Seçim çalışmalarına devam eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iktidara gelmeleri halinde oluşacak süreçten bahsederken “ben de asayişten sorumlu olurum” ifadesini kullanırken koalisyon hükümetlerinin de son derece faydalı olduğunu savundu.
İYİ Parti Ankara İl Başkanlığı’nın düzenlediği bayram kahvaltısı programına İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş birlikte katıldı.
Anka ajansının aktardığına göre Akşener’in konuşmasından bazı bölümler şöyle:
– Mansur Yavaş’tan Allah razı olsun seçildi ve somut, açık ne yapılabileceğini, bu düşüncede bir insanın yani muhalefet eliyle seçilmiş bir devlet insanının, bir belediye başkanının neyi nasıl yapacağını hem de bu ceberut iktidara rağmen somut olarak gösterdi. Bugün eğer biz 13. Cumhurbaşkanımız, Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu olacak diyorsak, biz bunu 31 Mart’ta İYİ Parti’nin teklifiyle CHP ve İYİ Parti olarak Millet İttifakı’nı kurmaya borçluyuz. Daha geriye gittiğimiz zamanda bütün bunları konuşabiliyorsak büyük şehir belediye başkanımıza bu teşekkürlerimizi sunabilme imkanını da bütün zorluklara rağmen İYİ Parti’yi kurma iradesini gösteren sizlersiniz.
– Biz öğrenen bir organizasyonuz. Her bir kararı ortak alırız. Her bir karar ortak alındığı zaman başta ben olmak üzere herkes ona uyar. Bunun sebebi şudur: En uç bölgede, en ücra yerde üye olan bir kardeşimizin ödediği bedeller ve çektiği eziyetleri genel merkez tarafından başta ben olmak üzere bütün yöneticiler tarafından görülmesi, bilinmesi, saygı duyulması ve ona göre davranılması mecburiyetidir. Bu bize demokrasiyi içselleştirmeyi, demokrasinin gereklerini yerine getirmeyi ve farklı seslere saygı duymayı mecbur kılar. Nasıl Türkiye’nin her bir nüfus cüzdanı sahibi, her bir Türk vatandaşı asıl sahibiyse, ağası, paşası yoksa, bir nüfus cüzdanına sahip olan her bir vatandaş bu ülkenin asli sahibiyse, İYİ Parti üyesi olan her bir kardeşimizde bu partinin sahibidir. Ben dahil hiç kimse İYİ Parti’nin üstünde değildir.
– Eğer İYİ Parti olmasaydı, İYİ Parti’yi kurarken o eziyetler çekilmeseydi ve direnilmeseydi; biz direne direne kazandık. Şimdi elbette birleşe birleşe kazanacağız. Bundan sonraki meselemizde cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak, bu inşallah oluyor, ama şimdi sizden istediğim bir şey var; biz birinci parti olmak zorundayız. Millet İttifakı’nın ortak belediye başkanlarının yaptığı somut hizmetlerin eğer o iftiraları nasıl yere düşürdüğünü gördüysek biliyorsak bugün Millet İttifakı’nın tümüne yapılan iftiralarında ortadan kalkabilmesi ve bunlara vatandaşın inanmasının önüne geçilmesi İYİ Parti’nin kadrolarının bir görünür olması, iki oy oranının yüksek olması, üç çok milletvekili çıkarmaktan geçiyor. Eğer 15 Mayıs sabahı Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olacak, İYİ Parti’de eğer birinci parti olur, milletvekili sayısı çok olursa bu ülkeyi yönetmekle ilgili irade burada büyük çoğunluk burada olur.
– Başbakan olmayı hedef seçtim, İYİ Parti’nin iktidar olması için seçtim. Ben başbakan olmayı onunla, bununla pazarlık yaparak, ona buna yalvararak yapamam. Fıtratım buna ters. Onun için birinci parti çıkacağız ki ben sizin bileğinizin hakkıyla, kendi bileğimin hakkıyla çalışmakla, her bir vatandaşımızın kapısından girerek ona ikna ederek ben başbakan olacağım. Şartım budur. Biz koalisyon hükümetlerini bilenleriz. Bu da bir nevi koalisyondur. Koalisyon hükümetleri son derece faydalıdır. SHP-DYP koalisyonunun bir dönem şahidi oldum. Ana yolun hatta ‘mektupçusu’ derler, arka kapı diplomasisini yürütenlerden biriydim. Refah Yol’un aynı yanındaydım aynı şekilde rahmetli hocayla, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Çiller arasındaki arka kapı diplomasisinde göre alanlardan birisiydim ve o iktidarın İçişleri Bakanı oldum.
Deprem yaşadık ve o koalisyon hükümetlerindeki birbirinin farklılıklarına saygı duyma hali, partilerin her şey benim dediğim gibi olacak demekten vazgeçmesi yani birbirine yaklaşması ve vatandaşların ana taleplerinin üzerinde uzlaşılması seçmenin işine yarar. Oradaki bakanlık paylaşımları da aldığınız oya göredir, gücünüze göredir. O masaya oturulup işin esası 15 Mayıs sabahı başlayacak. Kaç oy almışsınız, kaç milletvekili çıkarmışsınız hakkınız, hukukunuz oradadır.
Yaşadıklarımızın üzerimizde bıraktığı bu tecrübemizle biz aynı zamanda bu ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Çünkü devletin hafızası gitmiş. Çünkü ‘devlet eşittir benim’ diyen bir kişiyle karşı karşıyayız. Nasıl olur, milletin vergileriyle kurulmuş devletin kamu binaları üzerinde Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Recep Bey’in resmi olur? Onun propagandası olur? Böyle bir ülke olabilir mi? Rayından çıkmış bu ülke. İnşallah ekonomiyi yönetecek Bilge Yılmaz karşımda oturuyor. Darmaduman edilmiş, bilerek daha da aşağıya ittirilen bu ekonomiyi 30 sene Amerika’da yaşayıp vatandaşlık almamış bir arkadaşımızın yönetmesi için çalışacağız. En önemli okulda ömür boyu hocasınız ve vatandaşlık almıyorsunuz. Bize milliyetçilik satıyorlar öyle mi? Bize milli ve yerlilik satıyorlar öyle mi? Bizi terör örgütleriyle yan yana getiriyorlar öyle mi? Yarınız başka ülkelerin vatandaşısınız.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *