Katar’a uygulanan ambargonun kaldırılması, BAE’nin Türkiye’ye yumuşama sinyali ve Müslüman Kardeşler’den vazgeçmesi talebi yeni soru işaretlerine neden oldu.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır, 5 Ocak’ta, 3.5 yıldır Katar’a uygulanan ambargonun kaldırılması anlaşması için Suudi Arabistan’ın El Ula kentinde bir araya geldi.
Bu sırada Suudi Arabistan ile ilişkilerinde olumlu bir sürece giren Türkiye için BAE kanadından da Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine dair açıklamalar gelmeye başladı.
Son olarak BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Türkiye ilişkilerinin, karşılıklı olarak egemenliğe saygı çerçevesinde normalleşmesini istediğini söyledi ve “Ankara’nın Müslüman Kardeşler’in ana destekçisi olmasından vazgeçmesini istiyoruz. Ankara’nın Arap (dünyası) ile ilişkiler yörüngesini yeniden düzeltmesinden yanayız” dedi.
Bu gelişmeler ışığında Müslüman Kardeşler örgütünün geleceği ve Türkiye ile Katar’ın İhvan’ı desteklemekten vazgeçip geçmeyeceği de soru işaretleri yarattı.
Sputnik ile görüşlerini paylaşan uzmanlar da konuya farklı bakış açılarıyla yaklaşıyor.
‘Türkiye’nin İhvan üzerinde varsayıldığı gibi çok büyük bir nüfuzu yok’
Gazeteci-Yazar Mustafa Özcan’a göre Türkiye, Müslüman Kardeşler’in ne patronu ne de onların fikri önderi. Merkezi Mısır’da olan Müslüman Kardeşler’in dünyada 70 ülkede gizli veya açıktan faaliyet yürüttüğünü ifade eden Özcan, Türkiye’nin de bunlardan bir tanesi olduğunu ekledi. Özcan, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki durumu hakkında şunları söyledi:
“İhvan üyeleri özellikle Arap Baharı’nda sonra Türkiye’ye iltica ettiler ama Türkiye’nin onlar üzerinde varsayıldığı gibi çok büyük bir nüfuzu yok. Baktığımızda Türkiye’nin siyasi seyrüseferi farklı, onların seyrüseferi farklı. Türkiye’de, Avrupa ülkelerindeki gibi serbesti ortamı içindeler. Onun dışında Türkiye ile organik bağları olduğunu tahmin etmiyorum. Dolayısıyla Enver Gargaş’ın talebi de fuzuli bir talep.”
Katar’ın da Müslüman Kardeşler ile olan ilişkilerini dengede götürdüğünü ifade eden Özcan, ilişkilerin 2013 seviyesinde olmadığını söyledi. Özcan, “Müslüman Kardeşler nüfuz olarak daraldı. İnsanlar başarıya odaklı olarak bir hareketi destekliyorlar veya desteklemiyorlar. 90 yıllık tarihleri içinde en zayıf süreçlerinden geçtiklerinden söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘Suudi Arabistan ve BAE, Müslüman Kardeşler’i masaya ön şart olarak sürmeyecek’
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan da Suudi Arabistan ve BAE’nin Katar’a uyguladığı ambargonun nedenlerinden birinin Müslüman Kardeşler’e destek verilmesi olduğunu hatırlattı:
“Ama bunun yanı sıra esas nedenlerden biri, Katar’ın İran ve Türkiye ile olan ilişkilerinde daha bağımsız hareket etmesi, daha dengeli bir pozisyona sahip olması ve Suudi Arabistan’ın güdümünde bir dış politika takip etmemesiydi. Ancak şimdi gelinen noktada Suudi Arabistan’ın ve BAE’nin Katar’la bu ilişkileri yeniden normalleştirme çabası içinde olduğu görülüyor. Benzer bir adımı Suudi Arabistan Türkiye ile de attı. Şimdi gelinen noktada Katar ya da Türkiye, Müslüman Kardeşler örgütüne desteği kesme gibi talepleri yerine getirdiği için değil bu baskı süreci sonuç üretmediği için geri adım atılıyor. Dolayısıyla Müslüman Kardeşler’e verilen desteğin sonlanması gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmayacaktır diye düşünüyorum. Ancak Suudi Arabistan ve BAE’nin Müslüman Kardeşler’i masaya ön şart olarak sürmesinin artık söz konusu olmayacağı olarak değerlendiriyorum.”
‘Asıl yürürlükte olan plan Türkiye’yi ve İran’ı Arap ülkelerini kullanarak sınırlandırma planı’
Yazar Onur Sinan Güzaltan da Körfez’de yerinden oynayan taşların ABD’nin ‘100 Yılın Anlaşması’ projesiyle bağlantılı olduğunu ifade etti. Bu anlaşmanın hedefleri arasında ise İsrail’in Arap dünyasına kabul ettirilmesi ve İran karşıtı cephenin büyütülmesi olduğunu söyleyen Güzaltan, “Enver Gargaş’ın bu açıklamasının altında Türkiye’yi de İran karşıtı cepheye almak var” dedi.
Güzaltan, Müslüman Kardeşler’in tarihine bakıldığında “emperyalizmin kimi zaman işine gelip kullandığı kimi zaman da tasfiye ettiği bir örgüt” ifadelerini kullandı. Güzaltan bu ifadelerini güçlendirmek için “Zamanında Nasır’a karşı kullandıkları sonrasında belli bir dönem tasfiye ettikleri, Obama döneminde adeta omuzlarında taşıdıkları bir örgüttü. Trump döneminde tekrardan emperyalist merkezlerde İhvan’a karşı bir tavır gelişti” şeklinde örnekler verdi.
Güzaltan, “Dolayısıyla Müslüman Kardeşler, bugün var yarın yok. BAE’nin açıklamasından yola çıkıp da Müslüman Kardeşler’e pay biçmenin şu andaki konjektürde çok büyük bir payı yok. Asıl yürürlükte olan plan Türkiye’yi ve İran’ı Arap ülkelerini kullanarak sınırlandırma planı. Bunu aşmanın yolu da Amerikan planları dışında Kahire ve Riyad’la görüşmekten geçiyor” dedi.
Güzaltan ayrıca Türkiye’nin şu anda Müslüman Kardeşler’e çok fazla destek vermediğini ifade etti. Türkiye’nin bu konuda daha tarafsız bir hale gelmesinin özellikle Mısır’la temas konusunda olumlu olacağını savundu.
(Yazıda ifade edilen görüş ve düşünceler, Sputnik’in görüşlerini yansıtmayabilir.)
Turan Salcı / Sputniknews
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *