Emel hareketi lideri Nebih Berri, ülkenin yaşadığı ekonomik ve siyasi kriz için gerekli uygulamalar ortaya koyulmadığı sürece Lübnan’ın batan bir gemiye benzediğini söyledi
Seküler çizgideki Şii Emel Hareketi’nin Genel Başkanı ve Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, ülkenin yaşadığı ekonomik ve siyasi kriz için gerekli uygulamalar ortaya koyulmadığı sürece Lübnan’ın batan bir gemiye benzediğini söyledi. Ayrıca Berri, yeni hükümeti kurma çabalarının “her an yeni gelişmelerin beklendiği bir çıkmazda olduğunu” ifade etti.
Atmosfer gergin
Lübnan’da hükümeti kurmak için aday gösterilen Muhammed es-Safadi’nin geri çekilmesiyle, aynı zamanda eski Başbakan ve (Seküler çizgideki Sünni) Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad Hariri ile (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil arasındaki atmosferin gerilmesiyle birlikte siyasi kriz de yenilendi. ÖYH ve (İslamcı çizgideki Şii) Hizbullah ittifak halinde.
Bu gelişmeler ise, acil reformların uygulanması için ülkenin ihtiyaç duyduğu hükümeti kurma şansının azaldığını sinyallerini vermiş oldu.
16 Kasım Cumartesi günü geç saatlerde, eski Maliye Bakanı ve ismi Başbakan adaylığına gösterilen Muhammed es-Safadi, “tüm siyasi partilerin desteklediği homojen bir hükümet kurmanın zor olduğunu” belirtti.
1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en kötü mali krizle karşı karşıya olan Lübnan, 2018 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen Uluslararası Sedir (CEDRE) Konferansı’nda bağışçıları yaklaşık 11 milyar dolarlık desteği alabilmek için acil reformlar yapma taahhüdünde bulunmuştu.
Şarku’l Avsat’ın Lübnan’da yayın yapan Cumhuriyet gazetesinden aktardığına göre ülke medyası ve siyasi kaynakları, Hizbullah ve Emel’in Hariri ile görüşmeleri sonrasında Safadi üzerinde uzlaşı sağladıklarını açıkladı. Ancak Safadi’nin resmi adaylığı sonrasında herhangi bir partiden onay gelmedi. Şii müttefikler Hizbullah ve Emel, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve ÖYH’nin yanında Hariri’nin Başbakanlığa geri dönmesi için çalıştı. Ama aynı zamanda yeni hükümetin, teknokratlardan ve siyasilerden oluşmasını istediler.
Saad Hariri ise tamamen uluslararası açıdan destek alabilecek teknokratlardan oluşan bir hükümet kurulmadığı sürece göreve gelmeyeceğini vurguladı.
17 Ekim’den bu yana sokaklarda protesto gösterileri düzenleyen eylemciler de Safadi’nin muhtemel adaylığını kınadı. Eylemciler, Safadi’nin adaylığının, siyasi elitler sisteminin sürdürülmesi olduğunu savunuyorlar.
Hariri, 29 Ekim’de iktidara karşı yapılan kitlesel protesto gösterilerinin baskısı altında istifa etmişti.
Hükümet karşıtı protestocular, 17 Kasım Pazar günü Lübnan sokaklarına akın ederek, 1 ay önce patlak veren ayaklanmayı kutlamak ve aynı baskıyı devam ettirmek için Lübnan bayrakları salladı.
İstisnai koşullar
Kriz, bankaların geçen ay boyunca kapalı kalmasına neden oldu. Bankalar, bu dönemde yurt dışına para transferi yapılmasına ve dolar mevduatının hesaplardan çekilmesine kısıtlamalar getirdi. Bu durum ise karaborsada Lübnan lirasının (LYP) düşüş yaşamasına yol açtı.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, ağır borçlarla karşı karşıya olan Lübnan ekonomisinin durumu hakkında son bir uyarı yaptı. Ayrıca geçen cuma günü de Lübnan’ın ulusal ve yabancı para cinsinden kredi notunu uzun vadede “B/-B”’den “C/CCC”’ye yakın bir seviyeye düşürdü.
Lübnan’daki Bankalar Birliği, 17 Kasım pazar günü yaptığı yazılı açıklamada, ticari bankalar için, haftalık bin ABD doları çekme sınırı da dahil olmak üzere bir dizi geçici önlem uygulama kararı aldı.
Bankalar Birliği, bu adımların, ülkenin yaşadığı “istisnai koşullar” çerçevesinde bankaların kriterlerini birleştirmeyi ve faaliyetlerini düzenlemeyi amaçladığını belirtti.
Birlik, yaptığı açıklamada, yönelimlerin acil kişisel harcamaları karşılamak için yurtdışında zorlu para transferleri yapılması iznini de kapsadığını ifade etti.
Aynı şekilde Lübnan Banka Çalışanları Sendikası Federasyonu Başkanı, geçen pazar günü banka çalışanlarının grevlerinin 18 Kasım pazartesi günü de devam edeceğini açıkladı.
Devrim adayının galibiyeti
Lübnan’daki halk ayaklanmasının üzerinden 32 gün geçerken eylemciler, başkent Beyrut’taki, Trablusşam’daki ve diğer birçok şehirlerdeki meydanlarda toplanmayı sürdürüyor.
Ancak en büyük gelişme, neredeyse tüm iktidar partilerinin bir araya geldiği sıcak bir mücadelede Beyrut Barosu’nun başkanlığını bağımsız aday Melhem Halef’in kazanması oldu. Birçok kişi bu gelişmeyi, devrimin zaferi olarak niteledi. Zira kendisi, mevcut devrimde ve yıllardır düzenlenen sivil hareketlerde yer alan bir aktivist olarak desteklenen ve seçilen bir adaydı.
Aynı şekilde Hariri ve Basil arasındaki yollar kesildi, iki hareket arasındaki atmosfer de gerildi.
Hariri’nin medya ofisi, 17 Kasım pazar günü yaptığı bir açıklamada “Safadi’nin yeni hükümeti kurma sürecine adaylığını geri çekme talebinden bu yana ÖYH, bazen milletvekilleri bazen de yetkililer aracılığıyla ya da medya sızıntılarıyla, Safadi’ye verilen vaatlerden geri adım atıldığı bahanesiyle Başbakan Hariri’yi bu geri çekilmenin arkasında olmakla suçluyor. ÖYH ayrıca, Safadi’nin adaylığının, hükümeti kurma olasılığını yalnızca kendisiyle sınırlandırmak için Hariri tarafından yapılmış bir manevra olduğunu savunuyor” ifadelerine yer verdi.
“Bu yalan söylemlerin ve yanlış suçlamaların devam etmesine karşı Başbakan Hariri’nin desteğinden emin bir şekilde Safadi’nin geri çekilme beyanını gözden geçirilmesi iyi ilişkilerin devam ettiğini göstermek için yeterlidir” denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;
“Sayın Safadi, hükümeti kurma sürecinde Başbakan Saad Hariri’nin tekrar görevlendirilmesini umduğunu belirtmişti. Bu durum, Özgür Yurtsever’in hikayesiyle tamamen çelişmektedir. Beyanın yeniden gözden geçirilmesiyle Safadi’nin dürüst ve şeffaf olduğu açıkça görülecektir. Kendisi ‘acil kurtarma tedbirlerinin alınmasını sağlayacak, tüm siyasi tarafların desteklediği homojen bir hükümet kurma yolunda zorlukların bulunduğunu’ ifade etmişti”.
Açıklamada ayrıca, “Bakan Cibran Basil, Safadi’nin ismini iki defa ısrarla önerdi. Başbakan Hariri de bu isim üzerinde hızlı bir şekilde uzlaşı sağladı. Başbakan Hariri’nin başta Hakim Navaf Selam olmak üzere sivil toplum içerisinden isimler önermesi sonrasında bu isimler reddedilerek Safadi kabul edildi. Şaşırtıcı olmayan şekilde Başbakan Hariri, aralarındaki dostlukla tanındığı Safadi’nin adaylığını onayladı” ifadelerine yer verildi.
Hariri’nin manevra yapmadığını, hükümeti kurma olasılığını kendisi ile sınırlandırmadığını vurgulayan medya ofisinin açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi:
“Hariri, iddiaların aksine hükümeti kurma süreci için alternatifler sunan ilk isim oldu. Hükümetten istifa ettiği ilk günden bu yana tüm parlamento temsilcileriyle hiçbir ulusal sorumluluktan kaçınmadığı açıkça görülmektedir. Ancak ulusal sorumluluğun kendisi, Lübnanlıların ve parlamento bloklarının, eğer anayasanın gerektirdiği bağlayıcı parlamento istişarelerinde bulunuluyorsa bilgi vermesini gerektirir. ÖYH’nin manevra siyaseti, sızma faaliyetleri ve tartışma çabaları, ülkemizin tanık olduğu büyük ulusal krizle karşılaştırıldığında sorumsuzca bir politikadır. Gerçek bir inceleme yapmış olsaydı, bu düzeyde sorumsuz bir politikayı takip etmekten ve hükümet oluşumlarına sızmak için tekrar eden girişimlerinden vazgeçebilirdi. Mevcut hükümet ise kurulmuş ve ciddi ulusal- ekonomik krizler de ele alınmış olunurdu”.
Hariri’nin ofisinden yapılan açıklamanın ardından Muhammed es-Safadi’nin yanıtı da gecikmedi. Bu çerçevede Safadi’nin medya ofisinden yayınlanan bildiride ise şu ifadelere yer verildi:
“17 Kasım’daki geri çekilme beyanımın ayrıştırıcı değil birleştirici olmasını istedim. Başbakan Hariri’ye yeni hükümeti kurma yolunda benim ismimi onayladığı için teşekkürlerimi sundum. Kendisiyle aramda geçen müzakerelerin ayrıntılarına değinmek istemedim. Başbakan Hariri’nin medya ofisinden yayınlananlara şaşırmış olmakla tarafımdan yayınlananları da yalanlamış oluyorum. Lübnan, hepimizin birleşmesini, dayanışma içerisinde olmasını ve siyasi farklılıkları bir kenara bırakmasını gerektiren zor, açık ve tehlikeli bir aşamadan geçiyor. Buna dayanarak Cumhurbaşkanı’nın bana verdiği ancak halen bilmediğim nedenlerden dolayı bağlı kalamadığı, yeni hükümete başkanlık etmek için aday olmayı kabul ettiğim vaatlere değinmedim. Ben yalnızca geri çekildiğimi açıkladım. Bugün ise herkesi Lübnan’ın hepimizden büyük olduğunu ve büyük bir tehlikeye maruz kaldığını idrak etmeye, bilgili ve öngörülü olmaya çağırıyorum.”
ÖYH Merkez Medya Komitesi de Hariri’nin medya ofisi tarafından yapılan açıklamaya yanıt verdi. Komite, gerçeklerin çarpıtılmasının yanı sıra bir dizi iftira ve safsatanın ortaya koyulduğuna dikkati çekerek, “Lübnan’ı 30 yıllık yolsuzluk yaklaşımını kıran finansal ve ekonomik politika ve uygulamalardan kaynaklanan zor bir duruma iten sebepler halen ısrarla sahipleri tarafından ortaya koyulmaya devam ettiriliyor. Bu uygulamaları reddetme nedenimiz olan, son yıllarda yaşadığımız ve kısmen ifade ettiğimiz acı, Müstakbel Hareketi’nin bunlara bağlılığından ve adamlarını korumasından kaynaklanmaktadır” dedi.
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: “ÖYH, Hariri’nin istifasının yol açtığı büyük boşluğu kapatmak için hızlıca harekete geçti. Zira bu durum, ülkeyi daha büyük bir bilinmeyenin eşiğine getirdi. Bununla birlikte ÖYH ise kurtarma operasyonunu başlatmak için mümkün olan tüm olanakları sağladı. Hariri tarafından öne sürülen herhangi bir ismi reddetmedi ya da kendisi tarafından ortaya koyulan herhangi bir isme bağlı kalmadı. Ancak Başbakan Hariri’nin politikasının yalnızca bir ilkeye dayanmadığı ortaya çıktı. ‘Hükümetin başında ya ben olacağım ya da hiç kimse olmayacak’ söz konusu. Benimsenen diğer ilke ise ‘Ya ben ya da hükümette benim dışımda hiç kimse…’ Bu durum, uzmanlar hükümetine başkanlık etme ısrarıyla kanıtlanıyor. Safadi’nin kısa ve öz ifadeleri kimin doğru söylediğini belirtmek için yeterli”.
Ordu komutanlığı ve söylentiler
Öte yandan Safadi, geçen cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Ekonomik ve finansal bozulmalara son verecek, sokaklardaki insanların taleplerine yanıt verecek acil kurtarma önlemlerinin alınması amacıyla tüm siyasi partilerin desteklediği homojen bir hükümet kurmanın zor olduğunu hissettim” ifadelerini kullandı.
Muhammed es-Safadi, “Bu nedenle, yeni hükümeti oluşturmak için önerilen isimlerden biri olarak adımın adaylıktan geri çekilmesini ve Başbakan Saad Hariri’nin tekrar görevlendirilmesini umuyorum” dedi.
Halk hareketi Safadi’yi istemiyor
Öte yandan cuma günü eylemciler, Safadi’nin Beyrut’taki evinin önünde toplanarak, adaylığını protesto etmişti.
Lübnan’ın tanık olduğu bu ayaklanma, Başbakan Saad Hariri’nin 29 Ekim’de istifa etmesine yol açarken, yeni hükümeti kurma yolundaki siyasi istişareler de henüz olumlu sonuçlar sağlayamadı.
Genelkurmay Başkanı birlikleri teftiş etti
Diğer taraftan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, görevden alındığı söylentilerine cevap olarak pazar günü Beyrut ve Cebel-i Lübnan’da konuşlanan askeri birimleri ziyaret etti. Lübnan’ın tüm bölgelerinde, halk protestoları çerçevesinde güvenliği sağlamakla görevli güvenlik güçleri bulunuyor.
Genelkurmay Başkanı, kamuoyunu yanıltmaya ve halk ile askeri kuruluş arasında bir çatlak oluşturmaya yönelik söylentilerden de uzak durma çağrısında bulundu.
(Şarku’l Avsat)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *