Kahramanmaraş depremleri sonrası BM’den İngiliz Kraliyet Ailesi’ne kadar tüm dünyadan maddi yardım yağdı. Yıllardır milyarlarca lira deprem vergisi toplandı. Bu paralar neden hâlâ deprem konutlarının ücretsiz verilmesini sağlamıyor?
Independent Türkçe’den Gökçen Tuncer’in haberi
1 milyon 250 bin kişi.
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin etkilediği 11 ilde evsiz kalan ve ait oldukları toprakları terk etmek zorunda kalanların tahmini sayısı bu ve bu tahmin, Dünya Bankası’na ait.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ise 11 ilin toplam nüfusu 14 milyonun üzerinde.
Yani bu felaket sonrası ortalama, her 11 kişiden biri şehrini terk etti.
1 milyon 250 bin sayısı, depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın toplam nüfusundan bile fazla.
Peki ne yapacak bunca insan?
Vadedildiği gibi bir yılda bitecek mi kalıcı konutlar?
Bitse bile kaçı dönebilecek memleketine ekonomik sorunlar ya da fay hattı korkusu gibi nedenlerle?
Dünya Bankası’ndan, uluslararası şirketlere, televizyonlarda naklen yayınlanan bağış kampanyalarına kadar toplanan onca para yetmiyor mu kalıcı konutları ücretsiz vermeye?
AFAD: Barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1 milyon 914 bin 292
Kalıcı konuta gelene kadar önümüzde başka bir sorun var: Geçici barınma.
Depremin birinci ayını doldurmasına bir hafta var. Ölü sayısı, 45 binden fazla.
Bölgedeki organizasyonsuzluk, ilk üç günde yapılan ihmaller nedeniyle can kaybı sayısının artması, çadır ve konteynırların bölgeye ulaşmaya başlamasının beşinci günü bulması, depremzedelerin bugün bile çadır talebinde bulunması, Kızılay’ın çadırları ücretsiz vermek yerine sattığı gerekçesiyle eleştirilmesi 23 gündür konuştuğumuz konu başlıkları.
“Her şeyin farkındayız” dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk günlerde yaşananlar için “helallik” isterken.
AFAD’ın internet sitesinde 24 Şubat’ta yaptığı açıklamaya göre bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uluslararası ülke ve kuruluşlar tarafından sevk dilen 335 bin 382 çadırın kurulumu gerçekleşti. 10 il ve 130 noktada konteyner kent kurulumları devam ediyor.
Yine AFAD’ın verilerine göre afet bölgesinde ve afet bölgesi dışında; çadır, konteyner, yurtlar, oteller, kamu misafirhaneleri, MEB tesisleri ve diğer tesislerde barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1 milyon 914 bin 292.
“Geçici yerleşimler en az 1-2 yıl kalacak”
Depremin gerçekleştiği ilk haftada altı gün boyunca bölgede incelemelerde bulunan Mimarlar Odası’nın Ankara Şubesi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Batuman, Independent Türkçe’nin sorusuna verdiği yanıtta “Çok basit bir çadır grubunun planlanmasında bile ciddi sıkıntılar var” demişti.
Batuman’ın da açıkladığı gibi geçici yerleşim yerleri bile en az 1-2 yıl yerlerinde kalacaklar.
“Belli bir kalıcılığı olan geçici konutlar üretmemiz gerekiyor” diyen Batuman’a göre iktidar, kalıcı konut üretimine, geçici konut üretir gibi yaklaşıyor.
Antakya’daki yıkımı Beyrut’un savaş dönemine benzetiyor Batuman.
“‘Bir yılda inşa edeceğiz’ açıklaması insanda söyleyecek söz bırakmıyor” diyen Ankara MMO Genel Başkan Yardımcısı, yapı üretiminin ciddiye alınması, kentlerin ne yapılacağı, merkezlerin taşınıp taşınmayacağı tartışmalarının yapılması konusunda uyarıyor.
Kalıcı konutlar hakkında bazı detaylar
Peki biz 11 ilin depremzedeleri için yapılacak konutlarla ilgili ne biliyoruz?
Erdoğan da Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da konutların bir sene içerisinde tamamlanacağını açıkladı.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Mart, şubattan daha iyi. Nisan marttan zaten çok iyi olacak” sözü misali, 8 Şubat’ta “Bazı yerlerde ilk etapta sıkıntılar oldu. Bugün daha rahatız, yarın daha rahat olacağız. Daha sonra inanıyorum daha rahat olacağız” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Şubat’ta Adıyaman’da yaptığı konuşmada kira yardımlarından da bahsetmişti.
Cumhurbaşkanı, çadırlarda kalmak istemeyen kişilerin kira bedelinin bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanacağını söylemişti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 23 Şubat’ta Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda “Ev sahiplerine 5 bin lira kira yardımı yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanımız kiracılara yapılacak kira yardımının da 2 bin liradan 3 bin liraya çıkarılması talimatı verdi” demişti. Taşınma yardımı da 15 bin lira olacak.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın internet sitesinde de yer alan bilgilere göre 11 ilde, Mart ve Nisan 2023 sonuna kadar, şehirlerin rezerv alanlarında, 199 bin 739 kalıcı konut için sözleşme süreçleriyle birlikte yapımları da başlayacak.
Bir ailenin dört kişi olduğunu varsayarsak, yaklaşık 200 bin konut, 800 bin kişinin barınması anlamına geliyor.
Erdoğan, 20 Şubat’ta yaptığı açıklamada “Hasar tespit, enkaz kaldırma ve yer belirleme işlemleri bittikçe her ilimizde bu konut sayıları artacaktır” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan ayrıca binalarda güçlendirmenin olmayacağını, hepsinin sıfırdan yapılacağını söylemişti.
Bakan Kurum’un açıklamasına göre şehirdeki konutların yanı sıra, 73 bin 972 köy evinin de çelik konstrüksiyon ve betonarme olacak şekliyle projeleri hazırlandı.
Hangi şehirde kaç kalıcı konut ve köy evi yapılacağı ile ilgili sayılar ise şu şekilde:
Bakanlık, binaların zemin artı 3-4 katı geçmeyecek şekilde yatay ve “yöresel mimariye uygun” şekilde inşa edileceğini söylüyor.
Şehirlerin kültürel, sosyolojik ve demografik yapısının ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulacağı projelerde konutlar 105 metrekare brüt, 85 metrekare net 3+1 dairelerden oluşacak. Köy konutları ise 120 metrekare brüt, 93 metrekarede neti olan 3+1 dairelerden oluşacak.
Bakanlık ayrıca, yeni yapılacak konutlarda dükkanların bina altlarında yer almayacağını söylüyor.
Deprem konutları ücretsiz mi olacak?
Bu sorunun çok net bir cevabı var: Hayır.
Van depreminden sonra da öyle olmadı, Elazığ depreminden sonra da, İzmir depreminde sonra da…
Afet sonrası sağlanacak konutların ödeme planı yasada dahi yer alıyor.
25 Mayıs 1959 tarihli Resmi Gazete yayımlanan, 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunu”ndan bahsediyoruz.
Kanunun 27’nci maddesinde “İnşa edilecek binalar için yapılacak harcamalar ile, üzerine bina yapılan arsaların bedelleri o binaların maliyetini teşkil eder” ifadesi yer alıyor.
Harita alımı, imar planı ve proje düzenlenmesi, araştırma ve gerekli teknik yardım giderleri ile yeniden yapılacak veya tamir edilecek kamuya ait yol, su, elektrik ve kanalizasyon tesisleri giderlerinin borçlandırmaya tâbi tutulmayacağını söyleyen madde, şu cümleye yer veriyor:
“Taşınmaz mal için bu şekilde tespit edilen maliyet bedellerinden sahiplerine ait kıymet belgelerindeki miktarlar çıktıktan sonra, geri kalanı borçlandırmaya esas tutulur.”
28’inci madde ise “kanundan faydalanmak suretiyle inşaat kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin” Bakanlıkça yapılacak yardıma ilişkin mahallî ilân tarihinden itibaren iki ay içinde başvuru yapması gerektiğini söylüyor.
Hak sahibi olmak nedir?
29’uncu maddede yer alan ifade ise şöyle:
Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere HAK SAHİBİ OLMAK şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir.
AFAD’ın internet sitesinde hak sahibin kim olduğu şu şekilde açıklanıyor: Yıkılan veya ağır hasar gören ya da muhtemel afetlerden etkilenebilecek binalarla olan mülkiyet ilişkilerini belgeleyebilen ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilen afetzededir.
Hak sahibin belirlenmesinde önce ilgili yerdeki mülki amirin veya görevlendireceği kişinin başkanlığında, Mahalli Hak Sahipliği Komisyonu kuruluyor. Hak sahibi olanlar bu komisyon tarafından kayıt altına alınıyor. Kahramanmaraş depremleri sonrası hak sahipliği başvuruları geçen hafta başladı.
Kimler hak sahibi olamaz?
Ancak hak sahibi olmanın da kuralları var. Bir kere yasal süre içinde başvurulması şart.
Başvuranın adına ya da eşine ait hasarsız başka bir binası ya da dairesi olan ailelere bina ve inşaat kredisi verilmiyor.
DASK’ı olan bir afetzede; hem DASK’tan para alabiliyor hem de hak sahipliği koşullarını taşıması kaydıyla AFAD tarafından kendisine konut yapılabiliyor.
Afetzedenin kaç tane ağır hasarlı konutu olursa olsun AFAD tarafından hak sahibi olmak kaydıyla kendisine bir adet konut yapılabiliyor.
Yıkık olduğu veya ağır, orta ve az derecede hasar gördüğü belirlenen binalardan mülkiyeti tüzel kişilere ait olanlara yardım yapılmıyor. Ancak ekonomik ve sosyal hayatı kesintiye uğrayan dükkan ve fırın gibi binalar için sahiplerine, borçlandırma hükümleri kapsamında, Bakanlıkça belirlenecek esaslara göre inşaat kredisi verilebiliyor.
Kiracılar, vakıf ve dernekler, kaçak yapılar, imar planında sakıncalı yerlere ruhsatsız olarak yapılmış yapıların sahipleri, DASK poliçesi olmayanlar hak sahibi olamıyor.
Deprem konutları için dört farklı yöntem
AFAD’ın internet sitesinde yer alan bilgilere göre hak sahiplerine, dört yöntemle konut inşa edilebiliyor:
– TOKİ aracılığıyla
– İhale yöntemiyle
– Evini kendisi yapacak olanlara yardım yöntemiyle
– Hazır konut kredisiyle.
40’ıncı maddede evini kendi yapacaklar için şöyle bir madde bulunuyor:
“Afetten hasar görmüş binaların onarımı veya kendi yapısını kendi yapacak kimse için yapılan para yardımlarına ait borçlandırmalarda; taşınmaz malı tapusuz ise, kadastro işlemleri sonuçlanıncaya kadar ilgili kimsenin varsa başka tapulu taşınmaz malının ipotek edilmesi, yoksa, kefalet suretiyle borçlandırma yapılır.”
Depremzede iki şekilde borçlandırılıyor
7269 sayılı Kanun’a göre iki tip borçlandırma var.
Bunlardan ilki açık borçlandırma, yani inşaat yardımı yapılacak hak sahibi sayısının kesinleştirilmesi için hak sahiplerine açık borçlandırma senedinin imzalatılması işlemi.
İkincisi ise kesin borçlandırma işlemi. Bu da ihaleli ve emanet işlerde hak sahiplerine konutları teslim edildikten sonra kesin hesap sonucu birim konut için belirlenen maliyet, evini yapanlara yapılacak yardımda ise hak sahibine konutunu bitirmesi için yapılan toplam yardım miktarı üzerinden yapılan borçlandırma işlemi anlamına geliyor.
Geri ödeme süreleri ve faizler ne kadar?
Kanundaki mali hükümlere gelirsek de; konutlar için krediler faizsiz kullandırılıyor. Ancak dükkan ve fırın gibi yerler için yapılacak borçlandırmalar, yıllık yüzde 4 faize tâbi.
Kredilerin ilk iki yılı ödemesiz.
Kanunun 40’ıncı maddesinde “Borçlandırma bedelleri, konut, konut inşası, arsa ve sair yardımlarda en az 20 ve en çok 30; dükkan ve fırın gibi yerler için yapılan yardımlarda ise, en az 5 ve on çok 15 yılda ve eşit taksitler halinde tahsil edilerek fon hesabına yatırılır” deniliyor.
AFAD’ın sitesinde yer alan bilgiye göre ağır ve orta hasarlı yapıların geri ödeme süreleri ve faizleri şu şekilde:
Yasaya göre vadesinde ödenmeyen taksitlere dair borç için gecikilen her güne yıllık yüzde 5 gecikme faizi uygulanıyor.
Vadesinden önce iki yıllık taksitten az olmamak kaydı ile mevcut borcu defaten ödeyen hak sahibinin borcu yüzde 20 indirime tâbi tutuluyor.
Kahramanmaraş depremi sonrası afetzedeler için yapılacak konutların fiyatı ne kadar olacak?
Bu konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yok. Ancak bazı kuruluşların açıkladığı rakamlar var.
Dünya Bankası’nın verilerine göre depremin verdiği zararın faturası 34 milyar doları aşacak. Bu, Türkiye’nin 2021 gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 4’ü. Toplam zararın yüzde 53’ü ise konutlarda (18 milyar $).
Rapor ayrıca, “toparlanma ve yeniden yapılaşma” sürecinin, maliyeti ikiye katlayacağı ifade ediliyor. Buna bir de GSYH kaybı eklenecek.
Eski Planlamacı ve Merkez Bankacı iktisatçı Ercan Türkan’ın “Ercan Türkan Tüketim Endeksi (ETTE)”ne göre ise toplam maliyet 58,2 milyar doları bulabilir.
ABD’li veri analizi şirketi Verisk, depremlerin yol açtığı ekonomik zararın maliyetini en az 20 milyar dolar olarak hesaplıyor.
CHP Antalya Milletvekili ve Sanayi Komisyonu Üyesi Çetin Osman Budak’ın 28 Şubat’ta yaptığı açıklamaya göre konut yapım maliyeti, 40 milyar doları bulacak.
Depremzedelerin yeni konutlar için 20 yıl süreyle borçlandırılacaklarını ifade eden Budak, “Depremzedelere binaların yapım maliyetleri belli olmadığı için boş afet borçlandırma senetleri ve taahhütname imzalatılacak. Deprem sigortası olmayan depremzedeler yapılan konutlardan faydalanamayacaklar” açıklamasını yaptı.
60 gün içerisinde borçlanma senedi ve taahhütnameyi imzalamayanların hak sahipliklerinin sona ereceğini hatırlatan CHP’li vekil, “Üzerlerinde sağlam kalan taşınmazları varsa ipotek altına alınacak. Ödemeler yıllık olarak yapılacak. Üç yıl üst üste taksitini ödeyemeyen depremzedenin evine el konulacak” dedi.
105 metrekare evin maliyeti 1 milyon lirayı aşıyor
11 Şubat 2023’te Resmi Gazete’de yayımlanan “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2023 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ”e göre konutlar, okullar, entegre sanayi tesisleri, yurtlar ve bankalar gibi 50’den fazla çeşit yapıda inşa maliyetleri metrekare başına 6 bin 350 lira ile 8 bin 825 lira arasında.
Ekonomim gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin de haberinde yer aldığı gibi bu rakamlar, kaba inşaat maliyeti. Yani, bina içindeki banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatür gibi detaylar yok.
Gökçe, “Parke, lavabo, mutfak dolapları gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama metrekare maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor” diyor.
Dolayısıyla Bakanlık’ın yapmayı vadettiği 105 metrekarelik evin maliyeti, 1 milyon lirayı aşıyor. Buna bir de altyapı maliyetleri eklenirse 1 milyon 575 bin lira gibi bir hesap çıkıyor.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen, 28 Şubat’ta Dünya Gazetesi’nde kaleme aldığı yazısında TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Raporu’na referans vererek, Türkiye’de 28,6 milyon konutun olduğunu ve bunların yaklaşık 6,7 milyonunun depreme karşı dayanıksız olduğunun tahmin edildiğini belirtmişti.
Prof. Dr. Ali Hepşen, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada net 100 metrekarelik bir konutun ortalama 65 bin dolar bedeli olduğunu söyledi.
“Dünya Bankası hesaplamaları da bu sayıyı destekliyor” diyen Hepşen, “Bu da kabaca tek daire fiyatının 1 milyon 300 bin liraya denk geliyor. Bu sayı içinde harfiyat çalışması, temizlik ve yeniden yapım süreci de var” açıklamasını yaptı.
Yasa ve enflasyon dışında sebepleri ne olabilir?
Birleşmiş Milletler’den İngiliz Kraliyet Ailesi’ne, Metallica’dan televizyonlarda naklen yayınlanan bağış kampanyalarına kadar Türkiye’ye 25 gündür yardım yağıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) verilerine göre bugüne kadar toplanan deprem vergileri yaklaşık 90 milyar lira.
Deprem vergileri içindeki en büyük payı, 87,5 milyar lira ile özel iletişim vergisi oluşturuyor.
Bu durum da haliyle “Onca para toplandı, neden konutlar ücretsiz yapılmıyor?” sorusunu akıllara getiriyor.
Her yardımın nereye gittiğinin takibi zor. Ancak her bağışın da farklı bir amacı bulunuyor.
İngiltere’nin Türkiye ve Suriye’ye yönelik 25 milyon sterlinlik yardım paketinde kadınlara, kız çocuklarına, doğum uzmanlarına, cinsiyet temelli şiddet mağdurlarına ve zorla yerinden edilenlere öncelik vereceği gibi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Ocak 2023’te yıllık enflasyon yüzde 57,68 oldu.
Sadece konut bakım onarım maliyetlerindeki bir yıllık artış bile yaklaşık yüzde 40.
Başta enerji olmak üzere inşaatın hammaddelerinde, pandemiden bu yana yaşanan artışlar yüzde 100’ü aşmış durumda.
İnşaat sektöründe fiyat sabitlemesi kararı
“Enflasyon ortamında deprem konutlarının da fiyatları artacak” endişesi ile ilgili TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 25 Şubat’ta bir açıklama yaptı.
Hisarcıklıoğlu, “İnşaat malzemesi üreticisi firmalar, hammadde ve girdi maliyetlerinde artış olmadığı sürece deprem bölgesine yönelik fiyat sabitlemesine gidiyorlar” vaadini paylaştı.
Kat mülkiyeti mi kat irtifakı mı sorunsalı
Independent Türkçe’nin konuştuğu uzmanlar, deprem konutlarının ücretsiz olamamasının nedenleri ile ilgili diğer başlıklara da değindi.
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Ekonomist Dr. Ahmet Büyükduman’a göre her şeyden önce insanların deprem sigortası yaptırması gerektiğine vurgu yaptı ve şunları söyledi:
“Konutlarınızı deprem riskine karşı sigorta ettirme seçeneği varken bunu tercih etmeyenlerin evlerinin maliyetini bütün toplumun üstlenmesi doğru olmaz.”
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen ise yıkılan konutların kaçının kat mülkiyetli kaçının kat irtifaklı olduğunun bilinmediğine dikkat çekti.
“Türkiye’nin en büyük problemi yapının niteliği. Sadece inşai anlamda değil, mevzuatsal anlamda da yapının niteliği” diyen Hepşen, şöyle devam etti:
“Normal koşullarda bir konut alırken o konutun kat mülkiyetli olması lazım. Yani bir konut satın alırken, konutun hep içinde yaşadığımız dört duvarını hem de konutun arsadaki payını satın alıyor olmam lazım.”
Türkiye’de kat mülkiyetli konut sayısının az olduğunu belirten Hepşen, kat irtifaklı yapıların, “Kat mülkiyetine geçememesinin farklı nedenleri var ama kart irtifakı olduğu zaman ben bir bedel ödüyorum ama aslında aldığım gayrimenkul, dört duvar değil, o dört duvarın sadece ve sadece arsadaki payı” ifadelerini kullandı.
Hepşen’e göre işin maddiyat ve yasa boyutundan öte kat mülkiyeti ve kat irtifakı ayrımının bir bilinmezlik olduğunu söyledi.
“Şöyle düşünelim; bir binada oturuyorsunuz. Bina yıkılmış. Siz, 3 numaralı dairede oturuyorsunuz ama belki de bedel ödeyerek sahip olduğunuz varlık, sizin içinde yaşadığınız alan değil” diyen Hepşen şöyle devam etti:
“Deprem bölgesinde yıkılan binaların kaç tanesinin kat mülkiyetine kaçının kat irtifakına çözülememiş olması muhtemel.
Yani yapılacak binalarla birlikte bu alanlar, iskanlı hâl geliyor. Kat mülkiyetli demek, iskan alınmış. Bütün prosedürlerden geçmiş. Binanın projesi, yerinde yapılan ürünle uyumlu. Müteahhidin de herhangi bir vergi vs cezası söz konusu değil. Belediyeye olan tüm sorumluluklarını yerine getirmiş. Dolayısıyla artık oturma ruhsatı alınabilir. Bu işlemden sonra hem dört duvara hem de arsadaki payına sahip oluyorum.”
Türkiye’deki binaların yoğunluğunun kat irtifakında olduğunu yineleyen İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi, “Belki de bu sayede, tüm envanter kayıt altına alınmış olacak” dedi.
“Yeni yapılacak konutların tesliminde, yıkılan evleri kat irtifaklı ya da kat mülkiyetli olanlar arasında bir önceliklendirme yapılır mı?” sorusuna ise Hepşen şu yanıtı verdi:
“Kentsel dönüşüm sürecine baktığımızda; Bina yıkılıyor. ‘Ben, karşı daire ile aynı metrekare alana sahip olmakla birlikte acaba arsa payında aynı metrekareye sahip miyim değil miyim?’ gibi bir sorun da ortaya çıkıyordu özellikle kat irtifaklı tapularda.
Çünkü arsa payına göre bir dağılım söz konusu bina bittikten sonra. Bir önceliklendirme olur mu bilmiyorum. Ancak kat mülkiyetine sahip olma, kat irtifakına sahip olmaya kıyasla bir miktar daha iyi.”
Hepşen’in açıklamasına göre insanların bundan sonraki süreçte kendilerini, kat mülkiyetli yaşam alanlarına doğru yönlendirmeleri mühim:
“Ben bir araba alıyorum. Alırken faturasına bakıyorum. Fatura bana, o arabanın tüm parçalarının birleştirilip, montaj hattından çıktığını ve bana sunulduğunu ifade ediyor.
Ben satın alırken, bir bedel ödeyip hayali bir araba almıyorum. Bütün her şeyi ile bitmiş bir araba alıyorum. O yüzden kat irtifakı biraz maalesef, işin hayali boyutunda kalıyor. Ben parayı veriyorum ama neye verdiğimi bilmeyerek alıyorum.”
Önceki depremlerde ne olmuştu?
Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011’de gerçekleşen iki depremde 644 kişi yaşamını yitirmişti.
Depremin üzerinden geçen 10 yıllık süreçte merkez Edremit, İpekyolu, Tuşba ve Erciş ilçelerinde 17 bin 489 konut TOKİ tarafından yapılarak depremzedelere teslim edilmiş, köylerde de 8 bin 500 konut tamamlanmıştı. Bu, 26 bin konutun yaklaşık 10 yılda tamamlandığı anlamına geliyor.
3+1 büyüklüğündeki 100 metrekarelik konutlar için verilen krediler, 2 yıl ödemesiz ve 20 yıl vadeliydi.
Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olduğu 2012’de yaptığı açıklamada konutların kâr amaçlı olmadığını söyleyerek konut fiyatlarının 110 bin lira olduğunu açıklamıştı.
Yüzde 30’u devlet tarafından karşılanan konuların vatandaşa maliyeti 75 bin liraydı.
Depremler sonrasında yapılan harcama Ekim 2013 itibarıyla 4 milyar 942 milyon 148 bin liraya ulaşmıştı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, 2012’de Bianet’e yaptığı açıklamada 100 metrekarelik konutların 56 bine mal edildiğini ve yüzde 50 kar elde edildiğini ileri sürmüştü.
Elazığ depremi sonrası 510 ile 725 lira aylık ödeme
24 Ocak 2020’de gerçekleşen Elazığ depreminde 40’tan fazla insan hayatını kaybetti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ekim 2022’de yaptığı açıklamada 18 bin 524 konutun tesliminin gerçekleştiğini, 60 bin kişinin de yeni evlerine yerleştiğini duyurmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Eylül 2020’de yaptığı açıklamada, “”2+1 konutlar şerefiye bedellerine göre 510 ile 725 lira arasında aylık ödeme ile vatandaşlarımıza teslim edilecektir. 3+1 konut için 730 ile 935 lira arasında bir bedel belirlenmiştir. Köy evlerinde ahırsız olanlarda 790 lira ahırlı olanlarda 905 lira aylık ödemeler yapılacaktır. Ödemeler 20 yıl vade ve faizsiz olarak gerçekleştirilecektir” demişti.
İzmirli depremzedeler hâlâ bekliyor
30 Ekim 2020’de İzmir’de Seferihisar merkezli gerçekleşen depremde 117 kişi hayatını kaybetti.
9 binden fazla yapının etkilendiği deprem hakkında Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, 31 Ekim 2022’de bir açıklama yapmış ve 1404 konut ile 289 işyerinin, depremzedelere teslim edildiğini duyurmuştu.
Açıklamada ayrıca 3 bin 657 konut, 68 işyeri ve 8 derslikli anaokulunun ihalelerinin yapıldığı, bu projelerden 397 konut ve 2 iş yerinin teslim işlemlerine başlandığı ve 444 konut, 6 işyeri ve genel altyapı işlerinin iskan ve abonelik işlemlerinin devam ettiği belirtilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Kasım 2021 tarihli açıklamasına göre İzmir’de inşa edilen konutlar, ilk 24 ayı ödemesiz ve 216 ayı ödemeli olmak üzere 20 yıla yayılan vade ile depremzedelere sunuldu.
Erdoğan, 2+1 konutlar için aylık ödemelerin 740 liradan, 3+1 konutlar için ise 1020 liradan başlayacağını söylemişti.
Cumhurbaşkanı, “Bir başka ifade ile İzmirli depremzede vatandaşlarımızı, 2 artı 1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3 artı 1 konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz” demişti.
İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği Başkanı Haydar Özkan, 16 Şubat 2023’te Evrensel’e verdiği röportajda deprem öncesi 7-8 katlı binalarının yerine zemin artı 5 kat binaların yapıldığını ve büyük hak kayıplarının yaşandığını söyledi. Özkan, “140 metrekarelik dairelerimiz yerine 67-100 metrekare arasında evler yapıldı” dedi.
ANKA Haber Ajansı’ndan Kerim Uğur’un 28 Şubat 2023’te yayımlanan haberine göre ise pek çok depremzede, 28 aydır kirada yeni konutları beklemeye devam ediyor.
“Üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile hep birlikte bu süreci yürütmek zorundayız”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 28 Şubat’ta yaptığı açıklamada hasar tespit çalışmalarında 4 milyon 750 bin bağımsız bölümden (daire ve iş yeri) oluşan 1 milyon 520 bin binanın incelendiğini, 582 bin bağımsız bölüm ve 202 bin binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık olduğunun tespit edildiğini bildirdi.
582 bin bağımsız bölümün tamamının “daire” olduğunu ve bir daire dört kişinin yaşadığını varsayarsak yaklaşık, 2 milyon 300 bin insan evsiz kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 28 Şubat’ta yaptığı açıklamada şehir merkezlerinde inşa edilecek 200 bin konut için jeoloji ve zemin etütlerinin tamamlandığı yerlerde ilk sözleşmelerin imzalandığını söyledi.
Erdoğan’ın açıklamasına göre köyler dahil 309 bin konutun inşa edilecek. Bunların 200 binin yapımına iki ay içerisinde başlanacak.
1 Mart’ta Gaziantep’te iş dünyasının temsilcileri ve müteahhitlerle bir araya gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye için elini taşın altına koyma vakti olduğunu söyledi ve “Üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile hep birlikte bu süreci yürütmek zorundayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Şubat’ta yaptığı açıklamada “Yüz binlerce konutuyla, altyapısıyla, üst yapısıyla şehirlerimizin yeniden inşası süresinde de devlet hazinesinin yanı sıra hem milletimizin hem de dünyanın desteğine ihtiyacımız olacak. Gönlü zengin herkesin kendi imkanınca yapacağı katkıyla bu süreçte devletin yanında yer alacağından şüphe duymuyorum” demişti.
200 bin konut bir yılda biter mi?
Yüzbinlerce konutun iki yıl içerisinde yetişmesi pek çok kişi için inandırıcı gelmiyor.
Bunun nedenlerinden biri bölgede hâlâ artçı sarsıntılar olurken, inşaat projelerinin başlamasının risk oluşturması.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, 17 Şubat’ta gerçekleştirdikleri basın toplantısında “‘Bir yıl içerisinde yeniden ayağa kaldıracağız’ diyorlar. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Siz yerleşim yerlerini yanlış seçmişsiniz, zemin sıvılaşması olan yerleri seçmişsiniz. Bataklık alanları seçmişsiniz. Fay hatlarının olduğu yerleri yerleşime açmışsınız. Bir yıl içerisinde buralarda bina yükseltemezsiniz. Zaten bütün yanlışlık buradan çıkıyor” demişti.
“Bu ülke size 21 yıl verdi” diyen Candan, “Deprem vergileri topladınız, kentsel dönüşüm kanunları, yönetmelikler çıkardınız. Bunların hiçbirini uygulamadınız. Dolayısıyla bu planların tamamının iptal edilmesi, bilimsel verilerle yeni planlama sürecinin yapılması gerekiyor” açıklamasını yapmıştı.
TOKİ’nin vadettiği 250 bin konut daha var
Bir diğer neden ise 2003-2022 arası geçen 19 yıllık sürede 1 milyon 170 bin konut üreten TOKİ’nin, diğer başka pek çok konut projesi varken 200 bin konutu daha nasıl yetiştireceği sorunsalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 Eylül 2022’de “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi” diyerek açıkladığı “İlk Evim İlk İş Yerim” projesi, 2023-2028 arası 5 yıllık süreçte 81 ilde 500 bin sosyal konut vadediyor. Projenin ilk etabı ise iki yılda tamamlanacak 250 bin konut. Konutların maliyetinin yüzde 40’ını devlet karşılayacak.
Orta gelirli hanehalkını hedefleyen “Yeni Evim” projesi ise 4 Ocak 2023’te açıklanmıştı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, ilk etapta 100 bin ailenin birkaç ay içerisinde ev sahibi olacağını söylemişti. Bu 100 bin konutun yüzde 25’inin İstanbul, yüzde 75’inin ise diğer illerde olması planlanıyor.
Program kapsamında vatandaşlar, 3 farklı aşamadaki konutlar için kredi kullanabilecek: Tamamlanmış konutlar, belirli bir oranda tamamlanmamış ve bankaların kredi verme kriterlerine uygun konutlar ve yapımına başlanacak konutlar.
“Bir yıl içinde yetişmesi için ülkenin bütün inşaat işçilerini çalıştırmanız gerek”
İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hasan Kırlangıç ise 28 Şubat’ta “Ege’de Sonsöz”de verdiği röportajda Türkiye’de yüzbinlerce konutu bir yılda yapacak bir iş gücünün olmadığını söyledi.
Sadece binalar değil altyapı için de iş gücüne ihtiyaç olduğunu hatırlatan Kırlangıç, “Bir yıl içerisinde yetiştirmek istedikleri yüzbinlerce binadan bahsediyorlar. Bunları bir yılda teslim etmek demek Türkiye’deki bütün inşaat işçilerinin sadece bu bölgede çalışmasını sağlamak demek” ifadelerini kullandı.
Ülkede şu anda 1,5 milyon inşaat işçisi olduğunu belirten Hasan Kırlangıç, “Bu sayı binaların yapımı için yeterli değil. Yaz sürecinde bir bölgede inşaat başlarken bir bölgede inşaatlar duruyor. Özellikle Akdeniz bölgesinde. Bu dönemde dışarıya çok işçi giderse zaten yetmeyecekti. Burada Suriyeli işçileri kullanacaklardır” ifadelerini kullandı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *