Şaşılacak şeydir ki, halen gerek feminist eğilimdeki sivil toplum kuruluşları, gerek devletimizin resmi ve yarı resmi birimleri “harıl harıl “Toplumsal Cinsiyet” kavramını yaygınlaştırmak için çalışma”ktalar. Bunu çeşitli resmi yazışmalardan anlamaktayız. Resmi Diyanet kurumunun dahi bu konuda yoğun çalışmaları olduğunu herkes biliyor.”
Milli Gazete yazarlarından Ekrem Şama, “İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinin sadece topluma karşı “mış gibi” yapmaktan ibaret bir adım” olduğunun anlaşıldığını vurguladı.
Bugün Milli Gazete’de yer alan “ETCEP yürüyor, toplum çürüyor!” başlıklı yazısında Ekrem Şama, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi (ETCEP)’in 2014’ten beri uygulandığını, bu projenin körpe beyinlere “Toplumsal Cinsiyet” ucubesinin enjekte edilmesi anlamına geldiğini belirtti.
Ekrem Şama, sayın yetkililerimizden beklentimiz şudur diyerek beklentilerini şu sözlerle ifade etti:
“Kime ne söz verdiğinizi bilmiyoruz ama gerek zina konusunda gerek eşcinsellik konusunda mevcut olan yanlış mevzuatı ve gerekse 6284 sayılı kanun ve benzeri İstanbul Sözleşmesi kalıntıları olan mevzuatı düzeltiniz. ETCEP ifsadını da durdurunuz. Bu konularda yaptığınız yanlış ve ikircikli uygulamalardan bir an önce vazgeçiniz.”
Ekrem Şama’nın yazısı şöyle:
2011 yılında bir uluslararası sözleşme olan “İstanbul Sözleşmesi” TBMM’den geçip 6251 sayı ile kanunlaşıyor. Bu sözleşmenin kılıfı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi” başlığını taşımasıdır.
Yaklaşık 10 yıl yürürlükte kalan bu sözleşme, 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yürürlükten kaldırılıyor.
Neden kaldırılıyor?
Çünkü başlığındaki kılıfın aksine, ne kadına karşı şiddeti, ne de aile içindeki şiddeti önlemediği gibi, kat kat artmasına sebep oluyor. Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin artması toplumu ayağa kaldırıyor. Aileler dağılıyor, boşanmalar artıyor, hapishaneler mağdurlarla doluyor, yersiz ve süresiz nafaka uygulamaları insanları öfke sellerinde boğuyor, çocuklar perişan oluyor, ahlaksızlıklar, yalan ve iftira mağdurları ve sahtekarlıklar artıyor… Velhasıl toplumumuzun temel taşı olan aile çürümeye başlıyor. Bunu tespit eden yetkililer de bu sözleşmeyi iptal ediyor. İptal edilmesine ediliyor ama çürüme artarak devam ediyor. Biraz detaya inildiğinde İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinin sadece topluma karşı “mış gibi” yapmaktan ibaret bir adım olduğu anlaşılıyor. Çünkü bu sözleşmeye istinaden çıkarılan 6284 sayılı kanun ve benzeri mevzuat halen yürürlükte ve değiştirilmesi yönünde de en küçük bir adım atılmıyor. Bunu da adalet mekanizmasının en tepesindeki kişinin ve bazı feminist sivil toplum kuruluşlarının övünerek açıklamış olduğunu asla unutamayız.
Ayrıca sözleşme ve buna dayalı olarak çıkarılan başta 6284 sayılı kanun ve diğer mevzuat ile “Toplumsal Cinsiyet” kavramı uygulamaya sokulmuştur. Tedavi edilmesi gereken; erkeğe benzeyen kadın veya kadına benzeyen erkek kişiler, üçüncü ve dördüncü cinsmiş gibi toplumumuza dayatılmıştır. Dayatılmaya da devam edilmektedir. Dayatılan bu “Toplumsal Cinsiyet” kavramının da ailenin çürümesini hızlandıran bir etken olduğunu unutmamak gerekir.
Şaşılacak şeydir ki, halen gerek feminist eğilimdeki sivil toplum kuruluşları, gerek devletimizin resmi ve yarı resmi birimleri “harıl harıl “Toplumsal Cinsiyet” kavramını yaygınlaştırmak için çalışmaktalar. Bunu çeşitli resmi yazışmalardan anlamaktayız. Resmi Diyanet kurumunun dahi bu konuda yoğun çalışmaları olduğunu herkes biliyor.
Yine 2014 yılında pilot bölge seçilen illerdeki okullarda ETCEP uygulanmaya başlandı. Yani Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi. Bu proje körpe beyinlere “Toplumsal Cinsiyet” ucubesinin enjekte edilmesi demekti. İki yıl uygulanan bu projenin neticelerine bakıldığında; on binlerce evladımızın, daha hayatlarının başında beyinsel olarak ifsat edilmesi anlamına geldiğinin görülmesi ve toplumda oluşan infial üzerine proje tümden iptal edildi.
Bugün hayretle anlaşılıyor ki, bu da bu projenin iptal edilmesi değil, “mış gibi” yapılması imiş.
Çünkü Millî Eğitim içinde birçok müdürlük, çok da dikkat çekmeden bu projeyi alttan alta geliştirip öğrencilerimize zerk etmeye devam etmektedirler. Bazı okul aile birlikleri ve yine ifsat görevi üstlenmiş bulunan sivil toplum kuruluşları da bu işe çalışmaktalar. Millî Eğitim Bakanlığı da artık açıktan açığa bu konuda yeni adımlar atmaya başladı. Örnek vermek gerekirse, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, okullara 14.12.2022 tarih ve 96 sayılı yazıları ile ETCEP ruhunun öldürülmediğini gösteren “Ders kitapları toplumsal cinsiyet eşitliği dikkate alınarak hazırlanmalı” talimatlarını veriyor.
Sonuç olarak:
1-“İstanbul Sözleşmesi” ifsat sayılarak kaldırılmıştı. O halde neden halen kaldırılan o sözleşme 6284 sayılı kanun eli ile aynen uygulanmaya ve aileyi çürütmeye devam etmektedir?
2-ETCEP zararlı ve ifsat içeren bir proje sayıldığı için uygulamadan kaldırılmıştı. O halde neden halen ders kitaplarına monte edilip evlatlarımızın dimağına işlenmektedir?
Sayın yetkililerimizden beklentimiz şudur:
Kime ne söz verdiğinizi bilmiyoruz ama gerek zina konusunda gerek eşcinsellik konusunda mevcut olan yanlış mevzuatı ve gerekse 6284 sayılı kanun ve benzeri İstanbul Sözleşmesi kalıntıları olan mevzuatı düzeltiniz. ETCEP ifsadını da durdurunuz. Bu konularda yaptığınız yanlış ve ikircikli uygulamalardan bir an önce vazgeçiniz.
Toplumumuzun çürümesini durdurunuz!













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *