Rusya ile ABD, Wagner’in rolüyle ilgili karşılıklı suçlamalarda bulunurken Çin ve Avrupa uyardı. Siyasi gözlemciler, Sudan’ın sahip olduğu jeo-stratejik öneme ve çatışan tarafların bölgesel ve uluslararası destek kazanma çabalarına dikkati çektiler.
Sudan’daki kriz ve ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında devam eden çatışmalar, Afrika’daki keskin uluslararası kutuplaşmanın ve uluslararası güçlerin Doğu Afrika ile Sahel ve Sahra bölgelerindeki varlıklarını güçlendirme çabalarının gölgesinde Sudan’ın iç kesimleriyle sınırlı kalmayıp bölgesel ve uluslararası düzeylere uzanan endişelere neden oldu. Bu kapsamda Sudan, uluslararası güçler arasında önemli bir stratejik bağlantı noktasıdır.
Uluslararası güçler, krizin Sudan sınırlarını aşmasının engellenmesi ve dış müdahaleye karşı çıkılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamalarda bulunmalarına rağmen Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemciler, Sudan’ın sahip olduğu jeo-stratejik öneme ve çatışan tarafların bölgesel ve uluslararası destek kazanma çabalarına dikkati çektiler. ABD’nin suçlamaları ve Rusya’nın çatışmada Rus paralı asker grubu Wagner üyelerinin rolü olduğuna dair iddiaları inkar etmesi, Sudan’ın uluslararası kutuplaşmada yeni bir arenaya dönüşmesine yol açabilir.
ABD’nin suçlamaları
ABD, Sudan’daki durumla ilgili endişelerini dile getirirken, Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ordu Komutanı Korgeneral Burhan ve HDK Komutanı Korgeneral Hamideti ile telefon görüşmeleri gerçekleştirmiş ve onları iki taraf arasındaki düşmanlığı derhal durdurmaya çağırmıştı. ABD’nin Sudan’ın istikrarına verdiği önem, bazıları terörle mücadele ve demokrasiyi teşvik etmekle, bazıları ise Çin ve Rusya’nın kara kıtadaki nüfuzunu sınırlamakla ilgili stratejik hedeflerden kaynaklanıyor.
ABD merkezli televizyon kanalı CNN, birkaç gün önce, Rus paralı asker grubu Wagner’in Sudan ordusuna karşı HDK’ya destek olmak için Orta Afrika’daki uçaksavar füze sistemlerini HDK’ya temin etmeyi teklif ettiğini bildirdi. HDK Komutanlığı bu iddiayı reddederken Wagner Grubu’nun kurucusu Yevgeniy Prigojin, Wagner’in Telegram uygulamasındaki resmi hesabı aracılığıyla, grubun Sudan’daki çatışmalara karıştığı iddialarını reddederek, bu iddiayı ‘provokatif bir girişim’ olarak nitelendirdi.
Rusya-Çin dengesi
Öte yandan Rusya, Sudan ordusuna daha önce imzalanan resmi anlaşmalar çerçevesinde askeri yardım ve eğitim sağlama taahhüdünde bulundu. Gözlemciler, HDK ile Rusya arasındaki iletişim kanallarının açık olduğunu belirtirken, Hamideti’nin 2022 yılının Haziran ayının son haftasında sekiz gün süren ve Moskova’ya Port Sudan’da bir askeri üs verilmesi konusunun yeniden gündeme gelmesinden ötürü yaygın tartışmalara yol açan Moskova ziyaretinden alıntılar yaptılar. Bunun yanında Avrupa Birliği’nin (AB) geçtiğimiz yıl Wagner’in Sudan’daki uzantısına yapılan incelemelerde grubun altın kaynaklarının sömürülmesindeki rolünün ortaya çıkmasının ardından yaptırım uygulaması dikkati çekiyor.
Buna karşın Çin, ekonomik çıkarları ile diğer ülkelerin iç işlerine karışmama taahhüdü arasında bir denge sağlamaya çalışarak Sudan’daki çatışmaya daha temkinli bir yaklaşım benimsedi.
Çin, Sudan ve çok sayıda Afrika ülkesi için en büyük ekonomik ortak konumunda. Bu durum, ABD’nin Pekin’in Afrika kıtası ülkeleri üzerindeki ekonomik nüfuzunu siyasi ve askeri bir varlığa dönüştürmesiyle ilgili endişelerini artırıyor. Sudan’da özellikle inşaat sektöründe büyük yatırımları olan Çin, çatışmaya barışçıl çözüm çağrısında bulunarak Sudan ordusu ile HDK arasında arabuluculuk yapmayı önerdi.
Çadlı Afrika uzmanı Dr. Muhammed Yusuf el-Hasan, Sudan krizindeki durumun ciddiyetine ve özellikle krizin uzaması durumunda tüm olasılıklara açık olduğuna dikkati çekti. Böyle bir durumun bölgesel ve uluslararası güçleri şu anki endişelerini bir kenara bırakmaya iteceğini düşünen Hasan, “Tüm ülkelerin çıkarlarına göre krize daha fazla dış müdahaleye tanık olabiliriz ve bu işleri daha da karmaşık hale getirecektir” ifadelerini kullandı.
Hasan, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Afrika son yıllarda uluslararası bir kutuplaşma arenası haline geldi. Bir yanda ABD, diğer yanda Rusya ve Çin arasında açıkça bir çatışma yaşanıyor” dedi. Sudan’ın özellikle Doğu Afrika ile Sahel ve Sahra ülkelerinde bu kutuplaşmalardan uzak olmadığına dikkati çeken Hasan, “Siyasi ya da güvenlik alanlarındaki herhangi bir huzursuzluk, uluslararası kutuplaşmaya kapıyı aralar. Özellikle Afrika kıtasındaki uluslararası güçlerin çıkar ağının karmaşık hale gelmesiyle Somali, Çad, Mali, Orta Afrika, Libya ve diğer ülkelerde daha önceki deneyimlerde buna tanık olduk” şeklinde konuştu.
Uluslararası çekinceler
Diğer taraftan Kahire Üniversitesi Afrika Çalışmaları Enstitüsü’nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed Emel ise bunun tam tersini düşünüyor. Uluslararası güçlerin kendilerini ‘çirkin’ olarak nitelendirdikleri bu çatışmaya karışmaktan uzak tutmaya çalıştıklarını belirten Dr. Emel, ordu ile HDK arasındaki mevcut çatışmanın hem Batı ülkelerinin hem de Rusya’nın tahminlerinden daha pervasız, hızlı ve yoğun olduğuna işaret etti. Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Emel, uluslararası tepkilerin, çatışmanın taraflarından hiçbirine doğrudan destek verilmemesi yönündeki ‘ortak mutabakatı’ yansıttığını ve bunun da çatışmanın hızlı bir şekilde sona ermesini sağlayabileceğini ve çatışmanın bölgesel ve uluslararası bir nitelik kazanması riskini azaltabileceğini vurguladı.
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in iktidarının son yıllarında Sudan’ın ‘uluslararası kutuplaşmanın merkezi’ olduğunu söyleyen Dr. Emel, Beşir rejiminin Rusya ile yakınlaştığını, büyük silah anlaşmaları imzaladığını, Rus yapımı MiG ve Suhoy model savaş uçakları satın aldığını ve Port Sudan’da Rusya Donanmasının varlığına ilişkin düzenlemelerin duyurulduğunu hatırlatarak Beşir iktidarının düşmesinin ‘birçok uluslararası hesabı karıştırdığına’ işaret etti.
Sahel ülkeleri
Afrika meselelerinde uzman olan akademisyen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sudan’daki geçiş döneminde ABD’nin nüfuzunun arttı. ABD, Sudan-İsrail yakınlaşması için de yoğun çaba sarf etti. HDK ile Rusya arasında yakınlaşma belirtilerinin aksine, Sudan ordusu ile Batı gündemi arasında bir yakınlaşma olduğu ortaya çıktı.”
HDK’nın, Rusya’nın Sudan sınırlarının batısında, Libya, Çad ve Orta Afrika’daki nüfuzunun uzandığı Sahel ülkelerindeki duruma daha yakın bir coğrafi bağlamla ilişkili olduğunu söyleyen Dr. Emel, Hamideti’nin açık bir rol oynadığı Sahel ve Sahra ülkelerinde altın ve değerli madenlerin yasa dışı olarak çıkarılması faaliyetlerinin korunmasına katılan Wagner güçlerinin bölgede konuşlandırıldığını sözlerine ekledi.
Önümüzdeki dönemde uluslararası güçlerin çatışmaya müdahil olma konusunda ‘geç kaldığına’ tanık olunacağını düşünen Dr. Emel, ABD’nin Etiyopya’daki iç savaşta uyguladığı senaryoya göre hareket edebileceğini, Rusya ve Çin’in en azından açıkça dile getirilmeyen dengeyi korumaya çalışabileceklerini söyledi. Dr. Emel’e göre AB ise Güney Avrupa’dan fazla uzak olmayan Sudan’da artan yasadışı göç dalgaları ve artan terörizm risklerinden korkarak durumu yakından takip ediyor.
(Kahire / Usame es-Said / Şarku’l Avsat)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *