyümesinde bölgesel ve küresel unsurların etkili olduğuna dikkati çekerken, iç savaşın devam etmesi durumunda farklı boyutlarda insani krizlerin yaşanabileceğinin altını çiziyor.
Dr. Orakçı: Kriz Sudan ile sınırlı kalmayacak
İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) Afrika Uzmanı Dr. Serhat Orakçı, Sudan’daki krizin her geçen gün büyüdüğünü ve derinleştiğini kaydetti. Krizin büyümesinde bölgesel ve küresel aktörlerin rolüne değinen Orakçı, “ABD, Rusya ve Çin küresel boyutta, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail bölgesel çapta, Çad, Etiyopya ve Libya’nın ise Afrika düzleminde Sudan’da etkin rolleri bulunuyor. Tüm bu aktörler Sudan’da çatışan kesimlerle temas halinde ve bu durum krizi derinleştiriyor.” ifadelerini kullandı.
Sudan krizinin sadece Sudan ile sınırlı kalmayacağını ve çevre ülkeleri de etkileme potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Orakçı, Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Etiyopya, Çad, Libya ve Mısır mutlaka Sudan’daki istikrarsızlıktan zarar görecek ülkelerin başında geliyor. Sadece mülteci ve sığınmacı akışı bile bu ülkeleri etkilemeye yeterlidir. Ayrıca bu ülkelerdeki iç dengeleri sarsabilir ve yeni krizlerin ortaya çıkmasını da tetikleyebilir.” dedi.
Orakçı, uluslararası toplum ile küresel ve bölgesel aktörlerin barış girişimlerinin son derece zayıf kaldığını belirterek krizin çözümü için sivilleşmenin önünün açılmasının şart olduğunu vurguladı.
‘ABD ve Batı, Sudan’ı kendi eksenine çekmeye çalışıyor’
Rus paralı asker şirketi Wagner’in Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki varlığını Darfur üzerinden tesis ettiğini ve bu oluşuma yakın şirketlerin Sudan’dan altın çektiği bilgisini paylaşan Orakçı, “Rusya, Port Sudan’da askeri bir üs kurmak için diplomatik ve siyasi girişimlerini son zamanlarda artırdı. İsrail normalleşme adı altında Sudan’da askerlerle el sıkışarak Afrika’daki varlık alanını genişletme arayışında. Ayrıca Batılı aktörlerle iyi ilişkiler içindeki BAE-İsrail işbirliği Libya’da Halife Hafter’e Darfur’dan asker temin ediyor.” dedi.
Orakçı, ABD ve diğer Batılı ülkelerin Sudan’ı uzun bir izolasyon döneminin ardından yeniden kazanmak ve kendi eksenlerine çekmek için çabaladıklarını kaydederek Sudan ve Güney Sudan’daki petrol kaynaklarının en büyük alıcısının Çin olduğunun altını çizdi.
‘Mısır, Sudan ordusu ile derin ilişki içinde’
Orakçı, “Sudan Nil Nehri nedeniyle Etiyopya ve Mısır arasında kalıyor. Bu noktada Sudan ordusu ile derin ilişki içindeki Mısır, Nil’i ulusal güvenlik sorunu olarak algıladığından Sudan’da işleri şansa bırakmak istememekte. Maalesef bu derin ve karanlık ilişkiler ağı Sudan’daki krizi daha da derinleştirmektedir.” dedi.
HDK’nin asker sayısı ve operasyon kabiliyetinin son derece büyük bir etkiye sahip olduğunu vurgulayan Orakçı, Sudan’ın altın kaynaklarını sömüren bu yapının silah temin etme, asker bulma ve istihbarat edinme konularında destek bulabileceğini belirtti.
Orakçı, çatışmaların devam etmesi ve Sudan ordusunun HDK’yi püskürtmesi durumunda Darfur-Kurdufan-Çad ve Libya dörtgeninde gerginliklerin devam edebileceğini ifade ederek “Diğer bir olasılık ise çatışmalar uzadıkça halkın taraf tutma ve iki kamp arasında kutuplaşmasının teşvik edilmesi olur ki bu Sudan’da tam anlamıyla bir iç savaş doğurur.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Krizin nedeni tek bir etkene indirgenemez’
Orakçı, Sudan’da yaşanan krizi tek bir etkene indirgemenin mümkün görülmediğini belirterek ordunun siyasetteki rolü ve dış etkenler de düşünüldüğünde sorunlu sömürge mirası, çok kültürlülüğün idare edilememesi, ekonomik kaynakların dağılımı, uzun diktatörlük rejimlerinin mirası ve kendi çıkarlarını Sudan’a dayatan dış aktörlerin bu krizde rol oynadığını vurguladı.
Sudan’ın içinde bulunduğu durumu yakın zamana kadar ekonomik bir kriz olarak tanımlamak mümkünken gelinen noktada krizin siyasi-askeri eksen üzerinde devam ettiğini söyleyen Orakçı, “Krize taraf olan kesimlerin sadece iktidarı domine etmek için değil ekonomik kaynakları sömürmek için de hareket ettiğinin altını çizmeliyiz.” dedi.
İş adamı Alhameedy, Rusya’ya işaret etti
Sudanlı iş insanı Mazin Ömer Alhameedy, HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalu’nun 2015’te Yemen’de Husilere karşı Suudi Arabistan ile savaşmak için silahlı kuvvetlerini gönderdiğini belirterek Aralık 2018’de başlayan rejim karşıtı gösteriler ile 11 Nisan 2019’da askeri müdahale ile 30 yıllık iktidarı son bulan Ömer el-Beşir’in Sudan’ın Orta Afrika Cumhuriyeti sınırındaki altın madenlerinde Rusya’ya 2017’den sonra kullanım hakkı vermesi sonrası Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin arttığına dikkati çekti.
Alhameedy, Sudan Dışişleri Bakanlığının reddetmesine rağmen Wagner’in her iki ülke sınırında altın ve elmas madenleri üzerinde etkin olduğunu kaydederek Rusya’nın 2019’dan itibaren Sudanlı askerleri eğittiğini ve Dagalu’nun Rusya ile yakın ilişkileri bulunduğunu söyledi.
Dagalu’nun BAE ile ilişkisinin de gündeme geldiğine, Mısır’ın da Sudan ordusu ile yakın ilişkine dikkati çeken Alhameedy, Etiyopya’nın ise meseleye karışmakta isteksiz olduğunu belirtti.
Araştırmacı Bakhit Muhammed: HDK içinde koordinasyonsuzluk var
Sudan üzerine araştırmalar yapan Maha Bakhit Muhammed, çatışmaların devam etmesi durumunda can kayıplarının yanında tarım ve hayvancılık ile ticaretin olumsuz etkileneceği ve bu durumun ülkede gıda sorununu artırabileceğini kaydetti.
Çad, Libya gibi bölge ülkelerinin Sudan’daki çatışmalara karışması durumunda bu ülkelerin de etkilenebileceğinin altını çizen Muhammed, “ABD ve Avrupa ülkeleri gerginlik başladığından beri sürekli olarak uzlaşı çağrısı yaptılar ama barış sağlanamayınca ve çatışmalar artınca vatandaşlarını tahliye etmeye başladılar.” dedi.
Muhammed, HDK içinde belli bir süre sonra koordinasyon ve iletişimin koptuğunu belirterek “Başıboş gruplar diplomatik heyetlere saldırıyor. Ayrıca hapishanelerdeki mahkumları serbest bıraktılar. Elektrik, su ve internet hizmetleri kesiliyor. Güvenlik krizi çıkarıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Rusya’dan Wagner açıklaması
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, BM’de basın toplantısı düzenledi. Sudan’da Wagner grubunun etkin olup olmadığına ilişkin soruya ise Lavrov, Wagner’in bağımsız bir askeri şirket olduğu, Batı ülkelerinin de benzer şirketleri bulunduğu yanıtını verdi. Lavrov, ülkelerin bu şirketin hizmetinden yararlanmak istediğinde yararlandıklarını ifade etti.
Lavrov, Sudan’daki çatışmalara ilişkin de insanların ölmesinin üzücü olduğunu, durumu yakından takip ettiklerini belirterek Sudan’ın geçmişine bakıldığında ABD’nin bölünmeyi desteklediğinin görüldüğünü kaydetti.
“Ülke, Güney Sudan ve Sudan olmak üzere ikiye bölündü. Bölünmenin destekçisi olarak Amerika’nın bu ülkelerin ekonomilerine katkı sağlaması ve vatandaşların refahını güvence altına alması gerekirdi. Ancak Amerika bunu yapmadı. İki tarafa da yaptırım uyguladı.” diyen Lavrov, Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler bulunması gerektiğine işaret etti.
Devrik Cumhurbaşkanı Beşir, askeri hastanede tutuluyor
Eski lider Ömer el Beşir’e 2019 yılında darbe yaparak iktidarı ele geçiren Sudan Ordusu tarafından yapılan açıklamada, “30 Haziran 1989 darbesini tertiplemekle suçlanan askeri zanlılardan bazıları, sağlık durumları nedeniyle ve isyan patlak vermeden önce Kober Hapishanesi’ndeki sağlık yetkililerinin tavsiyeleri üzerine, Silahlı Kuvvetlere ait Alya Hastanesi’nde tutuluyor.” bilgisi verildi.
Açıklamada, polis nezaretinde hastanede tutulanlar arasında Ömer el-Beşir’in yanı sıra yardımcılarından Bekri Hasan Salih ve bakanlarından Abdurrahim Muhammed Hüseyin’in de olduğuna işaret edildi.
Açıklamanın, söylentileri engellemek ve “isyancıların” bazı medya sözcülerinin, halkın kafasını karıştırmak için yaydığı yanlış bilgilendirmeyi önlemek için yapıldığı kaydedildi.
Beşir ve döneminin üst düzey 27 ismi, 1989’da seçimle göreve gelmiş ilk sivil hükümete darbe tertiplemek ve anayasayı ihlal suçlamasıyla 21 Temmuz 2020’de ilk kez hakim karşısına çıkarılmıştı.
Başkent Hartum’daki 4 hapishanede tutulan mahkumlar firar etti
Yerel basında yer alan haberlerde, başkent Hartum‘daki 4 hapishaneden firar olduğu kaydedildi.
Devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir ve rejiminin çoğunun bulunduğu Bahri bölgesindeki Kober Hapishanesinin önünde çatışmalar yaşandığı belirtildi.
Beşir’in askeri hastanede olduğu iddia ediliyor.
Hapishanelerin bulunduğu muhitlerde sokaklarda tek tip mahkum kıyafetlilerin yürüdüğü görüntüler sosyal medyada viral oldu.
Ülkede çatışan taraflardan Sudan ordusu ve paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), başkentin batısındaki Umdurman bölgesinde bulunan el-Huda hapishanesinin basılması ve mahkumların serbest bırakılmasıyla ilgili karşılıklı suçlamalarda bulundu.
Ayrıca Hartum’un güneyindeki Soba cezaevinden ve Umdurman’daki kadın cezaevinden binlerce mahkumun açlıktan ölmemeleri için serbest bırakıldıkları ileri sürüldü.
HDK’den yapılan açıklamada, Kober Hapishanesi mahkumlarının tahliyesi olarak nitelendirilen olayda ordu suçlanarak, “Savaşın başından ve sonrasındaki yansımalardan, darbe liderliğinin ve aşırılık yanlılarının ülkedeki hükümet sistemini eski haline getirerek zamanın çarkını geri döndürmek istedikleri açıktı.” ifadesi kullanıldı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *