Tunus’ta yaşanan 11 yıllık ‘Yasemin devrim’ süreci

Tunus’ta yaşanan 11 yıllık ‘Yasemin devrim’ süreci

Tunus’un “Yasemin Devrimi” adını verdiği, Arap dünyasının ise “Arap Baharı” olarak isimlendirdiği sürecin doğum yeri olan ülke bugün bütün güçleri elinde toplayan Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından yönetiliyor.

Sidi Buzid kentinde 17 Aralık 2010’da kendini ateşe veren Muhammed Buazizi, Tunus’un “Yasemin Devrimi” adını verdiği, Arap dünyasının ise “Arap Baharı” olarak isimlendirdiği sürecin ilk kıvılcımını tutuşturdu.

Üniversite mezunu olan ve seyyar satıcılık yapan 26 yaşındaki Buazizi’nin, zabıta tarafından tezgahına el konulması ve yetkililerce haksızlığa uğratılmasının ardından gerçekleştirdiği eylem, halkın sokaklara dökülmesine neden oldu.

Diktatör ülkeden kaçtı

Bundan 11 yıl önce 17 Aralık’ta başlayan sokak gösterileri, ülkeyi 23 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Zeynel Abidin bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de yakın ailesini de yanına alarak ülkeden kaçmasıyla sonuçlandı ve Tunus’ta yeni bir dönem başladı.

Tunus, Mart 1956’da Fransızlardan bağımsızlığını kazandıktan sonra yönetim biçimi olarak cumhuriyeti benimsedi. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı da Habib Burgiba oldu. Burgiba, ülkeyi 30 yıldan uzun süre tek başına yönetti. İktidarı, Zeynel Abidin bin Ali’nin 7 Kasım 1987’de Burgiba’nın hasta olduğunu öne sürerek sivil bir darbe yapmasıyla sona erdi.

Bağımsızlıktan 2011’e kadar geçen 55 yıllık süreçte sadece iki cumhurbaşkanı gören Tunus’ta Yasemin Devrimi ile “demokrasi” süreci başlatıldı.

‘Ilımlı İslamcı’ Nahda iktidara geliyor

Bin Ali rejiminin Ocak 2011’de devrilmesinin ardından 23 Ekim 2011’de “Kurucu Meclis” için seçimler gerçekleştirildi. Devrim sonrasında ülkeye dönen Raşid el-Gannuşi’nin liderliğindeki Nahda Hareketi, 217 sandalyeli Meclise 89 milletvekili göndererek seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Kurucu Meclis yeni bir Anayasa yazılması ve demokratik sisteme geçiş sürecinin önemli bir halkası olma görevini yerine getirdi.

Nahda Hareketi’nin hükümet kurma çalışmaları sonunda Cumhuriyet Kongresi Partisi ve Tekettül Partisi ile üçlü ittifak hükümeti kuruldu. Üç partinin anlaşmasının ardından, Tunus’ta devrimden sonraki ilk Cumhurbaşkanı, 12 Aralık 2011’de parlamento tarafından seçilen Cumhuriyet Kongresi Partisi Başkanı Munsif el-Merzuki oldu.

Bu dönemde Nahda Hareketi’nden Hammadi el-Cibali Başbakan olurken, Tekettül Partisinden Mustafa bin Cafer ise ilk Meclis Başkanı olarak görev aldı.

Suikastler dönemi ve Nahda’nın hükümeti feshi

Muhalif siyasetçilerden sol eğilimli Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü Beliyd, 6 Şubat 2013’te başkent Tunus’taki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.

Beliyd suikastından yaklaşık 6 ay sonra, yine muhalif kanattan Halk Cephesi Koalisyonu liderlerinden Muhammed el-Berahimi 25 Temmuz’da aynı şekilde evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi.

Devrim sonrası süreçte en ciddi kırılma noktalarından birinin yaşanmasına sebep olan suikastlar, iktidarı ve muhalif siyasetçileri derinden etkiledi. Muhalefet partileri halkı sokağa çağırarak hükümet devrilene kadar protestoları devam ettirme kararı aldı.

Nahda Hareketi, ülkede yaşanan siyasi gerilimi düşürmek için hükümeti feshettiğini açıkladı ve teknokratlardan oluşan yeni bir hükümet kuruldu.

Yeni Anayasa ve laik partinin iktidarı

Tunus Ulusal Kurucu Meclisi en önemli görevini Ocak 2014’te yerine getirerek 200’den fazla milletvekilinin onayıyla yeni Anayasa’yı kabul etti.

Anayasa’nın kabulünün ardından Ekim 2014’te yapılan ikinci parlamento seçimlerinde merkez sol tandanslı laik Nida Tunus Partisi 217 sandalyeli parlamentoya 85 milletvekili göndererek sandıktan birinci çıkarken, muhafazakar Nahda Hareketi 79 vekille ikinci sırada yer aldı.

Laik cumhurbaşkanı, Burgiba’nın adamlarından

Nida Tunus Partisinin kurucusu El-Baci Kaid es-Sibsi, 21 Aralık 2014’te Tunus’un devrimden sonra doğrudan halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Tunus’un 1956’da Fransa’dan bağımsızlığı kazanmasının ardından iktidara gelen Burgiba’nın danışman kadrosunda yer alan Sibsi, bu süreçte aralarında Meclis Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığının da olduğu birçok görev üstlenmişti.

2011’deki devrim sürecinin hemen ardından bir yıla yakın geçici başbakanlık da yapan Sibsi, 25 Temmuz 2019’da cumhurbaşkanlığı görevini sürdürürken 92 yaşında hayatını kaybetti.

Terör saldırıları dönemi

Tunus, 2015 ve 2016’da terör saldırılarıyla sarsıldı.

Parlamento ile aynı bahçeye bakan Bardo Müzesi’nde 18 Mart 2015’te yaşanan ve terör örgütü DEAŞ’ın üstlendiği saldırı sonucu çoğu turist 22 kişi hayatını kaybetti.

Aynı senenin haziran ayında bu kez ülkenin önde gelen turizm merkezlerinden Susa’da yabancıların kaldığı otele silahlı bir teröristin düzenlediği saldırıda çoğu İngiliz vatandaşı 38 kişi öldü. DEAŞ’ın üst üste gelen terör saldırıları Tunus’un en önemli gelir kaynağı olan turizmi baltaladı.

Başkentin merkezinde yer alan 5. Muhammed Caddesi’nde Kasım 2015’te cumhurbaşkanlığı muhafızları birliğinin aracına düzenlenen ve 12 güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiği bombalı intihar saldırısıyla ülkede panik havası arttı.

Terör örgütü DEAŞ Tunus’taki en büyük eylemlerinden birini 2016 yılının Mart ayında, Libya sınırı yakınlarındaki Bengirdan vilayetinde güvenlik güçlerinin bulunduğu noktalara saldırarak gerçekleştirdi. Bu saldırı aralarında 36 DEAŞ’lının bulunduğu 50’den fazla kişinin can kaybıyla sonuçlandı.

Tunus dörtlüsüne Batı’dan Nobel ödülü

Ülkede terör saldırılarının art arda yaşandığı bu dönemdeki en dikkat çeken gelişme ise hiç kuşkusuz ülkeye gelen Nobel Barış Ödülü oldu.

Tunus Barolar Birliği, Tunus Genel İşçi Sendikaları Birliği, Tunus Ticaret ve Zanaat Sendikası ile Tunus İnsan Hakları Birliğinden oluşan Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü 2015 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

Terör saldırıları siyasi krize neden oldu

Tunus parlamentosu, 2015-2016 yıllarındaki terör saldırılarından dolayı güvenlik sorunlarıyla mücadelede başarısız olduğu gerekçesiyle 30 Temmuz 2016’da Habib es-Sıyd kabinesinden güvenoyunu çekerek hükümeti düşürdü.

Ülkede siyasi krizlerin artarak devam etmesine neden olan bu olayın ardından 3 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Sibsi’nin görevlendirmesi ile Başbakan Yusuf Şahid, ulusal uzlaşı koalisyonu hükümetini kurdu.

Ancak Şahid hükümeti ve devamında gelen hükümetler ne siyasi krize ne de ekonomik krize çare olabildi.

IMF reçetesi dönemi

Tunus parlamentosu 2017 sonunda, Uluslararası Para Fonunun (IMF) talebi üzerine, cari açığı azaltmak gelirlerini artırmak için vergilerin yükseltildiği, kamu harcamalarının kısıldığı kemer sıkma tedbirlerini içeren bütçe yasasını kabul etti.

Tunus’ta kemer sıkma tedbirleri, 2018’de ürünlere yapılan büyük zamlarla halka yansıdı.

Artan hayat pahalılığı yeni protesto hareketlerine yol açtı. 8 Ocak’ta Mannuba vilayetinde bir göstericinin hayatını kaybetmesiyle gösteriler birçok kente yayıldı. Gösteriler, zaman zaman yol kapatma, yağma, kamu ve özel mülke zarar verme gibi ihlallere sahne oldu.

Kays Said iktidara geldi

Tunus’ta siyaset geçmişi olmayan anayasa hukukçusu Kays Said, Ekim 2019’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda aldığı yüzde 72’lik oy oranıyla ülkenin yeni cumhurbaşkanı seçildi.

Yine ekim ayında düzenlenen parlamento seçimlerinin ardından Meclis aritmetiği hiçbir partiye tek başına hükümet kurma izni vermedi.

Seçim sonuçlarına göre Nahda Hareketi 52, Tunus’un Kalbi Partisi 38, Demokratik Akım 22, Onur Koalisyonu 21 milletvekili çıkardı.

Cumhurbaşkanı Said, İlyas Fahfah’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. Ancak Şubat 2020’de kurulan hükümetin ömrü krizlerle baş edemediği için uzun sürmedi, 6 ay görev yapan hükümet parlamentondan güvenoyu alamadı.

Ardından hükümet kurma görevini alan Hişam el-Meşişi’nin kurduğu kabine de uzun soluklu olmadı. Eylül 2020’de göreve başlayan hükümet, Cumhurbaşkanı Said’in 25 Temmuz 2021’deki “olağanüstü kararları” ile feshedildi.

Yasemin Devriminin 11’inci yılında Kays Said yetkileri topladı

Tunus’ta siyasi ve ekonomik krizin tavan yaptığı yıl olarak görülen 2021’e Cumhurbaşkanı Said’in “olağanüstü kararları” damga vurdu.

Siyasi partileri ülkeyi yönetememek ve yolsuzlukla suçlayan Said, 25 Temmuz’da aldığı kararlar ile parlamentonun çalışmalarını dondurarak milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı.

Yasemin Devrimi’nin 11’inci yılında, normalde her sene 14 Ocak’ta kutlanan Devrim Günü’nü de değiştiren Said, devrim kutlamalarının 17 Aralık’a alındığını ilan etti.

Yetkileri kendinde toplayan Said, 25 Temmuz 2022’de Anayasa değişikliği için referandum, 2022 sonunda ise erken seçim yapılacağına karar verdiğini duyurdu. Ayrıca genel seçime kadar Meclisin kapalı kalacağını bildirdi.

Bir tarafta Said’in kararlarını “darbe” olarak nitelendirenler, diğer tarafta ise Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 80. maddesini işlettiğini ve bu yüzden haklı olduğunu savunanlar var. Ancak iki taraf da ülkeyi gelecekte neyin beklediği konusunda ortak kaygıyı taşıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *