Ercümend Özkan hakkında düşüncelerini Ekşi Sözlük’te paylaşan bir kullanıcı, “Artık birebir kendisiyle aynı istikamette düşünmesem de, bazı konular da farklı düşünsem de ona saygı duymaktan kendimi alamıyorum.” ifadesini kullandı.
İnternetin sansasyonel sosyal medya sitelerinden bir tanesi olan Ekşi Sözlük’te dün yayımlanan bir ‘entry’de Ercümend Özkan konusunda geniş bir yorum yer aldı. Ercümend Özkan başlığı altında devam eden bir tartışmaya katılan bir kullanıcı, Özkan’ın kitaplarını okuduktan sonra din konusunda görüşlerinin çok farklılaştığını vurguladı ve bunun nedenlerine değindi.
Özkan’ın İslam konusundaki çabası için, “bütün parasını/sağlığını/nefesini bu uğurda harcamış” diyen site yazarı, “insanları değil allah’ı razı etmeyi seçmiş, insanların değil allah’ın ayıplamasından korkan” birisi olduğunun altını çizdi.
“fenerlijackal” isimli kullanıcının işte o paylaşımı:
görüşlerim asla onu tasdiklemek ya da olumsuzlamak maksadıyla yazılmamıştır. bir dönem kendisini çok önemsemiş ve ondan çok fazla istifade etmiş birisi olarak, yıllar içinde dine/inanca/islama dair fikirlerim gayet değişik bir seyir izledi. ama şurası bir gerçek ki; ercümend özkan’ı tanımamış bir islamcı’nın söyledikleri, yazdıkları epey eksiktir. çünkü türkiye’de hakiki islamcı olarak bir kişi gösterilecekse, bu kişi şeksiz şüphesiz kendisidir. bütün parasını/sağlığını/nefesini bu uğurda harcamış ve gayri islami gördüğü rejim tarafından kendisine sürekli ağır bedeller ödetilmiştir.
onu okuduktan veya videolarını izledikten sonra, islam inancı konusunda aynı kalabilmeniz mümkün değildir. yani modern tabiriyle tam bir polarizing şahsiyettir kendisi. islamın temel kavramlarını ana akım görüşlerden farklı şekilde izah eden, kuran’ı en birincil ve belki de tartışılmaz tek referans noktası olarak gören, adet-hurafe nevinden her türlü anlatıyı, bu anlatılarla örülü tarikat vb dini yapıları (bilhassa şirke bulaşmış olmaları nedeniyle) reddeden, hadisleri, sahabenin bazısını rahatlıkla tenkit edebilen, peygamberin olağanüstülüğünü reddeden kendi içinde tutarlı bir din anlayışına sahiptir.
islamın sadece bireysel ibadet ve ritüellere hapsedilemeyecek bir din olduğunu söyler. ona göre islam; allah tarafından gündelik hayat, bireyler arası ilişkiler ve ibadet yanında, devlet nizamından, hukuktan tutun da hayatın istisnasız tüm alanlarına varıncaya kadar hakim olması için gönderilen bir rehber dindir. bu anlamda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması şeklinde formülize edilen laiklik; allah’a “sen şu işlere bak ama şunlara karışma” demektir. islamın insan hayatına bütüncül bakışını anlatmak için didinip durmuş ve bu fikir karşısında devlet, diğer insanlar, yargı vb. nazarında ceza almak/ayıplanmak şeklindeki tepkilerden çekinen herkesi islami olmamakla, allah’ın dininin aleyhine, insanların hevası ve islam dışı güçlerin korkusu lehinde sapmakla eleştirmiştir.
islami çizgisini bilindik şahsiyet ve gruplar ile mukayese ederek açıklamak gerekirse; 1990’larda herkesin ülkeye şeriat getirmesinden bahsettiği refah partisi ona göre islamın i’si ile alakası olmayan, dümdüz bir düzen partisidir. erbakan ve ekibi islam’dan bihaber, dini bilgisi zayıf zavallılardır. tarikat ve cemaatler ise insanları allah’ın gerçek dininden uzaklaştıran, hatta şirke bulayan islam dışı kurumlardır.
ercümend özkan’ın çizgisini az buçuk anlatınca resmini google’dan aratanlar sarıklı cübbeli bir şahıs bekleyebilirler ancak durum tam tersidir. sürekli takım elbise kravat ile gezen, sinek kaydı traşını hiç ihmal etmeyen bir insan kendisi. karşısındaki kitlenin eğitim durumuna göre gayet iyi bir istanbul türkçesi ile veya dümdüz iç anadolu kahve ağzı ile de konuştuğu görülür. çıkardığı iktibas dergisi “le monde”dan,” times”dan veya “le figaro”dan alıntılar yapar. uluslararası ilişkiler profesörlerine yardımcı olacak kadar iyi bir politik takip dergisi dahi sayılabilir iktibas. bazı bölümlerinde de kendi yazıları vardır özkan’ın. bir ayetin ne anlama geldiğini uzun uzun anlattığı derin akaid çözümlemeleri de aynı dergidedir. şiddeti asla savunmamış ve bahsettiği islami rejimin tek yolunun tebliğden ve tek tek insanları irşad etmekten geçtiğini ifade etmiştir.
milli görüşü o sevmez, onlar da onu sevmez. rejimi sevmez, rejim de onu zaten sürekli pataklamıştır. tarikatler cemaatlerle zaten kanlı bıçaklıdır. şii denmiştir hakkında ancak şia’yı yerden yere vurduğu onlarca yazısını okuduğum, videosunu izlediğim için gülüp geçiyorum. mezhepçi değildir. hatta büyük ihtimalle mezheplere itibar etmiyordur. bizzat türkiye’ye gelmesine vesile olduğu hizb-ut tahrir’i kendi deyimiyle 3 talakla boşayıp yollarını ayıracak kadar da dik bir adamdır. tavizsizliği nedeniyle en yakın bazı arkadaşları ile de küsmüştür. dedik ya, tavizsiz.
bugün “önce kuran / yalnız kur’an” diye piyasada dolaşan tipler (kendileri itiraf etmese de) argümanlarının çoğunu ercümend özkan okuyarak oluşturmuşlardır.
“inanmak ve yaşamak
islam ve tasavvuf
selam ile” adlı kitaplarını okuyanlar ne dediğimi çok iyi anlayacaklardır.
ercümend özkan 8000 kitaplık bir bireysel kütüphanesi olan, batı klasikleri, türk edebiyatı, türk ve dünya siyasi tarihi okuması/analizi konusunda bariz aşmış bir adamdır. onu dinleyen, okuyan kişiler fikirlerine katılmasalar da bu hususta hakkını teslim ederler. ben onu okuyup izlemeye başladığımdan bu yana asla eski ben olamadım inanç konusunda. başta kendimi onun fikirlerinin kendi içindeki tutarlılığı ve mükemmelliğine kaptırsam da, sonraki dönemde tam olarak onun fikri istikametinde gelişmedi bende herşey. ilk okuduğumdaki hissiyatım ve yüzüme çarpılan fikirlerin oluşturduğu travma ise hala aklımda. dedim ya, ona kulak verdikten sonra asla eskisi gibi kalamazsınız. söyledikleri herkeste farklı bir etki oluşturur ama asla eskisi gibi kalmaz insan.
burada onu yerden yere vuran yorumlar okudum. tebessüm ettim sadece. dedim ya. hayat görüşüm süreç içinde başkalaştı. yoksa o sığ yorumlara onun algoritması ile anında alt/tatmin edici cevaplar vermek çok basit. asla hafife alınmayacak bir kişidir kendisi nazarımda. kitabının adı gibi; “inanan ve inandığı gibi yaşayan” , öylece de ölen birisi. deniz gezmiş sol için neyse, ercümend özkan da islamcılık için aynı şey bence. plazalarda, lüks mekanlarda fikri mastürbasyon yapıp, cukkasını düşünen fikir adamlarından değil. takipçisi de yok zaten. olması da mümkün değil. talep ettiği şeyler konfor bozacak türden çünkü. herkesin maçası yemez. kendi ifadesiyle “insanları değil allah’ı razı etmeyi seçmiş, insanların değil allah’ın ayıplamasından korkan” birisinin kitlesi olamazdı zaten.
artık birebir kendisiyle aynı istikamette düşünmesem de, bazı konular da farklı düşünsem de ona saygı duymaktan kendimi alamıyorum.
06.06.2021 00:12 ~ 21:16 fenerlijackal
2 Comments
Mbozac
8 Haziran 2021, 16:27Teşekkürler bu hakşinas yazınız için ve fakat bir iki şerhe ihtiyaç var… İlkin kitle meselesi, doğru bir kütle olamadık, ama kitle olmadığımız söylenemez. Zira bu iş sayı ile değil malumunuz… Gönül isterdi ki o da olsun ama bu bir tercih meselesi, bir kişi de kalsak, bu çizgi, çınır hayatiyetini sürdürüyorsa bu bir devamlılık göstergesidir… Kişiler sahiplenmeyince napalım! İnanın videolara, sitayiş yüklü farklı platform paylaşımlarına bakınca insanın aklına ciğer kedi meseli geliyor… Ya da "kılıcı başkasından gönlü bizden yana" tarihsel anekdot… Keza bir örnek de sizsiniz…
REPLYmbozac
8 Haziran 2021, 11:26helal olsun, eğmeden bükmeden, olduğu gibi bir şahitlği dile getirebilme erdemi gösterdiğiniz için…. tşkkrlr
REPLY