Ömer Çelik’ten ‘başörtülü vali’ açıklaması

Ömer Çelik’ten ‘başörtülü vali’ açıklaması

Afyonkarahisar’a başörtülü bir vali atanmasını, geçmişte uygulanan yasaklara atıf yaparak yanıtlayan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Bunların bugün bu şekilde gündem olması aslında Türkiye’nin geçmişteki yasakları, kısıtlamaları, kadınlara dönük ayrımcılıkları terk etmesinin yeni bir sembolü olarak gündeme gelmiştir.” ifadesini kullandı.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi. Çelik, MKYK gündeminde, gençlik politikaları başta olmak üzere güvenlik, terörle mücadele ve sınır güvenliği konularının ele alındığını belirtti.

Şirin Akile’nin öldürülmesi

Filistinli gazeteci, Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile’nin işgalci İsrail tarafından öldürülmesini değerlendiren Çelik, “Kendisi Kudüs’ün kızı olarak anılıyordu, çeyrek asırdır dünyaya Kudüs’teki, Filistin’deki gelişmeleri duyurmaya çalışıyordu. Maalesef İsrail güçlerinin 2000’li yıllardan bu tarafa yaklaşık 55 Filistinli gazeteciyi öldürdüğü şeklinde bir rakam var. Uluslararası kamuoyunun bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. İsrail makamlarından da şeffaf ve güvenilir bir soruşturma yapılarak bunu gerçekleştirenlerin cezalandırılmasını talep ediyoruz.” diye konuştu.

Göç meselesi ve sığınmacılar

Ömer Çelik, son günlerde, göç meselesi, göçmenler, mülteciler, sığınmacılar üzerinden birtakım provokasyonlara şahit olduklarını belirterek şöyle devam etti:

“Özellikle de Türkiye’nin güçlü diplomatik süreçler yürüttüğü bir dönemde, turizm sezonunun da yaklaştığı bir dönemde bunların değişik bir yaklaşımla daha provokatif, daha kışkırtıcı bir yaklaşımla ele alındığını görüyoruz. Aslında bu tarz, Avrupa’da aşırı sağ tarafından birtakım ırkçı örgütler tarafından çok kullanılan bir tarzdır. Ama bunu da Türkiye’nin içerisine tercüme ederek Türkiye’nin içerisinde bir siyasi ayrışma, kamplaşma, bir provokasyon unsuru haline getirmeye çalışanların olduğunu görüyoruz. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Türkiye’nin bir göç yönetimi konusunda hem tecrübesi hem de bir politikası vardır. Düzensiz göç ile etkili bir şekilde mücadele edilmektedir. Bir yandan sorunun kaynağında çözüm aranmaktadır, etkili sınır güvenlik tedbirleri söz konusudur. Birilerinin dediği gibi, ‘Sınırlarımız yol geçen hanına döndü.’ gibisinden bir yaklaşım, hem Türk Silahlı Kuvvetlerine hem de Emniyet ve Jandarma teşkilatımıza dönük bir iftiradır.”

Ömer Çelik, sığınmacıların geri gönderilmesine ilişkin şunları söyledi:

“Bu geri dönülen bölgelerin, herhangi bir şekilde bu insanlar için bir ölüm tehdidi teşkil etmemesi lazım. Türkiye büyük bir devlettir, milletimiz büyük bir millettir, herhangi bir şekilde bu insanları ölüme terk etmek gibisinden bir yaklaşım içerisinde olamayız. Katillere bunları teslim etmek gibi bir yaklaşım içerisinde olamayız. Nitekim ama bunun ötesinde vatandaşlarımızın haklı olarak bize ilettikleri göçmenlerle ilgili birtakım asayiş sorunları, birtakım başka sorunlar olduğu zaman bunlara en etkili şekilde müdahale edilmektedir. Son zamanlarda bazen bu sosyal medyada görüyoruz, bütün vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur, hiçbir şekilde bir yerde yanlış bir şey, olumsuz bir şey olduğu zaman vatandaşlarımız lütfen kendileri müdahale etmesinler, istenmeyen birtakım durumların ortaya çıkması, birtakım yanlış anlaşılmalar söz konusu olabilir veya gerçekten müdahale edecek bir durum olur, buna müdahale edecek kimseler emniyet görevlileridir ve güvenlik güçlerimizdir.”

‘Bir politikamız her zaman vardır’

Çelik, Türkiye’de sığınmacı olarak bulunanların sonsuza kadar kalmayacaklarını, günü geldiğinde, güvenli bölgeler ortaya çıktığında gideceklerini aktararak “Şimdi o tip bölgelerde briket evlerin yapılması, altyapının kurulması ile zaten gönüllü ve onurlu bir şekilde bu geri dönüşlerin sağlanması gerçekleştiriliyor.” dedi. Türkiye’nin sığınmacıları gönüllü ve onurlu bir şekilde kendi ülkelerine gönderecek bir politikası, mekanizması ve çalışmalarının bulunduğunu anlatan Çelik, şöyle devam etti:

“Bugün söylediğimiz, diğerlerinin söylediği şekilde, ‘Hadi otobüslere dolduralım, gönderelim’ şeklinde insanları katillere teslim edecek bir yaklaşım asla söz konusu olmayacaktır. Türkiye’nin demografik güvenliği ile ilgili, haklı olarak, iyi niyetli olarak kaygılarını dile getiren vatandaşlarımız da bu konunun da takip edildiğini bilsinler, Türkiye’nin demografik güvenliği konusunda hassasiyetimiz yüksektir. Herhangi bir şekilde Türkiye’nin demografik güvenliğini riske atacak, birilerinin, ‘Her bir göçmenin şu kadar çocuğu olursa, bunların hepsinin şu kadar çocuğu olursa, şu kadar zaman sonra Türkiye’nin şu kadarı vatandaşımız olmayanlardan olacak.’ gibisinden hayali, kışkırtıcı hesapları asla doğru değildir. Demografik güvenliğimizi de dikkate alan, değerlendiren bir politikamız her zaman vardır.”

‘Ermenistan’la normalleşme’

Ermenistan ile normalleşme sürecini yakından takip ettiklerini de belirten Ömer Çelik, “Ama son zamanlarda yine bu Ermeni diasporası içindeki bazı lobilerin bunu sabote etmek için de özel bir gayret içerisinde olduğunu görüyoruz, bunları takip ediyoruz.” ifadesini kullandı.

​​​​​​​Türkiye ile Ermenistan arasında Viyana’da yapılan normalleşme süreci üçüncü görüşmelerinin Büyükelçi Serdar Kılıç ve Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan arasında yapıldığını hatırlatan Çelik, “Şimdiye kadar bu görüşmeler yapıcı bir çerçevede, normalleşmenin sağlanmasına dönük olarak hedef odaklı bir şekilde ilerliyor. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı’mızla, Sayın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in buradaki iradesinde bu yöndedir bölge barışı açısından.” diye konuştu.

Başörtülü kadın vali atanması

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan parti sözcüsü Ömer Çelik, Afyonkarahisar’a atanan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Kübra Güran Yiğitbaşı’nın ilk başörtülü vali olduğu hatırlatılarak, konuya ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, Vali Kübra Güran Yiğitbaşı’nı tebrik etti.

Çelik, “Bu Türkiye’de kadınların herhangi bir şekilde artık hiç kimsenin kadınların kılık kıyafetiyle uğraşmaması, kadınların kamusal hayatta nasıl yer alacağı ile ilgili olarak herhangi bir şekilde bunu bir politik yasaklama konusu yapmaması açısından Türkiye’nin ne kadar normal bir atmosfere girdiğini gösteren bir şey.” dedi.

Kararın memnuniyetle karşılandığını söyleyen Çelik, “Başörtülü olur, başörtüsüz olur bütün kadınlarımızın geldikleri görevlerde son derece başarılı olmalarını diliyoruz. Bunun önünü açmaktan siyasi hareket olarak gurur duyuyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyeti her zaman ön plandadır. Dolayısıyla bunların bugün bu şekilde gündem olması aslında Türkiye’nin geçmişteki yasakları, kısıtlamaları, kadınlara dönük ayrımcılıkları terk etmesinin yeni bir sembolü olarak gündeme gelmiştir.” diye konuştu.

Asgari ücretle ilgili bir çalışma var mı?

Çelik, AKP Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin’in, bir televizyon programında asgari ücretle ilgili bakanlıkların çalışmalar yaptığını söylediği, bunun sabit gelirliler tarafından bir müjde olarak kabul edilip edilemeyeceği sorusunu şöyle yanıtladı:

“Asgari ücret ya da başka konular tabii ki dar gelirli vatandaşlarımızı ekonomik alanda korumak için bu hükümetimizin her zaman gündemindedir. Bir açıklama yapıldığı zaman hemen ‘bir paket mi var, bir şey mi açıklanacak’ gibisinden düşünmemek lazım. Bunlar zaten takip ediliyor, yakın zamanda zaten düzenlemeler yapıldı biliyorsunuz ama şunun bilinmesi gerekir ki vatandaşlarımızın hayat koşulları, ilettiği talepler, vatandaşlarımızın beklentileri bizim partimizin her zaman gündemindedir. Bakanlıklarımızın faaliyetlerini, çalışmalarını da bu bakımdan yakın olarak takip ediyoruz.”

Ümit Özdağ’ın ‘sığınmacı’ çıkışı

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, Suriyeli sığınmacılara ilişkin çıkışlarına ilişkin bir soru üzerine Ömer Çelik, sığınmacılara dönük nefret söyleminin sadece belli bir yerden kaynaklanmadığını ifade etti. Bazılarının ırkçılık noktasından, bazılarının ise “sosyal demokratım” dediği halde nefret söylemi ürettiğini söyleyen Çelik, “Bunun arkasındaki siyasal motivasyona baktığınızda, birincisi demokratik ortamı zehirleyen bir kışkırtıcılık söz konusu oluyor. İkincisi, bir toplumun kendi içerisinde birtakım nefrete dayanan fay hatları oluşturmaya dönük olarak son derece kırılgan bir zemin oluşturmak şeklinde oluyor.” dedi.

Avrupa’da Türk, Müslüman, göçmen ve yabancı düşmanlığının aynı kesimler tarafından yürütüldüğünü ve propagandasının yapıldığını söyleyen Çelik, bu düşmanlıklar üzerinden provokatif birtakım siyasetlere zemin oluşturmaya çalışıldığını anlattı. Çelik, “Bunların kes-kopyala-yapıştır şeklinde Türk siyasetine tercüme edilmeye çalışıldığını ve burada da aynı sonuçları doğuracak şekilde yürürlüğe koyulduğunu görüyoruz. Yani söylenen, bu vatandaşlarımızın haklı talepleri, haklı eleştirileri bunları tabii ki biz takip ediyoruz.” diye konuştu.

“Ülkemde sorun çıkaran, çeşitli sorunların arkasında olan sığınmacı istemiyorum.” şeklindeki ifadelere kimsenin “ırkçılık” demediğini vurgulayan Çelik şöyle devam etti:

“Bugün Türkiye’nin demokrasisini zehirlemek için bu şekilde bir söylemin kullanıldığını görüyoruz. Yoksa hiç kimse çıkıp da ‘benim göç politikasıyla ilgili şu eleştirilerim var, benim sığınmacıların şu şekilde yaşamasıyla ilgili şu eleştirilerim var’ ya da ‘sığınmacılara dönük olarak üretilen hükümet politikalarıyla ilgili şu eleştirilerim var’ dediği zaman onunla ilgili olarak kimsenin ‘ırkçı’ dediği yok ki. ama siz belli insanları hedef göstermeye başladığınızda, her ortaya çıkan toplumsal hadiseyi bir şekilde yabancı düşmanlığı şekline sokmaya başladığınızda, Avrupa’da Türklere, Müslümanlara karşı yapılan kışkırtıcılığın aynısının buraya tercüme edilerek, Türk siyasetinde bir fay hattı oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunun toplumumuza, ülkemize, milli bünyemize çok büyük bir zararı olur.”

İnsanları rahatsız eden bir sığınmacı görüntüsü olduğunda güvenlik güçlerinin gereğini yapacağını söyleyen Çelik, “İnsanları herhangi bir şekilde bir yerde bir asayiş problemi olduğu zaman ister bizim vatandaşımız olsun ister sığınmacı olsun buna kendi kendinize müdahale edin noktasına getirecek şekilde kışkırtıcılık yapmanın bu ülkeye bir faydası olmaz ki. Vatandaşlarımıza tekrar arz ediyorum; hiç kimse bir olumsuzluk gördüğü zaman kendi kendine müdahale etmemelidir, hemen güvenlik görevlilerine haber vermelidir. Emniyet, jandarma, bekçi hemen gereğini yapacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.” değerlendirmesini yaptı.

Kaftancıoğlu’nun hapis cezası

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun mahkumiyetinin Yargıtay tarafından onanmasıyla ilgili soru üzerine Ömer Çelik, “Bu dosyanın içini ne ben bilirim ne Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasetçileri bilir. Daha karar yayınlanır yayınlanmaz sosyal medyadan tuttular Cumhurbaşkanımızı, hükümetimizi, partimizi suçlamaya çalıştılar. Bu mesele dosyanın içini ben bilmediğim gibi kendilerinin de bilmediği bir mesele, dolayısıyla sadece siyasi tarafgirlikle konuşulup ele alınan bir mesele.” diye konuştu.

Bazılarının yargı kararını beğendiğini, bazılarının ise beğenmediğini dile getiren Çelik, “Ama şöyle bir adete döndü bu iş, nerede bir yargı kararı çıksa hemen bunu Cumhurbaşkanımızı, AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı, hükümetimizi, kabinemizi hedef gösterecek şekle sokuyorlar. Bu mantıksız bir şey.” dedi.

Çelik, bazı davalarla ilgili verilen kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu ve diğerlerinin onandığını anımsatarak, “Her konuda bizi, Cumhurbaşkanımızı yargının verdiği kararın arkasındaki irade olarak etiketliyorlar, ondan sonra da bizden kendimizi yargının yerine koyarak bir tutum almamızı bekliyorlar. Dolayısıyla o yargı kararını herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir ama herkes dosyaya bakarak konuşsun.” ifadelerini kullandı.

Yeni pasaportlarda Ayasofya simgesi bulunmasının anlamı

Yeni pasaportlarda yer alacak simge mekanlar arasında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin de bulunduğu ve Yunan basınının bunu bir “meydan okuma” nitelendirmesine ilişkin değerlendirmeleri de sorulan Ömer Çelik, “Yunanlıları, bizim pasaportumuzda Ayasofya Camisi’nin resminin olması niye ilgilendiriyor onu anlamış değilim. Bu son derece güzel bir şey olmuş, son derece yerinde bir şey olmuş. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik alanı içerisindeki Ayasofya-i Kebir Camisinin resminin pasaportlarımıza koyulmasından Yunanlılara ne? Bu zihniyet gerçekten enteresan bir zihniyet.” dedi.

Pasaportlarda Ayasofya-i Kebir Camisi’nin bulunmasında katkısı geçen herkesi tebrik eden Çelik, “Herhangi bir şekilde tepki gösterecekleri bir konu da yok. Nitekim Ayasofya açıldığında da aynı şeyi yaptılar. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik alanı içerisindeki bir konudur. Yunanistan’ı ve Yunanlıları ilgilendiren bir konu değildir.” şeklinde konuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *