Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2018 sonuçlarına göre, okuduğunu anlama, matematik ve fen bilimlerinde Türk öğrenciler ortalamanın altında kaldı.
OECD’nin yaptırdığı, 79 ülkede, 15 yaşındaki çocukların okuduğunu anlama, matematik ve fende temel bilgi ve becerilere ulaşma düzeylerine ve iyi hallerine odaklanan değerlendirme sonuçlarına göre, üç alanda da Çin en yüksek puanı aldı.
Cumhuriyet’ten Figen Atalay’ın haberi
Rapora göre, Türkiye’de öğrencilerin yüzde 24’ü ayda birkaç kez zorbalığa uğradığını söylemiş. Öğrencilerin yüzde 24’ü okulda kendini yalnız hissediyor ve yüzde 52’si devamsızlık yapıyor.
OECD ülkelerindeki öğrencilerin büyük çoğunluğu, “zekâ çok fazla geliştiremeyeceğiniz bir şeydir” ifadesine güçlü bir şekilde karşı çıkmış. Bu cümledeki görüşe, Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 40’ı katılmış.
Çin lider
Türkiye’deki 186 okuldan 6 bin 890 öğrencinin de katıldığı değerlendirmelerde “okuma” alanında Çin, 79 ülke içinde 555 puanla birinci sırada. Çin’i sırasıyla Singapur, Macao (Çin), Hong Kong (Çin), Estonya, Kanada ve Finlandiya izliyor. Bu alanda Türkiye 466 puanla 40. sırada.
Çin, “matematik” alanında da 591 puanla birinci sırada yer alıyor. Singapur’un ikinci, Macao’nun (Çin) üçüncü, Hong Kong’un (Çin) dördüncü sırada yer aldığı bu alanda, Türkiye 454 puanla 42. sırada.
“Fen bilimleri” alanında Çin 590 puanla gene sıralamanın en üstünde. Çin’i sırasıyla Singapur, Macao (Çin), Estonya, Japonya, Finlandiya ve Kore izliyor. Türkiye, 468 puanla 39. sırada.
Rapordaki bazı tespitler şöyle:
Okuma becerileri
– Türkiye’de öğrencilerin yüzde 74’ü okuduğunu anlama alanında en az 2. düzeye erişti. (OECD ortalaması yüzde 77)
– Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 3’ü okuduğunu anlama konusunda en üst seviyede. Bu, PISA okuma testinde 5. veya 6. düzeye eriştikleri anlamına geliyor. (OECD ortalaması yüzde 9)
Matematik
– Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 63’ü matematikte 2. düzey veya daha fazlasına erişti (OECD ortalaması yüzde 76).
– Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 5’i matematik alanında 5. veya daha üst düzeye erişti. (OECD ortalamasi yüzde 11) Bu alanda en başarılı olan, yani en üst düzeye erişen öğrenci sayısı en fazla olan ülkeler: Çin (yüzde 44), Singapur (yüzde 37), Hong Kong (yüzde 29), Tayvan (yüzde 23) Kore (yüzde 21).
Fen bilimleri
– Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 75’i fen bilimlerinde 2. düzey veya daha yükseğine erişti. (OECD ortalaması yüzde 78)
– Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 2’si fen bilimlerinde en üst seviyede. (OECD ortalaması yüzde 7)
Sosyoekonomik durum
2018 PISA testine göre, Türkiye’de sosyoekonomik olarak avantajlı öğrenciler dezavantajlı öğrencileri, okuma alanında 76 puanla geçti. OECD ülkeleri genelinde bu iki grup arasındaki ortalama fark 89 puan.
– Türkiye’deki avantajlı öğrencilerin yaklaşık yüzde 9’u, dezavantajlı öğrencilerin ise yaklaşık yüzde 1’i okuduğunu anlama konusunda en üst seviyede yer aldı.
– Türkiye’deki dezavantajlı öğrencilerin yaklaşık yüzde 15’i okuma alanında ülkenin en başarılı çeyreğine girmeyi başardı. Bu, dezavantajın belirleyici bir faktör olmakla beraber kader olmadığını gösteriyor.
– Türkiye’de – diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında – hem düşük hem de yüksek performans gösteren öğrenciler sıklıkla aynı okullarda bulunuyor.
– Dezavantajlı öğrenciler başta olmak üzere birçok öğrenci, akademik başarılarına oranla çok daha düşük hedeflere sahipler. Türkiye’deki üstün başarılı dezavantajlı öğrencilerin 20’de biri ve avantajlı öğrencilerin 50’de biri, üniversiteyi bitirmeyi hedeflemiyor.
Kızlar önde
PISA 2018’e katılan tüm ülkelerde, okuma alanında kızlar, erkeklerden önemli ölçüde daha başarılı. Türkiye’deki erkek ve kız öğrenciler, matematikte birbirine çok yakın sonuçlar alırken fen bilimlerinde kızlar yedi puan farkla erkeklerden daha başarılı.
Okul ortamı
– Türkiye’de öğrencilerin yüzde 24’ü ayda en az birkaç kez zorbalığa uğradığını söylemiş. Bu oran OECD ülkeleri arasında yüzde 23.
– Öğrencilerin yüzde 84’ü kendisini savunamayan öğrencilere yardım edilmesinin iyi bir şey olduğunu düşünüyor.
– Öğrencilerin yüzde 25’i öğretmenlerin derse başlamak için sınıfı susturmaya çok zaman harcadığını söylemiş.
– OECD ülkeleri genelinde, öğrencilerin ortalama yüzde 21’i, Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 52’si devamsızlık yapıyor. Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 47’si okula geç geliyor. Neredeyse her ülkede, sıklıkla zorbalığa uğrayan öğrenciler okulu asmaya çok daha meyilliyken okulunu seven, disiplinle problemi olmayan ve ebeveynlerinden duygusal destek gören öğrenciler devamsızlık yapmıyor.
– Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 60’ına göre, okulda öğrenciler birbirleriyle yardımlaşıyor, yüzde 63’üne göre ise öğrenciler rekabet içinde. (OECD ortalaması yüzde 50)
Hayattan memnuniyet
– Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 44’ü hayatından memnun. (OECD ortalaması yüzde 67) Birçok ülkede, okulda aidiyet hissine sahip olan ve sınıf arkadaşlarıyla iyi ilişkiler içinde olan öğrenciler, okulda kendini yalnız hisseden ve zorbalığa uğrayan öğrencilere göre hayatından daha memnun ve daha mutlu.
– Türkiye dahil neredeyse her eğitim sisteminde, kızlar erkeklere göre başarısız olmaktan daha fazla korkuyor. Türkiye’de öğrencilerin yüzde 66’sı başarısız olurlarsa başkalarının onlar hakkında ne düşüneceğiyle ilgili kaygılanıyor. (OECD ortalaması yüzde 56)
Puan da, sıralama da yükseldi
Türkiye’nin okuma becerileri alanında 2015 yılında 428 olan ortalama puanı, 2018 değerlendirmesinde 38 puanlık artışla 466’ya yükseldi. 2015 yılında 420 olan ortalama matematik puanı 34 puanlık artışla 454’e çıktı. 2015 yılında 425 olan ortalama fen puanı 43 puanlık artışla 468 oldu. PISA 2018 değerlendirmesinde Türkiye, okuma becerilerinde 40., matematikte 42., fen alanında da 39. sırada yer aldı.
MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut’un PISA sonuçları üzerine yaptığı değerlendirme şöyle:
– Sınavı alan öğrencilerin temsil ettiği 79 ülkeden 10 milyon kişilik bir grup temel okuryazarlık becerilerinden yoksun! OECD ülkelerinin eğitime ayırdığı bütçe zaman içinde artmış olmakla birlikte sınav sonuçlarında pek bir değişiklik yok.
– Bir öğrencinin aldığı eğitim kalitesinin en temel göstergesi öğrencinin sosyoekonomik durumu. En avantajlı yüzde 10’luk grup ile en dezavantajlı yüzde 10’luk grup arasında okuma sınavında 141 puanlık bir fark var ki bu aşağı yukarı 3 yıllık bir eğitime karşılık geliyor.
– Sınavda açık ara ile en iyi skorları alan öğrencilerin ortalama geliri OECD’nin ortalama gelirinin epey altında olan dört Çin eyaletindeler. (Pekin, Şanghay, Jiangsu ve Zhejiang) Bu eyaletler Çin’in tamamını temsil etmekten uzak, fakat toplam nüfusları 180 milyon.
– OECD ülkeleri arasında bir numara artık Estonya! Bu küçük Baltık ülkesinin başarısını daha da önemli kılan faktör ise öğrenci başı harcamalarının OECD ortalamasının yüzde 30 altında olması. Anlaşılan Estonya eğitimde kaynaklarını akıllı harcamanın yolunu keşfetmiş. Belki artık ülkemizdeki eğitim kongrelerinde daha çok Estonyalı görürüz.
– Haftalık ders saati ile okuma sınavı performansı karşılaştırmasında, OECD ortalaması 44 saat ve 487 puan iken Türkiye 51 saat ile 466 puan almış. Daha fazla zaman ve daha düşük performans.
– Müdürler ile yapılan anketlere göre dezavantajlı okullar ile avantajlı okullar arasındaki kaynak farklarının en yüksek olduğu iki OECD ülkesinden birisiyiz. Bu da okullar arası performans farkını büyüten bir faktör.
– Avantajlı okullarda yüksek lisans veya doktoraya sahip öğretmen oranında OECD ortalaması yüzde 48 iken Türkiye’de bu oran yüzde 12.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *