Mısır’ı 30 yıl demir yumrukla yöneten diktatör: Hüsnü Mübarek

Mısır’ı 30 yıl demir yumrukla yöneten diktatör: Hüsnü Mübarek

30 yıl boyunca Mısır’ı demir yumrukla yöneten ve Şubat 2011’de devrilen Hüsnü Mübarek, yine bir Şubat ayında, 25 Şubat 2020 tarihinde 91 yaşında ahirete irtihal etti.

Mısır halkının 25 Ocak 2011’de ülkedeki siyasi tıkanıklık, kötüleşen ekonomik şartlar ve yolsuzluk sebebiyle “ekmek, özgürlük ve onur” sloganlarıyla başlattığı barışçıl gösterilerin ardından 11 Şubat 2011’de iktidarı bıraktığını ilan eden Mübarek, tüm yetkilerini orduya devrederek siyaset sahnesinden çekilmişti.

Göstericileri öldürme suçlamasıyla yargılanan Mübarek, 6 yıl sonra, 24 Mart 2017’de suçsuz bulunarak serbest kaldı.

Mübarek, 3 Temmuz 2013’te ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’ye yapılan askeri darbe sonrası hakkında açılan tüm davalardan da beraat etti.

Dönemin Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi darbesinin ardından Mübarek, yaptığı açıklamalar ve demeçleriyle medyada geniş yer almaya başladı.

Mısır’a diktatörlüğü miras bırakan lider: Hüsnü Mübarek

Siyaset sahnesine çıkışı

Hüsnü Mübarek, 4 Mayıs 1928 tarihinde Mısır’ın Menufiye vilayetinde dünyaya geldi.

Kahire’deki Mısır Havacılık Akademisi’nden 1950 yılında pilot olarak mezun olan Mübarek, Sovyetler Birliği’nde ileri uçuş ve bombardıman teknikleri konusunda eğitim aldı. 1966-1969 yıllarında Hava Harp Komutanlığı görevini yürüten Mübarek, Nisan 1972’de Enver Sedat tarafından hava kuvvetleri komutanlığına getirildi.

Mısır’ın 1967 Arap-İsrail savaşında kaybettiği Sina Yarımadası’nın geri alındığı 1973 Yom Kippur Savaşı’nda önemli roller oynayan Mübarek, bu savaşta gösterdiği başarılarından dolayı 1975 yılında devlet başkanı yardımcılığına atandı.

Mübarek, Sedat’ın bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından 14 Ekim 1981 tarihinde Cumhurbaşkanı oldu.

Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı

Cumhurbaşkanlığı döneminde 1987, 1993 ve 1999 yıllarındaki seçimlere tek aday olarak giren Mübarek, göstermelik referandumlarla görev süresini uzattı. Mısır halkının sandık başına gitmesi teşvik edilmiyordu. Çünkü gitmeyenler “evet” demiş olarak kabul ediliyor ve Mübarek, 90 küsurlu yüzdelerle bütün seçimleri kazanıyordu.

2005 yılında ilk kez birden fazla adayın seçimlere katılmasına izin verildi. Bu seçimlerde Mısırlı siyasetçi Eymen Nur, Mübarek’in karşısına aday olarak çıktı. Ancak Mübarek şeffaf olmayan seçimleri yine çok yüksek oranlarla kazandı. Sonrasında Eymen Nur, hakkında yapılan farklı suçlamalarla yargıç karşısına çıkarıldı ve 3 yıl hapse mahkum edildi.

İç ve dış politikadaki tutumu

Mübarek, Enver Sedat döneminde İsrail ile imzalanan Camp David Antlaşması nedeniyle Mısır’ın Arap Birliği’nde dondurulan üyeliğini tekrar aktif hale getirdi ve örgütün merkezini Tunus’tan tekrar Kahire’ye taşıdı.

Filistin-İsrail barış görüşmelerini destekleyen Mübarek, 1’inci Körfez Savaşı’nda Saddam’a karşı ABD’nin yanında yer alarak, koalisyona asker gönderdi. Mübarek, Batı’nın stratejik ortağı olma yönünde adımlar atarak “terörle mücadele” adı altında İslami hareketlere karşı tutum sergiledi.

Mübarek, Mısırlıların büyük kesimi karşı olmasına rağmen İsrail ile ilişkileri muhafaza etti. Ancak 1996 yılından sonra politika değişikliğine gitti.

Selefiler ile anlaşarak onların önünü açan Mübarek, 2000 yılından sonra da Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) ile uzlaşarak, parlamentoya bağımsız aday olarak girmelerine izin verdi. Mübarek, İhvan’ın teşkilat olarak yine yer altında kalmaya devam etmesini sağladı. Mübarek, ülkeyi 30 yıl boyunca olağanüstü hal ile yönetti.

Devlet Güvenlik polisleri

Mısır’ı polis devleti haline getiren Mübarek, özellikle de siyasi polis olarak bilinen Devlet Güvenlik mensuplarını olağanüstü yetkilerle donattı. Bu birime bağlı polislerin bulunduğu karakollar yargı tarafından kontrol edilemediği gibi bu birim tarafından alınanların devletin hiçbir kurumunda kaydı tutulmadı.

25 Ocak Devrimi’nin sembol isimlerinden Halid Said’in bu birime bağlı polisler sokakta döverek öldürdüğü iddia edildi. Mübarek ve rejimini alaşağı eden halk ayaklanmasının ilk kıvılcımlarından biri olan bu olay, büyük öfkeye neden oldu.

Siyasi ve İslami hareketleri bastırması

Siyasi ve dini bütün hareketler bu birim tarafından baskı altına alındı. İhvan mensupları sabahın erken saatlerinde evlerinden alınarak bu birimlere ait tabelasız binalarda aylarca ve günlerce alıkonuldu. Solcu ve devrimci gruplara mensup gençler de yine buralarda tutuldu. Hiçbir yargı organı veya karakolda buralardaki hücrelerde tutulanların kayıtlarına rastlanmadı.

Dibe vuran ekonomi ve yozlaşan eğitim

Mübarek, memurların ve çalışanların maaşını artırmak yerine halka karneyle ucuz yağ, un, şeker ve pirinç satmayı tercih etti. Ayrıca karneyle devlete ait fırınlardan insanlara ucuz ekmek sattı. Devlet, sübvansiyonları bir müddet sonra karşılayamaz hale gelince, ciddi ekonomik problemler yaşandı. Bu süreçte fakir ve zengin arasındaki gelir farkı çok arttı.

Öğretmenler, maaşları çok düşük olduğu için dersleri boykot etti. Ortaokuldan itibaren ülkedeki öğrencilerin çoğunluğu özel ders almak zorunda kalırken, bu düzen günümüze kadar böyle geldi.

Mübarek döneminde ülkede okuma-yazma oranı düşerken, genç kesim cahil bir kitleye dönüştü. Halen ülkede okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 30’dan fazla ve bu oranın büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor.

Mısır, sağlık alanında da Mübarek döneminde dibe vurdu. Sigorta ve devlet hastaneleri bakımsız bırakılırken, özel hastanelerin masrafları sadece zenginlerin ödeyebileceği miktarlara çıktı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Harun
    26 Şubat 2020, 08:33

    Kimse besleyeni olmadan tek başına o makamlara çıkıp zulüm yapamaz
    Büyük bir işbirlikçi mekanizma var topluma hüsnü eliyle bu zulmü yapar.
    Hüsnü zulüm mekanizmasının tükürülen yüzü gerideki zalimler hiç görünmezler

    REPLY