İran-Suudi yakınlaşması ile birlikte Yemen’de silahların susması yaklaşırken, Sudan’ın başkenti Hartum ve çeşitli şehirlerinde ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında silahlı çatışmalar başladı. Ordu ile HDK arasında son birkaç aydır yaşanan “söz savaşı”, iki güç arasında sıcak çatışmaya dönüştü.
Başkent Hartum’un Erkevit, Spor Kenti, Genelkurmay Başkanlığı ve Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın ikametgahının bulunduğu bölgelerde silah sesleri yükseliyor.
AA’nın haberine göre, başkentin muhtelif bölgelerinde yerel saatle 09.30 gibi başlayan ağır makinalı silah seslerinin ardından yoğun duman yükseldiği görülüyor. Hartum Uluslararası Havalimanı’nın çevresinde de yoğun hareketlilik mevcut ve çatışma sesleri işitiliyor. Umdurman, Bahri ve kuzeydeki Meravi kentlerinde de çatışma sesleri duyuluyor.
Türk Büyükelçiliğinden “Evlerde kalın” uyarısı
Türkiye’nin Hartum Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, durum sakinleşene kadar vatandaşlardan evlerinde kalmaları ve gerekmedikçe seyahat etmemeleri istendi.
Açıklamada, “Başkent Hartum’un çeşitli bölgelerinde ordu ile Hızlı Destek Güçleri arasında çatışmalar çıktığı anlaşılmaktadır. Durum normale dönünceye kadar vatandaşlarımızın sokağa çıkmayıp evlerinde kalmaları ve zorunluluk haricinde ülke içinde seyahatten kaçınmaları tavsiye olunur.” uyarısı yapıldı.
“Askeri güvenlik reformu” konusunda yaşanan anlaşmazlık
Sudan’da tansiyonun tırmanması, ordu ile HDK arasında “askeri güvenlik reformu” konusunda yaşanan bir dizi anlaşmazlığın ardından geldi.
HDK’nin tamamen orduya entegrasyonuyla tek ve milli bir ordu kurulması ve ordunun da ticari ve siyasi faaliyetleri bırakıp kışlaya çekilmesi gibi maddeleri kapsayan güvenlik reformu, 2021’den bu yana süren yönetim krizi ve asker-sivil anlaşmazlığını çözmek için 5 Aralık 2022’de imzalanan çerçeve anlaşmanın en önemli maddeleri arasında yer alıyor.
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, HDK’nin mevcut yapısının değiştirilerek orduya katılması konusunda ısrarla açıklamalar yaparken HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu da entegrasyona karşı çıkmadıklarını ancak bunun tamamen sivil bir yönetimin çatısı altında gerçekleşmesini istediklerini ifade ediyor.
HDK, eski rejim döneminde Darfur’da isyancılara karşı savaşmak, sınırları korumak ve asayişi sağlamak amacıyla milis yapılanma şeklinde oluşturuldu. 2013’te Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatına bağlanan HDK’nin on binlerce mensubu bulunuyor.
Sudan ordusu, “paralel ordu” gibi hareket eden HDK mensuplarının başkent ve bazı şehirlerdeki hareketliliğinin ve bazı mevkilerde konuşlanmasının güvenlik riski ve tehdidini artırdığını, bunun ordunun izni dışında yapılan kanunsuz bir eylem olduğunu açıklamıştı.
HDK ise ordunun parçası olarak yasa gereği rutin görevlerini yerine getirdiklerini, orduyla tam bir koordinasyon ve uyum içinde çalıştıklarını ileri sürerek iddiaları reddetmişti.
Sudan’da ‘darbe içinde darbe’ endişesi
Sudan’ın eski lideri Ömer el Beşir’in devrildiği darbeden bu yana istikrarın sağlanamadığı Sudan, yeni bir darbe girişimi iddiasıyla gündemde. 2019 yılında Ömer el Beşir devrilmiş, ardından 2021 yılında yeni bir askeri darbe gerçekleştirilerek Abdulfettah el Burhan cuntası iş başına gelmişti.
Ülkede tansiyon, “Hemidti” lakaplı General Muhammed Hamdan Dagalo liderliğindeki “Hızlı Destek Kuvvetleri”nin sokaklara çıkmasının ardından yeniden yükseldi. Başkent Hartum başta olmak üzere birçok şehirde paramiliter güçlerin sokağa çıktığı bildirildi.
El Burhan liderliğindeki ordu güçlerinden yapılan açıklamada ise Hemidti komutasındaki güçlerin hamlesinin “hukuku ihlal ettiği” ifade edildi.
Hemidti’nin hamlesi ülkede “darbe içinde darbe” endişesi doğurdu.
Hemidti’nin katliam geçmişi
Darfurlu Rizeygat Aşireti’nden olduğu belirtilen 1974 doğumlu General Muhammed Hamdan Dagalo, iddialara göre eski rejim döneminde Darfur’da halka yönelik pek çok katliama katıldı. Aslen yerel bir savaş ağası olan ve Cancavid isimli milis gruplarda liderlik yapan Dagalo’nun 23 Kasım 2004 tarihli ünlü Adva Katliamı’nı bizzat yönettiği de iddia ediliyor.
2013 yılında Dagalo, Ömer el Beşir tarafından kurulan “Hızlı Destek Kuvvetleri”nin başına getirildi. Bu oluşum, Cancavid milislerinin resmileştiği kurum olarak nitelendiriliyor. 2014-2015 döneminde Dagalo’nun Darfur’daki katliamlarını yeniden yoğunlaştığı belirtiliyordu. Emrinden kaçan bazı askerler Dagalo’nun Darfur’un isyancı bölgelerinde köylerin yakılması, halkın öldürülmesi, kadınlara tecavüz edilmesi gibi emirler verdiğini iddia ediliyor.
2019 darbesine katılan Dagalo’nun Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından desteklendiği de öne sürülüyor. Mayıs 2019’da Sudan’ı ziyaret eden Dagalo Muhammed bin Selman’ı övmüş ve Suudi Arabistan’ın dış politikasına tam destekleri olduğu açıklamasını yapmıştı. Aynı zamanda Dagalo liderliğindeki “Hızlı Destek Kuvvetleri” de Yemen’de konuşlandırılmıştı.
Sudan’ın darbelerle dolu tarihi
1958 Darbesi
1956 yılında Mısır-İngiliz ortak mandasından bağımsızlığını alan Sudan’da ilk darbe 1958 yılında gerçekleştirildi. İlk darbe girişimi ise bağımsızlıktan önce, 18 Ağustos 1955 tarihinde gerçekleştirildi ve başarısız oldu.
17 Kasım 1958 tarihinde, Arap dünyasının ilk başarılı darbesi, Abdullah Halil idaresindeki sivil geçiş yönetiminin, General İbrahim Abbud tarafından devrilmesiyle gerçekleşti. Abbud cuntası anayasayı feshetti, partileri kapattı. Ülke geçiş sürecine götürüldü.
1969 Darbesi
25 Mayıs 1969’da Sudan ordusu içindeki bir grup darbeyle cumhurbaşkanı İsmail Ezheri’nin yönetimine son verdiler. Darbe, Arap milliyetçisi Sosyalist bir grup tarafından, Ezheri’nin Arap milliyetçisi olmaması ve Kapitalist olması gerekçesiyle gerçekleştirildi. Darbeyle tutuklanan Ezheri sağlık durumunun kötüye gitmesiyle Ağustos 1969’da hapiste öldü.
Bu darbeyle Sudan’ın resmi ismi ‘Sudan Cumhuriyeti’nden ‘Demokratik Sudan Cumhuriyeti’ne çevrildi. Cafer Numeyri’nin Sudan’ı yöneten askeri konseyin başına geçtiği bu darbenin ardından yeni yönetime karşı 1970’te iki darbe girişimi daha gerçekleşti. Başarısızlıkla sonuçlanan bu darbe girişimleri esnasında gerçekleşen çatışmalarda binlerce kişi öldü.
1971 Darbesi
19 Temmuz 1971’de General Haşim el-Atta öncülüğünde ordu içerisindeki Komünist klik bir darbe girişimi gerçekleştirdi. Güneydeki Hristiyan azınlığın silahlı güçlerinin de katıldığı bu darbe girişimi başlangıçta başarılı olmuş gibi görünüyordu. Fakat Numeyri kendi yandaşlarını harekete geçirerek günlerce süren çatışmalarla darbeci güçleri yendi. Yakalanan Haşim el-Atta ve pek çok darbeci lider idam edildi. Darbenin bastırılmasının ardından ülkede Komünist avına çıkıldı. Başarısız olan bu darbe girişiminde de binlerce kişi hayatını kaybetti.
Bu darbe girişimini atlatan Cafer Numeyri yönetimi sivilleştirdi ve cumhurbaşkanı oldu. Darbe girişimine katılıp başarısız olan ve bazı liderlerini kaybeden güneydeki Hristiyanlar 1955’ten bu yana devam eden isyanlarında güçsüzleşip 1972’de Sudan yönetimiyle anlaşmak zorunda kaldılar.
1977 Darbe Girişimi
İsrail, Sudan’ı potansiyeli yüksek olması açısından tehlikeli bir Arap ülkesi olarak görmekteydi. Cafer Numeyri’nin 1970’li yıllarda oldukça İsrail karşıtı bir söyleme bürünmesi de İsrail’in Sudan’a yönelik endişelerini artırmıştı. İsrail bu yıllarda Sudan’ın güneyindeki Hristiyan ve pagan muhalefeti örgütleyip desteklemeye başladı.
İsrail’in desteklediği silahlı Hristiyan militanlar İsrail’in organizasyonuyla 1977’de bir darbe girişiminde bulundular. Plana göre önce Güney Sudan’ın merkezi sayılan Cuba ele geçirilecek, eğer mümkün olursa ülkenin başkenti Hartum’da darbe gerçekleştirilecek, bu darbe başarısız olsa dahi yönetim Hartum’da oyalanıp Güney Sudan ele geçirilecek ve bağımsızlığı ilan edilecekti.
Fakat darbenin Hartum’daki ayağı başarısız olduğu gibi, Hristiyan militanlar Cuba’yı da ele geçirilemediler. Ardından isyan tümüyle bastırıldı.
1985 Darbesi
Cafer Numeyri’nin serbest seçimlere gitmeksizin yönetimini uzatması, ülkedeki ekonomik kriz ve yolsuzluklar 1980’li yıllarda Numeyri’nin iktidarını oldukça yıpratmıştı. Numeyri’nin Sosyalist olması da İslami kesimlerin tepkisini çekiyordu. Bu gelişmeler üzerine 1983’te Numeyri, İslam şeriatını yönetime hakim kılacaklarını açıkladı.
Bu karar üzerine güneydeki Hristiyan ve paganlar ayaklandı ve 2005’e kadar sürecek olan ikinci Sudan İç Savaşı başladı.
Bu ortamda 6 Nisan 1985’te ordu, ülkedeki siyasi muhalefetin de desteğini alarak General Abdurrahman Zeheb öncülüğünde yönetime el koydu. Ordu, yaptığı açıklamada Numeyri’nin şeriat kararına karşı olmadıklarını ve Sudan’ın İslam’a göre yönetileceğini, Numeyri’nin Sosyalizmine ve kötü yönetimine karşı olduklarını bildirdi.
Numeyri’nin Mısır’a sürgüne gitmesine izin verilirken ülkenin adı tekrar ‘Sudan Cumhuriyeti’ yapıldı. Nisan 1986’da gerçekleştirilen serbest seçimlerin ardından yönetim sivil hükümete geçti.
1989 Darbesi
Sudan 1986 seçimlerinin ardından siyasi istikrarsızlığa düştü. Sudan İç Savaşı da yönetim açısından başarısızlıkla sürmekteydi. Bir yandan da ülkede büyük bir kıtlık ve açlık sorunu çıkmıştı. Komünistlerin darbe yapmaya hazırlandığının iddia edildiği bir sırada Hasan Turabi ve ülkedeki İslamcıların önemli kısmının desteğiyle General Ömer Beşir 30 Haziran 1989’da kansız bir darbeyle yönetime el koydu.
Darbenin gerekçesinin ülkedeki kötü durum ve Komünistlerin darbeye hazırlanması olduğu, eski yönetime bir düşmanlık taşımadıkları ve eski yönetimin tutuklanmayacağı belirtildi. Ömer Beşir İslami bir yönetim, ekonomik kalkınma ve güneydeki isyanı bastırma sözü verdi.
Ömer Beşir’in Sudan ordusu’nu güneye yönlendirdiği bir esnada başkentin korumasız olduğu düşünen bir grup subay 23 Nisan 1990’da darbe girişiminde bulundu ama başarısız olup çatışmalarda öldürüldüler.
1990’lı yıllarda Sudan’da çeşitli darbe girişimlerinin henüz hazırlık aşamasındayken engellendiği belirtildi.
1999 Darbesi
Ömer Beşir yönetiminin manevi rehberi sayılan Hasan Turabi ile Beşir’in arası 1996’dan itibaren açılmaya başladı. 1998’de bu anlaşmazlıkların su yüzüne çıkmaya başladığı gözlemlendi ve dünya basınında yer aldı. 1999’da Ömer Beşir’in sistem içinde yaptığı bir darbeyle Hasan Turabi tutuklandı. Aynı zamanda Sudan yönetiminde bu tarihte tek adam rejimine geçildiği, koalisyona gidilen ülkedeki çeşitli kesimlerin siyasi olarak tasfiyesine çalışıldığı gözlemlendi. Hasan Turabi Ekim 2003’e kadar hapiste kaldı.
Mart 2004 ve Eylül 2004’te Sudan yönetimi iki ayrı darbe girişiminin başarısız olduğunu duyurdu ve bu darbe girişimlerinin Hasan Turabi’den etkilenen subaylarca gerçekleştirildiğini iddia etti. Hasan Turabi bu darbe girişimi iddiaları nedeniyle 2004’te yeniden tutuklandı, 2005’te tekrar serbest bırakıldı.
Sudan yönetimi Kasım 2012’de yeni bir darbe girişimini atlattığını ve engellediğini açıkladı. Fakat kimlerce yapılmaya çalışıldığını belirtmedi.
2019 ve 2021 Darbeleri
30 yıllık Ömer Beşir yönetimi 2018’de başlayan protestolarla sarsılmaktaydı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından da desteklenen General Ahmed Avad ibn Avf önderliğinde ordudaki darbeciler 11 Nisan 2019’da yönetime el koyarak Ömer Beşir dönemine son verdiler.
Darbenin ardından askeri yönetim meşruiyet tesisi amacıyla yönetimin sivil bir kanadını da oluşturdu. Fakat 2021’de iki kanat arasında anlaşmazlık çıktığı gözlemlendi. Sivil kanat yönetimin kendilerine devrini isterken askeri kanat ülkede 2023’te gerçekleştirilmesi planlanan seçimlerin ardından seçilen sivil hükümete yetkileri tam olarak devretmek istediklerinde diretti.
Bu gerilim neticesinde ilk olarak 21 Eylül 2021’de başarısız bir darbe girişiminde bulunuldu.
Gerilimin sürmesi ve sivil kanadın halkı askeri kanada karşı harekete geçirme çabaları üzerine 25 Ekim 2021’de yönetimin askeri kanadı askeri bir darbeyle sivil kanadı devirdi.
Kaynak: Mepa News
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *