Elysee Sarayı, Mali yönetiminin 31 Ocak’ta Paris’in Bamako Büyükelçisi’ni sınır dışı etmesinin ardından 2 hafta içerisinde bu ülkedeki askeri varlıklarının akıbetini ve Sahel’deki yeni askeri planını duyurma kararı aldı.

Paris yönetiminin, Mali’nin Menaka, Gossi ve Gao bölgelerinde bulunan 3 askeri üsten çekilmenin “çok ciddi olarak değerlendirildiği” açıklamasının ardından, Fransa’nın silahlı insansız hava araçları ile Barkhane Operasyonu’nun savaş jetlerini bulundurduğu hava üssünü Nijer’e taşıyacağı belirtiliyor.

Uzmanlar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2021’in sonuna kadar Mali’deki üsleri kapatacakları açıklamasından daha sonra geri adım atarak sadece kuzeydeki üslerden çıkan Fransa’nın Sahel’deki varlığından vazgeçmeyeceğini, bu nedenle operasyonları sürdürmek için silahlı grupların faaliyet gösterdiği bölgeye yakın Burkina Faso ve Nijer arasından seçim yapması gerektiğini ifade ediyor.

Fransa Savunma Bakanı Florence Parly’in 3-4 Şubat’ta bu ülkeye yaptığı ziyaretin, Fransız askerini Nijer’e taşınma planına işaret ettiği belirtiliyor.

Fransa bölgeden çıkmak istemiyor

Diğer yandan Burkina Faso’da 24 Ocak’ta düzenlenen darbeyle yönetimin askeri cuntanın eline geçmesi, Fransa’nın bu ülke yerine Nijer’i tercih edeceği görüşünü kuvvetlendiriyor.

Burkina Faso’da darbeyi yapan Yarbay Paul-Henri Sandaogo Damiba’nın, devirdiği Cumhurbaşkanı Roch Christiane Kabore’ye Rus paralı asker şirketi Wagner milislerinin ülkeye konuşlanması konusunda baskı yaptığı iddiaları ve Wagner’in arkasındaki isim olduğu belirtilen Yevgeny Prigozhin’in, darbeyi memnuniyetle karşıladığına ilişkin açıklaması, Mali’deki Fransız askerlerinin Burkina Faso’ya nakledilmesi ihtimalini düşürüyor.

Uzmanlar, Fransa’nın milyarlarca avro harcadığı ve birçok askerini kaybettiği bölgedeki askeri operasyonlar ile ticari kaygılar gerekçesiyle Afrika’nın Sahel bölgesinden uzun süre çıkmayacağı görüşünde.

Fransa’da yaşlı bakımevlerinde ‘kötü muamele’ krizi büyüyor

Gazeteci Victor Castanet tarafından 26 Şubat’ta basılan Les Fossoyeurs adlı araştırma kitabında, Orpea bakımevlerinde yaşlılara kısıtlı yemek verildiği, tuvalet bakımı yapılması gerekenlerin saatlerce temizlenmediği, 33 kişinin uyandırılması ve kahvaltılarının sorumluluğunun tek bir kişide olması gibi detaylar paylaşıldı.

Bakımevlerinde çalışanların şahitliklerine dayandırılan kitapta, aylık ücretleri 6 bin 500 avrodan 12 bin avroya değişen ve ülke şartlarında göre oldukça pahalı olan Orpea grubuna ait evlerde, hijyen ve tıbbi bakımın hatta yemeklerin, karı artırmak ve maliyetleri düşürmek adına kısıtlandığı belirtildi.

Kitabın yayımlanmasının ardından Orpea’nın Paris Borsası’ndaki hisseleri yüzde 16 civarında düşerken, ülkedeki “en büyük bakımevi grubu” Korian’ın da hisseleri yüzde 14 civarında düştü.

Orpea yetkilileri, kitaptaki çoğu suçlamayı reddederken, Özerklik İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Brigitte Bourguignon, olayla ilgili hem finansal hem de idari soruşturma açıldığını duyurdu.

Korian’a da benzer suçlamalar yöneltildi

Diğer yandan Fransa’da en geniş bakımevi ağına sahip Korian grubu da yaşlılara kötü davranıldığına dair 150 şikayetle karşı karşıya kaldı.

Bakımevlerinde akrabaları kalan aileler, ülke genelinde 300 bakımevi olan Korian grup personellerinin de yaşlılara kötü davrandığını, yemek, hatta kısıtlı su verdiğini ve hijyenlerini sağlamadığını belirtiyor.

Kovid-19 salgınının ilk zamanlarında ülkenin kapanmaya gittiği dönemde, Alpes-Maritimes bölgesinde 36 yaşlının buraya ait bir bakımevinde ölmesiyle gündeme gelen gruba, bu defa toplu şikayet yöneltilecek.

BFMTV kanalı, bakımevi skandalının genişlemesiyle yaşlılara yönelik kötü muamelenin şikayet edildiği 3977 numaralı hatta yapılan aramalarda hızlı bir artış kaydedildiğini aktardı.