Macron’un Cezayir ziyaretinde, Türkiye, Rusya ve Çin’in Afrika politikalarını aktivist, neo-kolonyal ve emperyalist ilan etmesi çerçevesinde Sputnik’e değerlendiren Dr. Çinar, “Fransa, Afrika kıtasında Türkiye, Rusya ve Çin’in son yıllarda giderek daha aktif olmasını kendi Afrika politikasına yönelik bir tehdit olarak görüyor” dedi.
ABD önderliğindeki Batı’nın, Rusya’ya yönelik yaptırımlarının en çok etkisini gösterdiği bölgelerden biri olan Afrika’da, Fransa’nın ‘gönül alma’ çabaları sürüyor. Bu çerçevede Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘kara kıtadaki’ son durağı, 132 yıldır Fransız sömürgesi altında olan Cezayir oldu.
Macron’un 25 Ağustos’taki ziyaretinde, Fransa karşıtı fikirlere kapılmanın doğru olmadığını belirten bir dizi açıklamada bulunması dikkat çekti. Macron daha önce de Cezayir’i Fransa düşmanlığı ile itham edip “Fransız kolonizasyonundan önce bir Cezayir ulusu var mıydı?” diyerek kolonizasyon öncesinde de ülkenin Osmanlı İmparatorluğu ile kolonyal bir deneyime sahip olduğuna dikkat çekmişti.
Fransa ve Cezayir arasında uzun süredir yaşanan diplomatik krizden ve Macron’un bu açıklamalarından sonra Cezayir tarafı, bir başka devletin kendi iç işlerine karışamayacağını sert bir ifade ile dile getirmiş, Cezayir ordusu da ülkenin hava sahasının Fransız askeri uçaklarına kapatıldığını açıklamıştı.
Cezayir’deki son temasında ise Fransa’nın ‘meydanı boş bıraktığı için’ ülkesine yönelik ‘manipülasyon’ yürütüldüğünü savunan Macron, ‘siyasal İslamcı’ aktivistlerin Fransa düşmanlığı yapıp yaydığı ile ilgili yeni bir iddia daha ortaya attı. Fransa’nın Afrika’ya yönelik geçmişi nedeniyle eleştirildiğini ancak zaman alsa da kıtada ülkesine yönelik ‘güven inşa edeceklerini’ savunan Macron ayrıca, “Türkiye, Rusya ve Çin’de, aktivizm, neo-kolonyal ve emperyalist ajandaları olan ve el altından Fransa düşmanlığı yapan ağlar var. Tek bir düşman var, Fransa. Bunda hepsi birleşiyor” diye konuştu.
Ziyareti sırasında protesto edilen ve seyahatini kısa keserek şehirden ayrıldığı Fransız basınına da yansıyan Macron’un açıklamalarına Türkiye’den tepki gecikmedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, “Kendi geçmişine ilişkin sorunlarla yüzleşmek ve bunları çözmek yerine, bu tepkilerin üçüncü ülkelerin faaliyetleri nedeniyle ortaya çıktığını iddia etmek sadece sosyolojik bir olguyu ve tarihi yadsımak değil, aynı zamanda bazı siyasetçilerin sahip olduğu çarpık bir zihniyeti de yansıtmaktadır. Fransa’nın, en kısa zamanda, kendi sömürgeci geçmişiyle, ülkemiz dahil başka ülkelere ithamda bulunmadan yüzleşebilecek olgunluğa erişmesini temenni ediyoruz” dedi.
Dr. Huriye Yıldırım Çinar: ‘Fransa Afrika’daki politikalarında, Türkiye, Rusya ve Çin’in ilerlemelerini tehdit olarak görüyor’
Türkiye, Rusya ve Çin’in Afrika ile temaslarından ‘rahatsız’ olan Macron’un açıklamalarını, Türkiye Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Afrika Enstitüsü eş direktörü Dr. Huriye Yıldırım Çinar Sputnik’e değerlendirdi.
Macron’un son açıklamasının, Türkiye’nin Afrika ilişkileri ile ilgili ikinci ithamı olduğunu belirten Çinar, “İlk ithamda Tebbun, ‘Türkiye ile bizim ilişkilerimiz iyi seviyede ve biz memnunuz’ şeklinde bir cevap vermişti. Halihazırda Macron’a yönelik Afrika’da bir tepki var. 4 ya da 5 eski sömürgesinden de çok yoğun tepkiler alıyor. Macron da, Afrika’da sokağa çıkıp tepki gösteren halkın odağını değiştirebilmek açısından kendisine yeni düşmanlar oluşturarak üstündeki ilgiyi dağıtmaya çalışıyor. Türkiye’yi de yükselen bir tehdit olarak algılıyor. Bu nedenledir ki Türkiye’den kıtaya yüksek mevkideki siyasiler tarafından yapılan her seyahat sonrasında Fransız basınında bu tehdit algılamalarına yönelik haberler yer almakta. Fransa, Afrika’daki politikalarında, Rusya ve Çin’in ilerlemelerini de tehdit olarak görüyor. Son dönemde, örneğin Mali’deki gelişmelerde de gördüğümüz gibi, Afrika’da yaşanan Rusya-Fransa gerilimi de bunun nedeni. Macron Wagner grubu üzerinden Rusya’nın Afrika’daki imajına zarar vermeye çalışıyor. Aynı şeyi Çin için borç diplomasisi ve yatırım anlaşmalarındaki eşitsizlikler üzerinden yapmaya çalışıyor” dedi.
Çinar, Macron ve Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un farklı siyasi ve stratejik yönelimleri olduğuna dikkat çekerek şunları aktardı:
“Çünkü Macron Kuzey Afrika ve Akdeniz’deki gelişmelere yön vermeyi isteyen bir lider olma arzusunda. Bu doğrultuda başta Türkiye olmak üzere birçok aktörü pasifize etmek için hummalı çabalar veriyor. Cezayir’in de hem Kuzey Afrika hem de Akdeniz’de oldukça önemli bir stratejik konumda bulunduğu ayrıca Sahraaltı Afrika’ya da açılan stratejik bir kapı olduğu düşünülürse Fransa bu ülkeye yönelik neokolonyal politikalar gütmesi oldukça akla yatkın. Ancak Tebbun iktidarındaki Cezayir’in bu neo-kolonyal politikalara karşı direnişi Macron’u oldukça rahatsız ediyor. Diğer yandan Tebbun’un Fransa’nın bölgede önemli bir rakip olarak gördüğü Türkiye ile yakın ilişkiler geliştirmesi, Akdeniz meselesinde benzer tutumlarda bulunması ve hatta Haziran ayında yine Le Monde gazetesinde verdiği bir demeçte ‘Türklerle mükemmel ilişkilerimiz var’ demesi Macron hükümetinde derin kaygılara sebebiyet verdi.”
Macron’un Cezayir politikasına da değinen Çinar, “Netice itibariyle Macron Cezayir’de atalarının attığı sömürgecilik tohumlarının meyvesini yemek için ülkeye yönelik neokolonyal söylem ve uygulamalarına devam edeceği bir gerçek. Türk dış politikası karar vericileri de Fransa, Kuzey Afrika ve hatta Sahraaltı Afrika’ya yönelik kararlarında oldukça titiz davranmalı. Macron’un bölgede Türk varlığından duyduğu rahatsızlık bu kadar aşikarken, bölge devletleri ile geliştirilecek ikili ve çok taraflı ilişkiler Türk dış politikasında önemli bir ivme yaratıp Fransız neo-kolonyal politikalarına büyük bir darbe indirebilme potansiyeline sahip. Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini kazan-kazan prensibine dayandırması ve tarihi/siyasi olarak bu bölgedeki postkolonyal devletleri hassasiyetlerine duyarlı tutumunu bir avantaj olarak nitelendirmek mümkün” şeklinde konuştu.
Macron’un açıklamalarındaki Rusya vurgusuna da dikkat çeken Çinar, “Rusya’nın kıtada giderek artan varlığına karşın eski sömürgeci bir ülke olan Fransa ise son yıllarda bölgede kayda değer bir güç ve imaj kaybına uğradı. Siyasi olarak bağımsız ancak sosyo-ekonomik olarak kendilerini hala özgür olarak hissedemeyen birçok eski Fransız sömürgesi Fransa’nın kıtaya yönelik neo-kolonyal politikalarına giderek artan bir şekilde tepki göstermeye başladı. Bu tepkiler bilhassa Macron döneminde daha çok görülmeye başladı. Macron’un Afrika’daki agresif politikaları ters teperek Fransız dış politikasına negatif etkiler yarattı. Gelinen noktada Macron, Afrika’da güç kaybederken artan Rus etkisinden büyük endişe duymaya başladı. Mali örneğinde olduğu gibi Ruslarla kurulacak askeri ilişkilere karşı Malili yetkileri uyarırken hala eski kolonyal bağlarından güç aldığı ve bölgede yükselen Rusya gibi aktörleri bertaraf etmeye çalıştığı görülüyor” ifadelerini kullandı.
(Sputnik)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *