Büyük oranda Sırpların kontrolündeki eski Yugoslavya’nın dağılmaya başlamasıyla yapılan referandumun ardından bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek, bağımsızlığının 31. yılı nedeniyle ülke genelinde bir törenler düzenleniyor. Sırpların Bosna’ya saldırısı ise 6 Nisan 1992’de başlamıştı.
Bosna Hersek’te 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapılan referandumun ardından bağımsızlığına kavuşan ülkede ilk tören başkent Saraybosna’daki Hum Dağı’nda Bosna Hersek bayrağının göndere çekilmesiyle yapıldı.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Denis Becirovic ve konseyin Hırvat üyesi Zeljko Komsic’in katıldığı bağımsızlık günü törenleri, bağımsız Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegovic’in, Kovaçi Şehitliği’ndeki kabrine çiçek bırakılmasıyla devam etti.
Becirovic, Kovaçi Şehitliği’nde yaptığı açıklamada, bugünün Bosna Hersek tarihinin en önemli günlerinden olduğuna işaret ederek “Neden önemli? Çünkü bugün Bosna Hersek halkı demokratik seçimini yaptı ve Bosna Hersek’i tüm Avrupa ve dünya tanıdı.” dedi.
Bağımsızlık Günü’nü inkar edenlere ilişkin Becirovic, “Er ya da geç herkes Bosna Hersek’e ve onun milli bayramlarına saygı duyacaktır. Bosna Hersek’i ayrımcılığa ve bölünmeye sürükleyenler yenilmeye mahkumdur.” diye konuştu.
Ülkedeki en önemli iki milli bayramdan biri kabul edilen Bağımsızlık Günü dolayısıyla başkentteki Sönmeyen Ateş Anıtı’nda da tören düzenlendi.
Komsic de Sönmeyen Ateş Anıtı’nda yaptığı açıklamada, bağımsızlık referandumunun hemen ardından Bosna Hersek’te soykırımın yaşandığı bir savaşın başladığını anımsatarak, “Benim de dahil olduğum nesil bu ülkeyi savunmak için mücadele etti. Genç nesil ise bu ülkeyi daha iyi bir yere getirmek durumunda.” değerlendirmesinde bulundu.
Bosna Hersek’in Srebrenitsa ve Mostar kentlerinde de Bağımsızlık Günü çeşitli törenlerle kutlandı.
Bu arada, 1 Mart Bağımsızlık Günü, ülkedeki iki entiteden biri olan Bosna Hersek Federasyonu’nda (FBIH) milli bayram olarak kutlanırken, Sırp nüfusun yoğun olduğu Sırp Cumhuriyeti (RS) entitesinde ise milli bayram olarak kabul edilmiyor.
Bağımsızlık referandumu
Eski Yugoslavya’nın parçalanmaya başlamasıyla 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihlerinde düzenlenen referandumla, Slovenya ve Hırvatistan’ın ardından Bosna Hersek de bağımsızlığına kavuşmuştu.
Ülke genelinde yapılan ve Sırpların büyük bölümünün boykot ettiği referanduma yüzde 63,6 oranında katılım olmuş, yüzde 99,7 oranında bağımsızlık için “Evet” oyu kullanılmıştı.
Bağımsızlık ilanının hemen ardından 3,5 yıl süren, birçok katliamın, tecavüz ve soykırım olaylarının yaşandığı Bosna Savaşı başlamıştı.
Nüfusun çoğu Müslüman
Nüfusunun yarısından fazlasını Müslüman Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek’te, 1992-1995’de yaşanan savaşın izleri hala tam olarak silinmezken savaşı sonlandıran ancak ülkeye dünyadaki en karmaşık siyasi sistemlerden birini getiren Dayton Barış Anlaşması, birçok noktada ülkenin önünü kesen sorunlara neden oluyor.
Halkın büyük çoğunluğu tarafından “miladı dolmuş bir anlaşma” olarak değerlendirilen anlaşmanın getirdiği karmaşık siyasi yapı da ülkenin istikrara kavuşmasını engelliyor.
Ülke, işsizlik ve genç nüfusunun Batılı ülkelere göç etmesi gibi önemli meselelerle mücadele ederken zengin doğal kaynaklara, önemli yatırım potansiyellerine, ucuz iş gücüne ve Avrupa’nın orta yerinde bulunması dolayısıyla stratejik konuma sahip olmasına rağmen çoğu zaman karmaşık yapısından kaynaklı “hantal” bürokrasinin mağduru oluyor.
Bosnalı Sırpların boykot ettiği referandum 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapıldı
Büyük oranda Sırpların kontrolünde olan Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ile Hırvat güçleri arasında, Hırvatistan’ın 1991’de bağımsızlığını ilan etmesinin akabinde başlayan çatışmalar, komşu ülke Bosna Hersek’e de sıçradı. JNA, Bosna Hersek sınırları içinde kalan ancak nüfusunun çoğunluğunu Hırvatların oluşturduğu Ravno’ya saldırılar düzenledi.
Bosnalı Hırvatlar ve Sırplar, Yugoslavya’nın bölünmesini kendi çıkarları için kullanmayı hedefleyerek ülke topraklarını aralarında pay etmek istedi. Hırvatlar, 18 Kasım 1991’de Hersek Bosna Hırvat Cumhuriyeti’ni, Sırplar ise 9 Ocak 1992’de Sırp Cumhuriyeti’ni ilan etti.
Nüfusunun çoğunluğunu Müslüman Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek’te, Slovenya ve Hırvatistan’ın da Yugoslavya’dan ayrılmalarının ardından bağımsızlık referandumu kararı alındı.
Bosnalı Sırpların büyük oranda boykot ederek katılmadığı referandum, 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapıldı. Halkın yüzde 64,31’inin sandığa gittiği halk oylamasında kullanılan oyların yüzde 99,44’ü bağımsızlık için “evet” oldu.
“Bağımsız” olan Bosna Hersek, 22 Mayıs 1992’de Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğine kabul edildi.
Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik yapıldı
Bağımsızlık referandumunun hemen akabinde JNA’nın yanı sıra Bosna Hersek ve Sırbistan’dan paramiliter Sırp birlikler, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik başlattı.
Bağımsız Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı olan Boşnak lider Aliya İzetbegoviç’in liderliğinde ülkenin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumak için bir araya gelen farklı dini ve etnik kökenlerden Bosna Hersekliler, kuzeyde ve doğuda Sırplar, güneyde ve batıda ise Hırvatlarla mücadele etti. Avrupa’nın ortasında 3,5 yıl süren savaş boyunca çok büyük sivil katliamlar, işkenceler, etnik temizlikler, sürgünler ve soykırım gerçekleşti.
Savaş suçlusu Sırp komutan Ratko Mladic’in emrindeki birlikler, Temmuz 1995’te ülkenin doğusundaki Srebrenitsa şehri ve civarında sadece birkaç günde en az 8 bin 372 Boşnak sivili katletti.
Prijedor, Foça, Zvornik ve Vişegrad gibi birçok şehirde yapılan etnik temizlik nedeniyle neredeyse hiç Boşnak bırakılmadı. Başkent Saraybosna, tam 44 ay Sırpların kuşatması altında kaldı.
Yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini terk etmek zorunda kaldığı, kadınların tecavüze uğradığı, sivillerin toplama kamplarında işkence gördüğü kanlı savaş, 21 Kasım 1995’te Dayton Barış Anlaşması’nın paraf edilmesiyle son buldu.
Dayton Barış Anlaşması’nın getirdiği karmaşık yapı
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliamların yaşandığı Bosna Savaşı, Dayton Barış Anlaşması ile sona erdi.
ABD’de günler süren müzakerelerin ardından 21 Kasım 1995’te paraf edilen antlaşma, 14 Aralık 1995’te ise Fransa’da Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından resmen imzalandı. Antlaşma ile Boşnak, Hırvat ve Sırplar “ülkenin kurucu halkları” kabul edildi.
Dayton’a göre, Bosna Hersek nüfusunun büyük çoğunluğunu Hırvat ve Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ile Sırp nüfusun yoğun olduğu RS entitelerinden ve özel bir statüye sahip Brcko Bölgesi’nden oluşuyor. FBIH entitesi de her birinin kendi hükümeti ve meclisi bulunan 10 kantondan meydana geliyor.
Devletin en üst makamı olarak da Boşnak, Sırp ve Hırvat 3 üyeden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi mevcut. 4 yıllığına halk tarafından seçilen Konsey üyeleri, dönüşümlü olarak 8 aylığına “Konsey Başkanlığı” yapıyor. Konseyin Hırvat ve Boşnak üyeleri, FBIH’de yaşayanlar, Sırp üye ise RS’de yaşayanlar tarafından seçiliyor.
Dayton’un getirdiği sistem gereği ülkede bir de “Yüksek Temsilci” bulunuyor. Geniş yetkilerle donatılmış yabancı bir diplomat olan bu kişi, Devlet Başkanlığı Konseyinin üyeleri dahil olmak üzere ülkedeki tüm diğer devlet yetkililerini görevden alma ve yasalarda değişiklikler yapma hakkına dahi sahip.
Anlaşmanın getirdiği karmaşık yapıda; kanton, entite ve devlet düzeyinde 5 başkan (üçü konsey üyeleri), 13 başbakan ve 130’dan fazla bakan bulunuyor. Bu karmaşıklık, birçok kez hükümetler arasında yetki kargaşasına neden oluyor, karar alınmasını zorlaştırıyor.
Bosna Hersek “aday ülke” statütüsü aldı
Batı Balkanlar’daki diğer ülkeler gibi Bosna Hersek’in de dış politikadaki öncelikli hedefi, AB’ye üye olmak. Bu hedef için daha çok yol alması gereken Bosna Hersek, 2016’da AB’ye resmen üyelik başvurusu yaptı ve “aday ülke” statüsünü 15 Aralık 2022’de alarak uzun bir yolun ilk adımını atmış oldu.
Bosna Hersek’te 1992-1995’te yaşanan savaşı sonlandıran Dayton Barış Antlaşması ile dünyanın en karmaşık siyasi yapılarından birine sahip olan ülke için “zor kısmın” aday ülke statüsünden sonra gelen AB katılım müzakereleri olduğu ifade ediliyor.
NATO’ya üyelik konusunda ise ülkede görüş ayrılıkları bulunuyor. Rusya ile yakın ilişkileri bulunan Bosnalı Sırplar, ülkenin NATO’ya üye olmasına karşı çıkıyor. Devlet Başkanlığı Konseyinde kararlar 3 üyenin onayı ile alındığından, Bosna Hersek’in NATO üyeliği süreci şu an için çıkmaza girmiş durumda.
Başkenti Saraybosna olan Bosna Hersek’in nüfusu, 2013’teki son sayıma göre 3 milyon 531 bin 159. Nüfusun yüzde 50,11’ini Boşnaklar, yüzde 30,78’ini Sırplar, yüzde 15,43’ünü Hırvatlar ve yüzde 3,68’ini ise diğer etnik gruplara ait vatandaşlar oluşturuyor. Ülke nüfusunun yüzde 50,7’si Müslüman.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *