Arçelik Üst Yöneticisi Hakan Bulgurlu, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalamaması halinde Türk ihracatçılarının büyük sorunlar yaşayacağını vurguladı.
Capital, Ekonomist ve StartUp dergileri tarafından Vodafone Business ana sponsorluğunda “Yeni Dünyaya Hazır Mıyız?” ana temasıyla hibrit olarak düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi devam ediyor.
Zirve kapsamında gerçekleştirilen “Sürdürülebilirlik” panelinde konuşan Bulgurlu, Avrupa’nın karbon salımını azaltmak için çok agresif bir yol izlediğini hatırlatarak, bu çabanın sürdürülebilirlik açısından Avrupa’ya ihracat yapan tüm ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de önem taşıdığını söyledi.
Avrupa’nın Kovid sonrası dönemde sürdürülebilirlik konuları için dev bir bütçeyi seferber edeceğini belirten Bulgurlu, “Ben bunu Sanayi Devrimi’ne benzetiyorum. Aynı Sanayi Devrimi’nde olduğu gibi bir geçiş devrimi olacak. Buradaki öncü şirketler zaman kazanacağı için, avantaj elde edeceği için geleceğin kazanan şirketleri olacak.” diye konuştu.
Türkiye’nin ve beyaz eşya sektörünün de bu devrime hazırlıklarını hızlandırması gerektiğini ifade eden Bulgurlu şöyle konuştu: “Beyaz eşya sektörü için konuşuyorum, Türkiye dünyada beyaz eşya üretimi açısından Çin’den sonra 2. ülke. Türkiye’deki toplam satışların yüzde 75’i Avrupa’ya yapılıyor. Eğer biz önümüzdeki dönemde Avrupa’yla entegre olmazsak, örneğin Paris İklim Anlaşması’nı imzalamazsak, karşımıza ‘Karbon Sınır Vergileri’ çıkacak. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde tek şansı çevre konusunda Avrupa’yla tam entegrasyon.
Evet bazı endüstriler açısından yatırım gerektiriyor. Daha detaylı bir etki analizine ihtiyacımız var. Ancak şurası kesin; orta vadede ve uzun vadede Türkiye’nin tek şansı Avrupa’yla çevre konusunda tam entegrasyon. Bu da bir an evvel Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak mümkün olur. İmzalamazsak sadece bizim sektör değil Türkiye’deki bütün ihracatçılar açısından çok büyük bir risk almış oluyoruz. İmzalarsak genç girişimlerimize yepyeni kapılar açmış oluyoruz. Kovid sonrası çıkışın yaratacağı ‘Sonraki Kuşak’ fonlarından ciddi kullanım hakları elde edebileceğimizi düşünüyorum.”
“Kazananlarla kaybedenleri göreceksiniz”
Bulgurlu, Türkiye’nin son derece genç ve dinamik bir ülke olduğunu anımsatarak, Türkiye’nin parlak geleceğinin önünün kapanmaması gerektiğini söyledi.
Arçelik’in bu konuda Türkiye’ye öncülük ettiğini ifade eden Bulgurlu, “(Çevre konusunda entegrasyon) Bu bir iş modeli. Biz bunu sadece çevre için, dünya için yapmıyoruz işimizin de sürdürülebilir olması için yapıyoruz global ölçekte. Onun için Avrupa’yla entegrasyon şart. Sektörümüzde yeni enerji etiketi düzenlemesine gidildi. Burada çok hızlı bir şekilde kazananlarla kaybedenleri göreceksiniz zaten. Teknoloji olarak bu alana çok ciddi yatırım yaptığımız için yine burada liderliğe yükseliyoruz. Yani enerji verimliliği en yüksek ürünleri tüketiciye sunuyoruz. Ancak biz 10 yıldır buna hazırlanıyor olmasaydık bunu yapamazdık. Biraz aciliyet var bu konularda, buna dikkati çekmek istedim.” diye devam etti.
Akkök Holding Başkanı Ahmet Dördüncü
Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı ve Birleşmiş Milletler Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü de, Global Compact’ın dünyanın en büyük sürdürülebilirlik organizasyonu olduğunu belirterek, Global Compact Türkiye’nin yönetim kurulunun 2019’da seçildiğini ve 2022’ye kadar görev yapacağını söyledi.
Organizasyonun Türkiye ayağında çevre, çeşitlilik ve kapsayıcılık, toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir finans ve inovasyon alanındaki çalışmaların öne çıktığını anlatan Dördüncü, bu alanda yaptıkları çalışmaları Türkiye genelinde yaygınlaştırmaya çalıştıklarını kaydetti.
Bu sene iş dünyasının sürdürülebilirlik konusunda somut hedefler ortaya koyabilmesi için destek sağlayacaklarını anlatan Dördüncü, “Bu sene iş dünyasının sürdürülebilirlik konusunda ihtiyaç duyduğu araç ve kaynakları sunmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda UN Global Compact’ın nisan ayında küresel seviyede başlatacağı 1,5 Derece Hedefine Doğru Programı’nı Türkiye’de uygulamaya başlayacağız. Program kapsamında şirketlerin iklim eylemi için bilim temelli hedefler koymalarına destek olacağız. ‘Cinsiyet Eşitliğini Hedeflemek’ programını 2. kez uygulayarak şirketleri üst yönetimde kadın sayılarını artırmak için çıktıkları yolda desteklemeye devam etme planımız var.” bilgilerini verdi.
Sürdürülebilirlik ve inovasyonu kesiştiren bir programla “genç yenilikçileri” sürdürülebilirlik sorunlarına hem yaratıcı hem de ekonomik çözümler üretmeleri için teşvik edeceklerini anlatan Dördüncü, bu bağlamda atölye çalışmaları yapacaklarını söyledi.
Birleşmiş Milletler Global Compact Türkiye olarak bölgesel ve küresel iş birliğini destekleyerek sürdürülebilirlik uygulamalarını daha görünür bir hale getirmek istediklerini aktaran Dördüncü, “Avrupa ve diğer genel ağlarla sürdürülebilir finans alanında şirketlerin birbirlerinin ‘iyi uygulamalarını’ dinlediği online toplantıları düzenlemeyi sürdüreceğiz. Ülkemizdeki iyi örnekleri bölgesel ve küresel etkinliklerde konumlayarak görünürlük sağlayacağız.” yorumunu yaptı.
TAV Holding CEO’su Şener: Herkesin her şeyi bilmesi gerekiyor
TAV Havalimanları CEO’su Sani Şener de virüsün mutasyona uğradığı gibi iş yaşamı kurallarının da mutasyon geçirdiğini belirterek, araştırmacılara göre bir yıl içinde dünyadaki mevcut mesleklerin yüzde 30’unun ortadan kalkacağını aktardı.
Bireylerin geleceğin mesleklerine geçiş için hazırlık yapması gerektiğini anlatan Şener, insansız uçak ve pilotların geleceğinden bahsetti. Şener şöyle konuştu: “İnsansız uçaklar yolcu uçaklarında da yaygınlaşacak. Zaten otomatik pilot var ama tamamen otomasyona geçildiğinde pilotluk kalkacak diyorlar. Peki kalksın. Bu meslek ortadan kalkacak da ne olacak? Yere inecek. Şu anda insansız uçakları uçuran yaklaşık 30 kişilik bir ekip var aşağıda. Yani herkes kendi melekesini, becerilerini bence gelecek işleri, meslekleri tahmin ederek yapabilmeli. Biz TAV’da kesinlikle her zaman, her yerde, her durumda birbirimizle iletişim içinde olmalıyız görüşünü benimsiyoruz. Herkesin her şeyi bilmesi gerekiyor. Bizim yaptığımız en önemli hadise bu.”
Hezarfen kelimesinin “Bin bilimli” anlamına geldiğini aktaran Şener, Leonardo Da Vinci’nin bir “Hezarfen” olduğunu belirterek, sanatçının Mona Lisa tablosunu yapmadan önce kadavralarda yüz derilerini kaldırarak gülme kaslarını derinlemesine araştırdığını kaydetti.
Şener, gelecekte iş yaşamında başarı için özellikle öğrencilerin pek çok alanda derinleşmesi gerektiğini, herkesin “Hezarfen” olması gerektiğini söyledi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *