İstanbul’da önceki gün Fener Rum Patriğini ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Mike Pomepo’nun, kiliseye gösterdiği ilginin kişisel de, yeni de olmadığı ortaya çıktı.
Fener Rum Kilisesi Patriği Bartholemous’un, ABD Devlet Başkanı seçilen Joe Biden’a ilk tebrik mesajı çekenlerden olduğu anlaşıldı.
Aydınlık’tan Füsun İkikardeş’in haberine göre, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, din görevlisi ve Türk vatandaşı olduğunu unutan Patrik, İngilizce ve Rumca yazdığı tebrik mesajında Biden’ın siyasetlerine övgüler yağdırdı, destek sözü verdi ve yeni görevinde başarılar diledi. Dahası, İngilizce ve Rumca olarak yazılan mesajı, “Ekümenik Patrik” diye imzaladı. Patriğin siyaset yapması da, Ekümenik sıfatı kullanması da Lozan Antlaşması’na ve uluslararası hukuka aykırı.
Ekümenik ve siyasi olamaz
Yargıtay’ın 13 Haziran 2007 tarih, 5603 sayılı kararında, Lozan Antlaşması’na göre patriğin “Ekümenik” unvanı taşıyamayacağı, siyasetle ilgilenemeyeceği teyit edilmişti. Kararın gerekçesinde, Doç. Dr. Sibel Özel’in, Lozan Antlaşması Çerçevesinde Fener-Rum Patrikhanesinin Hukuki Konumu başlıklı makalesine gönderme yapılmıştı. Marmara Üniversitesi’nde kabul edilen söz konusu çalışma, 2006 yılında 1 sayılı Avrupa Araştırmaları Dergisi’nde de yayımlanmıştı ve özetle şu ifadelere yer alıyordu:
İç hukuka tâbi
“Patrikhanenin statüsü Lozan müzakerelerinde tartışılmış ve İstanbul’da kalmasına ancak siyasi yetkilerinden arınmış olması koşuluyla izin verilmiştir. Patrikhane Türkiye’deki azınlığın bir kilisesi olarak sadece dini yetkilerle donatılmıştır. Lozan Antlaşmasında Patrikhanenin statüsü ile ilgili hiçbir hüküm yer almadığı için durum tamamen Türk iç hukukuna tabidir ve ekümenik iddiası kabul edilmemiştir. Bu durumda Türkiye’yi ekümenikliğin tanınması ve patriğin yabancı olması için zorlayacak hiçbir uluslararası hukuki normu bulunmamaktadır.”
ABD korumacılığı 1922’de başladı
ABD’nin dışişleri bakanı seviyesinde temsilcisini Patrik ziyaretine kadar getiren yakınlık, bir asır öncesine dayanıyor. Lozan müzakereleri sırasında Patrikhane’nin İstanbul’da mı Yunanistan’da mı olacağı tartışılıyor. Atatürk’ün 25 Aralık 1922 tarihinde Le Journal muhabiri Paul Ario’ya verdiği demeçte ifadeleri şöyle: “Lakin bir fesat ve hıyanet ocağı bulunan, memlekette nifak ve şikak tohumu saçan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket sebebi olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımızda bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir? Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için arazisi üzerinde bir sığınak göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir?…”
Siyasi meselelerle uğraşırsa sınırdışı
Ancak, Lozan müzakereleri sırasında, Amerikan Temsilcisi Heyeti Başkanı’nın, Patriğin İstanbul’da kalmasını ısrarla istemesi, Yunanistan‘ın da “Patrikhane Yunanlı değildir, dünya Ortodoks temsilcisidir. Yeri de İstanbul’dur” demesi ve masadaki diğer temsilcilerin desteklemesi sonucu Patrikhane İstanbul’da kalıyor. Öyle ki, müzakereleri yürüten İsmet Paşa, sert muhalefet ağır basınca, “Bu noktada fazla ısrar edemedik” diyor ve Patrikhane İstanbul’da kalıyor. Ancak, “Patrikhane siyasi meselelerle iştigal etmemek üzere kalabilecek, aksi görüldüğü takdirde derhal sınırdışı edilecektir” koşulu düşülüyor.
Bugünkü durum
Bugüne gelince, Patrik efendi, kendini ABD’li başkana “Ekümenik” ilan ediyor. Ege kıyıları ve Rumeli olarak bilinen Trakya’da, Çanakkale’de hiçbir Rum vatandaşın yaşamadığı yerlere metropolit atıyor. Dışardan getirilen metropolitler, yabancı parayla maaş alıyor, rahatça ülkemize giriş çıkış yapıyor, kimileri Türk vatandaşlığı alabiliyor. Dahası, ABD Dışişleri Bakanı da ülkemize gelip sanki siyasi muhatabı oymuş gibi başpapazı ziyaret etmeye kalkışıyor!
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *