Avrupa’da alışılmışın dışındaki yüksek enflasyon ile birlikte işçilerin artan yaşam maliyetini dengelemek için daha yüksek ücret talep etmesi gerekçesiyle son aylarda grev dalgasının yayılması dikkati çekiyor. Grevler İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde etkili oluyor.
Merkez bankalarının tarihindeki en agresif para politikası sıkılaştırmasına ve enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen bir türlü toparlanamayan “inatçı enflasyon” sorun olmayı sürdürüyor.
Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirindeki sorunların hafifleyerek sürmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle başta gıda, emtia, enerji ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları birçok Avrupa ülkesinde yüksek seyrini koruyor.
Uzun yıllar çok düşük enflasyon oranlarının ardından yüksek inatçı enflasyon, Avrupa ekonomilerinde insanların yaşam maliyetini her geçen gün artırıyor.
Özellikle düşük ve orta gelirliler çok yüksek gıda fiyatlarıyla karşı karşıya. Çalışanlar yüksek enflasyon karşısında ücret artışı talebinde bulunuyor.
Enerji fiyatları, geçen yılın sonunda avro para birimini kullanan 19 ülkede enflasyonu yüzde 10’nun üzerinde rekor seviyeye çıkarırken, yaşam maliyeti krizi kıtanın tüm ülkelerinde işçilere zarar veriyor.
Avrupa’da sendikalar enflasyon üzerinde ücret artışları talep ederken, insanların ihtiyaç duydukları şeyleri satın almalarının zorlaşması sokağa çıkmaktan başka çare bırakmıyor.
Avrupalılar, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji faturaları ve gıda fiyatlarının yükseldiğini görürken, ücret artışları veya iyi çalışma koşulları talebiyle grevler, Rusya-Ukrayna savaşının ardından ağırlaşan yüksek enflasyona tepki olarak gerçekleşiyor.
Hükümetler artan gıda ve enerji fiyatlarıyla diğer maliyetlerin vatandaşlara etkisini hafifletmek amacıyla yeni önlemler almaya devam etmesine rağmen, işçilerin yüksek enflasyona karşı yüksek ücret talepleri devam ediyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1970’lerde yaşananlara benzer bir ücret-fiyat sarmalının gelişeceği yönünde endişeler taşıyor. Fiyatlar yükselerek çalışanları daha yüksek ücret talep etmeye zorlarken, şirketleri karlarını korumak için fiyatları yükseltmeye zorluyor ve bu da daha da fazla enflasyona neden oluyor.
Grevler seyahatleri etkiliyor
Havalimanlarında küresel olarak yolcu sayıları Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesi seviyelere dönmeye başlarken, Avrupa’daki grevlerin yaz tatili dönemine kadar kaosa neden olabileceği belirtiliyor.
Geçen yıldan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin azalmasıyla insanlar seyahat etmeye yeniden başlarken, Avrupa havalimanlarında yaşanan personel eksikliği binlerce uçuşun iptal edilmesiyle yaz tatili döneminde kaosa neden olmuştu. Hava yolu sektöründe personel sıkıntısı yaşanan ülkelerde, seyahatler giderek “işkence” haline dönüşmüştü.
Almanya’da grev dalgası
Almanya’da yüksek enflasyona karşı çalışanların artan yaşam maliyetini dengelemek için yüksek ücret talep etmesi nedeniyle bu yıl grev dalgasının yayılması dikkati çekiyor
Almanya’nın Hamburg, Köln/Bonn ve Düsseldorf havalimlarındaki güvenlik personelinin 20 Nisan’da başlayan 48 saatlik uyarı grevi, uçak seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına getirirken, uçuşların iptal edilmesi 100 binden fazla yolcuyu etkiliyor.
Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) Stuttgart havaalanındaki güvenlik görevlilerini bugün iş bırakmaya çağırdı.
Alman Maden Kimya ve Enerji İş Sendikası (IG BCE) ile Ver.di, yüksek enflasyona karşı enerji alanındaki özel sektör çalışanlarını 20 Nisan’da 1 günlük toplu uyarı grevine çağırmıştı.
Almanya’nın Demiryolu Çalışanları Sendikası (EVG) işveren Alman demir yolu şirketi Deutsche Bahn’ı (DB) daha iyi ücrete zorlamak için demir yolu çalışanlarını 21 Nisan’da 8 saatlik toplu uyarı grevine gitmeye çağırdı.
Almanya’da kitlesel uyarı grevlerinin eşlik ettiği kamuda ücret artışlarına ilişkin yürütülen müzakerelerin üçüncü turunda da anlaşma sağlanamamasının ardından, taraflar tahkime gitti ve şimdi arabulucular ücret artışlarına ilişkin çözüm arıyor.
Öte yandan, Ver.di ve Almanya’nın Demiryolu Çalışanları Sendikası’nın (EVG) 27 Mart’ta ulaştırma sektöründe öncülük ettiği 24 saatlik uyarı grevinde uçak, tren ve otobüs seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına gelerek ülkede ulaşımı felç etmişti.
İspanya’da geçim sıkıntısıyla başlayan grevler
İspanya’da yüksek enflasyon kaynaklı geçim sıkıntısının artmasıyla başlayan grevler en çok sağlık, adliye ve ulaştırma sektörlerinde etkili oluyor. Ülkede maaş artışı talebiyle ilk olarak sağlık çalışanları meydanlara indi.
Başta Madrid olmak üzere Endülüs, Galisya, Katalonya, Bask gibi birçok özerk yönetimde doktorların yaptıkları grevlerin bazıları sonuçlanırken, bazıları ise halen devam ediyor.
Madrid’de kasım 2022’den itibaren belirli saatlerde iş bırakan doktorlar, mart ayı ortasında özerk yönetimle vardıkları anlaşmayla maaşlarında 450 ile 950 arasında değişen zam alarak grevi sonlandırdı.
Benzer sorunlarla adliye çalışanları da greve giderken, mahkeme katiplerinin 24 Ocak-27 Mart arasındaki grevi, yapılan ortalama 600 avroluk zamla sona erdi. Adliye memurları da katipler gibi maaş zammı talebiyle 17 Nisan’da süresiz greve başladı.
Grevler ayrıca hava yolu, demir yolu ve kara yolu taşımacılığında da görülüyor. Galisya bölgesi ile Zaragoza ve Alicante gibi bazı şehirlerde otobüs şoförleri farklı günlerde iş bırakacaklarını açıkladı.
Son olarak Air Europa hava yolu şirketinin pilotları maaş artışı taleplerinin karşılanmaması gerekçesiyle 1-4 Mayıs’ta greve gitme kararı aldı.
Portekiz
İber Yarımadası’nın diğer ülkesi Portekiz’de maaş artışı talepleri en çok eğitim, sağlık ve ulaştırma sektörlerindeki kamu çalışanlarında görülüyor. Ülkede öğretmenler, sağlık çalışanları ve demir yolu işçileri son 3-4 aydır sıklıkla greve giderek, düzenledikleri gösterilerle seslerini duyurmaya çalışıyor.
Sol hükümet, 2023 yılında devlet memurlarının maaşlarını aylık 52 avro artışla (yüzde 3,6) brüt 2 bin 600 avroya kadar yükseltip, asgari ücrete yüzde 8 zam yapsa da sendikalar enflasyonun yüzde 8,4’lere çıktığını kaydederek, protestolarına devam ediyor.
İngiltere
Son 41 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya olan İngiltere’de geçen senenin ikinci yarısıyla birlikte grevler ile zam taleplerinin dile getirildiği protestolarda da artış yaşanıyor.
Hükümetin teklif ettiği maaş oranlarını, özlük haklarını ve çalışma koşullarını protesto eden birçok sektörden kamu ve özel sektör çalışanlarının öncelikli talebi, teklif edilen zammın yüzde 10’u aşan enflasyonun üzerinde olması.
İş bırakma eylemine katılanlar arasında pratisyen hekimler, hemşireler, öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, kamu personelleri, ceza avukatları, demir yolu, havalimanı, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları başta olmak üzere, çok çeşitli meslek grupları yer alıyor.
Özellikle şubat ve mart ayında iki büyük grevle birçok sektörün iş bıraktığı ülkede demiryolu çalışanlarının martta 4 gün iş bırakması ülkede yıllardır görülmemiş bir ulaşım kaosuna neden oldu.
Grevden hastaların etkilenmemesi için nöbetleşe greve çıkan yaklaşık 300 bin hemşire ile 70 bin pratisyen hekimin aksine sayısı binlerle ifade edilmesine rağmen kilit bir sektör olan pasaport ofisi çalışanlarının grevleri birçok seyahat planının aksamasına neden oldu.
Öte yandan, İngiltere’de Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikası (PCS), Londra Heathrow Havalimanı’nda güvenlik personelinin mayısta 8 gün daha greve gideceğini duyurdu.
PCS, ayrıca Londra, Liverpool ve Glasgow dahil olmak üzere İngiltere’nin çoğu havalimanlarında pasaport kontrol personelinin 3 Nisan’dan 5 Mayıs’a kadar grev gideceğini açıkladı. Havalimanlarında sınır Gücü personelinin de 28 Nisan’da greve gitmesi bekleniyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *