Kays Said, “ülkedeki tehlike durumu sona ermediği” gerekçesiyle ‘olağanüstü yetkilerini’ kullanarak Meclisin çalışmalarını 25 Temmuz’da dondurmuş, yetkilerini de “ikinci bir emre kadar” uzatmıştı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, Anayasa’nın 80. maddesine işaret ederek 25 Temmuz’da üzerine aldığı olağanüstü yetkilerini “ülkenin içinde bulunduğu tehlike durumu sona ermediği” gerekçesiyle süresiz uzatması, ülkenin yakın geleceğindeki belirsizliği sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Kays Said, ekonomi, siyaset ve sağlık alanındaki krizlere tepkiyle gerçekleşen kitlesel protesto gösterileri karşısında, 25 Temmuz’da “ülkenin tehlikede olduğu” gerekçesiyle kendisine olağanüstü yetkilerin tanındığı Anayasa’nın 80. maddesini hayata geçirdiğini duyurdu.
Said, aldığı kararlarla Meclisin çalışmalarını 30 gün boyunca durdurduğunu, tüm milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırıldığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını, ayrıca yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak görevlendirdiğini açıkladı.
Ülkedeki bazı kesimler bu kararları desteklerken, siyasi partilerden eleştiriler yükseldi. Bazı kesimler de Cumhurbaşkanı’nı “anayasal bir darbe girişiminde” bulunmakla suçladı.
Tunus’ta tartışmaların odağındaki 80. madde
Tunus’ta tartışmaların odağındaki Anayasa’nın 80. maddesine göre, ülkenin tehlike içinde bulunması durumunda, Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanıyla istişare halinde, başbakanı azledebiliyor ve yürütme 30 gün boyunca cumhurbaşkanlığı kararlarıyla sürdürülebiliyor.
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz’da olağanüstü kararlarını almadan önce Başbakan ile yüz yüze görüştüğünü, Meclis Başkanı ile de telefonla görüşerek, şartları yerine getirdiğini söylüyor.
Kays Said’in söz konusu kararlarına karşı çıkanlar 80. maddeye göre, bu sürede Meclisin faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini savunuyor. Said ise Meclisin azledilmediğini sadece çalışmalarının durdurulduğunu belirtiyor.
Anayasa’nın ilgili maddesine göre, Cumhurbaşkanı’na tanınan olağanüstü yetkiler 30 günlük süreyle sınırlandırılıyor.
Bu sürenin uzatılması gerekirse, Meclis Başkanı veya Parlamentodan 30 milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’ne başvurması ve Mahkeme’nin hükmünü 15 gün içinde açıklaması gerekiyor.
Tunus’ta yargının zirvesi olarak devlet erkleri arasında hakem rolü görecek Anayasa Mahkemesi’nin kurulamamış olması da ülkedeki açmazın devam etmesine yol açıyor.
“Ülkedeki tehlike durumu geçmedi”
Tunus’ta gözlerin çevrildiği Kays Said’in, 25 Temmuz’dan sonra yeni başbakan ataması ve ülkeyi krizden çıkaracak yol haritasını açıklamasının beklendiği 30 gün geride kaldı.
Cumhurbaşkanı, bir aylık sürenin sona ermesine saatler kala olağanüstü yetkileri elinde toplayan durumu “ikinci bir emre kadar” uzattığını duyurdu.
Said, birkaç gün önce yayınladığı görüntülü mesajda “ülkenin içinde bulunduğu tehlikenin geçmediğini” savunarak, “Olağanüstü önlemler Tunus’u bekleyen kapıdaki tehlike gerekçesiyle uzatıldı ve bu durum hala geçerli. Ülkedeki mevcut siyasi kurumlar ve işleyiş biçimleri devlete karşı bir tehlike. Parlamento devlete zararlı.” dedi.
Meclis ve Anayasa Mahkemesi’nin durumu
Tunus’ta Parlamentonun faaliyetlerinin durdurulduğu durum geçerli, Meclis’in kapıları kilitli ve milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmış durumda.
Ordu birlikleri, Parlamentoda nöbet tutuyor. Tunus’ta “bazı milletvekillerinin yolsuzluk, çıkar çatışması, orduya hakaret” gibi farklı suçlardan ifadeye çağrıldığı, ev hapsinde tutulduğu, gözaltına alındığı yönünde haberler geliyor.
Tunus’ta 2014 Anayasası’nın yargının zirvesi olarak öngördüğü Anayasa Mahkemesi’nin; Cumhurbaşkanı, Yüksek Yargı Konseyi ve Parlamentonun belirlediği dörder kişinin bir araya gelmesiyle 12 üyeden oluşması gerekiyor.
Tunus Meclisinin ataması gereken üyeler konusunda bugüne kadar yeterli çoğunluk sağlanamadığı için Anayasa Mahkemesi henüz kurulamadı.
Said’in kararlarını denetleyecek böyle bir yapının eksikliğinin fiili durumlara zemin oluşturduğu uzmanlarca dile getiriliyor.
Siyasete bağımsız aday olarak giren Anayasa Hukuku Profesörü Kays Said, ülkedeki siyasiler tarafından Anayasa’yı arzusuna göre yorumlamakla suçlanıyor.
Meclisteki partilerin sessiz bekleyişi
Tunus Parlamentosundaki partilerin çoğunluğu Cumhurbaşkanı Said’in kararlarını Anayasa’nın yanlış bir yorumu olarak değerlendirirken, bazı partiler de Said’in kararlarını destekledi.
Tunus Meclisindeki 217 sandalyeden 52 milletvekiliyle temsil edilen birinci parti konumundaki Nahda Hareketi, ilk aşamada gelişmeleri “anayasal bir darbe girişimi” şeklinde tanımladı.
Ancak, Hareket daha sonra Said’e ve ülkedeki tüm siyasi aktörlere diyalog çağrısı yaparak, “Cumhurbaşkanı’nın kararlarının reform için fırsata çevrilmesi gerektiği” yönünde açıklama yaptı.
Aynı şekilde, Tunus’un Kalbi (38 milletvekili), Onur Koalisyonu (21 milletvekili) partilerinin yanı sıra Meclis dışından Tunus İşçi Partisi, Tunus Cumhuriyet Partisi, Cumhurbaşkanı’nın kararlarının Anayasa’nın ihlali olduğunu belirtti.
Demokratik Akım Partisi (22 milletvekili), ilk etapta Cumhurbaşkanı’nın kararlarına itiraz ederken sonrasında yaptığı bir açıklamada “ülkenin içinde bulunduğu tehlikeler, siyasi, ekonomik, sosyal ve sağlık krizleri göz önüne alındığında Cumhurbaşkanı’nın kararlarının gerekçelerinin anlaşılabilir olduğu”nu savundu.
Parlamentoda 15 milletvekili bulunan Halk Hareketi Partisi ve Meclis dışından Halk Akımı Partisi de Cumhurbaşkanı Said’in kararlarını “ülkeyi krizden çıkaracak adımlar” şeklinde niteleyerek, destek verdi.
Öte yandan, Tunus’taki etkin Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) ve iş dünyası örgütleri de Kays Said’in kararlarına karşı çıkmadı. TGİS’in liderlik kadrosundan da Said’in adımlarına destek açıklamaları geldi.
Ülkedeki sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerden Said’in söz konusu kararlarına itirazlar gelmesine rağmen aktörler Cumhurbaşkanı’nın olağanüstü kararları karşısında tansiyonu yükseltecek adımlardan uzak durdu.
Ordu henüz sessizliğini koruyor
Tunus ordusu, 2011 yılında ülkeden kaçan devrik lider Zeynel Abidin Bin Ali döneminden bugüne “darbe” endişesiyle iç politikadan uzak tutulmuş ve siyasi otoritenin emrinde bir yapı olarak biliniyor.
Tunus Cumhurbaşkanı, Anayasa gereği dış politika ve milli güvenlik konularında son söze sahip ve başkomutan sıfatını taşıyor.
Kays Said’in söz konusu kararlarıyla birlikte görevden aldığı kritik bakanlar arasında Savunma Bakanı da yer almıştı ve ordu, şu ana kadar Cumhurbaşkanı’nın emirlerini uyguluyor.
Tunus’ta Başbakanlık ve Meclis binalarında ordu birlikleri nöbet tutuyor. Aynı şekilde, silahlı kuvvetlerin, başkent ve diğer kritik bölgelerdeki kontrol noktalarında bekleyişi sürüyor.
Said, 29 Temmuz’da İçişleri Bakanlığına, emniyet teşkilatı içinden Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Genel Müdürlüğü dahil olmak üzere birçok görevde bulunan Rıza Garsillavi’yi getirdi.
Tunus Cumhurbaşkanı, başkent ve kırsalda görev yapan kolluk kuvveti Ulusal Muhafızlık, Ulusal Güvenlik Direktörlüğü gibi kritik güvenlik kurumlarının başına da yeni isimler atadı.
Benzer şekilde, ülke içinde birçok vali, yüksek yargı mensupları, üst düzey bürokrat da görevden alındı ve yerlerine yeni isimler getirildi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *