TTK Başkanı Birol Çetin, Türk tarihinin doğru düzgün anlatılması, kitlelere öğretilmesi ve ortak tarih bilincinin daha kuvvetli hale gelmesi amacıyla kurulduğunu anlattı.
28 Nisan 1930’da “Türk Tarihi Tedkik Heyeti” adıyla kurulan, 15 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti” adıyla teşkilatlanan kurum, 1935’de “Türk Tarihi Araştırma Kurumu” daha sonra bugünkü ismi ile Türk Tarih Kurumu (TTK) olarak görev yapmaya başladı.
15 Nisan’da 90’ıncı yaşını kutlayacak TTK’nın Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, AA muhabirine, yeni projeler hakkında bilgi verdi.
Çetin, Türk Tarih Kurumunun, Türk tarihinin doğru, düzgün anlatılması, kitlelere öğretilmesi ve ortak tarih bilincinin daha kuvvetli hale gelmesi amacıyla kurulduğunu, vazifelerinin büyük sorumluluk gerektirdiğini belirtti.
Tarihsel olayların bazen çok sert tartışmalara ve düşmanlıklara sebep olabildiğini, hemen taraflarının oluşabildiğini gördüklerini ancak tarihin birleştirici rolünü önemsediklerini ve “ortak tarih” çerçevesinde milleti bir arada tutmanın esas vazifeleri olduğunu vurgulayan Çetin, şöyle devam etti:
“Milleti millet yapan ortak tarih bilincidir. Dolayısıyla bu şiarla tarihimizin doğru anlaşılması, bilimsel yöntemlerle incelenmesi, araştırılması doğru yöntemlerin kullanılması noktasında görevimizi yapıyoruz. Zaten bildiğiniz üzere bütçe noktasında da Atatürk’ün mirasını kullandığımız için sorumluluğumuz büyük, bu miras da büyük bir öngörüdür bizim bağımsız çalışabilmemiz açısından. Dolayısıyla Türk Tarih Kurumunun bu imkanları da kullanarak, bugüne kadar Türk tarihinin aydınlatılması ile ilgili birçok yayını oldu. Örneğin, 300 sayıyı geçen Belleten dergimiz, uluslararası indekslerde taranan alanının prestijli dergilerindendir.”
Türk Tarih Kurumu bu sene 128 civarında arkeolojik kazıda yer alacak
Prof. Dr. Birol Çetin, kurumun belli ilkeleri olduğunu, geleneklerinin oluştuğunu ve kendisinin de bu geleneği devam ettireceğinin altını çizerek, bugüne kadar yaptıkları çalışmalarda daha çok tarihin bilinmeyen taraflarını yeni makalelerle aydınlığa çıkarmaya çalıştıklarını söyledi.
Son bir iki yıldır kurumun arkeoloji alanına yeniden ağırlık vermeye başladığını, Kültür ve Turizm Bakanlığının da kendilerinden bu konuda talepleri olduğunu ifade eden Çetin, TTK’nin Kuruluş Kanunu’nda kurumun arkeolojik kazılara öncülük etmesinin yer aldığını, Cumhuriyet döneminin ilk kazılarından Alacahöyük kazısının da Türk Tarih Kurumu tarafından yapıldığını hatırlattı.
“2020 yılında biz aşağı yukarı 55 kazıya destek verdik. Bu sene arkeolojik kazı sayımız 128 civarında olacak. Şu anda onlarla ilgili hazırlık çalışmaları yapıyoruz. Tabii bu kazılarla beraber bugüne kadar bilinmeyen bazı bilgilere ulaşma imkanımız da oluyor. Ancak bizim bir başka görevimiz bu bilgileri kitlelere aktarmaktır.” diyen Çetin, son yıllarda gençlerin tarihe meraklarının arttığını, bunda bilgisayarlardaki strateji oyunlarından tarih dizilerine, belgesellerden yayınlara kadar pek çok faktörün olduğunu kaydetti.
TTK, tarih öğretmenleri ile projeler yapacak
Tarih öğretmenlerinin, kurumun kuruluşunda çok etkin rol oynadıklarını, fakat son yıllarda onlarla temaslarının biraz zayıfladığına dikkati çeken Birol Çetin, şunları kaydetti:
“Tarih öğretmenlerimizin de dahil olacağı projelerimiz var, hocalarımıza ulaşacağız. Tarih önemli bir alan, toplumun hafızası. Bir şey olduğu zaman direkt tarihe bakıyorsunuz. Teknoloji de çalışsanız, nereden başladığınızda dönüp bakmanız lazım, yoksa irtibatı kopartıyorsunuz. Tarih herkesin üzerinde anlaştığı bir alan, gerekli kesinlikle. Fakat bunu gündelik hayatımızda da pratik bilgiye çevirecek şekilde kullanmamız lazım. Somut bir faydası olması lazım tarih çalışmalarının. Tarih bilmeden diplomasi yapamazsınız. Yönetim, siyaset alanında tarih bilmeniz lazım. Tarihi tecrübeyi kullanmanız lazım hata yapmamak için. Bu bilinçle de Tarih Kurumu kurulmuş. Görevimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.”
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan 18 binden fazla tarih öğretmeninin mesleklerinin temsil edildiği kurum olan Türk Tarih Kurumunun tarih öğretmenlerine dair yürüteceği projenin detaylarını ileriki günlerde açıklayacaklarını vurgulayan Çetin, onlara bir şekilde ulaşacaklarını, kitap çalışmaları, sempozyumlar, forum sayfaları gibi farklı alanlarda onlarla çalışmak istediklerini ve tarih öğretmenlerini dinleyeceklerini bildirdi.
Kurumun sosyal medyası, tarih öğretiminde etkin olacak
Prof. Dr. Çetin, son yıllarda TTK’nin sosyal medyasını da etkin bir şekilde kullandıklarını, amaçlarının tarihsel bilgiyi daha fazla kişiye ulaştırmak olduğunu, dijital platformların da buna zemin hazırladığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
“Tarihte Bugün için 2 dakikalık videolar hazırlıyor ekibimiz. Bizim kütüphane kaynaklarından hazırlanıyor, açık kaynakları çok fazla kullanmayı tercih etmiyoruz. Türkiye’de genelde içerik üretmede sıkıntımız var. Önemli bir günde ya da milli bir meselede hep aynı içeriklerle karşılaşıyoruz. Sürekli sosyal medyada aynı içerikler dönüyor. Aslında daha fazla şey üretebiliriz, burada bir eksiklik gördük. Kendimiz de öğreniyoruz bu süreçte. Kurum tarihlerine çalışıyoruz. Ülke tarihlerine ilişkin dosyalar yaptık ve devam ettireceğiz. Kent tarihi ile ilgili kendi arşivimizdeki şehir fotoğraflarının çoğunu ilk defa sosyal medyada paylaşıyoruz. Onun dışında tarihi şahsiyetlerin tanıtımı noktasında çalışıyoruz ve ölüm yıl dönümlerini anıyoruz. Milli Mücadele kahramanlarımızın unutulmamasını istiyoruz, onların her fırsatta hayat hikayelerini sosyal medyadan paylaşıyoruz. Milli bilincimizin, bağımsızlık düşüncemizin canlı tutulması için de bizim gayret göstermemiz gerekiyor. Bu bağlamda bu türlü içeriklerimizi artırmayı planlıyoruz.”
Harita arşivinin bir kısmı açılacak
Yeni tip koronavirüs vaka sayılarında düzelme olduğunda yaza doğru bilimsel sempozyumları organize edeceklerini belirten Çetin, TTK’nin UNESCO’nun 2021 için ilan ettiği Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli ve Ahi Evran Yılı’na ilişkin projeleri olduğunu, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde konserler, etkinlikler planladıklarını, Yunus Emre Yılı için de web sayfası hazırladıklarını söyledi.
Son dönemde kurum arşivinin çoğunun dijitalleştiğini, yeni bağışlarla zenginleştiğini ifade eden Çetin, “Fotoğraf ve haritalarımızla ilgili bir projelerimiz var. Haritalarımızın bir kısmını kullanıcılarımıza açmayı düşünüyoruz. Takdir edersiniz ki, tarihsel bilgi aslında biraz da stratejiktir. Onları devletimizin ilgili kuruluşlarıyla paylaşabiliriz.” dedi.
“Polemiklere kurumumuzu sokmak istemiyoruz ve faydalı bulmuyoruz”
Türk Tarih Kurumunun çoğunlukla tarih tartışmalarının merkezinde yer almadığını, gelecek dönemde de aynı durumun geçerli olup olmayacağı sorusu üzerine, Çetin, TTK’nin tartışmaların içinde yer almasının doğru olmayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Neticede tarihin popüler bir tarafı var. Biz, pür bilimsel bir alanda faaliyet gösterdiğimiz için tartışmaların içerisine zaten girmememiz lazım. Tarih bizi toplamalı, bir araya getirmeli ve ortak değerler oluşturmalı. Yani millet olabilmek için ortak tarih bilinci gerekir. Biz bu hassasiyeti de gösteriyoruz. Türk Tarih Kurumu, herkesin Tarih Kurumudur, farklı görüşleri olabilir, siyasi görüşler olabilir ama tarihi konularda konuşmak için kaynak göstermeniz gerekir, fikirleriniz olabilir, yorumlarınız olabilir ama tarih konuşacaksak her konuştuğunuz cümlenin, bir dipnotu, referansı olması lazım. Dolayısıyla biz bu hassasiyeti de gösterdiğimiz için polemiklere kurumumuzu sokmak istemiyoruz ve faydalı bulmuyoruz. Bütünlüğü bozmak için Türkiye’de bu alanlarda fitne çıkartmaya çalışanlar, örnekleri oldu bunun, bizim sahip olduğumuz milli değerlerimizi yıpratmaya yönelik, şüpheye düşürücü birçok da faaliyet gösteriliyor. Biz, bunların da farkındayız zaten bazen polemiklere girmemek gerekiyor. Gerektiği yerde giriyoruz zaten merak etmeyin, milli konularda hassasiyetimiz en yüksek seviyededir.”
“Yaşayan Tarih” ve “Tarih Gönüllüleri” projeleri geliyor
Duayen tarihçilerle, arkeologlar, emekli büyükçülerle söyleşi ve röportajlar yapmayı planladıklarını bildiren Çetin, önemli isimlerin bazılarının hayata veda ettiğini, değerlere yaşarken sahip çıkmak istediklerini söyledi.
Başkan Çetin, bu konuya ilişkin projeleri şu sözlerle anlattı:
“Yaşayan Tarih’ ismiyle tarihçi hocalarımız, emekli büyükelçilerimiz, paşalarımız, gazilerimiz ve bazı olaylara şahitlik etmiş büyüklerimizle bir programa başlıyoruz. Onlarla uzman oldukları alanlarda röportajlar, söyleşiler yapacağız. Bunu Türk Tarih Kurumu TV’de ve bazılarını televizyonlarda yayınlamayı planlıyoruz. Bir de bunun yanında başka bir projemiz olan Tarih Gönüllüleri’ni de yapacağız. Bu projede, meslekten tarihçi olmayan örneğin bir fabrikada işçi, 5. kitabını çıkartmış, tarihe çok meraklı, ne bulursa topluyor. Onlarla kurumsal olarak iletişimimiz var yani kitaplarını bastıklarında bu insanlar bize getiriyorlar, kütüphanemize hediye ediyorlar. Kent tarihçileri var o insanlara ulaşmaya çalışacağız ve güzel bir dijital arşiv yapacağız, söyleşi yaptıktan sonra belki bunları bazı araştırmacılar toplar, yayınlayabilir de. Ama bunları kayıt etmemiz gerekiyor, bir hafıza çünkü. Biz bunu da arşivlemek durumundayız. Bunları, Türk Tarih Kurumu TV ismiyle kanalımızdan yayınlayacağız. Tabii ulusal kanallarımızda da güzel çalışmalarımızın yayınlanmasını isteyeceğiz, daha çok kişinin izlemesi noktasında.”
“Atatürk’ün gösterdiği istikamette, ‘gerçekten bu görevi yerine getirebilir miyiz?”
Prof. Dr. Birol Çetin, TTK’nin 90’ıncı yılını kutlamaktan duydukları gururu dile getirerek, “Mesuliyetimiz gerçekten ağır. Atatürk’ün gösterdiği istikamette, ‘gerçekten bu görevi yerine getirebilir miyiz’ bilinciyle olaya bakıyoruz. Tabii yeni gelişmelerle birlikte Kurumumuzun farklı mecralarda da temsil edilmesi gerekiyor, oralarda da içerik üretmemiz lazım. Ben prensip olarak bugüne kadar, göreve geldiğimden beri televizyon programlarına çıkmadım. Biz içeriklerle, ürettiklerimizle görünelim istiyorum. Ama bu 90’ıncı yılımız olduğu için siz de Anadolu Ajansı olduğunuz için sizi de kıramadım.” ifadelerini kullandı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *