Demokratik sistemin uygulandığı Tunus’ta, diktatörlükle suçlanan Cumhurbaşkanı Kays Said’in son iki yıldır aldığı kararlar dünya kamuoyu tarafından ‘ilgiyle’ izleniyor. Meclisin kapatılıp hükümetin fesh edilmesi ve anayasa değişikliği yapılmasının ardından, 29 Ocak’ta yeni seçimler yapıldı, yeni meclis ve yeni hükümet oluşturuldu.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz 2021’de aldığı olağanüstü kararlar ile fesih yolu açılan Tunus Halk Meclisi, 17 Aralık’ta düzenlenen erken genel seçimlerin ardından 13 Mart’ta ilk oturumunu düzenleyerek çalışmalarına başladı.
Ülkenin önde gelen siyasi partileri, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz 2021’de aldığı olağanüstü kararlar ile çalışmalarını durdurmasından 20 ay sonra açılan yeni parlamentoyu tanımayacaklarını açıkladı.
Tunus’ta 2011 yılında yaşanan “Yasemin Devrimi” ile başlayan yeni siyasi süreçte, partilerin ve iktidarın tutumu ülkedeki siyasi krizlerin derinleşerek devam etmesine yol açtı.
Siyasi ve ekonomik krizin devam ettiği günümüzde, yeni parlamentonun bu krizlere çözüm olup olamayacağı ülkede tartışılan en önemli gündem maddelerinin arasında yerini aldı.
Tunus’ta parlamento ne zaman kapatıldı?
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz 2021’de yaptığı sürpriz açıklamayla, “Tunus’un içinde bulunduğu olumsuz durumlardan ülkeyi kurtarmak için olağanüstü önlemler alması gerektiğini” belirterek “Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını” duyurdu.
Siyasi partilerin çoğu Said’in bu müdahalesini “darbe” şeklinde nitelerken, Said ve taraftarları bunun bir mecburiyet ve anayasal hak olduğunu savundu.
Birçok milletvekili, Said’in 25 Temmuz kararlarını tanımayarak, Tunus Halk Meclisi kapalı olduğu için 30 Mart 2022’de çevrim içi oturum düzenledi.
Bunun üzerine aynı gün Cumhurbaşkanı Said, bu oturuma katılan parlamenterleri “başarısız darbe” girişiminde bulunmakla suçlayarak Meclisi genel seçimlere kadar feshetti.
Siyasi krizin çözümü için hangi adımlar atıldı?
Muhalefetin ısrarlı “ulusal diyalog” çağrılarını duymazdan gelen Cumhurbaşkanı Said, Aralık 2021’de siyasi krizden çıkış için “yol haritasını” açıkladı.
Said, “25 Temmuz 2022’de hükümet sistemi değişikliği için Anayasa referandumuna, 17 Aralık 2022’de ise erken genel seçimlerin düzenlenmesine” karar verdi.
Tunus Cumhurbaşkanı ayrıca, yeni Anayasa’nın hazırlanmasına destek için Ocak 2022’de çevrim içi ortamda yapılacak ulusal diyalog sürecinin 20 Mart’a kadar devam edeceğini ve bu sürecin kurulacak bir komisyon tarafından takip edilerek değerlendirileceğini söyledi.
Kimlerle ve nasıl yapılacağı tam olarak belirlenmediği için muhalefetin eleştirilerine neden olan “çevrim içi ulusal diyalog” sürecinin tamamlanmasının ardından yeni Anayasa hazırlandı.
Tunus’ta “Yasemin Devrimi” olarak adlandırılan 2011’deki sürecin ardından yarı parlamenter sistemi içeren 2014’teki Anayasa, yerini cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıyan 142 maddeden oluşan yeni Anayasa’ya bıraktı.
Anayasa referandumuna yüzde 30,5 katılım sağlanması muhalefetin tepkisine neden olurken, birçok siyasi oluşum yeni Anayasa’yı “darbe anayasası” olarak niteledi.
Genel seçim kararı siyasi durumu nasıl etkiledi?
Tüm bu süreçlerin ardından yeni seçim yasası hazırlandı.15 Eylül 2022’de kamuoyuyla paylaşılan yasaya karşı çıkan onlarca siyasi parti, peş peşe yaptıkları açıklamalarla seçimleri boykot edeceklerini duyurdu.
Yapılan kanun değişikliğiyle listeler değil “bireysel oy kullanma” yöntemi benimsenen yeni seçim yasasında, Meclisteki milletvekili sayısı da 217’den 10’unu yurt dışındaki Tunusluların seçeceği vekillerle beraber 161’e düşürüldü.
Yetkileri kısıtlanan yeni parlamentoya girmek için adaylara seçime başvuracağı bölgede ikamet etme ve bölgede ikamet eden 400 kişiden imza alma şartı getirildi.
Siyasi krize çözüm olarak sunulan erken genel seçimler, zor adaylık şartları, şahsi başvurular ve siyasi partilerin boykot kararlarının ardından mevcut krizin daha da derinleşmesine yol açtı.
Düşük katılımlı genel seçimlerin ardından Mecliste hangi siyasi oluşumlar yer aldı?
Birinci turu 17 Aralık’ta, ikinci turu 29 Ocak’ta düzenlenen erken genel seçimlere katılım oranının yüzde 11 düzeyinde kalması, muhalefetin Cumhurbaşkanı Said’in meşruiyetini tartışmaya açmasına neden oldu.
Feshedilen 217 sandalyeli Mecliste 53 milletvekiliyle temsil edilen ılımlı İslamcı Nahda Hareketi, 28 milletvekiline sahip Tunus’un Kalbi Partisi, 18 sandalyeye sahip Onur Koalisyonu, ortak hareket eden ve toplamda 22 milletvekili bulunan Tunus İrade Hareketi, Umut Partisi, Cumhuriyetçi Parti, İşçi Partisi, Kutup Partisi ile Demokratik Akım Partisi, Demokratik Emek ve Özgürlükler İttifakı ile 16 sandalyeli Özgür Anayasa Partisi ve iki milletvekiline sahip Afak Tunus Partisi, seçimleri boykot etti.
Boykotun gölgesindeki genel seçimlere “rekor” seviyedeki düşük katılımın, yetkileri kısıtlanmış parlamentoyu daha da güçsüzleştirdiği yorumları yapıldı.
Çoğunluğu bağımsız aday olarak Meclise giren yeni parlamento üyeleri, Said’in “olağanüstü kararlarına” destekleriyle öne çıkan Tunus Ulusal Gençlik Hareketi, eski Tunus Baro Başkanı İbrahim Buderbale öncülüğünde oluşturulan “Halk Kazansın Girişimi”, “Halk Tesis Ediyor Girişimi”, “Halk Hareketi” ile “Tunus İleri Partisi”nin taraftarlarından oluşuyor.
Yeni parlamento Tunus’taki siyasi krizi çözebilecek mi?
Tunuslu uzmanlar, mevcut siyasi durum göz önüne alındığında, yeni parlamentonun ülkedeki siyasi krize çözüm sunmaktan uzak olduğu görüşünde.
Her ne kadar Said taraftarları yeni parlamentoyu çözüm olarak görseler de Meclisteki siyasi tarafların dağılımı ve farklı düşüncelere sahip üyelerin fazla olması, ortak karar alma noktasında parlamentoyu zorlayacak önemli faktörlerin başında geliyor.
Parlamentoda grup oluşturacak üye sayısına sahip Halk Kazansın Girişimi lideri Selahaddin Davudi seçimlerin ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları söylemişti:
“Yeni parlamento ülkedeki siyasi ve ekonomik krizi çözmek için büyük bir fırsat. Ülkedeki krizi çözümsüz gören taraflar 25 Temmuz’dan önceki eski sistemin taraftarları. Biz, devlet kurumlarının sorunsuz çalışmasına ve krizleri çözmeye odaklandık.”
Benzer açıklamaları yapan parlamentodaki diğer siyasi oluşumlara karşın, muhalefet cephesi ise “darbe iktidarının eseri” olduğu gerekçesiyle yeni Meclisi tanımayacaklarını duyurdu.
Muhalefetin çatı oluşumu Ulusal Kurtuluş Cephesi de 13 Mart’taki açılış oturumunun ardından yaptığı yazılı açıklamayla, yeni Meclisi tanımadığını bildirdi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *