Aşıda zorunluluk tartışması

Aşıda zorunluluk tartışması

Vaka haritasını yayınlayan Bakan Koca’dan 5 il için kritik uyarı gelirken, uzmanlar, aşıda zorlamanın kabul edilemeyeceğini ama aşı karşıtlığının yenilmesi için aşıya teşvik edici uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

Gelen son dakika haberine göre; Sağlık Bakanı Koca illere göre vaka haritasını paylaştı. 100.000 nüfusa karşılık gelen bir haftalık toplam vaka sayısını gösteren insidans haritasının güncel halinde şehirlerdeki son durum da ortaya çıkmış oldu.

Milliyet’ten Meltem Günay’ın haberi

Fransa’da aşı olmayanlara yönelik kısıtlamalar ve İngiltere’de bazı mekanlara girebilmek için aşı pasaportu zorunluluğu, aşı olmayanlara yönelik benzer uygulamaların Türkiye’de de hayata geçip geçmeyeceğini gündeme getirdi. Covid-19 savaşında ön cephede bulunan uzmanlar ise, aşıda zorlamanın kabul edilemeyeceğini ama aşı karşıtlığının yenilmesi için aşıya teşvik edici uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

‘ANTİPATİK GELİYOR’

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, aşıda zorunlu uygulamaların değil akılcı teşvik önlemlerinin alınması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Balık, “Zorunlu uygulamalar toplumda antipati ile karşılanıyor. Bu zorunluluk belki de dirençle karşılaşılmasına neden olur.

Bu nedenle çok zorda kalınmadığı, halk sağlığı açısından ileri derecede kontrol edilemeyecek noktalara gelinmediği sürece aşıda zorunlu uygulamalar yerine teşvik edici önlemler almak gerekiyor. Özellikle 40 yaş altı grupta aşı tereddütü veya aşı lakaytlığının fazla olduğunu görüyoruz.

Sosyal medyadaki aşı karşıtlığı veya kararsızlığı bunu körüklüyor. Sosyal medyada bu yaş grubuna yönelik ünlü isimleri de kullanarak ikna edici çalışmalar yapılabilir. İkincisi de bu yaş grubu için spor müsabakaları, konserler gibi toplu aktivitelere girerken çift doz aşı kuralı konulabilir.

Bunu da o aktiviteleri düzenleyen kişi veya kurumlar yapabilir. Böylelikle devlet ayrımcılık yapıyor algısı oluşmaz. Yine bazı konserlerde, maçlarda ya da etkinliklerde çift doz aşı sertifikası olanlara belli yerler kurayla ücretsiz olarak tahsis edilebilir. Zorlayıcı tedbirleri illa hükümetin alması gerekmiyor. Hükümet aldığı zaman aşı karşıtları bunu bir fırsata dönüştürebiliyor ve bu da aşılamayı negatif etkileyebilir” değerlendirmesini yaptı.

‘BÖYLE BİR ÖNERİNİN ARKASINDA DURMAZ’

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy da zorla aşı zorunluluğu getirilmesi fikrinin savunulamayacağını belirtirken, “Bu tezi aklı başında olan insanların savunacağını sanmıyorum. Bu işin önünü arkasını bilen insanlar zorla aşı gibi bir öneride bulunmazlar. Sağlık Bakanlığı’nın da böyle bir önerisi olmaz ya da böyle bir önerinin arkasında durmaz” dedi.

Eraksoy sözlerini şöyle sürdürdü; “Herkes dili döndüğünce aklı erdiğince önerilerde bulunuyor. Daha fazlası bu kadar olur. Çift doz aşısı olmayanların toplu etkinliklere alınmaması konusu bir dereceye kadar uygulanabilir. Bu zorla aşı yapmaktan farklı. İnsanları disipline etmeye yönelik bir şey. İnsanlar bir sosyal etkinliğe gitmek istiyorsa belki aşı olmaya razı olabilir ya da olmaz. kendi kararıdır. Ama bunu insan hakkı ihlali boyutlarına da getirmemek gerekiyor.

‘BAZI ÜLKELER BUNU YAPTI’

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da şunları anlattı: “Bilim Kurulu’nda ne konuşuldu bilmiyorum ama bazı ülkeler bunu yaptı. Zorunlu aşıdan farklı bir durum bu. Aşılama, pandemiyi azaltır ve hastalandığı zaman hastaneye ya da yoğun bakıma yatışı azaltıyor. Devletin insanları korumak için bir tedbir alması gerekiyorsa dünyanın her tarafında yapılıyor.

Avrupa’da 2013’de kızamık salgını oldu ve orada hayatını kaybedenler oldu. Aşılama oranları ciddi şekilde düşmüştü. Oralarda da aşısız olanlar okullara kabul etmediler, meydanlara almadılar. Bu tür tedbirler salgınlar zamanında başvurulan yollar arasında.

Bizim bölümde çalışan personele şu aşıları uygulayacaksın diyoruz. Yok olmam diyorsa çalışmıyoruz. Bir salgının içindeyiz ve bundan kurtulmaya çalışıyoruz. Yeniden vaka sayıları artıyor yeni bir kapanma olursa bunun sorumluları aşı yaptırmayanlardır. Çünkü toplumun yüzde 80’ini aşılamadan kurtulamıyoruz.”

KORONAVİRÜSTE SON DURUM

Bakan Koca haftalık haritayı paylaştı böylece koronavirüste illerdeki son durumlar ortaya çıkmış oldu. Buna göre; illere göre haftalık Kovid-19 vaka sayısı, her 100 bin kişide İstanbul’da 75,12, Ankara’da 57,95, İzmir’de 24,46.

VAKA SAYISI EN ÇOK ARTAN İLLER

Bakan Koca, “Son bir haftada vaka sayısı en çok artan illerimiz; Siirt, Giresun, Bingöl, Diyarbakır ve Kırıkkale. Aşı İle Toplumsal bağışıklık elde edilene kadar tedbirlere uymak zorundayız. Sevdiklerinizi tehlikeye atmayın.” uyarısında bulundu.

İllere göre haftalık Kovid-19 vaka sayısı, her 100 bin kişide görülen en yüksek iller belli oldu. Buna göre en yüksek 5 il şöyle:
Van: 120, 68
Diyarbakır 117, 79
Bitlis, 122,13
Ağrı – 188,96
Siirt 471,57

Bakan Koca koronavirüs ile mücadelede aşılamanın önemine dikkat çekmek için sık sık paylaşımlarda bulunuyor. Koca, “Aşı ve tedbirlerle sağlanacak toplumsal bağışıklığın aksi, kısır döngüdür. Salgını bitirmek için tedbirlere uyun, aşınızı olun. Ya tedbir ve aşı, ya kısır döngü!” ifadelerini kullandı.

Koca, ““Biraz daha zaman geçsin oluruz!” Ya biraz geç olursa? Günlük vaka sayısı 8.780’e kadar çıktı. Ertelemişseniz aşınızı hemen yaptırın.” dedi.

Öte yandan Prof. Dr. Dilek Arman, koronavirüsün Delta varyantının Türkiye’de de etkisini göstermeye başladığına dikkati çekerek, “Aşılarımızı olmaz ve tedbirlere uymazsak kısa sürede vaka artışları ve nisan ayı rakamlarına ulaşmamız kaçınılmaz olur.” dedi.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, birçok ülke ile birlikte Türkiye’de de 36 ilde tespit edilen Delta varyantı ve tekrar artış eğilimine geçen Kovid-19 vaka sayılarının, salgında yeni bir dalganın yaşanması konusunda yaratabileceği risklere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Aşılama oranları yüksek İngiltere ve İsrail gibi ülkelerde Delta varyantı sebebiyle yaşanan vaka artışlarına dikkati çeken Arman, “Dünyada 95’den fazla ülkede görüldüğü bilinen ve yayılımı önlenemeyen, yeniden sınır kapama ve kapanmalara yol açan Delta varyantının ülkemizde de etkisini göstermeye başladığını görüyoruz. Aşılarımızı olmaz ve tedbirlere uymazsak kısa sürede vaka artışları ve nisan ayı rakamlarına ulaşmamız kaçınılmaz olur.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin toplumsal bağışıklığın sağlanması için gerekli olan yüzde 70-80 aşılama oranına henüz erişemediğine, toplumda yaz mevsimi ve normalleşmenin etkisiyle maske, mesafe tedbirlerine yeteri kadar uyulmadığına işaret eden Arman, tüm bu etmenlerin vaka artışlarına zemin hazırladığını vurguladı.

YENİ VARYANTLARA ZEMİN HAZIRLIYOR

Prof. Dr. Dilek Arman, Delta’nın Alfa (İngiltere) varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı olduğunun saptandığına dikkati çekerek, “Bu yaygınlığın hastalık etkisinin yanı sıra önemli bir sonucu da yeni varyantların oluşumu için zemin hazırlaması. Enfeksiyon yayıldıkça çok kısa süre içerisinde yeni varyantlardan söz eder hale geliyoruz.” dedi.

Arman, sözlerini şöyle sürdürdü: Delta varyantının ölüm oranlarını arttırdığına dair gözlemler söz konusu fakat bunu bilimsel sonuçlarla ifade etmek henüz mümkün değil. Buna karşın İskoçya’da haziran ayında yayınlanan çalışma sonuçlarına göre, Delta, altta yatan hastalığı olanlarda daha belirgin olmak üzere, hastaneye yatış oranlarını 2 kat arttırıyor. Beta ve Gama varyantlarında bulunan mutasyonları taşıyan Delta Plus varyantı, henüz Delta kadar yaygın saptanmış değilse de bu gidişin sonu, aşıların tümüyle etkisiz kalabileceği, ölüm oranlarının çok ciddi şekilde artacağı yeni varyantların gelişimi olabilir.

Hastaneye yatışlar özellikle aşılanmamış kişilerde söz konusu

DSÖ’nün Alfa, Beta, Gama, ve Delta varyantlarının yanı sıra “ilgilenilen” varyantlar grubunda Eta, Lota, Kappa ve Lambda’yı takip ettiğini aynı zamanda 12 varyantın da izlenimini sürdürdüğünü anlatan Arman, hem BioNTech hem de Sinovac aşılarının iki dozunun genel olarak varyantlar üzerinde etkinliğini sürdürdüğünü, ağır hastalık ve ölüm riskini önlediğinin saptandığını anımsattı.

Ağustos 2020’de Peru’da saptanan ve ülkedeki vakaların yüzde 70’inin etkeni olan Lambda varyantına karşı da BioNTech’in etkinliğinin belirlendiğini vurgulayan Arman, “Yeni varyantların özellikle aşı oranlarının düşük olduğu ülkelerde ortaya çıkışı, aslında aşının önemini çok açık olarak ortaya koyuyor. Diğer yandan hastaneye yatışlar da özellikle aşılanmamış kişilerde söz konusu.” diye konuştu.

“Gençler bir an evvel iki doz aşılarını olmalı”

Prof. Dr. Arman, özellikle genç yaş gruplarında görülen aşı ilgisizliğine ilişkin, şunları kaydetti: Gençlerde ağır seyir ve ölüm oranlarının düşük olduğunun bilinmesi, güven hissi ile birlikte aşıya ilgisizlik sonucunu doğurabiliyor. Ancak Türkiye’de günlük ortalama 5 bin yeni vakanın büyük bölümünün aşılanmamış, genç nüfustan oluştuğunu ve Kovid-19’da ölüm oranının 40 yaş altında 0,02 olduğunu dikkate aldığımızda, her 5 bin genç hastanın 10’unun yaşamını kaybedeceğini öngörmek acı ama gerçek bir sonuç.

Her geçen gün daha fazla sayıda, hiçbir risk faktörü taşımayan genç insanların yaşam kaybı haberini alıyoruz. Gençler hem kendileri hem de sevdiklerine hastalık bulaştırma ihtimalini düşünerek bir an evvel iki doz aşılarını olmalı. Bu aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk, aşılanma salgından kurtuluşun tek yolu.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Arman, kalabalık alanlarda, düğün gibi kutlamalarda maske takılmamasının ciddi risk oluşturduğunu belirterek, özellikle yeni varyantların ortaya çıktığı bu süreçte bireysel tedbirlerden asla taviz verilmemesi gerektiğini söyledi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *