Ramazan arefesinde Filistin’in hali!

Ramazan arefesinde Filistin’in hali!

Bir süredir hem İsrail hem de Filistin tarafı yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan silahlı gruplardan bahsediyor. HAMAS ve İslami Cihad gibi örgütlerle karşı karşıya gelmeye alışkın olan İsrail açısından, bu örgütlere de muhalif, sert, müzakerelere kapalı silahlı grupların ortaya çıkması elbette korkutucu.

Günlük Evrensel gazetesi yazarlarından Hediye Levent, Ramazan öncesi işgal topraklarındaki mevcut durumu, bugünkü yazısında şöyle özetledi:

Filistin meselesi bir kere daha ısınmaya başladı. Bir süredir İsrail güvenlik güçleri ile Filistinliler arasında Nablus, Huwara ve Cenin kampı gibi yerlerde çatışmalara varan gerilimler sürüyordu.

Bu yazının yazıldığı saatlerde Ürdün Parlamentosu ülkedeki İsrail büyükelçisini sınır dışı edelim mi, etmeyelim mi diye oylama yapmaya başlamıştı.

Filistin meselesi tek boyutlu olmadığı gibi çözümü de hiç kolay değil.

Filistinli silahlı ve siyasi gruplardan başlayalım;

– Filistin silahlı direniş örgütlerinden HAMAS ve İslami Cihad gibi örgütler Arap ayaklanmasından büyük zarar gören taraflar arasında. HAMAS ayaklanma sürecine doğrudan katılarak Şam kapılarının kapanmasına sebep oldu. Yine bu örgütlerin en önemli lojistik hatlarının geçtiği Irak-Suriye-Lübnan gibi ülkeler ayaklanma sonrası dönemde kaotik bir istikrarsızlıkla baş başa kaldı. Haliyle Filistin direniş örgütlerinin silah, para, lojistik desteği önemli ölçüde sekteye uğradı.

– Gazze’ye sıkışmış olan HAMAS, İslami Cihad gibi gruplarla Mahmud Abbas’ın başında olduğu Filistin Yönetimi arasındaki tansiyon düşmüyor. Tarafları bir araya getirmek için Cezayir’den Mısır’a birçok bölge ülkesi devreye girse de taraflar aynı masada bile oturmaktan kaçınıyor.

– Gazze’deki Filistinli örgütler Abbas yönetimini “İsrail ile iş birliği yapmak” başta olmak üzere birçok şeyle suçluyor. Abbas yönetimi ise, HAMAS ve İslami Cihad gibi örgütlerin Filistin meselesini terörize ettiğini savunuyor.

– 86 yaşında olan Mahmud Abbas’ın artık koltuğu başka birine devretmesi gerektiğine dair Filistin Yönetimi içinde de aykırı sesler artmış durumda. Abbas sonrası döneme hazırlananların çekişmelerine dair haberler daha sık duyuluyor.

Filistin meselesinin diğer tarafındaki İsrail’de de durum Filistinlilerin aleyhine ilerliyor.

– İsrail’de son seçimlerde şahin politikalarıyla bilinen Benjamin Netanyahu geri döndü. Bununla da kalmadı ultra sağcılardan oluşan bir parlamento ve kabine şekillendi.

– İsrail’deki aşırı sağ rüzgarı ülkedeki sekülerleri, solcuları, liberalleri haftalardır sokağa dökmüş durumda.

– Ülkenin güvenlikle ilgili kritik noktalarında koltuklara aşığı sağcılar oturmuş durumda. İsrail içinde Yahudi vatandaşlarına karşı bile sert çıkışlar yapmaktan geri durmayan bu yeni yönetimin Filistinlilere yönelik ‘operasyonlarının’ ardı arkası kesilmiyor.

Peki bütün bunlar olurken Arap dünyasında durum ne?

– Arap dünyasının önde gelen ülkeleri ya İbrahim Anlaşmaları ile İsrail ile normalleşme süreçlerine katıldı ya da İsrail karşıtı politikalarını epey yumuşattı. Mesela Suudi Arabistan henüz normalleşme sürecini başlatmadı ve İsrail ile normalleşmenin, Filistin meselesi “iki devletli çözüm”le sonuçlanmadıkça gerçekleşmeyeceğini söylüyor.

– Nüfusunun önemli bir kısmı Filistinli olan ve ülke tarihi Filistin meselesi ile iç içe geçen Ürdün de bu konuda sert tavırları olan ülkelerden. Ancak küçük ve bölgedeki diğer ülkelere göre etkisiz bir ülke olan Ürdün’ün bölge politikalarında söz hakkı büyük ölçüde Filistin meselesi ile sınırlı. Bu nedenle, Mahmud Abbas yönetimine tam destek veren Ürdün, bugünlerde Filistinlilere yönelik sert güvenlikçi politikaları sebebiyle İsrail ile ilişkilerini germekten kaçınmıyor.

– Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler İsrail ile iyi ilişkilerine rağmen Gazze’nin imarı gibi konularda Filistinlilere finansal destek sağlıyor. Mısır hâlâ Filistinli grupları barıştırmak için sürekli girişimlerde bulunuyor.

Ancak bütün bunlara rağmen Filistin meselesi de Filistinli gruplar da 2011 öncesindeki siyasi, silah, medya, lojistik desteğinden çok uzak…

“ABD-Rusya-AB ne yapıyor?” diye soranlar olabilir… Şimdilik İsrail’deki Filistinlilerin aleyhine aşırı sağcı rüzgarı dengelemeye çalışıyorlar ve somut girişimlerden çok açıklama yapmakla yetiniyorlar.

Ancak Filistin meselesi o kadar girift ve çıkmaz sokaklarla dolu bir hal aldı ki her şey Filistinli siyasi ve silahlı gruplarla başlıyor. Bir araya gelemeyen bu grupların oturup bir yol haritası hazırlaması da haliyle mümkün olmuyor. Bu da süreci İsrail’in lehine çeviren önemli faktörlerden biri oluyor.

Bir süredir hem İsrail hem de Filistin tarafı yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan silahlı gruplardan bahsediyor. Mesela Nablus civarında İsrail ile şiddetli çatışmalara giren ve yaş ortalaması 20-40 olan Aslan İni adlı grup İsrail’i oldukça tedirgin ediyor.

HAMAS ve İslami Cihad gibi örgütlerle karşı karşıya gelmeye alışkın olan İsrail açısından bu örgütlere de muhalif, sert, müzakerelere kapalı silahlı grupların ortaya çıkması elbette korkutucu. Ancak bu durum Filistinli gruplar içindeki parçalanmanın boyutlarını ortaya koyuyor. Aynı zamanda HAMAS, İslami Cihad, Filistin Yönetimi gibi örgütleri ve yapıları yetersiz, işlevsiz, pasif gören kesimin örgütlenebilecek kadar büyüyor olduğunu da gösteriyor.

Mevcut durum bu iken ramazan ayının yaklaşması ile İsrail-Filistin gerilimi de tırmanmaya başladı. Filistin tarafı ve meseleye biraz Filistin penceresinden bakanlar El Aksa Camisine yönelik İsrail güvenlik birimlerinin provokatif eylemler yapabileceğini söylüyor. Ki, aşırı sağ rüzgarları esen İsrail’in ve güvenlik birimlerinin ramazan ayında da “terörle mücadele” gerekçesiyle operasyonlarına devam etmesi şaşırtıcı olmaz.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *