Yemenli gazeteci ve analist Hedyani, BAE’nin, “devletin yönetimi devralması ve darbeye son verilmesi” hedefinden tamamen farklı kendi özel ajandasıyla Yemen’e geldiğini belirtti.
BAE Yemen’de kendi ajandasını uyguluyor
Gülşen Topçu, Mehmet Nuri Uçar / AA
Birleşik Arap Emirlikleri‘ne (BAE) bağlı güçlerin, ağustos ayında Aden ve Ebyen kentlerinde Yemen ordusuna yönelik hava saldırıları, ülkedeki meşru yönetimi desteklemek için Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap koalisyonunun kısa tarihindeki dönüm noktalarından biri oldu.
Yemen hükümetinin, “meşru yönetimin ülke idaresini yeniden ele geçirmesi ve Husi darbesinin sona erdirilmesi” hedefinden sapmakla suçladığı koalisyon ortağı BAE’nin asıl amacının ve ajandasının ne olduğu bu saldırılar sonrasında netlik kazanmaya başladı.
Yemen’in güneyinde yaşanan son olaylar, ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi ile ulusal ordu bünyesinde yer almayan askeri oluşumları destekleyen BAE’nin hedeflerini ortaya çıkardığı gibi koalisyonun lideri Suudi Arabistan ile BAE arasındaki ilişkilerde de büyük bir çatlak oluştuğunu ortaya koydu.
BAE’nin pusulası erken şaştı
Yemen Enformasyon Bakan Yardımcısı Muhammed Kayzan AA muhabirine yaptığı açıklamada, BAE’nin, koalisyonun hedeflerinden çok erken bir dönemde sapmaya başladığını belirterek, bu sapmanın öncelikle bazı bölgesel unsurları sahaya sürmesiyle ortaya çıktığını ve gerçek ulusal direnişin liderlerini Aden’deki yerel yönetimden uzaklaştırma ve tasfiye etme konusunda ısrarcı davranmasıyla da netleştiğini söyledi.
Kayzan, “BAE, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi ve hükümet üyelerinin Aden’e dönerek görevlerini icra etmelerine engel oluyor. Havaalanları ve limanları işgal ediyor. Petrol ve gaz ihracatına engel olmakla beraber, onlarca Yemenliyi de gizli hapishanelere göndererek işkence yapıyor.” ifadelerini kullandı.
Muhammed Kayzan, BAE’nin benimsediği ve medya organları aracılığıyla da ifşa ettiği gerçek hedefinin, “Yemen’i parçalamak, ayrılıkçı güçlere silah ve finansal destek sağlamak, Sokotra gibi illeri işgal ederek askeri üs haline getirmek, limanlarda hakimiyet kurmak ve kendi limanları üzerinde olumsuz etkileri olur düşüncesiyle bunları işlevsiz hale getirmek” olduğunu vurguladı.
BAE’nin Yemen pusulasını düzeltme çağrıları
Cumhurbaşkanlığı, dışişleri bakanlığı ve siyasi partilerin, BAE’nin Yemen’i parçalamayı amaçlayan tüm proje ve uygulamalarını reddettiğini belirten Kayzan, kardeş ülke Suudi Arabistan’a da koalisyonun pusulasını düzeltmeye ve BAE’nin koalisyondaki rolüne son vermeleri çağrısında bulunduklarını dile getirdi.
Kayzan, BAE’nin Yemen hükümetinin çağrılarına cevap vermemesi durumunda, hükümetin BAE ile olan ilişkisini kesip, onu ülkesinde işgalci güç ilan edeceğini, sonrasında mümkün olan tüm yollarla ulusal egemenliğin savunulacağını kaydetti. Kayzan, BAE’nin güneydeki Yemen halkına karşı işlemiş olduğu ihlal ve suç dosyalarını uluslararası mahkemelere taşıyacaklarını ifade etti.
“Güney kentlerinde BAE güçlerinin ve destekçilerinin reddedilmesi, Suudi Arabistan’ın BAE’nin müdahalesini sona erdirmedeki ciddiyetsizliği gibi” hükümetin, BAE’nin müdahalesine karşı elinde birçok kartının olduğunu aktaran Kayzan, “Topraklarımızdan Büyük Britanya’yı kovduk. Kökü ve tarihi olmayan bir devletçiği mi kovamayacağız?” dedi.
BAE, Yemen’de kendi özel ajandasını uyguluyor
Yemenli gazeteci ve analist Abdurrakib el-Hedyani, BAE’nin, “devletin yönetimi devralması ve darbeye son verilmesi” hedefinden tamamen farklı kendi özel ajandasıyla Yemen’e geldiğini belirtti.
Hedyani, BAE’nin bu projesini, Aden’in kurtarıldığı Temmuz 2015’ten itibaren uygulamaya koyduğunu, bu amaçla da hükümet dışı askeri birimler kurduğunu, devlet kurumlarını çökerttiğini ve meşru yönetim projesine bağlı olan herkese savaş açtığını kaydetti.
Hedyani şöyle devam etti:
“BAE 3 koldan çalıştı: Öncelikle (askeri birlikler ve Güney Geçiş Konseyi gibi) paralel otoriteler oluşturdu, devlet kurumlarını baltaladı, meşru yönetimin tüm oluşumlarıyla savaştı ve yolunda engel oluşturabilecek tüm hasımlarını diskalifiye etti, suikastler gerçekleştirdi ve dünyanın her yerinden paralı askerler tutup hapishaneler açtı.”
BAE’yi “meşru yönetime destek olma” hedefini baltalamakla suçlayan Hedyani, hükümetin 5. yılda Husilerden kurtarılan bölgelerde dahi yönetimi devralamadığına dikkati çekti.
BAE’nin emelleri
“Eb’ad” Araştırma Merkezi Başkanı Abdusselam Muhammed de BAE’nin stratejisinin, Afrika Boynuzunun batı sahilinde varlık gösterme ve limanları kontrol altına alma üzerine şekillendiğini söyledi.
Muhammed, BAE’nin hedefleri arasında, bölgede tehdit olarak gördüğü Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan) Yemen’deki siyasi kanadı olarak bilinen Islah Partisini zayıflatma ve ulusal ordu da dahil olmak üzere Arap Baharı’nın aktif güçlerine darbe indirmenin yer aldığını kaydetti.
“BAE’nin, Suudi Arabistan’a zarar vermek, onu çatışmaların içine itmek gibi daha büyük hedefleri var. BAE, Suudi Arabistan’ın parçalanmasının, bölgedeki petrol ve gaz pazarını kontrol altına almasını kolaylaştıracağını ve ABD’nin müttefiki olarak terörle mücadelede bölgesel güç haline geleceğini düşünüyor.” diyen Muhammed, BAE’nin 2015’ten bu yana Aden’de isyancı hareketleri desteklediğini aktardı.
– Yemen Enformasyon Bakan Yardımcısı Muhammed Kayzan:-“BAE, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi ve hükümet üyelerinin Aden’e dönerek görevlerini icra etmelerine engel oluyor. Havaalanları ve limanları işgal ediyor. Petrol ve gaz ihracatına engel olmakla beraber, onlarca Yemenliyi de gizli hapishanelere göndererek işkence yapıyor”
– Yemenli gazeteci ve analist Abdurrakib el-Hedyani:
– “BAE 3 koldan çalıştı: Öncelikle (askeri birlikler ve Güney Geçiş Konseyi gibi) paralel otoriteler oluşturdu, devlet kurumlarını baltaladı, meşru yönetimin tüm oluşumlarıyla savaştı ve yolunda engel oluşturabilecek tüm hasımlarını diskalifiye etti, suikastler gerçekleştirdi ve dünyanın her yerinden paralı askerler tutup hapishaneler açtı”
– “Eb’ad” Araştırma Merkezi Başkanı Abdusselam Muhammed:
– “BAE’nin, Suudi Arabistan’a zarar vermek, onu çatışmaların içine itmek gibi daha büyük hedefleri var. BAE, Suudi Arabistan’ın parçalanmasının, bölgedeki petrol ve gaz pazarını kontrol altına almasını kolaylaştıracağını ve ABD’nin müttefiki olarak terörle mücadelede bölgesel güç haline geleceğini düşünüyor”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *