Gezegenin en büyük krizi sayılan “iklim değişikliği” ile mücadele, uluslararası ilişkiler ve ülkelerin dış politikasında önemli bir diplomasi aracı haline gelirken ticaret, teknoloji ve finansman dünyası da iklim üzerinden şekillenmeye başladı.
Bunun en güncel örneği, son dönemde aralarındaki gerilim artan ABD ile Çin yönetimlerinin, iklim değişikliğiyle daha fazla mücadele etme ihtiyacına vurgu yapan ortak bir açıklamaya imza atmaları oldu.
ABD ve Çin’in iklim özel temsilcileri John Kerry ile Xie Zhenhua, Şangay’da 2 gün süren görüşmelerinin ardından 2020’li yıllar boyunca iklim değişikliğiyle mücadele için daha iddialı hedefler koymak, karbon nötr ekonomi oluşturmak amacıyla gerekli adımları atmak için Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ABD Başkanı Joe Biden ev sahipliğinde, 22-23 Nisan’da 40 liderin katılımıyla çevrim içi düzenlenecek iklim temalı Liderler Zirvesi’ne katılacağına yönelik ortak açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da davetli olduğu Liderler Zirvesi, Biden’in göreve başladıktan sonra çok sayıda liderle bir araya geleceği ve ABD’nin “iklim liderliğinin” sınanacağı ilk platform olarak öne çıkarken uzmanlara göre, bu kadar kapsamlı bir lider buluşmasının gündem maddesinin iklim değişikliği olması iklim diplomasisinin uluslararası ilişkilerin merkezinde yer aldığını gösteriyor.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, iklim değişikliğiyle mücadelede konulan hedeflerin ne kadar hızlı şekilde devreye girdiğini zamanın göstereceğini belirterek, “Ama artık ticaret, teknoloji, uluslararası ilişkiler ve dış politikayı iklim üzerinden konuşacağız. Daha önce sadece iklim paktı vardı ve ticarete yansımıyordu ama şimdi Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ve ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadelede daha iddialı olmasıyla, söylem bile olsa gündem bu doğrultuda ilerliyor.” diye konuştu.
Bu gelişmelerin küresel bir dönüşümün göstergesi olduğunu dile getiren Özenç, şöyle devam etti:
“Kerry’nin iklim diplomasisinde görünürlüğünü artırması, Biden ev sahipliğinde düzenlenecek bu kadar kapsamlı bir lider buluşması iklim değişikliğiyle mücadelenin önemli bir diplomasi aracı haline geldiğini gösteriyor. Artık iklim, ülkelerin konuştukları dili şekillendiren bir konu. Öte yandan, kamunun bu mücadelede dönüştürücü rolünün çok sınırlı kaldığını söylemem gerekiyor. Küresel ısınmayı 2 derece ve altında sınırlandırmak için umudu piyasadaki gelişmelerde görüyoruz, maalesef kamu tarafında görmüyoruz. Bu nedenle dönüşüm ağır aksak şekilde piyasa şartlarında yaşanıyor.”
Emisyonların yüzde 75’inden sorumlu ülkelerin planlarını açıklaması gerekiyor
Dünya Kaynakları Enstitüsü Uluslararası İklim Girişimi Direktörü David Waskow ise Liderler Zirvesi’nin ülkelerin emisyon azaltım taahhütlerinin, iklim değişikliğinin en büyük etkilerini önlemek için yeterli olmadığını ortaya koyan Birleşmiş Milletler (BM) raporunun hemen arkasından düzenlenmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Hali hazırda dünyadaki emisyonların yüzde 75’inden sorumlu ve ABD, Çin ve Hindistan’ın aralarında bulunduğu ülkelerin henüz iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik planlarını açıklamadığını belirten Waskow, şöyle konuştu:
“Japonya, Kanada ve Güney Kore gibi ülkeler ise bu yıl ortaya koymaları gereken daha güçlü planlarını paylaşmadı. Bu kapsamda zirvenin başarıya ulaşması için 4 ana çıktısı olmalı. Bunlardan ilki, zirve öncesinde veya sırasında ABD’nin ulusal katkı beyanı olarak 2030’a kadar emisyonları 2005 seviyesine göre yüzde 50 azaltmasına yönelik taahhüt vermesi olacaktır. İkincisi ise aralarında Japonya, Güney Kore, Kanada ve Çin’in bulunduğu büyük ekonomilerin sıfır emisyon hedeflerine yönelik somut ve iddialı planlar açıklaması, üçüncü olarak gelişen ülkeler ve kömür desteğinin sonlandırılması için ülkelerin iklim finansmanını güçlendirmeleri gerekiyor. Son olarak, ülkelerin yeni tip koronavirüs salgınına karşı ortaya koydukları ekonomik toparlanma planlarını yeşil dönüşüm merkezinde yapmaya taahhüt etmeleri olmalı.”
Waskow, bu kapsamda zirvenin dünyanın en büyük ekonomilerinin iddialı iklim hedeflerini açıklaması ya da en azından kasımda Glasgow’da düzenlenecek BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) öncesinde bunun sinyalini vermeleri açısından bir fırsat sunacağını kaydetti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *