ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, tüm dünya ülkelerinin dahil olduğu Birleşmiş Milletler’in ve NATO’nun altyapısını oluşturan orijinal Atlantik Bildirisi’ne bazı maddeler eklediklerini bildirdiler.
ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson arasındaki görüşme, G7 Zirvesi öncesi, zirvenin yapıldığı tatil beldesi Cornwall’da gerçekleştirildi.
İngiltere Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamaya göre, görüşmede ABD-İngiltere ilişkilerinin yanı sıra Afganistan, Çin, İran ve Rusya dahil olmak üzere birçok dış politika konusu ele alındı.
Roosevelt ve Churchill’in belirlediği Atlantik Bildirisi
Liderler, 1941‘de İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve ABD Başkan Franklin D. Roosevelt’in savaş sonrası dünya için hedeflerini belirledikleri Atlantik Bildirisi’nin güncellenmesi üzerinde de mutabık kaldı.
Johnson ve Biden, iki ülke arasındaki iş birliğini, İngiltere-ABD Serbest Ticaret Anlaşması’na doğru ilerletme konusunda anlaştı.
İki lider, Belfast Anlaşması’na ve barış sürecinin kazanımlarını korumaya olan bağlılıklarını yineledi. Johnson ve Biden, hem İngiltere hem de AB’nin birlikte çalışma ve Kuzey İrlanda, Büyük Britanya ve İrlanda Cumhuriyeti arasında serbest ticarete izin vermek için pragmatik çözümler bulma sorumlulukları olduğu konusunda anlaştı.
Atlantik Bildirisi’ne maddeler eklendi
Başbakanlıktan yapılan ikinci açıklamada, demokrasi ve serbest ticareti teşvik eden, Birleşmiş Milletler ile NATO’nun kurulmasına yol açan orijinal Atlantik Bildirisi’ne siber saldırılarla mücadele etmek, iklim değişikliği konusunda acilen harekete geçmek ve biyolojik çeşitliliği korumanın da eklendiği ifade edildi.
Johnson: Biden baskı yapmadı!
Görüşme sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan İngiltere Başbakanı Johnson, çok çeşitli konuları ele aldıklarını belirterek, “Biden yönetimini ve Joe Biden’ı dinlemek harikaydı. Çünkü güvenlikten NATO ve iklim değişikliğine kadar bizimle birlikte yapmak istedikleri çok şey var.” dedi.
Johnson, Biden’ın Kuzey İrlanda Protokolü’nün uygulanması konusunda herhangi bir baskı yapıp yapmadığına ilişkin bir soru üzerine ise “Hayır, yapmadı. Ama şunu söyleyebilirim; ABD, İngiltere ve AB’nin kesinlikle yapmak istediği tek bir şey var, o da Hayırlı Cuma Anlaşması’nı (Belfast) desteklemek ve barış sürecinin dengesini devam ettirdiğimizden emin olmak. Bu mutlak bir ortak payda. Bunu yapabileceğimiz konusunda iyimserim.” diye konuştu.
Çözüm bulma ve Belfast Anlaşması’nı destekleme konusunda tam bir uyum olduğunu ileri süren Johnson, “Şimdi yapmamız gereken şey, yeni düzenlemelerde dengeyi doğru ayarlamak.” ifadesini kullandı.
Biden, ‘İrlanda kökenli olduğu için İngiltere’den rahatsız’ iddiası
Times gazetesi, İrlanda kökenli olan Biden’ın İngiltere’nin tutumundan rahatsız olduğu ve görüşme öncesi “olağanüstü bir adım” atarak ABD’nin Londra’daki en kıdemli diplomatı Yael Lempert’ten İngiltere’nin Brexit Bakanı David Frost’a resmi bir protesto vermesini istediğini yazmıştı.
Haberde, 3 Haziran’da gerçekleşen görüşmede, ABD maslahatgüzarı Lempert’in, İngiltere’nin AB’yle arasında soruna neden olan Kuzey İrlanda Protokolü’nün uygulanmasıyla ilgili durumu alevlendirdiğini söylediği kaydedilmişti.
“Kuzey İrlanda Protokolü” ABD’yi rahatsız ediyor
Brexit anlaşmasının bir parçası olan Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık’ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticareti düzenliyor.
Protokole göre Brexit’e rağmen Kuzey İrlanda, AB’nin gümrük birliği kurallarına tabi olmaya devam ediyor. Birleşik Krallık’ın geri kalanıyla ticareti ise Kuzey İrlanda limanlarında gümrüğe tabi tutuluyor.
Katolik ayrılıkçılar ile İngiltere’yle birlik yanlısı Protestanlar arasındaki savaşı sona erdiren Belfast Anlaşması gereği, kontrollerin yapılabildiği fiziki bir kara sınırı oluşturulamıyor. Bu yüzden kontrollerin ancak denizde yapılması kararlaştırılsa da uygulanmasında sorunlar yaşanıyor.
Protokolün ticarete zarar verdiğini ve Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’taki konumunu tehdit ettiğini savunan Protestanların protokole karşı mart ve nisan aylarında gösterilerde otobüs ve araçlar ateşe verilmişti. Protestoların ayrıca Katoliklerle çatışmaları yeniden başlatmasından endişe edilmişti.
Sorunun çözümü için AB ile İngiltere arasında yapılan görüşmeler dün bir anlaşmaya varamadan sonlandırılmıştı.
Kuzey İrlanda’da İngiliz hakimiyeti sürüyor
İngiliz imparatorluğunun ilk sömürgesi olan İrlanda adasından İngiltere’nin elinde kalan kısmı Kuzey İrlanda, 1960’lı yıllardan 1998’e kadar ‘İngiltere’yle ayrılık yanlısı’ Katolikler ile ‘İngiltere’yle birlik yanlısı’ Protestanlar arasındaki çatışmalara ve terör olaylarına sahne olmuştu. 40 yıla yayılan ve “Sorunlar” diye anılan yıllarda terör olaylarında 3 bin 500 kişi hayatını kaybetmişti.
Ada ancak 1998’de imzalanan Belfast Anlaşması (Hayırlı Cuma) ile sükunete kavuşurken, Kuzey İrlanda’da çatışan tarafların ortaklığına dayalı bir bölgesel yönetim kurulması üzerinde anlaşılmıştı. Belfast Anlaşması olarak bilinen metinler, Kuzey İrlanda’da bugün yürürlükte olan bölgesel yönetimin temelini oluşturuyor.
Barış anlaşmasının üzerinden geçen 20 yılı aşkın süreye karşın, bölge halkı arasında güven tam olarak tesis edilebilmiş değil.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *