ABD’yi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 76. Genel Kuruluna katılmak üzere geldiği New York’ta, New York Times heyeti ile görüştü. Daha sonra Türkevi binası açılışı yapıldı, Amerikalı iş adamlarına yemekli etkinlik yapıldı.
Kalabalık bir grupla görüşmeye katılan New York Times heyetinde, Köşe Yazıları Editörü Katie Kingsbury, Kıdemli Editör Laura Reston, Asya Editörü Adrienne Carter, Başyazılar Editörü Alex Kingsbury, Uluslararası Baskı Yardımcı Editörü Michael Slackman, Köşe Yazıları Yardımcı Editörü Patrick Healy, Uluslararası Baskı Editörü Rick Gladstone, Küresel ve Ulusal Güvenlik Konuları Editörü Yara Bayoumy, Uluslararası Haberler Birimi Yönetici Editörü Gregory Winter, Kıdemli Yapımcı ve Editör Nayeema Raza, Köşe Yazarı Michelle Goldberg, Yayın Kurulu Asistanı Emma Goldberg ve Yönetici Asistanı Kristen Cruzata temsil etti.
Görüşmenin içeriğine ilişkin bilgi verilmedi.
Yeni açılan Türkevi’ndeki kabulde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz yer aldı.
İngiltere Başbakanı Johnson ile bir araya geldi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 76. Genel Kurulu nedeniyle bulunduğu New York’ta ikili temasları kapsamında Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile görüştü.
Türkevi binasının açılışı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ile New York Başkonsolosluğunun yer alacağı yeni Türkevi binasının açılışında konuştu.
Konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, temelini 4 yıl önce attıkları ve bugün açılışını yaptıkları yeni Türkevi binasının hayırlı olmasını diledi.
Bu tarihi güne eşlik edenlere şükranlarını sunan Erdoğan, şunları söyledi: “Bugün haklı bir gurur yaşıyoruz. Gururluyuz, çünkü devletimize, milletimize kalıcı bir eser daha kazandırıyoruz. Gururluyuz, çünkü bu eserle New York’un silüetine tarihi ve geleneksel mimarimizin güzelliklerini ve zarafetini yansıtıyoruz. Gururluyuz, çünkü mimarlarımızın, mühendislerimizin, işçi kardeşlerimizin alın teriyle muhteşem bir eserin inşasını tamamladık. Bu göz kamaştırıcı binanın inşasında kullanılan malzeme ve tefrişat unsurları büyük ölçüde Türkiye’den getirildi. Mimarinin ve mühendisliğin en son imkanlarının kullanıldığı binamızın tasarımı, iklim değişikliğini konuştuğumuz şu dönemde çevreye duyarlılık esasına göre yapıldı. Böylece Türkiye bu eserle beraber büyüklüğünü, birikimini ve artan gücünü yansıtan bir başyapıt ortaya çıkardı.”
Bu binanın bugünkü konumuna gelmesinde birçok ismin payının olduğunu hatırlatan Erdoğan, binanın rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başta olmak üzere eski Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil tarafındaan Türkiye’ye kazandırılan arsa üzerinde yükseldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1977-2013 arasındaki ilk hizmet döneminin ardından binayı yenilemeye karar verdiklerini belirterek, Türk kültüründe müstesna bir yere sahip laleden ilham alınarak, Selçuklu motifleri gibi geleneksel öğelerle bezenerek tasarlanan yeni mimarisiyle Türkevi’ne yeniden kavuşulduğunu ifade etti.
“Binamız, adalete ve barışa inancımızın sembolüdür”
Binanın, Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi temsilciliğe ve New York Başkonsolosluğu’na ev sahipliği yapacağını aktaran Erdoğan, KKTC New York Temsilciliği’nin de Türkevi’nde faaliyet göstereceğini dile getirdi.
Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında bu denli önemli bir eserin hayata geçirilmesinin, ayrı bir anlam taşıdığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye, Birleşmiş Milletler’in kurucu üyelerinden biri olarak uluslararası barışın ve güvenliğin tesisi için gösterilen çabalara aktif katkı sağlıyor. Uluslararası misyonlarda üstlendiğimiz sorumlulukları başarıyla yerine getirdik, getiriyoruz. Küresel sorunların çok taraflılık temelinde çözülmesi için yoğun gayret sarf ediyoruz. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve daha adil bir küresel düzeni savunuyoruz. Girişimci ve insani dış politikalarımızla uluslararası alanda etkin roller üstlenerek milyonlarca mazlum göçmene kapılarımızı açarak, daha adil bir sistem taahhüdünün hayata geçirilmesi için çaba harcıyoruz. Türkevi binamız, Birleşmiş Milletler’e, çok taraflılığa, adalete ve barışa olan inancımızın da bir sembolüdür. Büyüyen, gelişen ve güçlenen Türkiye’nin diplomatik ağırlığının ve vizyonunun yeni bir nişanesini işte burada yükselttik. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023’e giden süreçte Türkevi binamız, uluslararası toplumdaki yerimizin de bir yansıması olacaktır.”
Temeline bırakmış olduğu mektupta da vurguladığı üzere “binanın, Türkiye’nin başarı hikayesinin sembollerinden biri olarak uzunca bir süre hizmet vereceğini” dile getiren Erdoğan, yeni Türkevi’nin sunduğu imkanlarla Birleşmiş Milletler’in ve üye ülkelerin faaliyetlerinde hizmet vermeye hazır olduğunu söyledi.
Türkevi’nin ABD’de yaşayan vatandaşlara, soydaşlara, akraba ve dost topluluklara da yeni bir çatı olacağına işaret eden Erdoğan, genişleyen imkanlar sayesinde başkonsolosluk hizmetlerinin burada çok daha verimli bir şekilde yürütüleceğini aktardı.
Siyasi, ekonomik ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacak yeni binanın gerçek bir cazibe merkezi olarak faaliyet göstereceğine inandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ülkemizde de sık sık tekrarladığım bir atasözümüzü burada paylaşmak istiyorum. Atalarımız ‘şerefü’l mekan bi’l mekin’ yani ‘bir mekana şeref katan oradaki insanlardır’ diyor. Türkevi’nin de içinde çalışacak, yaşayacak, ziyarete gelecek insanların samimiyetle sahiplenmesiyle, kullanmasıyla, hakkını vermesiyle arzu ettiğimiz konumuna geleceğini düşünüyorum. İşte bunun için Türkevi binamızın kapılarının herkese açık olduğunun altını tekrar çiziyorum. Dışişleri Bakanlığımızın da binamızın işletmesini bu kucaklayıcı anlayışla yürüteceğinden şüphe duymuyorum. New York’un örnek binalarından biri olacak yeni Türkevi’nin devletimize, milletimize, Türk-Amerikan toplumuna, Dışişleri Bakanlığımıza, Birleşmiş Milletler’e ve New York’a hayırlı olmasını diliyorum. Her aşamasını yakından takip ettiğim bu binanın inşasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, yüklenici firmaları, mimarından mühendisine, işçisine herkesi tebrik ediyorum.”
Açılışa gösterdikleri ilgi dolayısıyla misafirlere teşekkür eden Erdoğan, “Hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Kalın sağlıcakla.” dedi.
Müzik dinletisinin ardından Ali Erbaş’ın duası ile açıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla açılışı yapılan binanın girişinde bayrak çekme töreni düzenlendi.
Türkevi kırmızı ve beyaz balonlarla süslendi. Açılışta “ABD’deki Genç Türk Yıldızları” Zeynep Alpan, Ayça Şevval Akdoğan ve Korkmaz Can Sağlam tarafından müzik dinletisi sunuldu.
Bina, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yaptığı duayla açıldı. Erdoğan, binanın açılış kurdelesini eşi Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu, Letonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins ve Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda’nın da aralarında bulunduğu yabancı ülke temsilcileriyle kesti. Erdoğan, Türkevi’nin Türk milleti ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.
Açılışa, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile yabancı ülke temsilcileri ve davetliler katıldı.
Yaklaşık 20 bin metrekare alana sahip yeni Türkevi binası, 171 metre yükseklikle hemen karşısındaki BM binası, yanındaki UN Plaza ve ABD’nin BM Daimi Temsilciliğin yanında yer alıyor.
BM Daimi Temsilciliği ve New York Başkonsolosluğunun yanı sıra 200 kişilik oditoryum, toplantı ve sergi salonları, 20 araçlık otopark ve üstünde lojmanların yer alacağı Türkevi, birçok hizmeti aynı anda verebilecek dinamik ve güvenlikli bir bina olacak.
Türkevi binasının projesi Amerikan mimarlık firması Perkins Eastman tarafından tasarlandı. Baş mimarı Jonathan Stark, Türkiye’ye gidip inceleme yaptıktan sonra projeye son halini verdi.
Başta Selçuklu olmak üzere geleneksel Türk mimari motifleri taşıyan, lale şeklinde gökyüzüne yükselen Türkevi Binası, Downtown Manhattan, East River ve Long Island City’den görülebiliyor.
Yağmur sularının biriktirilerek kullanılmasına olanak sağlayan depo sistemi ve yeşil bina kapsamında “Leed Silver” sertifikasına sahip bina, çevre dostu gökdelen özelliği taşıyor.
Türken Vakfı heyeti ile görüşme
Erdoğan, New York’taki yeni Türkevi’nde TÜRKEN Vakfı Heyetini kabul etti.Buradaki konuşmasına vakıf yöneticileri ve gençleri selamlayarak başlayan Erdoğan, kabulü, açılışı yapılan Türkevi’nde gerçekleştirmenin memnuniyetini yaşadıklarını söyledi.
Erdoğan, gençlerle son olarak geleneksel gala yemeği vesilesiyle iki yıl önce bir araya geldiklerini, salgın dolayısıyla geçen seneki ziyaretlerini tehir etmek zorunda kaldıklarını hatırlattı.
Erdoğan, Amerikalı iş adamlarına hitap etti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından ABD iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte konuştu. Konuşmasına, etkinliğe katılanları selamlayarak başlayan Erdoğan, Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurulu vesilesiyle geldiği New York’ta bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Amerikan iş dünyasının farklı sektörlerini temsilen toplantıya iştirak eden misafirlere “hoş geldiniz” diyen Erdoğan, geçen mayıs ayında bazı Amerikan şirketlerinin yöneticileriyle video konferans yoluyla fikir alışverişinde bulunduğunu, yeni iş birliği ve yatırım imkanlarını ele aldıklarını anlattı.
Bu defa da Türk-Amerikan İş Konseyi‘nin Amerikan iş dünyasının değerli temsilcileriyle bir araya gelmelerine imkan sağladığını belirten Erdoğan, konseye teşekkür etti.
Toplantının, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkı yapmasını dileyen Erdoğan, “Türkiye ve ABD iki güçlü stratejik ortak ve 70 yıllık müttefiktir. Bu çok özel ve sağlam temellere dayanan iş birliğimiz, yıllardır dünyanın birçok coğrafyasında barışa, istikrara ve güvenliğe katkı sağlamıştır. Son dönemde yaşanan kritik gelişmeler, ülkelerimiz arasındaki stratejik ortaklığın önemini ve kıymetini bir kez daha göstermiştir.” dedi.
Türkiye ile ABD arasında sadece ekonomi ve ticarette değil, güvenlikten teröre, savunmadan yatırımlara uzanan geniş bir alanda ciddi iş birliği imkanlarının bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kişisel ilişkilerde olduğu gibi devletler de zaman zaman bazı konularda görüş ayrılıkları yaşayabilir. Biz, bunların dayanışma ve karşılıklı saygı çerçevesinde diyalog yoluyla aşılabileceğine inanıyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerinin konu bu zaviyeden ele alındığında karşılaşılan zorlukları aşabilecek olgunluğa ve kapasiteye sahip oldu görülecektir. Önemli olan her iki ülkede de bu yönde kuvvetli bir siyasi anlayış ve iradenin bulunmasıdır. Değerli dostum Başkan Biden ile 14 Haziran’da Brüksel’de yaptığımız samimi ve kapsamlı görüşmede bu konudaki ortak irademizi teyit ettik. Sayın Başkanla ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesinin hem mümkün hem de gerekli olduğu hususunda tam bir mutabakat içindeyiz. İkili ticaret hacmimizi 100 milyar dolara ulaştırmaya yönelik kararlılığımızı beraberce vurguladık. Bu rakamın, doğru adımların atılması halinde rahatlıkla erişilebilecek gerçekçi bir hedef teşkil ettiğinden hemfikiriz.”
“Amerikan firmaları için ülkemiz birçok fırsat barındırıyor”
Türkiye ile ABD arasındaki ikili ticaret hacminin salgın şartlarına rağmen geçen sene 21 milyar dolara yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, ABD’nin, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında 3. sırada yer aldığını söyledi.
Erdoğan, ikili ticaret hacminin yıl sonunda 25 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini belirterek, şöyle konuştu: “Siz, iş insanlarımızla birlikte salgın sonrası dönemi doğru şekilde değerlendirmemiz halinde 100 milyar dolar hedefimize rahatlıkla ulaşacağımıza inanıyorum. Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin gelişmesinde artan karşılıklı yatırımların önemli bir rolü bulunuyor. 2021 yılının Haziran ayı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren Amerikalı şirket sayısı 1971’e ulaştı. Amerika’nın Türkiye’deki doğrudan yatırımları 13 milyar doları buldu. Türk yatırımcıları da Amerika’da 7,2 milyar dolarlık doğrudan yatırım yaptı. Uygun maliyet ve geniş üretim imkanları, iyi eğitimli iş gücü ve modern lojistik altyapısıyla Türkiye, küresel ticarette giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Ülkemiz salgın dönemi boyunca küresel tedarik zincirlerinin güvenilir bir halkası olduğunu göstermiştir. Salgın döneminde sadece sağlıkta değil, üretim, lojistik, kamu güvenliği, istihdam, sosyal destekler alanlarında da ülkemiz pozitif yönde ayrıştı.”
Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında 3 kıtayı birleştiren stratejik konumuyla Türkiye’nin giderek daha çok öne çıkmaya başladığının altını çizen Erdoğan, olumsuz küresel ekonomik iklime, tedarik ve lojistik zincirlerindeki aksaklıklara ve artan korumacılığa rağmen 2020 yılını büyümeyle kapattığını dile getirdi.
Erdoğan, geçen yıl gerçekleşen yüzde 1,8’lik büyüme oranıyla Türkiye’nin G-20 içerisinde 2. sırada yer aldığına dikkati çekerek, Türkiye’nin aynı dönemde G-20’de sanayi üretimi en çok artan ülkelerden olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin bu ivmeyi 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7,2 ve ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 oranında büyüme oranları yakalayarak devam ettirdiğini belirten Erdoğan, aynı şekilde ihracatta da bir rekora imza atılarak, yıllık bazda 210 milyar doların geride bırakıldığını aktardı.
Son 19 yıldır aralıksız sürdürdükleri reform gündeminden de kopmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa süre önce İnsan Hakları Eylem Planımız ile Ekonomi Reform Paketimizi milletimizle paylaştık. Ülkemizi sivil, daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma hedefiyle başlattığımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uluslararası yatırımcıların ülkemizde güvenle yatırım yapmaları için gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. Küresel ekonomi ve üretim paradigmasında yaşanan köklü değişimleri de yakından izliyoruz. İnsanlığın iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini giderek daha fazla hissetmeye başladığını görüyoruz. Biz de ekonomimizi bu yönde dönüştürecek yenilikçi ve çevre dostu adımları atıyoruz. Esnek ve yüksek üretim kapasitemiz, özellikle tedarik zincirleri ve arz güvenliği bakımından Amerikan firmaları için birçok fırsat barındırıyor.”
Dostluk ve ortaklık vurgusu
Ekonomik ve ticari dayanışmayı güçlendirmenin bir yolunun da iş birliği alanlarını çeşitlendirmekten geçtiğini söyleyen Erdoğan, “Enerji konusu bu bakımdan her iki ülkeye ciddi imkanlar sunuyor. Amerika’yla enerji alanındaki iş birliğimiz özellikle sıvılaştırılmış doğal gaz LNG sektöründeki ortak faaliyetlerimiz artarak devam ediyor. Bu alandaki iş birliğimizi önümüzdeki dönemde daha da ilerleteceğimize inanıyorum.” dedi.
Türk Hava Yolları’nın, Amerika’da halihazırda 10 noktaya doğrudan uçuş gerçekleştirdiğini, 23 Eylül’de de Dallas Havaalanına da uçuş başlatacağını dile getiren Erdoğan, “Türk Hava Yolları’nın gelişmiş ağıyla kurulan bu hava köprüsünün turizm başta olmak üzere ilişkilerimizin her boyutuna müspet yansımaları olacağı aşikardır.” dedi.
İş insanlarının iki ülke arasındaki dostluğun ve ortaklığın elçileri olduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye ile Amerika arasındaki ekonomik ve ticari ortaklığın gerçek potansiyeline ulaşmasında sizlerin vereceği güçlü desteğin katkısı büyük olacaktır. Önümüzdeki bu kazançlı potansiyelden daha fazla yararlanmak için karşılıklı diyaloğu ve iş birliğini artırmalıyız. Bu amaçla Amerika’nın farklı sektörel önceliklere sahip 50 eyaletine yönelik yerel odaklı ticaret politikaları geliştiriyoruz. Biz bu doğrultuda samimiyetle çalışırken Amerika’nın Türkiye’ye yönelik ticareti engelleyici bazı tek taraflı uygulamaları işimizi zorlaştırıyor. Bununla birlikte bu meselelerin karşılıklı çıkar ve anlayış temelinde diyalog yoluyla çözüme kavuşturulacağını düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Kapılarımız sizlere her zaman açık’
İş insanlarına bu konuda büyük rol düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, “Ticaretimizin önündeki engellerin kaldırılması hususunda Amerikan makamları nezdinde girişimlerde bulunmanızı bekliyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerinin ilerletilmesi için sizlerin ve iş konseylerinin göstereceği katkıların çarpan etkisi yapacağı şüphesizdir. Tek gündemi Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemek olan bazı lobilerin ve çıkar gruplarının ülkemiz aleyhindeki asılsız karalama kampanyalarının gerçek amacını ve arz ettiği tehlikeyi de çok iyi gördüğünüzü biliyorum. Bu art niyetli hukuki ve tarihi gerçeklerden uzak bu faaliyetlere karşı sağlam bir duruş sergileyeceğinize inanıyorum.” diye konuştu.
Toplantıya katılımları için iş insanlarına şükranlarını sunan Erdoğan, “Türkiye’deki ilgili kurum ve kuruluşlarımız ile Amerika’daki temsilciliklerimizin kapılarının sizlere her zaman açık olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sizlerden Türkiye’nin aydınlık geleceğine ve potansiyeline güvenmeyi sürdürmenizi bekliyorum.” dedi.
Toplantının icrasında emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını diledi.
Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım da katıldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurul toplantıları için bulunduğu New York’ta konakladığı otelin önünde toplanan Türklerle selamlaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’taki programının ikinci gününü tamamladı.
‘Osmanlı’nın Amerikası’ belgeseli tanıtıldı
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Bay Atlantic Üniversitesi (BAU) ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin (MEDAM) iş birliği ile gerçekleştirilen belgesel, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu öncesinde, New York’taki Türk Evi’nde Emine Erdoğan’ın katılımıyla tanıtıldı.
Emine Erdoğan, “Osmanlı’nın Amerikası” belgeselinin Amerika’daki Türk tarihini aydınlattığı gibi, tarih bilimine de büyük bir katkı sunduğunu belirterek hazırlanmasında emeği geçen akademisyenlere ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına şükranlarını sunarak konuşmasına başladı.
“İnsanlıkla var olmuş bir hareketlilik” olarak nitelediği göçün Amerika özelinde çok daha derin anlamları bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi ve Rum göçmenler, bu yola beraber çıkmış ve Amerika’da da bir arada kalmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlülüğünü, bu göç serüveninde de görüyoruz. Memleketteki dostluk ve komşuluk ilişkilerini buraya taşımışlardır. Endüstrileşme sürecinde, emekleriyle, alın terleriyle yer almışlardır.” diye konuştu.
Erdoğan, “Vatana bağlılık, gönüllerden hiçbir zaman silinmez. Mesela, 1. Dünya Savaşı başladığında, Amerika’daki Türklerin, maddi birikimlerini ülkelerine göndermeleri, aradaki binlerce kilometrenin bizi hiç ayırmadığının ispatıdır.” dedi.
“Umarım belgesel, bir göç müzesine vesile olur”
Belgeselin sunduğu tarihsel dayanağın Amerika’daki Türkler için önemine vurgu yapan Erdoğan, “Umarım bu belgesel göç tarihimizi kayıt altına alacak bir müzenin kurulmasına vesile olur.” dileklerini ifade etti.
YTB Başkanı Abdullah Eren ise konuşmasında ABD’deki ilk Müslüman diaspora grubunun anavatanının da Osmanlı olduğunu belirtti ve bu durumun Türkiye-ABD ilişkileri açısından da önemli bir başlangıç noktası olduğuna dikkat çekti.
O tarihlerden itibaren ABD’deki Müslüman Türk nüfusun doğrudan anavatanları Anadolu’yu da ilgilendiren ilginç hatıraları olduğunu ifade eden Eren, “Osmanlı’nın Amerikası” belgeselinin ABD’deki benzer öyküleri derlediğini ve gün ışığına çıkardığını söyledi.
Eren, “Müslüman toplumunun ABD’deki köklü tarihini ortaya koyduğu gibi, farklı etnik grupların öykülerini de içermektedir. Bu haliyle belgesel, Osmanlı medeniyetinin kıtalar ötesine uzanan bir başka yüzünü pek çok arşiv belgeseli ile bizlere tanıtmaktadır.” diye konuştu.
Belgeselde hikayesi yer alan, ABD askeri olarak gittiği Kore savaşında Türk Tugayı’nın misafiri olarak 3 gün kalan ve birinci nesil Türk göçmenlerin hayatta kalan birkaç çocuğundan biri olan Bill Alli de tanıtıma eşi Friede Alli ile birlikte katıldı.
Bill Alli, Emine Erdoğan’a hediye olarak kendi kitabını takdim etti.
“Osmanlı’nın Amerikası” adlı 3 bölümlük belgesel dizi, ABD’de yaşanmış Osmanlı dünyasına ait kişisel öykülerle Osmanlı’dan Amerika’ya göçe ışık tutuyor.
Göçmenlerin Amerika’ya varış noktaları ve Amerika içerisinde yaşadıklarını anlatan belgesel, Amerikan toplumuna, ekonomisine ve siyasetine 1800’lerin sonlarında ve 1900’lerin başlarında katkıda bulunmaya başlayan Osmanlı halkının insan hikayelerini anlatıyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *