Suriye iç savaşı 10’uncu yılına giriyor

Suriye iç savaşı 10’uncu yılına giriyor

Birleşmiş Milletler tarafından kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence gibi savaş suçlarının işlendiğine dikkat çekilen iç savaşta, yüz binlerce sivil hayatını kaybetti.

Suriye‘de Mart 2011’de barışçıl halk gösterileriyle başlayan ve Beşşar Esed rejiminin müdahalesiyle kan gölüne dönen iç savaş 9’uncu yılını geride bırakırken, Rusya’nın hava desteğiyle sivilleri hedef alan rejim güçleri, İdlib’de son dönemde 2 milyon sivili evsiz bıraktı.

Suriye’de yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin mülteci konumuna düştüğü ve yerinden edildiği iç savaş 9 yılını geride bıraktı.

15 Mart 2011’de ülkenin güneyindeki Dera ilinde bir grup öğrencinin okul duvarına, Beşşar Esed’e hitaben, “Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende” yazmasıyla, Suriye’deki halk ayaklanmasının fitili ateşlendi.

Esed rejiminin kışlalardaki askerlerini ve güvenlik güçlerini harekete geçirerek diğer illere de sıçrayan rejim karşıtı gösterileri güç kullanarak bastırmaya çalışması, barışçıl halk gösterilerinin iç savaşa evrilmesine yol açtı.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin, kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence gibi savaş suçlarının işlendiğine dikkati çektiği iç savaşta, yüz binlerce sivil hayatını kaybetti

BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre, iç savaş nedeniyle 6,7 milyon Suriyeli mülteci konumuna düştü. Bu kişilerin yaklaşık 3,6 milyonuna Türkiye tek başına ev sahipliği yapıyor.

Çatışan taraflar ve hakimiyet alanlarındaki son durum

Esed rejimi güçleri ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adıyla kurulan askeri muhalif grupların arasında 2012’den itibaren silahlı çatışmalar başladı.

2012’nin sonunda iktidardan düşmesi an meselesi görülen Esed’in yardımına İran ve Lübnan Hizbullah’ı yetişti. Rejim 2013 baharından itibaren muhaliflere karşı denge kurmaya başladı. Rusya’nın Eylül 2015’in sonunda savaşa katılmasıyla iç savaşın seyri kesin olarak rejimin lehine çevrildi.

İran destekli terörist gruplar ve Rusya’nın desteğini alan rejim güçleri, kaybettikleri toprakların büyük bir kısmına yoğun saldırılar, kimyasal silah saldırıları ve ablukalar yoluyla tekrar hakim oldu.

Halihazırda rejim, ülkenin güneyindeki illeri, başkent Şam’ı, Akdeniz kıyısındaki Lazkiye ve Tartus’u ve ülkenin orta kesimindeki Humus’u tümüyle elinde tutuyor. Yine orta kesimdeki Hama, kuzeydeki Halep ve doğudaki Deyrizor illerinin merkezine de rejim güçleri hakim. Bu bölgeler, ülkenin yüzde 60’ından fazlasına tekabül ediyor.

Muhaliflerin hakimiyet alanı ise yüzde 10’un altına geriledi.

Muhalifler, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi, Halep kırsalındaki Fırat Kalkanı Harekatı bölgesi, Zeytin Dalı Harekatı ile terörden temizlenen Afrin ilçesi, Fırat Nehri’nin doğusunda Barış Pınarı Harekatı ile kurtarılan Tel Abyad ve Rasulayn ilçelerinde varlık gösteriyor.

Terör örgütü DEAŞ ise Humus çölü olarak bilinen ve Esed rejimi kuşatmasındaki küçük bölgede varlığını sürdürüyor.

Amerika’nın desteğini alan terör örgütü YPG/PKK, ülkenin kuzeyindeki Münbiç ve Tel Rıfat ilçeleri ile Fırat’ın doğusundaki bölgeleri işgalinde tutuyor.

İç savaşın 10’uncu yılında en sıcak sahnesi: İdlib

Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017’deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam’daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 “gerginliği azaltma bölgesi” oluşturulmuştu.

Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3’ünü Rusya’nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib’e yoğunlaştı.

Rejim güçlerinin Eylül 2018’de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018’de ateşkesi güçlendirmek için Soçi’de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019’da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi.

Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib’in güneyi ve güneydoğusu, Hama’nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep’in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirdi.

Bölgede göç verilerine ilişkin çalışma yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğü verilerine göre, Esed rejimi ve Rusya’nın Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını hiçe sayarak İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki yerleşimlere düzenlediği saldırıları yüzünden Ocak 2019’dan bu yana 2 milyona yakın sivil yerinden oldu.

Evsiz kalan siviller güvenli olarak gördükleri Türkiye sınırı yakınlarına göç ederek derme çatma çadırlara sığındı.

Sahadaki AA muhabirlerinin Sivil Savunma (Beyaz Baretlieler) kaynaklarından derlediği bilgiye göre, Esed rejimi ve Rusya’nın İdlib Gerginliği Azaltması Bölgesi’ne 17 Eylül 2018’den bu yana düzenlediği saldırıları nedeniyle yaklaşık 2 bin sivil can verdi.

Tükiye, Suriye’deki dördüncü harekatını düzenledi

Türkiye, güney sınırında milli güvenliğini tehdit eden tehlikelere karşı şimdiye dek 4 harekat gerçekleştirdi.

24 Ağustos 2016 tarihinde terör örgütü DEAŞ’a karşı Fırat Kalkanı Harekatı, 20 Ocak 2018’de Afrin’deki terör örgütü YPG/PKK’ya karşı Zeytin Dalı Harekatı, 9 Ekim 2019’da da Fırat’ın doğusundaki YPG/PKK’lı teröristlere karşı Barış Pınarı Harekatı ve son olarak İdlib’de ateşkesi gözetlemek için bulunan Türk askerlerine rejim unsurlarınca düzenlenen saldırının 27 Şubat’ta Bahar Kalkanı Harekatı’nı düzenledi.

Siyasi çözüm rejimin engeline takılıyor

Siyasi çözüm süreci, 30 Haziran 2012’de İsviçre’nin Cenevre kentinde, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde başlamış, ancak geçen 8 yılda rejimin uzlaşmaz tavrı sebebiyle sonuçsuz kalmıştı.

Suriye’deki iç savaşın son bulması ve ateşkesin kalıcı hale gelmesi için Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da Ocak 2017’den Türkiye, Rusya ve İran garantörlüğünde düzenlenen görüşmelerde, Gerginliği Azaltma Bölgeleri dışında alınan bir diğer sonuç da Anayasa Komitesi oluşturulması oldu.

İsviçre’nin Cenevre kentinde 30 Ekim 2019’da ilk kez toplanan komitenin görüşmeleri de Esed rejiminin tutumu nedeniyle çıkmaza girdi.

Abluka, saldırı, tehcir, işkence ve kimyasal silah: Rejimin 9 yıllık metodları

Başkent Şam’da muhaliflerin kontrolündeki bölgeler, ülkenin orta kesimindeki Humus ve güneyindeki Dera ile Kuneytra illeri, Astana anlaşmaları kapsamında “Gerginliği Azaltma Bölgesi” ilan edilmelerine rağmen, abluka, saldırı ve tehcir yoluyla rejimin eline geçti.

Söz konusu bölgelerde rejimle uzlaşarak kalmayı kabul etmeyenler, ülkenin kuzeyinde, derme çatma çadırlardan ibaret sığınmacı kamplarına yerleştirildi.

Suriye Müdahale Koordinatörlüğü verilerine göre, rejim ve destekçileri, ele geçirdikleri bölgelerden 14 Mart-31 Temmuz’da çoğu sivil, 128 bin 926 kişiyi zorla göç ettirdi.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) verilerine göre, Esed rejimi, keyfi olarak alıkoyduğu on binlerce kişiden 14 bin 221’i işkence ederek öldürdü. Muhalif kaynaklara göre, Esed rejimi güçleri iç savaşın başlamasından bu yana yaklaşık 500 bin kişiyi halen alıkoyuyor.

Yine SNHR verilerine göre, Esed rejimi, iç savaşın başlamasının ardından muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlere 217 kez kimyasal silah saldırısına başvurdu.

İlk kimyasal silah saldırısını Aralık 2012 yılında Humus’un Beyyada semtinde gerçekleştiren rejim, en son saldırısını ise 19 Mayıs 2019’da Lazkiye’ye bağlı Kebine köyüne düzenledi.

Esed rejiminin başkent Şam’ın Doğu Guta bölgesinde 21 Ağustos 2013’te bin 400’ün üzerinde sivilin hayatını kaybetmesine yol açan kimyasal silah saldırısı hafızalarda yer edinirken, 5 Nisan 2017’deki Han Şeyhun ile 7 Nisan 2018 Duma ilçesinde de kimyasal silah saldırılarında onlarca sivil can vermişti.

Kronoloji

Suriye’de 13 milyon 100 bin sivili yardıma muhtaç hale getiren iç savaşın dönüm noktalarının kronolojisi şöyle:

15 Mart 2011: Suriye iç savaşı, ülkenin güneyindeki Dera ilinde bir grup gencin düzenlediği rejim karşıtı barışçıl gösterilerle başladı. Gösteriler hızla ülke geneline yayıldı.

Ocak-Şubat 2012: Rejim-muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlendi.

26 Nisan 2011: Suriye ordusu, ayaklanmanın fitilinin ateşlendiği Dera’ya girdi.

30 Haziran 2012: Cenevre’de siyasi geçiş müzakereleri başladı.

Temmuz-Aralık 2012: Terör örgütü YPG/PKK, Aynularab (Kobani) ve Afrin ilçeleri ile Haseke’nin Amude ilçesini çatışmadan rejimden devraldı.

Mayıs 2013: Türkiye, Amerika’ya Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, siviller için güvenli bölge oluşturulması ve koalisyon güçleriyle ortak kara operasyonu yapılmasından oluşan 3 aşamalı bir plan sundu.

21 Ağustos 2013: Esed rejimi, Doğu Guta’da 1400’den fazla sivili kimyasal silah ile katletti. Amerika, askeri müdahaleye yanaşmayarak Rusya’yla rejimin kimyasal silahlarını imha için anlaşmaya vardı.

Ocak 2014: Rejimin çökmeye başlaması üzerine İran, Şii milisleri Suriye’ye sokmaya başladı. DEAŞ, Rakka’yı muhaliflerden aldı.

30 Haziran 2014: DEAŞ, sözde hilafet ilan etti.

22 Eylül 2014: Amerika öncülüğündeki koalisyon, DEAŞ’a hava saldırısı başlattı.

26 Ocak 2015: YPG/PKK, Amerika’nın 4 ay süren yoğun hava desteğiyle Aynularab’ı DEAŞ’tan aldı. Böylece Amerika-YPG/PKK ittifakı başladı.

Mart 2015: İdlib, muhaliflerin eline geçti.

21 Mayıs 2015: DEAŞ, Palmira kentini ele geçirerek Suriye’nin yaklaşık yarısında hakimiyet sağladı.

30 Eylül 2015: Rusya, iç savaşa doğrudan müdahil oldu. Rejime sağladığı hava desteği muhalifleri köşeye sıkıştırdı.

18 Aralık 2015: BMGK, 2254 sayılı kararını kabul etti. Siyasi geçişin yol haritası belirlendi.

24 Ağustos 2016: Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu, Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı. Suriye’nin kuzeyinde 2 bin 55 kilometrekare alan, DEAŞ’tan temizledi.

23-24 Ocak 2017: Türkiye ve Rusya’nın girişimiyle ilk Astana toplantısı yapıldı.

23 Şubat-4 Mart 2017: Astana süreci sayesinde, bir seneden sonra Cenevre’de rejim ve muhalefet arasında görüşmeler yeniden başladı. Sene boyunca yapılan 9 toplantı sonuçsuz kaldı.

4 Nisan 2017: Rejim, Han Şeyhun beldesinde düzenlediği kimyasal silah saldırısında en az 100 sivili öldürdü.

Ekim 2017: YPG/PKK, DEAŞ’ı Rakka’dan ve Deyrizor’un büyük kısmından çıkararak ülkenin yaklaşık üçte birine yayılmış oldu.

Kasım 2017: Rejimin Doğu Guta ablukası sıkılaştı. Yüz binlerce sivil iç savaşın en büyük insani krizini yaşadı.

Ocak 2018: Türkiye, Afrin’deki terör örgütleri YPG/PKK-DEAŞ’a karşı Zeytin Dalı Harekatı’nı başlattı.

30-31 Ocak 2018: Soçi’de Ulusal Diyalog Kongresi düzenlendi. Anayasa Komitesi kurulma kararı alındı.

14 Mart- 24 Nisan 2018: Doğu Guta’dan zorunlu tahliyeler yapıldı. Bölge rejimin eline geçti.

6 Nisan 2018: Rejim, 10 numaralı olarak bilinen bir kanun çıkararak, tehcir edilen sivillerin taşınmaz mallarına el koymaya başladı.

21 Mayıs 2018: Başkent Şam tümüyle rejimin kontrolüne girdi.

15- 31 Temmuz 2018: Ülkenin güneyindeki iller, Ürdün ve İsrail sınırı, tümüyle rejimin eline geçti.

17 Eylül 2018: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rus mevkidaşı Vlademir Putin, İdlib’deki ateşkesi koruma altına alan Soçi mutabakatını imzaladı. Ancak rejimin ihlalleri hız kesmedi. Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib’e saldırılarında 1800’den fazla sivil can verdi.

19 Aralık 2018: Amerika, Suriye’deki güçlerini çekeceğini duyurdu. Bunun üzerine güvenli bölge, Amerika’nın YPG/PKK’ya sağladığı silahların geri alınması konuları tartışılmaya başlandı.

15 Şubat 2019: YPG/PKK ve Amerika, Fırat’ın doğusunda kalan son DEAŞ bölgesini ele geçirdi. Böylece DEAŞ varlığı, yalnızca rejim kuşatmasındaki bölgede kaldı. Amerika Başkanı Donald Trump’ın Avrupa ülkelerine, ele geçirilen DEAŞ mensubu vatandaşlarını geri alma çağrısı, söz konusu ülkelerin bu konudaki hazırlıksızlığı ve isteksizliklerini ortaya çıkardı. YPG/PKK’nın serbest bırakmak için anlaşmalar yaptığı DEAŞ’lıların akıbetinin ne olacağı konusu gündeme oturdu.

Şubat – Mart 2019: Rejim ve destekçisi İran’ın komutasındaki yabancı terörist gruplar, “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi”ne saldırılarını yoğunlaştırdı. Askeri muhalif kaynaklar, rejimin garantörü Rusya’nın da hava saldırılarına eşlik ettiğini rapor etti.

12 Mart 2019: Rejim, silah olarak kullanımı yasak olan beyaz fosfor bombasıyla İdlib’deki sivil yerleşimlere saldırdı.

25 Mart 2019: Amerika Başkanı Donald Trump, Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı olarak tanıyan kararı imzaladı.

6 Mayıs 2019: Esed rejim güçlerinin İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizleri kara harekatına dönüştü.

22 Ağustos 2019: Esed rejimi daha önce kimyasal silahla saldırdığı Han Şeyhun ilçesini Rusya’nın hava desteğiyle ele geçirdi.

16 Eylül 2019: Ankara’daki “Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi”nde Suriye’nin yeni anayasasını yazacak komitenin listesinde uzlaşı sağlandı. Komite 30 Ekim’de İsviçre’nin Cenevre kentinde ilk kez toplandı.

7 Ekim 2019: Amerika’ya ait askeri noktaları kullanan hareketli unsurlar, Tel Abyad ve Rasulayn ilçelerinden çekilmeye başladı.

9 Ekim 2019: Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye Milli Ordusu’yla Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı’nı başlattı.

12-13 Ekim 2019: Harekat kapsamında TSK ve SMO askerleri 12 Ekim’de Rasulayn ve 13 Ekim’de Tel Abyad ilçe merkezini kurtardı.

17 Ekim 2019: Harekat devam ettiği sırada, Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da görüştü. Görüşmenin ardından, YPG/PKK’lı teröristlerin bölgeden çekilmesine karşılık Barış Pınarı Harekatı’na 120 saatliğine ara verildi.

22 Ekim 2019: YPG/PKK’lı teröristler, Türkiye ile Rusya arasında terör örgütü YPG/PKK’nın sınır hattından çekilmesi konusunda mutabakata vardı. Ancak terör örgütü YPG/PKK, Soçi’de varılan mutabakat gereği boşaltması gereken Tel Rıfat ve Münbiç ilçesindeki işgalini sürdürüyor.

27 Ekim 2019: Terör örgütü DEAŞ’ın elebaşı Ebu el-Bağdadi Amerika’nın İdlib’de düzenlediği operasyonla öldürüldü.

Aralık 2019: Esed rejimi ve destekçileri İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne kara saldırıları başlattı.

Ocak 2019 – Mart 2020: İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde yaklaşık 2 milyon sivil göç etti.

29 Ocak 2020: Rusya destekli Beşşar Esed rejimi güçleri, Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını hiçe sayarak, İdlib’in en büyük ilçesi Maarratünnuman’ı ele geçirdi.

27 Şubat 2020: Türkiye, İdlib’de ateşkes gözlem misyonu yürüten 34 askerini şehit eden rejim unsurlarına karşı Bahar Kalkanı Harekatı’nı başlattı.

5 Mart 2020: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleştirilen toplantının ardından İdlib’de ateşkes konusunda mutabık kalındı. Mutabakat gereği ateşkes 6 Mart 00:01’de yürürlüğe girdi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *