Bir tarafta ABD’nin başını çektiği, bir tarafta ise Çin’in yer aldığı çekişmeyi konu alan Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller, “Hint-Pasifik bölgesi 21. yüzyılın ikinci çeyreğinin ana güç mücadelesi alanı olacak.” fikrini savunuyor.
Güller, bugünkü yazısında, son gelişmeleri özetlerken, Afganistan ve Hindistan’ın durumuna özel dikkat çekti. Cumhuriyet’teki köşesinde Güller, “ABD’nin temel amacı, Çin’i kendi bölgesinde, müttefikleriyle birlikte çevreleyerek sıkıştırmak; Çin’in Avrupa ve Afrika’ya uzanan Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni kesebilmek.” vurgusunda bulundu ve yazısında şunları ifade etti:
Beyaz Saray ve Pentagon’un son yıllardaki temel strateji belgeleri, hep bu hedef üzerine inşa edilmiş durumda. Biden’ın “müttefiklerle ilişkileri onarma” amacı bile bu hedefin gereği. Zira Washington, Çin’i, hele de Çin-Rusya ikilisini kuşatabilmek için AB’ye ve Asya’daki bazı ülkelere çok ihtiyaç duyuyor. Öyle Avustralya, Japonya ve Güney Kore’yle de bu iş olmayacağından, stratejisine Hindistan’ı eklemlemeye çalışıyor. Quad yani ABD, Avustralya, Hindistan ve Japonya’dan oluşan dörtlü ittifakın esas amacı buydu.
AUKUS, ABD-AB İTTİFAKINI TORPİLLEDİ
ABD, son olarak İngiltere ve Avustralya’yla bölgede AUKUS ittifakını kurdu. Önceki yazımızda incelediğimiz gibi bu yeni “müttefik organizasyonu” ise daha baştan bir başka “müttefik organizasyonunda” önemli hasar oluşturdu. Fransa, AUKUS nedeniyle Avustralya’yla yaptığı denizaltı satış anlaşmasının iptal olmasına çok sert tepki gösterdi. Olayı “ihanet” diye yorumladı, Washington ve Canberra büyükelçilerini çekti, AB’den ayrılan İngiltere’yi “kürkçü dükkânına (ABD’ye)” dönmekle suçladı.
Elbette bu çatışmanın tetiklenmesini sağlayan, 40 milyar dolarlık bir anlaşmanın iptaliydi ama aslında Fransa’yla ABD, AB’nin stratejik özerklik kazanması ve bir AB ordusu kurulması gerektiği konularında, son yıllarda sık sık karşı karşıya geliyorlar.
ÇİN’İN, ŞİÖ’YÜ ASYA’YA GENİŞLETME BAŞARISI
ABD, AUKUS’la Çin’e karşı hamle yaparken Çin’den de ABD’ye karşı hamle geldi. Çin’in Rusya’yla birlikte liderlik ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), İran’ı da örgüte üye yaptı.
26 Nisan 1996’da esas olarak terör ve ayrılıkçılığa karşı Çin, Rusya, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’ın katılımıyla Şanghay Beşlisi olarak kurulan örgüt, bugün dokuz üye, üç gözlemci ve altı diyalog ortağıyla Asya’nın neredeyse tamamına genişlemiş durumda.
Türkiye’nin 2007 yılında ŞİÖ’ye üye olma isteğini Rusya ve Kazakistan’a ilettiğini, 2011’de resmi müracaat yaptığını, 2012’de diyalog ortağı olduğunu anımsatalım.
HİNDİSTAN’I KAZANMA MÜCADELESİ
ŞİÖ artık Çin, Rusya, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Pakistan, Hindistan ve İran’dan oluşan çok büyük bir örgüt.
Burada kritik önemde üyenin Hindistan olduğunu önemle vurgulayalım. Zira ABD, sırf Hindistan’ı kendi stratejisine eklemleyebilmek için Asya-Pasifik stratejisini Hint-Pasifik stratejisi diye güncellemiş, bu ülkenin Çin’le olan sorunlarını kullanmaya çalışmış ve yukarıda da belirttiğimiz gibi Quad’a dahil etmişti.
Ancak Rusya’nın Hindistan’la ilişkisi, ABD’nin girişimini dengeledi ve bu ülkenin, Çin’in arkaladığı Pakistan’la birlikte ŞİÖ’ye üyeliğini getirdi. Böylece Pekin ve Moskova, Asya’daki önemli bir sorunun tarafları olan Hindistan ile Pakistan’ı aynı örgütte buluşturdu.
AFGANİSTAN’A ‘KAPSAYICI HÜKÜMET’ ÇAĞRISI
ŞİÖ’nün son toplantısının gündem konularının başında Afganistan geliyordu. ŞİÖ’nün gözlemci üyesi de olan Afganistan’daki yeni durum, örgütün çok hassas olduğu bir konu.
ŞİÖ, kabul ettiği Duşenbe Deklarasyonu’nda bu konuda şu mesajı verdi: “Üye ülkeler, Afgan toplumundaki tüm etnik, dini ve siyasi grupların katılımıyla Afganistan’da kapsayıcı hükümetin oluşturulmasının gerektiğine inanıyor.”
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de Afganistan’daki tüm ilgili taraflara “terörü yok etme” çağrısı yaptı.
YENİ DÖNEM
Özetle Hint-Pasifik bölgesinde, güç mücadelesinin cepheleşmeleri sürüyor ve herkes kendi cephesini sağlamlaştırmaya çalışıyor.
Gidişatın yönünü ise ŞİÖ’nün yeni üyesi İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi özetledi: “Dünya yeni bir döneme girdi. Hegemonya ve tek taraflılık ortadan kalkıyor. Uluslararası sistemdeki güç, bağımsız devletler lehine değişiyor.” (AA, 17.9.2021).
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *