Yeni tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) neden olduğu Covid-19’a ilişkin yanlış bilgilerin yaklaşık 3’te 2’sinin içinde doğru bilgilerin yer aldığı ancak bu bilgilerin yanlış bir tarafa çekildiği tespit edildi.
Reuters Enstitüsü’nün raporu, çarpıtılmış bilgilere örnek olarak, Covid-19 salgınının başlangıcından itibaren sıklıkla tekrar edilen bir iddiayı gösterdi: “Virüs yüksek sıcaklıklara dayanıksız olduğu için Güneş, 27 derecelik bir sıcaklıkta koronavirüsü öldürerek ortadan kaldıracak”.
Araştırmalara göre bu bilgide gerçeklik payı var ve evet, virüs yüksek sıcaklıklara dayanıksız. Ancak işin doğrusu, bilim insanları 70 derecenin üzerinde bir sıcaklığın virüsü öldürebileceğini öne sürdü.
Raporu yazan araştırmacılardan Scott Brennen, bu tip mezenformasyonların yeni ortaya çıkmadığını söylüyor.
euronews’e konuşan Brennen, “Bu çalışmada yalnızca Covid-19 bağlantılı yanlış bilgilere baktık. Ancak geçmiş yıllarda farklı şekillerde mezenformasyona ilişkin çok sayıda araştırma yapıldı. İçeriğin büyük bir kısmının yeniden şekillendirildiği gerçeği diğer birçok araştırmayla uyumlu” ifadelerini kullandı.
Yanlış bilgilerde yapay zeka kullanıldı mı?
Deepfake teknolojisi dezenformasyonla mücadele üzerinde yarattığı tehlike nedeniyle son yıllarda tartışmalı bir alan haline geldi.
Deepfake teknolojisinde kişilere aslında söylemediği bir ifadeyi söyleten video ve ses manipülasyonu yapılabiliyor.
Reuters Enstitüsü’nün araştırmasına ve analizi yapılan örneklere göre, dezenformasyon ya da mezenformasyon yani yanlış bilgi üretenlerin bunları yaymak için çok küçük bir teknolojiye ihtiyacı var.
Araştırmada, son zamanlardaki endişelere rağmen deepfake ya da diğer yapay zeka araçları kullanan yanlış bilgi örnekleri görülmediği belirtiliyor. Yanlış bilgi üretmek için kullanılan tekniklerin, neredeyse fotoğraf ve video kadar eski teknikler olduğunun altı çiziliyor.
Sahte iddiaların çoğu sağlık otoritelerinin söylemleri odaklı
Çalışma, yanıltıcı bilgilerin çoğunun sağlık otoriteleri etrafında toplandığını ortaya koydu. Yanlış iddiaların yaklaşık yüzde 40’ının sağlık örgütlerinin krizle mücadele için aldığı önlemler ve politika kararlarıyla ilgili olduğu belirlendi. Bu iddiaları üretenlerin, yerel sağlık otoritelerinden Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel sağlık otoritelerine kadar birçok yetkilinin söylemlerini hedef aldığı bildirildi.
Brennen, “Bütün bunlar bağımsız teyit mekanizmalarının yalan haberle mücadele süreçlerine katılımının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” şeklinde konuşuyor.
Covid-19’a ilişkin yanıltıcı ve yanlış bilgilerin büyük bölümü virüsün yayılımına ilişkin.
Koronavirüse dair yanlış bilgilerin, 5G teknolojisinin salgınla ilişkili olduğuna dair komplo teorilerine odaklandığı düşünülüyordu ancak incelenen iddiaların yalnızca yüzde 17’sinin komplo teorisi olduğu belirtildi.
Tanınmış kişiler yanlış iddiaların yayılmasında önemli bir role sahip
Çalışmada, yanlış bilgi içeren paylaşımların yalnızca yüzde 20’sinin tanınmış kişiler (ünlüler ya da politikacılar) tarafından paylaşıldığı görüldü. Bununla birlikte paylaşılan bu yanlış bilgilerin diğer insanlara önemli ölçüde ulaşabildiği tespit edildi. Araştırmaya göre, tanınmış bir kişi, toplam etkileşiminin (beğeni, yorum, paylaşım) ortalama yüzde 70’ini bu yanlış bilgilerden elde etti.
Rapora göre, sosyal medyadaki yanlış bilginin büyük bir kısmı sıradan insanlardan geldi ancak bu paylaşımlar çok daha az etkileşim aldı.
Dezenformasyon oranı belirlenebilir mi?
Yanlış bilgiyi paylaşan insanların çoğunluğu bunu kasıtsız olarak yapıyor; çoğu zaman başkalarına yardımcı olmak ve tavsiye vermek için paylaşıyor.
Öte yandan dezenformasyon, yanlış bir bilgiyi kasıtlı bir şekilde, insanları yanıltmak niyetiyle yaymak anlamına geliyor.
Brennen, “Mezenformasyon, yanlış olduğu bilinmeden paylaşılan yanlış bilgi anlamına gelirken dezenformasyon bilginin yanlış ve sahte olduğu bilinerek paylaşılmasını ifade ediyor” şeklinde konuşuyor ve her türlü yanlış bilgi ya da içeriğin rapor kapsamına alındığını söylüyor.
Brennen euronews’e yaptığı açıklamada, her ne kadar ayırt etmek zor olsa da dezenformasyon ve mezenformasyon ayrımını yapmanın son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Brennen, “Devlet tarafından anlaşmazlık yaratmak için üretilen dezenformasyonla ailenizden birinin sağlıkla ilgili biraz yanlış olan bir bilgiyi bilmeden paylaşması arasındaki fark çok büyük. Buradaki sorun şu ki bazen bunları birbirinden ayırmak oldukça zor olabiliyor” şeklinde konuşuyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *